KESK Cumhurbaşkanı'na Torba Yasanın Veto Edilmesi İçin Çağrı Yaptı, Kesk Torba yasanın Veto Edilmesi İçin Cumhurbaşkanına Çağrı Yaptı, KESK Torba Yasa Veto Edilmelidir, KESK Cumhurbaşkanı Emekçilerin Sesine Kulak Vermeli Torba Yasa Veto Edilmelidir, KESK Emekçilerin Sesine Kulak Verilmeli Torba Yasa Veto Edilmelidir, KESK Meclisten Geçen Torba Yasa Emekçilerin Sesine Kulak Verilerek Veto Edilmelidir.
Emekçilerin Sesine Kulak Verilmeli, Torba Yasa Veto Edilmelidir!
29 Kasım 2011 tarihinde gündeme geldiği günden itibaren yaptığımız eleştirilere ve taleplerimize rağmen torba yasa Cumhurbaşkanlığı’nın onayına sunulmak üzere 12 Şubat tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.
Torba yasa, AKP’nin yasa yapma yöntemi ve anlayışının tipik bir örneğidir. Birbiriyle ilgisi olmayan 290 maddelik tasarıyı kısa sürede TBMM’den geçirerek AKP “demokrasi” anlayışını bir kez daha ortaya sermiştir. Özellikle milyonlarca emekçiyi ilgilendiren maddeler için hiçbir aşamada emekçilerin görüşü ve eleştirileri dikkate alınmamıştır.
Son gün tasarıdan çıkarılan birkaç madde ise AKP’nin tepkileri azaltma çabasına işaret etmektedir. Kitlelerin sokağa taşan tepkilerini hiçbir iktidar göz ardı edemezdi. Esnek istihdam ile deneme ve denkleştirme süresini 2 aydan 4 aya çıkaran maddeler tasarıdan çıkarıldı. Ancak sürgünü, güvencesizliği, CEO atamasını, ödünç memurluğu, işsizlik fonunun yağmalanmasını düzenleyen maddelere dokunulmadı! Samimi olsalardı, bunları da tasarıdan çıkarırlardı. Samimi olsalardı bu maddelere karşı çıktığımız için 3 Şubat’ta üzerimize gaz bombaları atmaz, biber gazı sıkmaz, coplamaz, tazyikli su sıkmazlardı! Samimi olsalardı çocuklarımızın emeklerinin daha yoğun sömürüleceği şekilde staj ücretlerini düşürmez, denetimden uzak yerlerde çalışmalarına olanak sağlayacak maddeleri tasarıya sokmazlardı…
Son gün tasarıdan esnek çalışma, deneme ve denkleştirme sürelerinin artırılmasını düzenleyen maddelerin çıkarılması yaptıkları yanlışın kabulüdür. O halde gençlerimizin üç kuruşluk ücretlerinin düşürülerek ölümcül koşullarda çalıştırılması yanlışı da düzeltilmelidir. Emekçilerin sürgün edilmesine yol açacak, işsizlik Fonu’nun sermayeye peşkeş çeken düzenlemelerdeki yanlışlık da ortadan kaldırılmalıdır.
Ortaya çıkan çelişkili durumu düzeltme sorumluluğu şimdi Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’dedir.
İşsizlere kısa süreli de olsa bir gelir olarak oluşturulan İşsizlik Fonunun amacı dışında kullanılarak sermayeye peşkeş çekilmemelidir.
“İhtiyaç fazlası” adı altında belediyede çalışan emekçilere sürgüne yollayan, belediyeleri ise taşeronlara mahkûm eden düzenleme ortadan kaldırılmalıdır.
Kamu emekçilerinin fazla çalışmalarının önünü açan, şirket işletme mantığıyla performans denetimini esas alan düzenleme hak gaspıdır ve kabul edilemez.
“ihtiyaç fazlası” adı altında kamu emekçilerine sürgün yolunu açan ve “yandaş” sendikalara teşvik eden düzenlemeye karşı çıkılmalıdır.
Liyakat ve kariyer esaslı örgütlenmiş kamuda ciddi sorunlara yol açacak, kamu emekçilerinin çalışma isteğini azaltacak ve kamuda siyasal kadrolaşmayı telafisi mümkün olmayacak şekilde yerleştirecek, CEO atamasını düzenleyen düzenleme kabul edilemez ve onay verilmemelidir.
Sermayedarlar ile bu kadar içli dışlı olmuş bir hükümet ve onun Çalışma Bakanı’nın icraatları ortadayken (son örneği OSTİM’de yirmi emekçinin yaşamlarına mal olmuştur), işyeri denetimlerinin Çalışma Bakanlığı memurlarına bırakılması yeni facialara davetiye çıkartmaktır.
Engellilerin istihdam koşulları düzeltilmeli, istihdamı artıracak tedbirler alınmalı, düzenlemede bunun tersi olan madde çıkarılmalıdır.
Stajyerlerin denetimi az olan yerlerde staj yapmasına olanak sağlayan ve üç kuruşluk staj ücretlerini bile düşüren düzenlemeye onay verilmemelidir.
Sayın Gül İran gezisi sırasında; “Halkın arzularını dikkate almak ve köklü reformlar yapmak gerekir...” diyerek iletişim çağımızda olduğumuza dikkat çekmiş ve “Hükümetlerin halkın gerisinde kalmaması gerektiğini” belirtmiştir.
