20 Ocak 2016 Çarşamba

18 Ocak 2016 Pazartesi

CHP Parti Meclis Üyeleri Seçildi

CHP Parti Meclis Üyeleri Seçildi
CHP 35. Olağan Kongresi 16-17 Ocak tarihlerinde yapıldı. En yüksek oyu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke'nin aldığı Parti Meclisi seçimlerinde %10 gençlik ve %33 kadın kotası uygulandı.

CHP'nin Parti Meclis üyeleri: 
Selin Sayek Böke
Erdal Aksünger
Fikri Sağlar
Ali Özgündüz
Necati Yılmaz
Veli Ağbaba
Aykut Erdoğdu
Devrim Kök
Haluk Koç
Gürsel Erol
Candan Yüceer
Hakkı Süha Okay
Seyit Torun
İlhan Cihaner
Ali Özcan
Mehmet Tüm
Bülent Tezcan
Mustafa Moroğlu
Eren Erdem
Sezgin Tanrıkulu
Ali Öztunç
Çetin Sosyal
Tekin Bingöl
Mehmet Ali Çelebi
İdris Yıldız
Bülent Kuşoğlu
Öztürk Yılmaz
Gamze Akkuş İlgezdi
Gülseren Onanç
Çetin Osman Budak
Kamil Okyay Sındır
Haydar Akar
Zeynep Altıok
Orhan Sarıbal
Hakkı Akalın
İdris Akyüz
Mevlüt Dudu
Aylin Nazlıaka
Sibel Özdemir
Turan Hançerli
Yıldırım Kaya
Hüsnü Süslü
Emre Çam
Gamze Taşçıer
Canan Kaftancıoğlu
Serra Kadıgil
Tuğba Ütabay
Ferihan Karasu
Sevda Erdan Kılıç

CHP 35. Olağan Kurultay Sonuç Bildirgesi

CHP 35. Kurultay Sonuç Bildirgesi açıklandı 
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Arena Spor Salonu’nda 16-17 Ocak 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen Olağan Kurultayını tamamlandı. 35. Olağan Kurultayını tamamlayan CHP, 21 maddelik Sonuç Bildirgesi  açıkladı.

CHP 35. Olağan Kurultay Sonuç Bildirgesi

-Parti devleti düzenine son verilecek, saydam ve hesap verebilir bir hukuk devleti kurulmalıdır.

-Yargı, siyasetin ve her türlü güç odağının kontrolünden kurtarılmalı, ‘özel güdümlü’ yargı uygulamalarına son verilmeli , yargı bağımsızlığı tam olarak sağlanmalıdır.

-Darbe hukuku ve onu tahkim eden tüm düzenlemeler kaldırılmalı, hak ve özgürlükler hiçbir ayrım yapmaksızın tüm yurttaşlarımız için kesin güvence altına alınmalıdır.

-Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasaları, milli iradenin kusursuz temsilini sağlamak üzere değiştirilmeli, lider sultasına son verilerek milletin vekilini milletin seçeceği, halkın iradesinin Meclis’te baraja takılmadan temsil edilebileceği demokratik siyaset rejimi getirilmelidir.

-Kuvvetleri tek elde toplamaya dönük girişimler boşa çıkarılarak, kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter demokrasi güçlü ve etkin kılınmalıdır. Parlamento güçlendirilmeli, parlamento üzerindeki her türlü vesayete son verilmelidir.

-Merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk paylaşımı, halkın ihtiyaçlarını gözeterek, en üst düzeyde katılım sağlanabilecek şekilde belirlenmelidir. Yerel yönetimler güçlendirilmeli, bu doğrultuda ilk adım olarak Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı üzerindeki şerhler kaldırılmalıdır.

-Cumhurbaşkanlığı makamı, Anayasayı çiğneyen pozisyondan kurtarılmalı, Anayasal sınırlar içine çekilerek, demokratik süreç içerisinde anayasaya saygılı bir Cumhurbaşkanı’nın göreve gelmesi sağlanmalıdır.

