TARİH etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TARİH etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Eylül 2015 Salı

Safiye Sultan Kimdir Safiye Sultan Kim Safiye Sultan Hayatı Safiye Sultan Özgeçmişi

Safiye Sultan Kimdir, Safiye Sultan Kim, Safiye Sultan Hayatı, Safiye Sultan Özgeçmişi, Safiye Sultan Biyografisi.

Safiye Sultan Kimdir
Safiye Sultan; asıl adı Sofia Baffo. 
1550- 10 Kasım 1605 yıllarında yaşadı.
III. Murat'ın eşi.
Osmanlı padişahı III. Mehmet'in annesi Valide Sultan.

Safiye Sultan Osmanlı Devleti'nin en parlak döneminde Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın torunu, İkinci Selim ile Nurbanu Sultan'nun oğlu veliaht Murat'la yaşadığı fırtınalı aşk ile adını duyurmuş bir kadın..

Safiye sultan asıl adıyla Sofia Baffo 1550'de Venedik'te dünyaya geldi. Çok zengin bir ailenin tek çocuğu. Babası bir vali olan Sofia dönemine göre oldukça iyi koşullarda bir eğitim aldı.

Henüz 14 yaşındayken Akdeniz'de gemiyle yapılan bir seyahat sırasında Osmanlı korsanları tarafından kaçırıldı. Bir yıl sonra ise kendisini İstanbul'da bir köle pazarında bulan genç Sofia'nın güzelliği Osmanlı imparatoru Sarı Selim'in karısı ve Veliaht III. Murat'ın annesi Nurbanu Sultan'ın kulağına kadar geldi.

Manisa sancağındaki genç veliaht Murat'ın kendisini afyon ve esrara vermiş devlet meselelerinden uzak pasif karakteri annesi Nurbanu'yu düşündürmekteydi. Nurbanu Sofia'yı görür görmez onun oğlu için aradığı kız olduğuna karar verdi ve bir servet ödeyerek kızı satın aldı.

2 yıl süreyle haremde eğitim gören Sofiya'nın adı Safiye olarak değiştirildi. 17 yaşında III. Murat'a sunulan Safiye, beline kadar uzanan sarı saçları iri gözleri ve uzun boyuyla, beyaz teni ve yürüyüşüyle Murat'ı kendisine aşık etti. Hemen ardından Osmanlı tahtının gelecekteki imparatoru III. Mehmet'i doğurarak saraydaki yerini sağlamlaştırdı. Sakindi ama gizliden Nurbanu'ya karşı planlar da kuruyordu. Güç, onun istediği tek şeydi ve ona aşık olan Murad bunu ona en iyi sağlayacak kişiydi.

III. Murat tahta geçince baş kadın oldu. Büyüleyici güzelliği yanında parlak zekası sayesinde büyük bir nüfuz sahibi oldu. Özellikle kayınvalidesi Nurbanu Sultan'ın ölümünden sonra Osmanlı devletini kapı arkasından yönetti ve istediği her kararı aldırttı. Kayınvalidesinin Venedik yanlısı siyasetini devam ettirdi.

İngiltere kraliçesi I. Elizabeth dahil birçok yabancı liderlerle haberleşti. Kocası öldüğünde oğlu III. Mehmet Valisi olduğu Manisa'dan İstanbul'a gelene kadar kocasının ölümünü gizli tuttu. Oğlu III. Mehmet ölünce torunu I. Ahmet onu eski saraya gönderdi. 2 yıl sonra 1605 yılında öldü. 

Mezarı İstanbul Ayasofya Camiinde III. Murat'ın türbesinin yanındadır.

Şahin Giray kimdir Şahin Giray Kim Şahin Giray Özgeçmişi Şahin Giray Biyografisi

Şahin Giray kimdir Şahin Giray Kim Şahin Giray Özgeçmişi Şahin Giray Biyografisi

Şahin Giray Kimdir
Şahin Giray 1745 yılında Edirne'de doğdu. 
Sonunda 1787 yılında Rodos'ta idam edildi.
48. ve en son Kırım hanıdır. 
Birinci saltanatı 1777-1782 ve ikinci saltanatı 1782-1783 yılları gerçekleşti.

