Hizbullah'ı Kim Tahliye Ettirdi, hizbullahın tahliyesine kimler göz yumdu, hizbullahçıların tahliye edilemsinde asıl sorumlu kim, insanlık dışı katliamlara imza atan hizbullah üyeleri nasıl tahliye oldu, hizbullahın taliye olmasının gerçek sorumluları, hızbullahı tahliyeye götüren süreç
HİZBULLAH’IN TAHLİYESİNE KİMLER GÖZ YUMDU?
CMY’nın tutuklulukla ilgili 102’nci maddesi ile ilgili olarak TBMM genel kurulunda maddenin okunması sonrasında, “kabul edenler etmeyenler”
dışında hiçbir söz sarfedilmemiştir. CMY’nın 252’nci maddesinde özel
görevli mahkemelerle ilgili olarak AKP milletvekillerince, bu
mahkemelerdeki örgütlü suçlara ilişkin yargılamaların uzun sürdüğü
gerekçe gösterilerek, tutuklamaların iki kat uygulanması yolunda önerge
verilmiş ve bu önerge üzerinde önergeyi verenler de herhangi bir konuşma
yapmadan, madde oylanarak kabul edilmiştir.
CHP milletvekili Sayın
Muharrem Kılıç, özel görevli mahkemelerle ilgili tüm düzenlemelere karşı
olduklarını ifade etmiştir. TBMM tutanaklarındaki ifadelerin hepsi bu
kadardır. Bu süreç, tutuklamalarla ilgili ve bir temel yasa ile ilgili
yasama çalışmasının ne derece sağlıksız yapıldığının açık bir
göstergesidir. Yargının bugün içinden çıkılmaz sorunlarla boğuşmasında,
bu sağlıksız iradenin katkısı çok büyüktür.
CMY 250. madde daha yürürlüğe girmeden, dolayısıyla özel görevli
mahkemeler göreve başlamadan, bu mahkemelerdeki örgütlü suçlarla ilgili
yargılamaların uzun sürdüğü gerekçesi ile, tutuklamalarla ilgili sürenin
iki kat olarak uygulanacağı yolundaki düzenleme, bu mahkemelerin
DGM’lerin bir tabela değişikliği olarak getirildiğini de tartışmasız
biçimde, açıkça ortaya koymuştur.
SİYASİ İRADE SORUMLU
Yasama süreci oldukça sağlıksızdır. Aynı durum, uygulama ve yasanın
yorumlanmasında yargı süreci içinde geçerlidir. İHAM kararlarında,
İHAS’nin 5. maddesi ile ilgili olarak tutuklama süresi, ilk derece
mahkemesinin karar tarihi itibarıyla esas alınmaktadır. Karar tarihinden
sonraki Yargıtay süreci ya da Yargıtay bozma kararına kadar ki süreç,
tutuklama süresinin dışında değerlendirilmektedir. Gündemde tartışılan
konularda, kötü çıkarılan yasaların yorumlanmasına ilişkin yargı
kararları da, gerek 5 ve 10 yıllık süreleri esas alması yönünden,
gerekse bu sürelerin hesaplanmasında, sadece ilk derece mahkemesindeki
dönemleri esas almaması yönünden, insan haklarına ilişkin evrensel
ilkelerden yana olmamıştır.
Burada üzerinde durulması gereken en önemli nokta ise, sürecin bu
noktaya geleceği açık olması karşısında, Öcalan davasında ayrı bir
mahkemede hızlı yargılama sürecinin yapılmasına, Ergenekon davalarıyla
bile ayrı bir mahkeme oluşturulmasına rağmen, Hizbullah ile ilgili yerel
mahkeme sürecinin kısa sürmesi için sadece o dosyalara bakacak ayrı bir
mahkeme oluşturmadan, ilk derece mahkemelerindeki sürecin uzamasına ve
Hizbullah davasındaki tahliyelere bu yönden açıkça göz yuman siyasi
irade, bu süreçten doğrudan sorumludur.
ADALET BAKANININ İTİRAFI
Adalet Bakanı, tam bu aşamada UYAP üzerinden inceledikleri dosyalarda
tahliyelerin 1000’i geçmeyeceğini ifade etmiştir. Bakanın özrü
kabahatinden büyüktür. Adalet Bakanı, daha öncede ileri sürdüğümüz gibi,
UYAP üzerinden tüm yargılama ve soruşturmaları izleyebildiklerini de
böylece açıkça itiraf etmiştir. UYAP; Bakanlığın yargı üzerindeki
telegözüdür. Bu durumun tüm davalar yanında, gizli soruşturmalar için
bile geçerli olması, son derece vahimdir.
Tam bu aşamada temel ceza yasalarındaki değişiklikle, ayrıca yaratılan
ve uyarlama yargılamaları ile ikiye katlanan işyükü ile Yargıtay
sürecini olabildiğince tıkayan siyasi irade, şimdi fırsatçılıkla
Yargıtay’da, yeni HSYK’nın yapacağı seçimlerle daire kurma yoluna
gitmektedir. Bu fırsatçılıkla Yargıtay yeniden yapılandırılmak
istenmektedir. İşleri hızlandırmanın yolu, asla Yargıtay’da daire kurmak
değildir. Bu hafta çıkan idari yargı kararnamesi ile HSYK, Bakanlık
listesinden HSYK yedek üyeliğine seçilen kişiyi idare mahkemesi
başkanlığına atamakla, Cihaner’in idari yargıdaki davasında Adalet
Bakanlığı’nın hakimin reddi istemini kabul eden kıdemsiz üyeyi, mahkeme
başkanı olarak atamakla, ve benzeri diğer atamalarla, objektiflikten ne
kadar uzakta olduğunu açıkça ve tekraren ortaya koymuştur. Şimdi bu
ortam fırsat bilinerek sıraya Yargıtay konmuştur. Siyasi irade yargıya
müdahalelerden uzak durmalı, yargıyı rahat bırakmalıdır.
Ömer Faruk Eminağaoğlu
Yarsav Kurucu Başkanı
Odatv.com