-Düşünce ve ifade özgürlüğü, örgütlenme, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlükleri başta olmak üzere temel hak ve özgürlükler önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

-Aileden başlayarak, hayatın her alanında ve devlette her türlü otoriterleşmeye son verilmelidir.

-Basın özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalı, tutuklu gazeteciler ayıbına son verilmeli, medya 4. kuvvet olarak anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.

-Kürt sorunu salt güvenlikçi politikalarla çözülemez. Toplumsal barış, yalancı çözüm süreçleri ile inşa edilemez. Etnik köken ve inanç temelinde siyaset kıskacına alınmış olan sorun, barışın toplumsallaştırılmasını hedefleyen Üçüncü Yol Perspektifi ile aşılmalıdır. Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde, milletin temsil edildiği TBMM zemininde toplumsal uzlaşma ve ortak akıl ekseninde çözülmelidir.

-Laiklik, inançların ve yaşam tarzlarının güvencesidir. Devletin tüm inançlara saygılı, tüm inançlara eşit mesafede olacağı bir laiklik anlayışı güçlü bir şekilde kurulmalıdır.

-Her türlü ayrımcılığa ve ekonomik, toplumsal, siyasal eşitsizliklere karşı topyekûn mücadele edilmelidir. Hak ve eşitlik temelinde kadınlar ve gençler desteklenmeli, engellilere ve toplumun dezavantajlı kesimlerine fırsat eşitliği sağlanmalıdır.

-Kalkınmayı yalnızca zenginleşme olarak anlayan yaklaşıma son verilmeli, insani kalkınma öncelikleri gözetilmelidir. Yüksek teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli üretim yapan, kalkınmanın merkezine insanı koyan, güçlü ekonomi ile zengin bir refah toplumu yaratılmalıdır.

-İnsanı, çevreyi ve doğal yaşamı yok sayan, para kazanma hırsını her türlü toplumsal, insani değerin önüne koyan üretim anlayışına son verilmelidir. Ku?resel ısınma ve çevre kirliliğine karşı ekonomide dönüşüm ve su?rdu?ru?lebilirlik sağlanmalıdır.

-Sosyal devlet kurulmalı, hak temelli uygulamalarla zenginliğin adaletli paylaşımı ve sosyal adalet sağlanmalıdır.

-Eğitim reformuyla, aklın ve bilimsel düşüncenin egemen olduğu, bilgi çağını yakalamış, evrensel değerlerle donatılmış bir eğitim sistemi kurulmalı, eğitim kalkınmanın temeli ve motor gücü olarak çağdaş bir anlayışla ele alınmalıdır.

-Üniversitelerin üzerindeki iktidar baskısı kaldırılmalı, akademik özgürlüğün temel koşulları sağlanmalıdır.

-Sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmak her yurttaşın anayasal hakkıdır. Ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmeti sağlayan, sosyal adaleti temel alan bir sağlık politikası inşa edilmelidir.

- ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesi ekseninde, yayılmacı ve maceracı tuzaklara düşmeden, komşularla iyi ilişkileri esas alan, AB üyeliğini hedefleyen, inanç ve mezhep odaklı siyaseti dışlayan bir dış politika oluşturulmalıdır.

-Ülkenin her yerinde huzur ve barışın tesis edildiği, terör saldırıları karşısında vatandaşların can güvenliğinin sağlandığı, insan haklarına saygılı bir güvenlik politikası oluşturulmalıdır.

15 Ocak 2016 Cuma

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş: Çınar saldırısını yapanlar halktan özür dilemelidirler

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş: Çınar saldırısını yapanlar halktan özür dilemelidirler
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Çınar saldırısına ilişkin açıklamalar yaptı. Demirtaş, "Çınar saldırısını yapanlar halktan özür dilemelidirler" dedi

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK'nın Diyarbakır'ın  Çınar İlçesi'nde Emniyet Müdürlüğü'ne yaptığı saldırıya ilişkin ilk defa konuştu. Demirtaş, 1'i  polis, 1'i bebek 6 kişinin öldüğü saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada, "Çınar saldırısını yapanlar; kadınlar, bebekler ve siviller için çıkıp bu halktan özür dilemelidirler" dedi.

