"İki Mustafa arasında fark kalmadı"
Tek Gıda-İş Sendikası Genel Merkez önünde oturma eylemine
başlayan TEKEL işçileri Taksim'de meşaleli yürüyüş yaptı. Ellerinde "İş
ve güvenceli iş ortamı için 4-C'ye hayır" pankartı, üzerlerinde "İşimizi
istiyoruz, 4-C'ye hayır" önlükleri Galatasaray Meydanı'ndan Taksim
Tramvay Durağı'na yürüyen işçiler, "Hak verilmez alınır zafer sokakta
kazanılır", "Kahrolsun sendika ağaları", "Sendikalar göreve genel
greve", "Biz haklıyız, biz kazanacağız" diye haykırdı.
Eyleme 100 gündür Paşabahçe Devlet Hastanesi önünde direnen Türkan
Albayrak, Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kamber Saygılı, Tekstil Sen
Genel Başkanı Engin Gül, TTB Merkez Konseyi Üyesi Osman Öztürk, birçok
sendika üye ve yöneticisi, Cezmi Ersöz, Bilgesu Eranus ve Sırrı Süreyya
gibi çok sayıda sanatçının yanı sıra ESP, SGD, EHP, BDSP gibi birçok
kurum ve parti katıldı. Yaklaşık 500 kişinin katıldığı yürüyüş ve yarım
saatlik oturma eyleminin sonunda ilk sözü Türkan Albayrak aldı.
TEKEL DİRENİŞİ 1. YILINA GİRİYOR
TEKEL işçilerini örnek aldığını ve onlarla yürümekten onur duyduğunu
smöyleyen Albayrak, "Ben direnişe başladığım zaman TEKEL işçilerinden
şansızım çünkü tek başımayım. TEKEL işçilerinden şanlıyım çünkü beni
satacak bir sendikam yok dedim" dedi.
Sanatçı Sırrı Süreyya, sözlerine TEKEL işçilerinin mücadelesini
selamlayarak başladı. Süreyya, "Zaman öyle bir zaman ki durup dinlenmeye
vakit yok" dedi. Tek Gıda-İş Sendikası'nın tavrını eleştiren Süreyya,
"Sadece satın alınan Kumlu'yu değil, Türkel'i de, hatta iktidarı da atın
gitsin" diye konuştu.
Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kamber Saygılı, bir davanın
haklılığını sadece sayıların belirleyemeyeceğini belirtti. Dün TEKEL
işçilerinin yanında olanların bugün de yanlarında olması gerektiğini
söyleyen Saygılı, "TEKEL işçileri mücadelenin orta yerinde duruyor.
Vicdan ve onur sahibi olanlar TEKEL işçilerinin yanında olmalı" dedi.
Yazar Cezmi Ersöz de, TEKEL işçilerinin direnişinin Türkiye'ye hatta
dünyaya örnek olduğunu belirterek, "Bu örneği geliştirelim, büyütelim.
TEKEL direnişi birinci yılına giriyor, yeni dönemde hep birlikte olalım
bu direnişi göklere çıkaralım" çağısında bulundu.
İKİ MUSTAFA ARASINDA FARK KALMADI
TEKEL işçileri adına Manisa TEKEL işçisi Arzu Güneş konuştu. Güneş, iş,
güvenceli iş ortamı ve yeterli ücret için 4-C'nin iptal edilmesi
gerektiğini belirterek, işçilerin haklarını birleşik mücadeleyle
alabiliceğini ifade etti.
TEKEL işçisinin, iş, iş güvencesi, sendika hakkı ve insanca yaşayacak
ücret istediğini belirten Güneş, devletin kendilerine işsizlik,
güvencesizlik, sendikasızlaştırma ve sefalet ücreti dayattığını
kaydetti. Güneş, sendikanın ise Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvurunun
sonucunu beklediğini ve mücadele etmek isteyen işçileri "provakatör,
eşkıya" diyerek suçladığını ifade etti.
Güneş, "TEKEL işçileri AKP hükümeti iktidarı boyunca hiç yaşamadığı
kadar zor duruma sokuldu. 78 günlük zorlu mücadeleyi ağır bedeller
ödeyerek gerçekleştirdi. Kararlılığımızı AKP hükümeti gördüğü için
4-C'de kısmi değişiklikler yapmak zorunda kaldı. Ancak 4-C ortadan
kalkmadı, işimiz ve iş güvencemiz hala yok" dedi ve ekledi:
"Holding gibi sendika binasında bizim aidatlarımızla yaşayan
sendikacılar sıcak odalarında yaşarken, bize sendikanın kaldırımında,
yağmurun altında, soğukta çadırlarda yaşamak düştü. Tek Gıda-İş
Sendikası yönetimi aldığı kararları uygulamayarak işçilerden koptu.
Mücadeleden vazgeçti. İşçinin gözünde iki Mustafa yani 'Kumlu' ve
'Türkel' arasında fark kalmadı."
TEK GIDA–İŞ YÖNETİCİLERİNE AÇIK MEKTUP
TEKEL işçileri, Tek Gıda-İş Sendikası yöneticilerine ve Türk-İş
Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel'e ayrıca açık mektup gönderdi.
İşçiler, mektupta, "Asla sessiz kalmayacağız ve 4 C’yi bize dayatan
hükümetten de mücadelemizi engelleyip işçilere ihanet edenlerden de,
güçlüyken yanımızda boy gösterip, azınlıkta kaldığımızda sendikanın
yanına geçenlerden de hesap soracağız" dedi.
Türk-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel'e gönderilen mektupta
ise, Türkel'in, “Bizimle görüşmek isteyen herkese kapımız açık onlarcası
binlercesi bizimle görüşmek ister ve gelip görüşürler. Ancak bu
sendikayı basarak, eşkıyalık yaparak olmaz” sözü hatırlatılarak şu
ifadelere yer verildi:
"Bizi basında “eşkıya” olarak lanse etmesi, esas eşkıyanın kendisi
olduğunu söylememize fırsat verdi. Eşkıyanın kendisi olduğunun farkında
değil herhalde; eşkıya, genelde işçilerin parasıyla holding gibi
binalarda yaşayanlardır.
Yıllardır sizin aldattığınız ve biz işçilerin sizleri yıllarca
alkışlayıp aldığınız tüm kararlara uyan, sizlere toz kondurtmayan biz
işçiler, her türlü fedakarlığı yapıp sizlere uyan, sizlere inanan birkaç
işçi dediğiniz, yüzbinlerce işçiden biri olarak şimdi soruyoruz: Sayın
Türkel, sözlerinizi tutun demek mi eşkıyalık?"
(etha)