Yunanistan ve İtalya'da eğitim gördü. Kırım Tatarcası ve Osmanlıca'nın yanı sıra Yunanca ve İtalyanca da öğrendi. 

Şahin Giray'ın gençlik yıllarında savaşılan 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı Kırım Tatarları için büyük kayıplarla sonuçlandı. Özellikle 21 Temmuz 1770 tarihindeki Kartal Muharebesi'nde Osmanlı-Tatar ordusu büyük bir yenilgiye uğradı. Ruslar, Kırım'daki bütük stratejik kaleleri ellerine geçirdiler. Savaşın sonunda 21 Temmuz 1774 tarihinde imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması'na göre Kırım Osmanlı Devleti'nden özerklik kazanıyor ve Rusya'nın kontrolüne giriyordu.

Şahin Giray 1777 yılında Kırım tahtına geçtiğinde Kırım Hanlığı yıkılış sürecine girmişti. 
Rusya, Kırım'da modernleşme programları başlattı. Kırım'da fabrikalar kuruldu.  Başkent Bahçesaray'dan Kefe'ye taşındı.  Rusya'nın baskılarına dayanamayan Şahin Giray sonunda 1783 yılında hayatını kurtarmak amacıyla Kırım Hanlığı'nın kapılarını Rus ordularına açtı. 

1787 yılına kadar St. Petersburg'da ev hapsinde yaşadı. Daha sonra Rusya'yı terkederek Edirne'ye gitmesine izin verildi. Daha sonra İstanbul'a getirildi. Sonunda 1787 yılında Rodos'ta idam edildi.


16 Eylül 2015 Çarşamba

Kösem Sultan Oğlu İbrahim'i Nasıl Öldürttü Kösem Sultan Oğlu İbrahim'i Boğdurarak Öldürrtü

Kösem Sultan Oğlu İbrahim'i Nasıl Öldürttü Kösem Sultan Oğlu İbrahim'i Boğdurarak Öldürttü, Kösem Sultan Oğlu İbrahim'i Neden Öldürttü, Kösem Sultan Oğlu İbrahim'i Nasıl Boğdurttu, Kösem Sultan Oğlu İbrahim'in Katili, oğlu ibrahimi boğduttan kösem sultan.

Kösem Sultan Oğlu İbrahim'i Nasıl Öldürttü   
Günümüzde hâlâ bazılarınca yanlış olarak "Vâlide-i Mu'azzama", "Valide-i Muhtereme" (!!!!) diye anılan evlâd katili Mahpeyker Kösem Sultan 354 yıl evvel 2/3 Eylül 1651 Cumartesi/Pazar gecesi Topkapı Sarayı'ndaki dairesinde baltacı erlerinden "Deli Doğancı" ünvanlı Kuşçu Küçük Mehmed tarafından bir perde ipiyle boğulmuş, onun ölümüyle "devlet içinde devlet" misâli saltanat süren Ocak Ağaları'nın hâkimiyyeti de sona ermişti!..

Osmanlı Devleti'ndeki/Devlet-i Aliyye'deki büyük çöküntüyü incelerken bir çok defa kaydettiğimiz gibi bu büyük çöküntünün çeşitli tezahürlerinden biri de, haremdeki kadınlardan bazılarının şahsî menfaatleri uğruna kınalı parmaklarını devlet idaresine sokabilmeleri olmuştur!..

Yavuz SultanSelim Hân'ın (1512-1520) muhtereme eşi ve Kanunî Sultan Süleyman'ın (1521-1566) annesi Hafsa Hatun'un vefatına kadar haremdeki kadınlar devlet işlerine karışmazken/karışamazken Hafsa-Hatun'un 19 Mart 1534 Perşembe günkü vefatından sonra Kanunî'nin gözdesi/başikbal/haseki Hürrem-Sultan Harem-i Hümayun'da hâkimiyyet tesisine muvaffak olmuş ve zamanlabu hâkimiyyeti pek ilerilere götürerek nice oyunla saraydaki kadınlar saltanatının kurucusu olmuştur!

Kurulan bu kadınlar saltanatı sonraları İkinci Selim'in (1566-1574) karısı ve Üçüncü Murad'ın (1574-1595) anası Nûr-Bânû Sultan'la devam etmiş, Nûr-Bânû'yu Üçüncü Mehmed'in (1595-1603) annesi Safiye-Sultan, Birinci Ahmed'in (1603-1617) karısı Mâhpeyker Kösem Sultan takip etmiş ve bu kadınların kirli, kanlı ve karanlık işleri Devlet'e pek pahalıya mal olmuştur!..