Sayın Gül, eğer başkasına demokrat değilse söylediklerinin gereğini yapmalı ve aylardır torba yasadaki hak gasplarını dile getiren emekçilerin sesine kulak vermelidir… Torba yasayı veto ederek emekçilerin taleplerini karşılayacak düzenlemeler için girişimde bulunmalıdır.
Emekçilerin Sesine Kulak Verilmeli, Torba Yasa Veto Edilmelidir!
29 Kasım 2011 tarihinde gündeme geldiği günden itibaren yaptığımız eleştirilere ve taleplerimize rağmen torba yasa Cumhurbaşkanlığı’nın onayına sunulmak üzere 12 Şubat tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.
Torba yasa, AKP’nin yasa yapma yöntemi ve anlayışının tipik bir örneğidir. Birbiriyle ilgisi olmayan 290 maddelik tasarıyı kısa sürede TBMM’den geçirerek AKP “demokrasi” anlayışını bir kez daha ortaya sermiştir. Özellikle milyonlarca emekçiyi ilgilendiren maddeler için hiçbir aşamada emekçilerin görüşü ve eleştirileri dikkate alınmamıştır.
Son gün tasarıdan çıkarılan birkaç madde ise AKP’nin tepkileri azaltma çabasına işaret etmektedir. Kitlelerin sokağa taşan tepkilerini hiçbir iktidar göz ardı edemezdi. Esnek istihdam ile deneme ve denkleştirme süresini 2 aydan 4 aya çıkaran maddeler tasarıdan çıkarıldı. Ancak sürgünü, güvencesizliği, CEO atamasını, ödünç memurluğu, işsizlik fonunun yağmalanmasını düzenleyen maddelere dokunulmadı! Samimi olsalardı, bunları da tasarıdan çıkarırlardı. Samimi olsalardı bu maddelere karşı çıktığımız için 3 Şubat’ta üzerimize gaz bombaları atmaz, biber gazı sıkmaz, coplamaz, tazyikli su sıkmazlardı! Samimi olsalardı çocuklarımızın emeklerinin daha yoğun sömürüleceği şekilde staj ücretlerini düşürmez, denetimden uzak yerlerde çalışmalarına olanak sağlayacak maddeleri tasarıya sokmazlardı…
Son gün tasarıdan esnek çalışma, deneme ve denkleştirme sürelerinin artırılmasını düzenleyen maddelerin çıkarılması yaptıkları yanlışın kabulüdür. O halde gençlerimizin üç kuruşluk ücretlerinin düşürülerek ölümcül koşullarda çalıştırılması yanlışı da düzeltilmelidir. Emekçilerin sürgün edilmesine yol açacak, işsizlik Fonu’nun sermayeye peşkeş çeken düzenlemelerdeki yanlışlık da ortadan kaldırılmalıdır.
Ortaya çıkan çelişkili durumu düzeltme sorumluluğu şimdi Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’dedir.
İşsizlere kısa süreli de olsa bir gelir olarak oluşturulan İşsizlik Fonunun amacı dışında kullanılarak sermayeye peşkeş çekilmemelidir.
“İhtiyaç fazlası” adı altında belediyede çalışan emekçilere sürgüne yollayan, belediyeleri ise taşeronlara mahkûm eden düzenleme ortadan kaldırılmalıdır.
Kamu emekçilerinin fazla çalışmalarının önünü açan, şirket işletme mantığıyla performans denetimini esas alan düzenleme hak gaspıdır ve kabul edilemez.
“ihtiyaç fazlası” adı altında kamu emekçilerine sürgün yolunu açan ve “yandaş” sendikalara teşvik eden düzenlemeye karşı çıkılmalıdır.
Liyakat ve kariyer esaslı örgütlenmiş kamuda ciddi sorunlara yol açacak, kamu emekçilerinin çalışma isteğini azaltacak ve kamuda siyasal kadrolaşmayı telafisi mümkün olmayacak şekilde yerleştirecek, CEO atamasını düzenleyen düzenleme kabul edilemez ve onay verilmemelidir.
Sermayedarlar ile bu kadar içli dışlı olmuş bir hükümet ve onun Çalışma Bakanı’nın icraatları ortadayken (son örneği OSTİM’de yirmi emekçinin yaşamlarına mal olmuştur), işyeri denetimlerinin Çalışma Bakanlığı memurlarına bırakılması yeni facialara davetiye çıkartmaktır.
Engellilerin istihdam koşulları düzeltilmeli, istihdamı artıracak tedbirler alınmalı, düzenlemede bunun tersi olan madde çıkarılmalıdır.
Stajyerlerin denetimi az olan yerlerde staj yapmasına olanak sağlayan ve üç kuruşluk staj ücretlerini bile düşüren düzenlemeye onay verilmemelidir.
Sayın Gül İran gezisi sırasında; “Halkın arzularını dikkate almak ve köklü reformlar yapmak gerekir...” diyerek iletişim çağımızda olduğumuza dikkat çekmiş ve “Hükümetlerin halkın gerisinde kalmaması gerektiğini” belirtmiştir.
Sayın Gül, eğer başkasına demokrat değilse söylediklerinin gereğini yapmalı ve aylardır torba yasadaki hak gasplarını dile getiren emekçilerin sesine kulak vermelidir… Torba yasayı veto ederek emekçilerin taleplerini karşılayacak düzenlemeler için girişimde bulunmalıdır.