CHP Parti Meclisi akademisyenlerin gözaltına alınmasına sert tepki gösterdi

CHP Parti Meclisi akademisyenlerin gözaltına alınmasına sert tepki gösterdi 
Bugün toplanan CHP Parti Meclisi, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atan "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" üyelerinin gözaltına alınmasına sert tepki gösterdi.

Genel Sekreter Gürsel Tekin'in okuduğu Parti Meclisi Bildirisi'nde, " “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi”nin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirisine imza atan 1128 akademisyen üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamayı emir telakki eden yargının ve bazı üniversite yönetimlerinin harekete geçmesi Türkiye demokrasisine yeni bir leke düşürdü. Bugün sabah itibariyle Cumhurbaşkanı’nın verdiği talimatla açılan soruşturmayla çok sayıda akademisyen gözaltına alındı ve görevden uzaklaştırmalar başladı. CHP Parti Meclisi olarak, ancak demokrasi dışı rejimlerde rastlanan, düşünceyi açıklama özgürlüğü ve bağımsız yargıyı hedef alan bu operasyonları hukuksuz, kabul edilemez ve son derece tehlikeli buluyoruz. Geçmişte bazı kişi ve mihraklar tarafından hedef gösterilen insanların katledilmesi hafızalarımızdadır. Maalesef, Cumhurbaşkanı himayesinde konuşan bir mafya liderinin ‘akan kanlarınızla duş yapacağız’ ifadesi endişelerimizi güçlendiriyor." denildi


İşte CHP Parti Meclisi Bildirisi (15 Ocak 2016)

Cumhuriyet Halk Partisi, her türlü terörü amasız fakatsız ve lakinsiz şiddetle kınar ve lanetler. Terörün insanlık suçu olduğunu kabul eder.

“Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi”nin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirisine imza atan 1128 akademisyen üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamayı emir telakki eden yargının ve bazı üniversite yönetimlerinin harekete geçmesi Türkiye demokrasisine yeni bir leke düşürdü. Bugün sabah itibariyle Cumhurbaşkanı’nın verdiği talimatla açılan soruşturmayla çok sayıda akademisyen gözaltına alındı ve görevden uzaklaştırmalar başladı.

CHP Parti Meclisi olarak, ancak demokrasi dışı rejimlerde rastlanan, düşünceyi açıklama özgürlüğü ve bağımsız yargıyı hedef alan bu operasyonları hukuksuz, kabul edilemez ve son derece tehlikeli buluyoruz. Geçmişte bazı kişi ve mihraklar tarafından hedef gösterilen insanların katledilmesi hafızalarımızdadır. Maalesef, Cumhurbaşkanı himayesinde konuşan bir mafya liderinin ‘akan kanlarınızla duş yapacağız’ ifadesi endişelerimizi güçlendiriyor.

CHP olarak düşünce açıklama özgürlüğünü demokrasinin vazgeçilmez temel ilkelerinden biri olarak kabul ediyor ve kararlılıkla savunuyoruz. Bu anlayışla, şiddet çağrısı içermedikçe ifade özgürlüğünü kullanan tüm yurttaşların yanındayız ve onlara destek olmaya devam edeceğiz.

Söz konusu akademisyenler bildirgesi ekseninde devam eden hukuksuz soruşturma, gözaltına alma ve görevden uzaklaştırmaların derhal son bulmasını talep ediyoruz.

14 Ocak 2016 Perşembe

Oluk oluk kan akıtacağız ve kanlarınızla duş alacağız diyen Sedat Peker'e soruşturma açıldı

Oluk oluk kan akıtacağız ve kanlarınızla duş alacağız diyen Sedat Peker'e soruşturma açıldı
Barış için Akademisyenler İnisiyatifi üyesi akademisyenlere "Oluk oluk kan akıtacağız ve kanlarınızla duş alacağız” diye tehditler savuran Sedat Peker hakkında soruşturma açıldı.

