30 Ağustos 2012 Perşembe

Sıkı ve Dar Sütyenler Göğüs Kanseri Yapar Mı


Sıkı ve Dar Sütyenler Kanseri Artırıyor 
Estetik cerrah Op. Dr. Ziya Şaylan’ın, kadınların kullandığı sütyenin meme kanserine neden olduğunu açıklaması tartışma yarattı.Doktor Ziya Şaylan’ın “Sutyen kullanımı meme kanseri yapar” açıklaması doğru mu?

Sütyen takmayanlarda kanser daha az görülüyor
Estetik cerrah Op. Dr. Ziya Şaylan’ın, kadınların kullandığı sütyenin meme kanserine neden olduğunu açıklaması tartışma yarattı. Sütyenin çok sıkı ve dar olması halinde toksinlerin boşalmasını engellediğini ve lenf bezlerine gidemediğini ifade eden Dr. Şaylan’a göre bu durumdaki bir kadın meme kanseri olabiliyor. Fiji Adaları’ndaki kadınların sütyen giymediğine de dikkat çeken Şaylan,meme kanserinin bu ülkede Amerika’dan 14 defa daha az görüldüğünü dile getirdi. İşte bu açıklama tıp çevrelerinde tepkiyle karşılandı. Kimi uzmanlar meme kanseri ile sütyen arasında böyle bir ilişki olduğunu ortaya koyan bilimsel çalışma olmadığına dikkat çekerken, daha da ileri giderek bunun bir ‘hurafe’ olduğunu söyleyenler de oldu.

Sıkı ve dar sütyenler kanseri artırıyor
Op. Dr. Ziya Şaylan: Amerika’da best seller olan kitaplar ve bilimsel yayınlar sütyenin meme kanseri riskini artırdığını ortaya koyuyor. Bir antropolog olan Sidney Ross Singer adlı yazarın kitabındaki araştırmaya göre sıkı ve dar sütyenler kanser riskini artırıyor. Moda olan ve memeleri yukarı iten sütyenler, koltuk altlarını sıkıyor. Bu nedenle toksik tablo ortaya çıkıyor. Her dokunun atıkları vardır. Koltuk altlarını sıkılaştırdığınızda kimyasal atıklar atılamıyor ve kanserojen etkisi gösteriyor. Kendi kendilerini zehirliyorlar. Kanser bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Bağışıklığınızı bozmazsanız kanser olmazsınız. Sütyen takmayan toplumlarda kanser daha az görülüyor. Sütyen kullanıldığında göğüs adaleleri de zayıflıyor. Zaten kadınların yüzde 46’sı yanlış sütyen kullanıyor. Zamanla göğüsler büyür ya da küçülür. Örneğin âdet dönemlerinde memeler daha büyük, diğer günler ise daha küçük olur.

Şişli Florence Nightingale Hast. Meme Sağlığı Mer. Dir. Prof. Dr. Vahit Özmen:

“Fijili kadınlar stressiz daha az kanser oluyor”
Hekimler sütyeni memenin sarkmasını önlemek için tavsiye eder. Meme ameliyatlarından sonra da meme içindeki kanamaları önlemek için sütyen kullanmalarını tavsiye ederiz. Fiji Adaları ile Amerika’yı karşılaştırmak mümkün değil. Çünkü Amerika’da risk faktörleri yüksek. Amerikan kadınının yaşam tarzı, geç doğum yapması, erken âdet görmesi, beslenme alışkanlıkları, östrojenin doğum kontrol hapı olarak kullanılması meme kanserinin daha sık görülmesine neden olur. Fiji Adaları’nda ise stresin az olması, daha erken doğum yapılması, halkın doğal beslenmesi gibi etkenler meme kanseri riskini azaltmaktadır. Ayrıca sütyen kullanımı toksin atımını etkilemez. Meme kanserinin östrojenle ilgisi vardır.

Prof. Dr. Cihan Yıldırır:

“Memeden toksin atılımı yoktur”

Dar sütyenin meme kanserine neden olduğuna ilişkin dünyada yapılmış öyle bir çalışma yok. Biz hastalarımıza hatta fibrokistik hastalarımıza “Memelerinizi dik tutucu sütyenler kullanın” deriz ağrı olmasın diye. Memeden toksin mi atılıyorki sütyenin toksinleri engellediğini söylemiş. Vücuttan toksin atım yeri, karaciğerdir. Toksin niye lenf sistemine gitsin? Toksinler ter, yağ bezleri ile atılır. Yediğimiz gıdaların atıkları karaciğere gider, bir kısmı elimine edilir bir kısmı da atılır. Lenf sisteminde her türlü kanser yayılır.

