6 Ocak 2011 Perşembe

Hizbullah'ı Kim Tahliye Ettirdi


HİZBULLAH’IN TAHLİYESİNE KİMLER GÖZ YUMDU?

HİZBULLAH’IN TAHLİYESİNE KİMLER GÖZ YUMDU?
CMY’nın tutuklulukla ilgili 102’nci maddesi ile ilgili olarak TBMM genel kurulunda maddenin okunması sonrasında, “kabul edenler etmeyenler” dışında hiçbir söz sarfedilmemiştir. CMY’nın 252’nci maddesinde özel görevli mahkemelerle ilgili olarak AKP milletvekillerince, bu mahkemelerdeki örgütlü suçlara ilişkin yargılamaların uzun sürdüğü gerekçe gösterilerek, tutuklamaların iki kat uygulanması yolunda önerge verilmiş ve bu önerge üzerinde önergeyi verenler de herhangi bir konuşma yapmadan, madde oylanarak kabul edilmiştir.
CHP milletvekili Sayın Muharrem Kılıç, özel görevli mahkemelerle ilgili tüm düzenlemelere karşı olduklarını ifade etmiştir. TBMM tutanaklarındaki ifadelerin hepsi bu kadardır. Bu süreç, tutuklamalarla ilgili ve bir temel yasa ile ilgili yasama çalışmasının ne derece sağlıksız yapıldığının açık bir göstergesidir. Yargının bugün içinden çıkılmaz sorunlarla boğuşmasında, bu sağlıksız iradenin katkısı çok büyüktür.



CMY 250. madde daha yürürlüğe girmeden, dolayısıyla özel görevli mahkemeler göreve başlamadan, bu mahkemelerdeki örgütlü suçlarla ilgili yargılamaların uzun sürdüğü gerekçesi ile, tutuklamalarla ilgili sürenin iki kat olarak uygulanacağı yolundaki düzenleme, bu mahkemelerin DGM’lerin bir tabela değişikliği olarak getirildiğini de tartışmasız biçimde, açıkça ortaya koymuştur.



SİYASİ İRADE SORUMLU

Yasama süreci oldukça sağlıksızdır. Aynı durum, uygulama ve yasanın yorumlanmasında yargı süreci içinde geçerlidir. İHAM kararlarında, İHAS’nin 5. maddesi ile ilgili olarak tutuklama süresi, ilk derece mahkemesinin karar tarihi itibarıyla esas alınmaktadır. Karar tarihinden sonraki Yargıtay süreci ya da Yargıtay bozma kararına kadar ki süreç, tutuklama süresinin dışında değerlendirilmektedir. Gündemde tartışılan konularda, kötü çıkarılan yasaların yorumlanmasına ilişkin yargı kararları da, gerek 5 ve 10 yıllık süreleri esas alması yönünden, gerekse bu sürelerin hesaplanmasında, sadece ilk derece mahkemesindeki dönemleri esas almaması yönünden, insan haklarına ilişkin evrensel ilkelerden yana olmamıştır.

Burada üzerinde durulması gereken en önemli nokta ise, sürecin bu noktaya geleceği açık olması karşısında, Öcalan davasında ayrı bir mahkemede hızlı yargılama sürecinin yapılmasına, Ergenekon davalarıyla bile ayrı bir mahkeme oluşturulmasına rağmen, Hizbullah ile ilgili yerel mahkeme sürecinin kısa sürmesi için sadece o dosyalara bakacak ayrı bir mahkeme oluşturmadan, ilk derece mahkemelerindeki sürecin uzamasına ve Hizbullah davasındaki tahliyelere bu yönden açıkça göz yuman siyasi irade, bu süreçten doğrudan sorumludur.


ADALET BAKANININ İTİRAFI


Adalet Bakanı, tam bu aşamada UYAP üzerinden inceledikleri dosyalarda tahliyelerin 1000’i geçmeyeceğini ifade etmiştir. Bakanın özrü kabahatinden büyüktür. Adalet Bakanı, daha öncede ileri sürdüğümüz gibi, UYAP üzerinden tüm yargılama ve soruşturmaları izleyebildiklerini de böylece açıkça itiraf etmiştir. UYAP; Bakanlığın yargı üzerindeki telegözüdür. Bu durumun tüm davalar yanında, gizli soruşturmalar için bile geçerli olması, son derece vahimdir.

Tam bu aşamada temel ceza yasalarındaki değişiklikle, ayrıca yaratılan ve uyarlama yargılamaları ile ikiye katlanan işyükü ile Yargıtay sürecini olabildiğince tıkayan siyasi irade, şimdi fırsatçılıkla Yargıtay’da, yeni HSYK’nın yapacağı seçimlerle daire kurma yoluna gitmektedir. Bu fırsatçılıkla Yargıtay yeniden yapılandırılmak istenmektedir. İşleri hızlandırmanın yolu, asla Yargıtay’da daire kurmak değildir. Bu hafta çıkan idari yargı kararnamesi ile HSYK, Bakanlık listesinden HSYK yedek üyeliğine seçilen kişiyi idare mahkemesi başkanlığına atamakla, Cihaner’in idari yargıdaki davasında Adalet Bakanlığı’nın hakimin reddi istemini kabul eden kıdemsiz üyeyi, mahkeme başkanı olarak atamakla, ve benzeri diğer atamalarla, objektiflikten ne kadar uzakta olduğunu açıkça ve tekraren ortaya koymuştur. Şimdi bu ortam fırsat bilinerek sıraya Yargıtay konmuştur. Siyasi irade yargıya müdahalelerden uzak durmalı, yargıyı rahat bırakmalıdır.



Ömer Faruk Eminağaoğlu

Yarsav Kurucu Başkanı
Odatv.com