Barış için Akademisyenler İnisiyatifi üyesi  1128 akademisyenin imzalayıp yayınladıkları bildiriden sonra, “Sözde Aydınlar Çanlar İlk Önce Sizin İçin Çalacak” başlıklı yazı yayınlayarak,  “Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve kanlarınızla duş alacağız” diye tehdit eden Sedat Peker'e soruşturma açıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Basın Suçları Soruşturma Bürosu, bir grup avukatın verdiği şikayet dilekçesini kabul ederek Sedat Peker hakkında soruşturma başlattı.

Umut Oran da kurultayda genel başkan adayı olmayacağını açıkladı

Umut Oran da kurultayda genel başkan adayı olmayacağını açıkladı
Umut Oran da 16-17 Ocak tarihlerinde gerçekleştirilecek olan, CHP 35. Olağan Kurultayda Genel Başkanlığa  adayı olmayacağını açıkladı.

Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan Umut Oran,  “CHP’nin 35. Olağan Kurultayı’nda Genel Başkanlığa aday değilim. Ayrıca Kurultay’da Parti Meclisi (PM) üyeliği için de aday olmayacağım. Erteliyorum ama vazgeçmedim” dedi.

Rusya Ebola virüsünün aşısını buldu

Rusya ebola virüsünün aşısını buldu
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ebola virüsünün aşısını bulduklarını açıkladı. Putin, dünyaya korku salan Ebola virüsüne karşı en etkili ilacı bulduklarını duyurdu.

Rusya'nın bulduğu aşının Ebole virüsüne karşı diğer ilaçlardan daha etkili olduğunu söyleyen Putin, “İyi bir haberimiz var, Sağlık Bakanı da bu konuyla ilgili açıklama yapacaktır. Rusya gerekli testlerden sonra bu zamana kadar dünyada kullanılan diğer ilaçlara kıyasla daha etkili olduğu saptanan Ebola virüsüne karşı ilacı buldu” dedi.

Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'na CHP Kadın Kolları Kongesinde konuşmasına izin verilmedi

Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun CHP Kongesi'nde konuşmasına izin verilmedi
Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun CHP Kadın Kolları Kongesi'nde konuşmasına izin verilmedi. 

CHP Ankara İl Kadın Kolları Kongresinde kürsüye çıkarak konuşmak isteyen Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun  konuşmasına izin verilmedi. Ankara İl Kadın Kolları Başkanı Zuhal Sirkecioğlu Dönmez ile Eminağaoğlu arasında tartışma yaşandı. 

Zuhal Sirkecioğlu Dönmez, Eminağaoğlu'na delege olmadığı için kürsüye çıkıp konuşma yapamayacağını söyleyerek talebini reddetti. 

Salonda bulunan bazı partililer Eminağaoğlu'nu desteklerken, Dönmez, "Burası kadın kolları kongresi. Yüksek Seçim Kurulu ile veya başka bir şeyle alakası yok. Lütfen aşağı iner misiniz?" dedi.

13 Ocak 2016 Çarşamba

Papa X Leo çok sevdiği hangi hayvanını ölünce Vatikan'a gömdürüp sanatçı Raphael'e bu hayvanın freskini çizdirmiştir

Papa X Leo çok sevdiği hangi hayvanını ölünce Vatikan'a gömdürüp sanatçı Raphael'e bu hayvanın freskini çizdirmiştir

Cevap:Fil

Evreka meyer ve lizbon hangisinin çeşitleridir

Evreka meyer ve lizbon hangisinin çeşitleridir

Cevap: Limon

Futbol kurallarına göre pozisyon sırasında hangisi rakip kale çizgisine sondan 2. savunma oyuncusundan daha yakınsa ofsayt verilmez

Futbol kurallarına göre pozisyon sırasında hangisi rakip kale çizgisine sondan 2. savunma oyuncusundan daha yakınsa ofsayt verilmez

Cevap:Futbolcunun kolu

Halk arasında hangisine gırnata denir

Halk arasında hangisine gırnata denir

Cevap:Klarnet

Hangi ülkenin adıyla bir deniz vardır

Hangi ülkenin adıyla bir deniz vardır

Cevap: Çin

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce aday olmayacağını açıkladı

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce aday olmayacağını açıkladı
CHP Yalova Milletvekili Muharrem 16-17 Ocak'ta yapılacak olan kurultayda aday olmayacağını açıkladı. İnce, yaptığı yazılı açıklamada, "Aday olmam durumunda demokrasicilik oyununa meşruiyet kazandıracağımı görmüş bulunmaktayım" ifdelerine yer verdi.