Prof. Dr. Teksen Çamlıbel:

“Sutyen, meme ağrılarına iyi geliyor”

Bu bilgiyi literatürde hiç görmedim. Göğsünde kist olan, ağrı çeken insanların sıkı sütyen giymelerini tavsiye ediyoruz. Sıkı sütyen dolaşımı olumlu etkiliyor. Kabul gören literatür bu dur. Sütyen, memenin kist formasyonu nedeniyle şişliğe bağlı olan meme ağrılarına iyi geliyor.

Türk Jinekoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil:

“Bu bir hurafe bilimsel yanı yok”
Kanıta dayalı olarak sütyenin kansere neden olduğuna ilişkin bir şey söylemek mümkün değil. “Sıkı sütyen kanser yapar” diye bilimsel bir veri ya da hedef-sonuç ilişkisi içinde ortaya konmuş bilimsel bir veri ortada yok. Birtakım şüpheleri ya da teorik düşünceleri bilimsel veri olarak “Mutlaka böyledir” diye ortaya koymak halkta endişeyi artırmaktan başka bir sonuca ulaşmaz. Bu bir hurafe ve kanıta dayalı bilimsel yanı yok. Gece-gündüz 24 saat sütyen takılabilir. Kanser yapıyor gibi bir etkiden bahsetmek mümkün değil. Her halk arasında konuşulan bir şey de bilimsel gerçek değildir. Eskiden kundak vardı, çocuklarda kalça çıkığı arttı. Bu da halk arasında yapılan her şeyin doğru olduğunu göstermiyor.

Prof. Dr. Cihan Uras:

“Sıkı sütyen lenf dolaşımını etkilemez”
Bilimsel platformlarda sıkı sütyenlerin kanseri artırıcı etki yaptığı şeklinde bilimsel bir dayanak yok. Kanserle sütyen arasında direkt bir bağ olduğunu düşünmüyorum. Fiji Adaları’nda kanserin düşük oranda görülmesinin sebebi orada bir sürü çevresel faktörler söz konusu olmasındandır. Çocuk yapma yaşları, çocuk doğurma sayıları ve beslenme alışkanlıkları etkilidir. Meme kanseri memenin dokusunda meydana geliyor. Kanser, bir sürü etken nedeniyle oluşur. “Sutyen tipi meme kanserini tetikliyor” demek doğru bir yaklaşım değil. Subyen çok sıksa zaten dolaşımı bozulur. Sütyenin sıkıysa kan ve lenf dolaşımına etkili olmaz. Dolaşımda sorunu olanlarda etkili olur ama lenf dolaşımında etkili olur direkt kansere yol açmaz. Antropolojiyle kanserin nedenleri saptanamaz. Kaynak:www.hthayat.com/Tülay Şubatlı

28 Ağustos 2012 Salı

Anonymous Türkiye soL Haber Portalı'na Saldıran Biz Değiliz


Anonymous Türkiye soL Haber Portalı'na Saldıran Biz Değiliz 

Anonymous Türkiye  soL Haber Portalı’na yapılan siber saldırıyla ilgili bir açıklama yaptı. Anonymous Türkiye  soL Haber Portalı’na yapılan saldırının kendileriyle aynı adı alan sahte bir grup tarafından yapıldığını açıkladı. 

Anonymous Türkiye'nin Yaptığı Açıklama:  

“Son dönemde Sol Haber'e ve çeşitli halktan sitelere saldırı yapan "Anonymous Turkiye" adini kullanan bizler değiliz. Yaklaşık 2 seneyi dolduracak olan bu sayfa ve pratiklerimizden de bilineceği üzere adimizi kullanan sahte bir "Anonymous Turkiye" türemiştir.

Bu sahte grup RedHack ile uzun yıllara dayanan dostluğumuzu bozma amaçlı sosyalist ve muhalif sitelere saldırmış, ardından RedHack'e yönelik karalama kampanyasına girmişlerdir.

Bu oyun Anonymous Network’unda faaliyet gösteren birçok insan tarafından anında anlaşılmış, Anonymous ve RedHack dostluğunu kimsenin bozamayacağı vurgulanarak, Anonymous ve RedHack arasındaki kardeşlik bağı tekrardan binlerce hesaptan vurgulanmıştır.

Bakınız: https://twitter.com/YourAnonNews/status/240144029088628736
Bakınız: https://twitter.com/Anon_Central/status/240145496746913792

Biz RedHack ile beraber yıllardır birçok eyleme imza atmış, en son Mit, Başbakanlık, ÖSYM gibi kurumları RedHack'e destek için hackleyen Anonymous Turkiye oluşumuyuz. Anonymous merkeze ve ilkelerine bağlıyız. Bahsi gecen ve RedHack ile kardeşliğimizi bozmaya çalışan, Sol Haber Portali gibi muhalif sitelere saldıran ve Kürt ve Türk kardeşliğini zedeleyecek şekilde IRKÇI pratikler sergileyen sahte Anonymous Turkiye ile ne bir bağımız ne de en ufak bir alakamız vardır. Anonymous; IRK, DIL, DIN temelli politika yapmaz, devletlerin gündemiyle hareket etmez! Devletler ve kapitalist sermaye için site hacklemez, eylem yapmaz!