Kocası Sultan Birinci Ahmed ve Şehzâdeleri/oğulları Dördüncü Murad (1623-1640), Sultan İbrahim (1640-1648) ve torunu Dördüncü Mehmed/Avcı Sultan Mehmed (1648-1687) devirlerinde elli yıla yakın, kınalı parmaklarını kendi menfaati için devlet idaresine sokmasını becerebilen Mâhpeyker Kösem Sultan, bir Rum papazının kızıdır. Hırvat olduğu da iddia edilmiştir. Adının Anastasya ve Nasya olduğundan bahsedilen bu kız çocuğu küçük yaşta yetim kalıp Bosna Beylerbeyi tarafından saraya takdim edilmiş, eğitim ve öğretimini müteâkib Sultan Üçüncü Mehmed'in oğlu Birinci Ahmed'e haseki olmuş ve Birinci Ahmed'in 21 Aralık 1603 Pazar günü cülûsundan/tahta çıkmasından hemen yirmi gün sonra Safiye Sultan'ın Topkapı Sarayı'ndan Bâyezid'da şimdiki İstanbul Üniversitesi merkez binasının bulunduğu mahalledeki Eski-Saray'a gönderilmesini müteâkib (saltanat değişikliklerinde bu nakil âdettir) Harem-i Hümâyûn'a Kösem Sultan hâkim olmuş, öylece Safiye Valide Sultan'ın korkunç icraatı son bulurken; Kösem Sultan'ın marifetleri, daha münasib bir ifadeyle mel'ânet-kârâne işleri başlamıştır!..

Değiştirilen verâset usulü!..
Mâhpeyker Kösem Sultan'ın marifetleri (!) üzerinde dikkatle durulmalı, bu kadının, haremdeki hâkimiyyetle devlet işlerine müdahalesinin nelere mal olduğu iyice tetkik edilmelidir. Bu zahmete katlanıldığında görülecektir ki, Sultan Birinci Ahmed'in vefatında (21/22 Kasım 1617 gecesi)/ Yeniçeri Ağalarına dayanarak Osman Gazi'den itibaren babadan oğula intikal etmek suretiyle devam edegelen saltanattaki verâset usulünü bozarak ekberiyyet kaidesine bağlayıp hânedânın en yaşlısının tahta çıkmasını Kösem Sultan te'min etmiştir!..

Niçin yaptı kanun-ı kadîme mugayir bu işi?..Bu niçinin cevabı şudur ki, SultanBirinci Ahmed'in vefatında yedi oğlu hayatta olup, bunların en büyüğü, Şehzâde Osman/Genç Osman'dır. Ve devam edegelen verâset usulüne göre Veliahd Genç Osman'dır. Saltanat onun hakkıdır... Hakkıdır ama Genç Osman, Kösem Sultan'dan değil Mâhfîrûze Haseki'den doğmuştur. Ve Genç Osman'ın saltanatında elbette Mâhfîrûze Haseki "Valide Sultan" olacak, Genç Osman'ın ölümüyle evlâdları tahta çıkacak, saltanat böylece devam edip Kösem Sultan "Valide Sultan" olamayacaktır. Genç Osman'ın şehzâdeleri olmasa bile, üvey kardeşi Mehmed' "Veliahdlığa" yükselecek, onun evlâdlarının tahta çıkışlarıyla Kösem-Sultan'ın oğullarına belki taht hiç nasip olmayacaktı!.. Başka bir ihtimal de, Mâhfîrûze hasekinin oğullarının Kösem'in oğullarını/IV. Murad ve yanlış olarak "deli" diye anılan İbrahim) öldürtme korkusudur...

Kösem-Sultan'ın ise bu çeşit ihtimallere tahammülü yoktur!.. Taht yolu onun oğullarına açılmalı ve Kösem de, "Valide Sultan", "Saltanat nâibesi" gibi mühim mevkilerde saltanat sürmeli idi!.. Bu gaye uğruna veraset usulünü değiştirdi ve saltanatı da, hilâfeti de şer'an caiz olmayan Birinci Mustafa'yı Ocak Ağalarına dayanarak tahta çıkardı!..