Kurultay'da Aday olmayacağını açıklayan Muharrem İnce yaptığı yazılı açıklamada, “Kurultayın kongre süreçlerinin ortaya çıkardığı tablo gereği yeniden genel başkanlığa, basında yazılan görevlerin hiçbirine aday olmayacağımın kamuoyumuz tarafından bilinmesini isterim. Aday olmam durumunda partideki mevcut yapının demokrasicilik oyununa meşruiyet kazandıracağımı, yanlışlara, olumsuzluklara tersinden katkı sağlama durumunda kalacağımı gördüğümden, aday olmamın doğru olmayacağını görmüş bulunmaktayım” dedi.

Muharrem İnce’nin yaptığı yazılı açıklama şöyle:

7 Haziran seçimleri 14 yıldır süren AKP iktidarının tarih olması için halkımız tarafından muhalefete verilmiş bir büyük fırsat olduğu halde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından gerektiği biçimde değerlendirilememiştir.

Türkiye Büyük Meclisi Başkanlığı seçiminde yaşanan gelişmeler ve sonrasında izlenen yanlış politikalar ile bugün içinde bulunduğumuz duruma gelinmesine neden olunmuştur.
Özellikle AKP ile yürütülen sözde koalisyon görüşmeleri tarihin karşısında bizi mahkum etmeye yeter de artar.

Bir aydan fazla süren bu görüşmelerde 14 yıldır AKP karşısında ana muhalefet partisi olan bir partinin “istikşafi görüşmeler” olarak adlandırılan bir süreci yaşaması kabul edilebilir, anlaşılabilir bir durum değildir.

14 yıldır bütün görüşlerimiz, düşüncelerimiz, eylemlerimiz ortada olduğu halde parti yönetimi, “biz istikşafi yapılacak bir parti değiliz”, “bu anlayışı kabul edemeyiz” diyememiştir. Bu görüşmeler için üretilen gerekçeler ise CHP’ye yakışmayan bir aklın izahları niteliğindedir.

Uzlaşma, masada olma, taraflar ortak amaçlara, ulaşılması gereken hedeflere sahip ise demokratik kültürün, demokrat olmanın bir gereğidir.

Başından itibaren karşı tarafın uzlaşma, ortak hedeflere ulaşma amacı taşımadığı, kendilerinin ifade ettiği biçimde “keşif” niteliği taşıyan bir görüşmeyi “uzlaşma ve masada olma” gerekçesi ile savunamayız.

Bugün benzer bir durum yeni anayasa yapmak adına aynen sürdürülmektedir.
AKP’nin açıkça bir rejim değişikliği içeren Başkanlık sistemi talebinin tartışılacağı, bunun için meşruiyet oluşturucu bir platform olacağı belli olan bir komisyona CHP’nin sadece “masada olması, kendi görüşlerine güvenmesi” olarak bakmak bizler için gelecekte bedeli çok ağır olan bir sürecin kapısının aralanmasıdır.

Unutmayalım ki böyle bir kapı aralanırsa, o kapı sonuna kadar açılacaktır ve CHP için o kapının arkasında kalmaktan başka bir sonuç oluşmayacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi bir büyük Kurultayının arifesinde bulunmaktadır.

Ne yazık ki Kurultayımız, partinin ihtiyaç duyduğu yenilenmeyi gerçekleştirmekten uzak bir il kongreleri sürecinin ardından toplanmaktadır. Çünkü bu kurultaya giden süreçte ortaya çıkan temel görüş başarısızlıkla hesaplaşma, tepeden tırnağa yenilenmek olmamıştır. Öne çıkan görüş, sorunun Genel Başkanının etrafında olduğu dolayısıyla değiştirilmesi gerekenlerin bu kadrolar olduğu görüşüdür. Kurultayımız için bu görüş etrafında bir beklenti oluşturulmuştur.

