31 Mart 2010 Çarşamba

Haydar Özdemiroğlu İşten Atıp Polis Çağırdı

Haydar Özdemiroğlu İşten Atıp Polis Çağırdı
İşten atılan Ümit Yaşar Yalgin'in konuşması 
Sendikal çürümüşlüğün resmi (alıntı: www.alinteri.org )
TEZ-KOOP-İŞ'ten atılan bir işçinin şube kongresinde yaptığı konuşmayı sendikal çürümüşlüğün bir resmini verdiği için yayınlıyoruz:

TEZ-KOOP-İŞ'ten atılan Ümit Yaşar Yalgin adlı işçinin Ankara 4 Nolu Şubenin kongresinde yaptığı konuşmayı sendikal çürümüşlüğün bir resmini verdiği için yayınlıyoruz

Değerli Misafirler,
Sendikacılığın ancak ve ancak işçi sınıfının dayanışmasıyla yükseleceğinin çok güzel örneğini yakın zamanda TEKEL işçileri ile birlikte yaşadık ve gördük. TEKEL direnişi Türkiye işçi sınıfı tarihindeki onurlu yerini almıştır.

Buradan TEKEL işçilerinin direnişini saygı ile selamlıyor, hayatını kayıp eden, direnişin simgesi TEKEL işçisi Hamdullah UYSAL'ı saygı ile anıyorum.

Sevgili delege arkadaşlarım!

Ben de Tez-Koop-İş sendikasının üyesiyim, fakat şu anda işsiz bir kardeşiniz olarak konuşuyorum. Bir sene öncesine kadar benim de bir işim vardı. 

Hepiniz beni tanırsınız, 15 yılı aşkın bir süre şubemizin bir personeli olarak çalıştım.

Değerli delege arkadaşlarım!
10-11 Ocak 2009 tarihlerinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul'da yönetim değişti. Ankara 2 Nolu Şube Başkanı Haydar ÖZDEMİROĞLU ve Ankara 1 Nolu Şube Başkanı HAKAN BOZKURT yönetime girdi. Mazbatalarını ellerine alır almaz, ilk icraatları aynı hafta içerisinde beni ve iki arkadaşımızı keyfi gerekçelerle kapı önüne koymak oldu.

Dün beni ve arkadaşlarımızı işten atanlar, sendika üyesi olduğum halde şubeme gelmemden rahatsız oluyorlar. Hatta imkan bulsalar burada da konuşturmayacaklar.

Ancak üyelerimiz beni şube delegesi olarak seçerek onurlandırdı. Hepinize teşekkür ediyorum.

Haydar ÖZDEMİROĞLU ve Hakan BOZKURT benim şubeme gelmemden rahatsız olmuş ve bu rahatsızlıklarını çeşitli ortamlarda gündeme getirmişlerdir. Sizlere soruyorum bir üyenin şubesine gelmesinden daha doğal ne olabilir.

Sendikamızı babalarının çiftliği gibi kullananlar, hiç bir iş yapmadan para alanlar, bir üyenin kendi şubesine gelmesinden neden rahatsız oluyorlar.

Bu sendika Haydar ÖZDEMİROĞLU'nun, Hakan BOZKURT'un, Sadık ÖZBEN'in ya da Hüseyin HAMURCU'nun aile şirketi midir?

Bugün TEKEL işçilerinin eyleminde boy gösteren, basın açıklamalarıyla kınayan Haydar ÖZDEMİROĞLU, Genel Merkez önünde başlattığımız oturma eylemini sonlandırmamız için defalarca polisi üzerimize salmış, pankartlarımızı parçalatmıştır.

İşveren karşısında süklüm büklüm olan Haydar ÖZDEMİROĞLU, bizim gibi sendika emekçilerinin üzerine polisi salmaktan geri durmamıştır.

Bütün bu çifte standartları buradan protesto ediyor ve bu şahısları şiddetle kınıyorum.

Şu anda şube başkanı adayı olan Levent KOÇ Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesidir. İşten atılmamıza sessiz kaldığı gibi, oturma eylemimize destek olmamış, selam dahi vermemiştir. Bunun dışında Migros TİS süresinde şube başkanı olduğu dönemde grev kırıcılığı resmi yazı ile sabittir.



Değerli Delege Arkadaşlarım!
Ben 15 sene bu sendikada şöforlük yaptım, şubeyi temizledim, çay kahve yaptım, evrak getirip götürdüm, şubenin yazılarını yazdım, dosyalarını tuttum, bütün başkanların özel işlerine bile ben koştum.

Yıllarca senidikada özveri ile çalışan bizleri, muhasebe kökenli olmadığımız ya da hukuk kökenli olmadığımız gerekçesiyle kapının önüne koyan yönetim, yabancı dil bilmeyen eski genel başkanı Sadık ÖZBEN'i ''Dış ilişkiler uzmanı'' bilgisayarı açıp kapamayı bilmeyen eski genel sekreter Hüseyin HAMURCU'yu ''danışman'' olarak aynı hafta içerisinde işe başlatmıştır.

Soruyorum arkadaşlar bu mudur uzmanlaşmak, bu mudur o işin kökeninde olmak.

Eski genel başkan Sadık ÖZBEN'nin muhasebe kökenli olmayan Aslıhan BAYARI'ı muhasebe bürosundan gelini Didem Fırat ÖNEL'i ise çevirmen olarak çalıştırmaktadır.

Sanki sendikamız Sadık ÖZBEN'in aile şirketidir.

Bu nasıl bir sendikacılık anlayışıdır? Bu sendikada çalışmak için Sadık ÖZBEN'in akrabası ya da yöneticilerin oğlu kızı olmak mı gerekiyor.

Bizim bildiğimiz bu kuruma hizmet veren kişiler görevleri bittikten sonra da verdikleri hizmetler karşılığında onursal başkan olur, hiçbir para talep etmeden gönüllü destek ve hizmet vermeye devam ederler.

Ama gel gör ki Tez-Koop-İş sendikasında işler böyle yürümüyor. Yabancı dil bilmeyen eski genel başkan Sadık ÖZBEN ''dış ilişkiler uzmanı" oluyor. Bilgisayarı açıp kapamayı bilmeyen eski genel sekreter Hüseyin HAMURCU ''danışman'' oluyor, her ay 4.000 TL ücret alıyorlar. Sendika üyesi olan biz emekçiler de şu kökenden değilsin bu kökenden değilsin diye kapı önüne konuluyoruz.

Sevgili arkadaşlarım; işte işçi düşmanı Haydar ÖZDEMİROĞLU'nun adaleti bu.

Sadık ÖZBEN saat 10;30'da eski makam aracı ile işe getiriliyor, öğleden sonra 14:30'da yine makam aracıyla evine götürülüyor.

Bu kişiler sendikamızdan sonuna kadar nemalanıyorlar. Sendikanın malı deniz yemeyen domuz misali.

Bu sendika bizim, yani işçi sınıfının örgütüdür. Sadık ÖZBEN'nin, Hüseyin HAMURCU'nun, Haydar ÖZDEMİROĞLU'nun ve Hakan BOZKURT gibilerin çiftliği değildir. Ümit Yaşar Yalgin
Kaynak: www.alinteri.org