Birinci Ahmed'in kardeşi ve Üçüncü Mehmed'in oğlu olan Birinci Mustafa akıl hastası idi. Bu hastalığına Kâtib Çelebi ve Müneccimbaşı gibi sahih kaynaklar şehadet etmektedirler. Saltanatı ancak doksan altı gün sürmüş ve 26 Şubat 1618 tarihinde hal'edilmiş/tahttan indirilmiş, aynı gün Genç Osman, "İkinci Osman" ünvanıyla cülûs etmiş/tahta çıkmıştır.

Genç Osman'ın cülûsunu, Mâhpeyker Kösem Sultan'a rağmen, Dâr-üs-Saâde Ağası Hacı Mustafa Ağa ile Sadâret Kaymakamı Sofu Mehmed Paşa ve Şeyhülislâm Hocazâde Esad Efendi gerçekleştirmişlerdir. Şahsiyyeti her yönü ile başlı başına tetkik mevzuu olan ve Osmanlı padişahlarının büyüklerinden sayılan Genç Osman'ın saltanatı dört sene, dört ay yedi gündür. Tarihimize "Hâile-i Osmaniyye" (Hâile-Fâcia) diye geçen vak'a sonunda 20 Mayıs 1622 Cuma günü Yedikule Zindanı'nda şehid edilen Genç Osman'ın şehadetini müteakib tahta yine akıl hastası Birinci Mustafa çıkarılmış ve böylece Kösem-Sultan'ın plânı yeni bir safhaya girmiştir!..

Birinci Mustafa'nın bu ikinci saltanatı bir sene, üç ay yirmi iki gündür. 1623 yılının 10 Eylül Pazar günü Kemankeş Alipaşa'nın gayretiyle ikinci defa tahttan indirilmiş ve Dördüncü Murad'a saltanat yolu açılarak anası Kösem-Sultan muradına ermiştir!..

Dördüncü Murad on bir yaşını bir ay, on beş gün geçe tahta çıktığında Kösem-Sultan'ın beklediği gün gelmiş, "saltanat nâibesi" olmuş, oğlunun çocukluk ve gençlik çağlarında tam sekiz yıl, sekiz ay devlet idaresini elinde bulundurmuştur!

10 Şubat 1432 Salı günü patlak veren ve Vezir-i-a'zam Müezzin-zâde Hafız Ahmed Paşa'nın parçalanıp Topal Recep Paşa denilen küstahın sadareti ile neticelenen isyandan sonra ancak 8 Haziran Salı günü devlet idaresine hâkim olup anası Kösem Sultan'ın vesayetinden kurtulan Sultan Dördüncü MuradHan'ın ilk işi, annesi ile Ocak zorbalarını tasfiye ederek Birinci Mustafa anarşisine son vermek olmuş, tarihimizdeki mühim, kıymetli icraatını saltanatının bu döneminde gerçekleştirmiş, "Hicrî bin tarihinden sonra gelen pâdişahların büyüklerinden" sayılmıştır.

Dördüncü Murad'ın 8/9 Şubat 1640 Çarşamba/Perşembe gecesi genç yaşında (28 Yaşında) vefatı anası Kösem Sultan'ı üzmemiş, kendisini ve avanesini tasfiye eden oğlunun ölümü bu haris kadına tekrar saltanat naibeliği yolunu açacağını hesaplayıp sevindirmiştir!..

Dördüncü Murad'dan sonra Sultan İbrahim tahta çıkmış ve Kösem-Sultan bu oğlunun saltanatından tekrar siyaset sahasında boy gösterip saltanat nâibesi olarak sekiz buçuk yıl kadar marifetlerine (!) devam etmiş ancak Sultan İbrahim anasının marifetlerine (!) son verince, oğlunu kapısı pencereleri örülmüş bir odaya tahttan indirip kapatan Kösem, on gün sonra bu odada, Evliyâ Çelebi'nin ifadesiyle "neûzu b'illah yüzünden bir zerre nûr kalmayan cellâdbaşı Kara Ali'ye oğlunu boğdurmuştur!!!