Bu beklentiyi oluşturanlara göre Cumhuriyet Halk Partisinde başarısızlıklardan sorumlu olan örgütlerdir, Genel Başkan dışında bütün parti yöneticilerdir. Bir benzetmeyle anlatacak olursak lokomotif sağlam, arkasındaki vagonlar arızalıdır, çürüktür. Kullanım süreleri bitmiştir.

Oysa gerçek tam tersidir.
Çünkü bu yönetimlerin oluşmasının, kadroların tek seçicisi doğrudan partinin genel başkanıdır. Seçici olarak genel başkanın hatalı olmadığını ama seçtiklerinin hatalı olduğunu söyleyip değiştirilmesinin talep edilmesi Cumhuriyet Halk Partisine böylesi bir süreçte hiç bir katkı sağlamadığı gibi partide onarılmaz başka yaralar açacak bir tavırdır.
Özellikle çeşitli il ve ilçelerde yapılan kongrelerde tanık olunan durumlar bize bunu şimdiden düşündürmektedir. Bolu Merkez İlçe, Bartın Merkez İlçe, Kayseri Bünyan, Tekirdağ Çorlu, Çerkezköy, Süleymanpaşa, Giresun Bulancak gibi ilçeler hızlandırılmış kongre süreci nedeniyle il kongrelerinde temsil edilememişlerdir. Türkiye’nin en büyük mahallelerinden biri olan İçerenköy Mahallesi delege seçimleri de bu hızlandırılmış kongre sürecine kurban gitmiştir.

Böyle bir tavrın doğal sonucu mevcut kadrolar açısından temel hedefimiz olan seçimleri kazanmak değil Kurultayları kazanmak olmuştur.

Acı gerçek Cumhuriyet Halk Partisinin kötü yönetildiği, temel politikalarının ve ilkelerinin büyük yaralar aldığıdır. Kendisine destek veren 12 milyon insanda ve toplumun tümünde umut olmadığıdır. Bunu tersine çevirecek gelişmeler yerine her gün bu umutsuzluğu, güvensizliği besleyecek gelişmeler olmaktadır.

Bunun son günlerdeki somut örneklerinden biri basına yansıyan CHP’li bir milletvekilinin odasındaki Atatürk resmini indirdiği olaydır. Böylesi bir olay karşısında CHP yönetimi, olayı açıklığa kavuşturma, sorumlusundan hesap sorma yerine üzerini örtmeyi, unutulmaya bırakmayı tercih etmiştir. Konunun duyulmasından sorumlu milletvekili çağrılıp “nedir bu durum” denilememiştir.

Bir başka somut örnek ise yazdığı yazılar ile nefret tohumları saçan, Cumhuriyet Halk Partisine, onun kurucu kadrolarına en aşağılık sıfatları yazan birinin ölümü üzerine taziyede bulunulmasıdır. Eğer bu tavır insani bir durum ise Kenan Evren’in ölümü üzerine gösterilen tutum ne anlama gelmektedir?

Benzer bir tutumun bir başka örneği Diyanet İşleri Başkanlığının “Alevilerle evlenilmez” fetvası karşısında izlenmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasal bir kurum, bir inancın, bir mezhebin kurumu olmadığı gibi Osmanlının Şeyhülislamlık makamı da değildir. Diyanet İşleri Başkanlığının yasal durumu bu iken parti olarak bu mezhepçi, toplumsal barışımıza karşı bu akıl dışı yaklaşıma gerekli tepki verilememiştir.

Unutulmasın ki bu ve benzeri tavırlar, tarihe kaydedilmiştir.

Ben bir önceki olağanüstü Kurultay’da bu anlayışı değiştirmek için aday oldum.
Bu konuda ortaya koyduğum iddiamın arkasındayım.