Anonymous kimsenin kişisel ordusu değildir
Anonymous kimsenin popüler olma aracı değildir
Anonymous ve RedHack aynidir, kardeştir, beraberdir.
Biz Affetmeyiz, Unutmayız ve Bizi Bekleyin”

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Milli Gazete'den Nurettin Yılmaz Kadınlar Okuma Havasına Kapılmış Kadınlık Görevini Yapmıyor

Milli Gazete'den Nurettin Yılmaz Kadınlar Okuma Havasına Kapılmış Kadınlık Görevini Yapmıyor  
İran’da kadınlara yönelik yeni bir yasak daha getirildi. Bundan böyle kadınlar 36 üniversitenin 77 bölümünde eğitim alamayacaklar. Ülkemizde de buna benzer talepler her geçen gün artıyor.

Bu kararın tartışıldığı günlerde Milli Gazete’de kadınlara yönelik ibretlik bir yazı yayınlandı. Nurettin Yılmaz'ın yazdığı yazıda kadınların üniversitede okumasının zararları uzun uzun anlatılıyor. 

Milli Gazete yazarı Nurettin Yılmaz'a göre okumuş kadın kadınlık görevini yapmıyormuş, kadının asli görevi çocuk doğurmak ve eşini memnun etmekmiş.     

Yılmaz, “Kadını, doğurmaktan ve eşini başkalarına bakmaktan alıkoyacak asıl görevden alıkoyan hiçbir şeyin değeri yoktur!” diyerek kendince kadınlara biçtiği görevi dillendiriyor. 

İşte o yazıdan bazı bölümler:

Kadınlar Okuma Havasına Kapılmışlar 

“(…) Genç kızlarımız, gerekli gereksiz bir okuma havasına kapılmış gitmişlerdir. Neredeyse genç bir kızın üniversite okuması, onun hayat şartlarından biri gibi algılanacaktır. Bu üniversitelerde okuyan kızlarımızın, ahlâk ve din açısından verdikleri tavizleri bir anlığına yok sayalım. Kendisini çok iyi korumuştur, melekler onu himaye etmiştir diyelim. Yıllarca emek verildikten sonra elde edilmiş diplomalar ne yapılacaktır, cevaplanması gereken soru budur. Büyük bir oranda bu diplomalı kızlar, akşam evlerine yatmaya gelen iş güç sahibi hanımlar olarak hayatlarını sürdüreceklerdir. Önümüzdeki hayat tarzının böyle olması artık kaçınılmazdır. Meseleye kızların okuması ve okumaması açısından bakmamız yeterli değildir. Diyelim ki, kızlarımız için mükemmel bir koruma alanı oluşturuldu ve Şeriat'ımız açısından sakıncasız ortamlar oluşturuldu, kızlarımız da oralarda şu veya bu branşta eğitim gördüler. Neticede bir, okumuş kızlar nesli yetişti. Bu kızlarımızın karşılaşacağı sorunlar neden düşünülmüyor (…)”

Okumuş Kadın Kadın Olmayı Beceremiyor 

“(…) Kızlarımızın ilim merakının iki türlü faturası olacaktır. Birincisi, kızların kendilerinin ödeyeceği faturadır. Bu din ahkâmından verilen tavizler şeklinde gerçekleşecektir. İkinci fatura da mü'min toplumun ödeyeceği faturadır. Bu fatura, evinde anne olacak, eş olacak kadın bulma zorluğu şeklinde önümüze çıkacaktır. Okumuş, diplomalı ama kadın olmayı beceremeyen kaprisli, kompleksli kadınlardan oluşan bir aile dünyamız olacaktır yakın zamanda. Çok şey bilen, bildikleri arasında eşlik olmayan, eşini dışarıdaki dünyaya iten kadın tipleridir bunlar.(…)”

Kadınların Asıl Görevi Çocuk Doğurmak Kocayı Memnun Etmek 
 “Kadını, doğurmaktan ve eşini başkalarına bakmaktan alıkoyacak asıl görevden alıkoyan hiçbir şeyin değeri yoktur!”

“(…) Müslüman kadının, erkeklerle bir arada olmaması, kadınlığını hakkıyla icra etmesi, annelik misyonunun altında ezilmemesi ise Allah'ın emridir. Bu emre FARZ dendiğini biliyoruz. Bir mubahla bir farzın karşı karşıya getirilmesi durumunda farzın önünde mubahın olmayacağını yani mubaha dayanarak farzı yok sayamayacağımızı anlamamız gerekmektedir. Meselenin can alıcı noktası budur. Kadını, doğurmaktan ve eşini başkalarına bakmaktan alıkoyacak asıl görevden alıkoyan hiçbir şeyin değeri yoktur! (…)”