Böylece öz evlâdının kaatili olan Mâhpeyker Kösem Sultan, daha sonra torunu dördüncü Mehmed/Avcı Sultan Mehmed'in 8 Ağustos 1648 günkü cülûsunda da rol oynamıştır!.. Yedi yaşının içinde tahtta çıkan Dördüncü Mehmed'in böyle çocuk yaşında cülûsu dolayısıyla ninesi Mâhpeyker Kösem Sultan yine saltanat nâibesi olup kınalı parmaklarını devlet işlerine sokmaya devam etmiş, Kösem'in ölümüne kadar üç yıl devam eden bu karanlık anarşi devri tarihimize "Ağalar Saltanatı" olarak geçmiştir!

Sona doğru!
Dördüncü Mehmed'in annesi Turhan Hatice Sultan'dır. Bu "Valide Sultan"ın Osmanlı tarihindeki yeri, baştarafta isimlerini saydığımız valide sultanlar gibi karanlık, kirli değildir, şahsî menfaati için devlet idaresine müdahale etmemiş, "Valide Sultan"lığını hayırlı işlerde kullanmıştır.

Ve bu "Valide Sultan"la "nine" ve saltanat nâibesi Kösem-Sultan arasında pek şiddetli bir rekabet vardır!.. Bu rekabetle Kösem-Sultan nasıl öz evlâdı Sultan İbrahim'i pek feci bir şekilde boğdurmuşsa, bu kere de torunu Dördüncü Mehmed'i zehirleterek TurhanHatice Sultan'ın "Valide Sultan"lığına son verip Saliha Dilâşûb Sultan'dan doğan dokuz yaşındaki diğer Şehzâde Süleyman/İkinci Süleyman'ı tahta çıkarmaya teşebbüs etmişse de marifet (!) zamanında haber alınıp muvaffak olamamış, Turhan Hatice Sultan'ın adamlarından Baş-Lala Uzun Süleyman Ağa'nın tertibiyle Mâhpeyker Kösem Sultan bir perde ipiyle boğulup Devlet bu kadının şerrinden kurtulmuş, bu arada otuz sekiz Ocak Ağası idâm edilmiş, Dördüncü Mehmed, babasının katlinde parmağı olan yetmiş kişiden hayatta kalanları temizlemiştir. Kösem'in ayrı bir araştırma mevzuu olan muhteşem serveti de Hazine'ye irad kaydedilmiştir.

2 Ağustos 2015 Pazar

Osmanlı İmparatorluğu'nda Halife olan İlk Padişah Kimdir

Osmanlı İmparatorluğu'nda Halife olan İlk Padişah Kimdir, Osmanlıda İlk Halife Sultan Kimdir, osmanlıda ilk halife olan padişah kimdir, Osmanlıda İlk Halife Padişah Kimdir,

Osmanlı İmparatorluğu'nda Halife olan İlk Padişah Kimdir
  • Yavuz Sutan Selim
Yavuz Sultan Selim'in 1571 yılında yaptığı Mısır Seferi sonucunda kutsal topraklar Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girmiştir. 

6 Temmuz 1517 tarihinde  Kutsal Emanetler (Emanet-i Mukaddese) dedikleri; aralarında Hz. Muhammed'in hırkası, dişi, sancağı ve kılıcı olan eşyalar, Hicaz'dan Yavuz Sultan Selim'e gönderilmiştir. 

29 Ağustos 1516 tarihinde Hilafet Abbasi soyundan Osmanlı soyuna geçmiştir. 

9 Haziran 2014 Pazartesi

Zigetvar Nerededir Zigetvar Kalesi Nerededir

Zigetvar Nerededir Zigetvar Kalesi Nerededir  

Zigetvar Nerededir
Zigetvar; Macaristan'ın güneyinde Baranya bölgesinde bulunan bir şehirdir. 39.51 km² lik bir alana sahiptir. Zigetvar, bir dönem Macar ve Sırpların beraber yaşadığı Baranya bölgesinde yer almaktadır. 2010 yılındaki nüfus sayımına göre nüfusu 10.910'dur.

Zigetvar'daki tarihi kalıntı Zigetvar Kalesi'dir. Bu kalenin yerinde, Kelt ve Roma dönemlerinden itibaren savunma amaçlı binalar yer aldığı bilinmektedir. Günümüze gelen kale binasının ise 14. yüzyılda esas şeklini aldığı düşünülmektedir. 