Ancak yukarıda da açıkladığım gibi bu Kurultayın kongre süreçlerinin ortaya çıkardığı tablo gereği yeniden genel başkanlığa, basında yazılan görevlerin hiçbirine aday olmayacağımın kamuoyumuz tarafından bilinmesini isterim. Aday olmam durumunda partideki mevcut yapının demokrasicilik oyununa meşruiyet kazandıracağımı, yanlışlara, olumsuzluklara tersinden katkı sağlama durumunda kalacağımı gördüğümden, aday olmamın doğru olmayacağını görmüş bulunmaktayım.

Dileğim bütün söylediklerimde şahsımın yanılmış olmasıdır.

Son olarak yapılacak olağan kurultayımızda parti içi demokrasiyi gerçekleştirmek ve partideki korku imparatorluğunu ortadan kaldırmak iddiasıyla gelmiş bir yönetimin Parti Meclisi seçimlerinde Blok Liste yöntemine başvuracağını düşünmüyorum.

8 Ocak 2016 Cuma

Genelkurmay Akit yazarı Hasan Karakaya'nın ölümünde taziye telefonu açmamış

Genelkurmay Akit yazarı Hasan Karakaya'nın ölümünde taziye telefonu açmamış
Genelkurmay'ın Yeni Akit yazarı Hasan Karakaya'nın ölümünden sonra taziye telefonu açmadığı ortaya çıktı.

Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü'nün, Yeni Akit yazarı Hasan Karakaya'nın ölümünden sonra oğlunu arayarak, "Haksızlığa karşı en zor zamanda konuşmasını bilmiş ve dik duruşundan asla taviz vermemiştir" dediği iddia edilmiş "dik duruş" ifadesi ise tartışmalara neden olmuştu.

Genelkurmay'ın iddia edildiği gibi Karakaya'nın oğlunu taziye için aramadığı ortaya çıktı.  Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Bayer, Tuğgeneral Özkürkçü'nün konuya ilişkin yaptığı açıklamayı köşesine taşıdı.

İşte Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü'nün o açıklaması:
Size vefatlarını müteakip ailelerine taziyede bulunduğumuz kişilerin bazılarını gönderiyorum. Bunların dışında vefat eden bazı yazar ve sanat dünyasına ait isimler de var ama onlar uzun bir liste, gerek görmedim göndermeye. M. Ali Birand 19 Ocak 2013, Prof. Toktamış Ateş 21 Ocak 2013, Yaşar Kemal 28 Şubat 2015, Zeki Alasya 10 Mayıs 2015, Erol Simavi 8 Haziran 2015, Cüneyt Arcayürek 23 Haziran 2015, Levent Kırca 12 Ekim 2015, Çetin Altan 22 Ekim 2015, Hasan Pulur 1 Aralık 2015.

7 Ocak 2016 Perşembe

İran vatandaşlarına Mekke'ye umreye gitmelerini yasakladı

İran vatandaşlarına Mekke'ye umreye gitmelerini yasakladı
Suudi Arabistan'ın Şii din adamı Nimr El Nimr'in idam etmesinden sonra İran ile ilişkiler her geçen gün daha da geriliyor.  İki ülke arasındaki gerginlik İran'ın kendi vatandaşların Mekke'ye umreye gitmelerini yasaklamasıyla yeni bir boyut kazandı. 

Suudi arabistan'ın İran ile ekonomik ve siyasi ilişkilerini kesmesinden sonra İran'dan da misillemeler gelmeye başladı. Suudi Arabistan menşeli ürünlere yasak getiren İran,  şimdi de vatandaşlarının Suudi Arabistan Mekke'ye umreye gitmelerini yasakladı.


4 Ocak 2016 Pazartesi

AKP Hükümeti HDP'yi kapatacak mı

AKP Hükümeti HDP'yi kapatacak mı 
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısından sonra basın toplantısı düzenledi. Parti kapatılmasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, prensip itibariyle parti kapatmaya karşı olduklarını söyledi. 

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere partinin önde gelen isimlerinin milletvekilliğinin düşürüleceği iddialarıyla ilgili olarak "Prensip itibariyle parti kapatmaya da, milletvekili düşürülmesine de karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. Biz sorumluluğumuzu yerine getirirken HDP’nin de sorumluluklarını yerine getirmesi en önemli borçtur" dedi.