Kale, Kanuni Sultan Süleyman'ın ölmeden önceki son seferi olan Zigetvar Savaşı sonrasında 1566 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun eline geçmiştir. Zigetvar, uzun süre Osmanlı hakimiyetinde kalmış, 1688 yılında kale ve şehir Osmanlı hakimiyetinden çıkmıştır. 

Kanuni Sultan Süleyman I. Süleyman Zigetvar'da Ölmüştür
Kanuni Sultan Süleyman 1566 yılında hasta olduğu halde on üçüncü ve son seferi olan Zigetvar üzerine sefere çıktı. Bu sırada yetmiş üç yaşındaydı ve hükümdarlığının kırk altıncı yılındaydı. Zigetvar şehri etrafı surlarla ve nehirle çevrili üç kısımdan oluşuyordu. Bu yüzden hemen netice alınamadı. Kuşatmanın son gününe yaklaşıldığında hastalığı iyice artan hükümdar 6-7 eylül 1566 gecesi sabaha doğru vefat etti.

Hükümdarın vefatının ertesi günü Zigetvar alındı ancak yine de durum çok tehlikeli bir hal arz ediyordu. Düşmanın ve yeniçerilerin bu durumu öğrenmesi çok vahim sonuçlar ortaya çıkarabilirdi. Düşmanın öğrenmesi bu durumdan yararlanma ihtimalini arttırır, yeniçeriler ise üzüntü ile kontrol edilemez bir kalabalığa dönüşebilirlerdi. Sokullu Mehmet Paşa bu konuda bütün siyasi dehasını kullandı. Padişahın ölümü vezirlerde dahil herkesten gizlendi. Ölümü sadece padişahın yakınında bulunan kişiler biliyorlardı.

Sokullu Mehmet Paşa ilk olarak Kütahya sancakbeyi şehzade Selim'e haber gönderdi. Haberi götüren Hasan Çavuş, Halep beylerbeyliğine tayin olunan bir paşaya tebliğe gittiğini, giderken de şehzade Selim'e fethi müjdeleyen mektubu vereceğini zannediyordu.

Sokullu Mehmet Paşa diğer taraftan yazısı padişahın yazısına çok benzeyen silahdar Cafer Ağa'ya padişahın ağzından hatt-ı hümayunlar yazdırıyordu. Bu arada padişahın cenazesini otağ-ı hümayun içerisinde yıkattı ve padişahın ölümünü bilen on iki kişiyle cenaze namazını kılındı. Padişahın iç organları çıkarılıp oraya defnedilmiş(daha sonra oraya da ayrıca bir türbe yapılacaktır) cesedi ise mumyalanıp tabuta konularak tahtın altına gizlenmiştir. Sonradan durumdan vezirlerde haberdar edildi. Fethin ertesi günü ise fetih şenlikleri düzenlendi. Hatta padişahın cuma namazını Zigetvar şehrinin camiye çevrilen kilisesinde kılacağı duyuruldu. Cuma günü ise hükümdarın rahatsızlığının arttığı dolayısı ile namaza katılamayacağı ilan edildi.

Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü kırk sekiz gün gizlenmiş böylece ortaya çıkabilecek vahim sonuçların önüne geçilmiştir

24 Şubat 2014 Pazartesi

Hangi Osmanlı Padişah 19 Kardeşini Öldürttü

Hangi Osmanlı Padişah 19 Kardeşini Öldürttü
Osmanlı tarihinin en acı olaylarından biri de 1595 tarihinde tahta çıkan III. Mehmed'in 19 erkek kardeşini boğdurtmasıdır.

III. Mehmed, tahta çıktığı gece 19 erkek kardeşini boğdurmuştur. Bu olay Osmanlı tarihinin en korkunç olaylarından biridir. Bazı tarihçiler III. Mehmed'in, 20 kız kardeşini ve babasının hamile eşlerini de öldürttüğünü iddia etmektedir.

Osmanlı'da kardeş katlini yasal hale getirerek başlatan padişah Fatih Sultan Mehmet'tir. 1444-1481 yılları arasında tahtta kalan Fatih Sultan Mehmet, kardeş katlini yasallaştırmak için "Fatih kanunnamesi"ni çıkarmıştır. Fatih Sultan Mehmet'te tahta çıktığında 2 yaşındaki kardeşi Ahmet´i ve Hasan´ı öldürtmüştür.