Kurtulmuş'un basın açıklaması:  
Türkiye bu tabloyu geçmiş dönemlerde maalesef defaatle yaşadı. Parti kapatmanın siyasete en ufak bir faydası olmadığını gördük. Aynı şekilde dokunulmazlıkların kaldırılmasında çok bir sonuç olmadığına şahitlik ettik.
HDP’ye dostça tavsiyemiz şudur; terörün sona erdirilmesi, tüm vatandaşlarımızın eşit olması için en büyük sorumluluk HDP’ye düşüyor. Demokrasinin yöntemlerini kullanması, öncelikle barışı getirirler mi diye oy veren kitlenin taleplerini göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Kimse HDP’ye terörü desteklesin diye oy vermedi. 
Dolayısıyla öncelikli olarak büyük sorumluluk HDP’ye düşüyor. Zaten parlamentodalar, hangi fikri demokratik yollarla dile getireceklerse buyursunlar getirsinler. Parlamento, demokrasi dışı yollarla Türkiye’nin parçalanma sürecine girmesini sağlayacak sözlerden, eylemlerden kaçınmalıdırlar. Tavsiye olarak sürekli dile getiriyoruz, umarım faydalanırlar. Türkiye hiçbir zaman antidemokratik ortamlarda ne ekonomik olarak, ne sosyal olarak ileri gitmedi. Ne zaman ki hukuki ve siyasi anlamda demokrasi adımları attı, herkes bu sürece katkı sağladı, o zaman Türkiye gelişti. 
HDP kendine oy veren insanların hakkını hukukunu koruyacaksa demokratik teamüllere uyarak katkı sunmalılar. Aksi takdirde hendek siyasetinin yanında durarak, destek vererek, ortaya koyan illegal unsurları meşru hale getirmeye çalışarak Türkiye’de siyaset yapılamaz. Prensip itibariyle parti kapatmaya da, milletvekili düşürülmesine de karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. Biz sorumluluğumuzu yerine getirirken HDP’nin de sorumluluklarını yerine getirmesi en önemli borçtur.

İran idamlardan kimi sorumlu tuttu

İran idamlardan kimi sorumlu tuttu
İran Suudi Arabistan'da gerçekleşen idamlardan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sorumlu tuttu. İran medyası idamların, Riyad ve Ankara ittifakı tarafından ortaklaşa planlanan komplonun ilk sonucu olduğunu iddia etti.

İran, Suudi Şii din adamı Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr'in ile birlikte 47 kişinin idamından sonra Türkiye'ye ağır eleştirilerde bulundu. İran medyası da Riyad ve Ankara ittifakı tarafından ortaklaşa olarak planlanan komplonun ilk sonucu olduğunu iddia etti.

Mehr Haber Ajansını konuya ilişkin haberi şöyle:
Suudi Arabistan Şiileri Lideri’nin idamı her özgür insanın yüreğini dağladı, Suudi Arabistan aşırıcılık ve Vahabilik’in kaynağı olarak Irak ve Suriye’de IŞİD, El Nusra ve Ceyş’ül İslam gibi terör örgütlerini desteklemektedir. 
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın son günlerde yaptığı Suudi Arabistan ziyaret ile bölgedeki Şiileri baskıya maruz bırakmak için Riyad ile Ankara arasındaki ittifak bağları güçlendirildi. Diğer taraftan sözü edilen devletlerin terör örgütlerine verdiği destek, Suudi Arabistan Şiileri Lideri’nin idamıyla sonuçlandı.

1 Ocak 2016 Cuma

2016 amorti numaraları

2016 amorti numaraları
2-8

2016 milli piyango büyük ikramiye 0556013 nolu bilete çıktı

2016 milli piyango büyük ikramiye 0556013 nolu bilete çıktı
2016 yılı milli piyango yılbaşı çekilişinde 55 milyonluk büyük ikramiye 0556013 nolu çeyrek bilete çıktı. Büyük ikramiye biletlerinin 3'ü İstanbul biri ise Adana'da satıldı.