23 Şubat 2014 Pazar

Şehzade Mustafa'nın 7 Yaşındaki Oğlu Mehmet Nasıl Öldürüldü

Şehzade Mustafa'nın 7 Yaşındaki Oğlu Mehmet Nasıl Öldürüldü 
Osmanlı tarihinde Şehzade Mustafa'nın babası Kanuni Sultan Süleyman tarafından boğdurularak öldürülmesi çok dramatik bir olay olarak değerlendirilmektedir. O dönemde Şehzade Mustafa'nin katlinden sonra, henüz 7 yaşındaki oğlu da cellatlar tarafından boğularak öldürülmüştür. 

Şehzade Mustafa katledildikten sonra, Amasya'da bulunan oğlu Mehmed'te ilerleyen zamanda dedesi Kanuni Sultan Süleyman'dan intikam almasın diye, henüz 7 yaşındayken  cellatlar tarafından acımasızca boğularak öldürülmüştür. 

21 Şubat 2014 Cuma

Düzmece Şehzade Mustafa Ayaklanması Nedir

Düzmece Şehzade Mustafa Ayaklanması Nedir
Şehzade Mustafa'nın, babası I. Süleyman'ı (Kanuni Sultan Süleyman) tahttan indirme planları yaptığı gerekçesiyle boğdurularak öldürülmesinden sonra, bazı tarihçiler "Düzmece Şehzade Mustafa Ayaklanması"ndan söz etmektedirler.

Şehzade Mustafa'nın idamından sonra, Şehzade Mustafa olduğunu söyleyen bir kişi ortaya çıkmıştır. Bu kişi cellatların elinden kurtulduğunu iddia ederek tahta yürümeye kalkmıştır.

Bu olay Orhan Asena’nın "Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe" adlı oyununda da işlenmektedir.

Diğer bir iddia ise isyancıları durdurmakta ağır davranan Şehzade Beyazid'in bu isyanı düzenlediği yönündedir.


20 Şubat 2014 Perşembe

Şehzade Cihangir Nasıl Öldü Şehzade Cihangir'in Ölümü

Şehzade Cihangir Nasıl Öldü Şehzade Cihangir'in Ölümü, şehzade cihangir nasıl ölüyor, şehzade cihangir nasıl ölecek, şehzade cihangir'in ölümü, şehzade cihangir abisi şehzade musatafa'ya üzüntüden ölüyor.

 Şehzade Cihangir Nasıl öldü  
Şehzade Cihangir, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem sultanın en küçük oğludur. 1531 yılında İstanbul'da doğmuş, 1553 Halep'te ölmüştür. Mezarı İstanbul'da Şehzade Camii içinde bunmaktadır.

Şehzade Cihangir ağabeyi Şehzade Mustafa'yı çok severdi. Ağabeyi Şehzade Mustafa'nın 6 Ekim 1553 yılında Nahcivan Seferi sırasında Kanuni Sultan Süleyman'ın  otağında Konya'da boğdurularak öldürülmesinden çok etkilenmiş, bu acıya dayanamayarak yıl içinde Halep'te ölmüştür.

Şehzade Cihangir fiziksel rahatsızlığı olduğu için sancağa çıkamamış ve çok az sayıda sefere katılmıştır. İstanbul'da onun adını adını taşıyan "Cihangir" semti bulunmaktadır. 

19 Şubat 2014 Çarşamba

Şehzade Mustafa'nın Oğlu Mehmed'e Ne Oldu

Şehzade Mustafa'nın Oğlu Mehmed'e Ne Oldu
Şehzade Mustafa babası Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle cellatlara boğdurularak öldürüldükten sonra, 7 yaşındaki oğlu Mehmed'de boğdurularak öldürülmüştür. 

Kanuni Sultan Süleyman torunu 7 yaşındaki Memed'i ilerleyen süreçte intikam alabileceği düşüncesiyle boğdurarak öldürtmüştür. 

18 Şubat 2014 Salı

Şehzade Mustafa'nın Veda Mektubu Şehzade Mustafa'nın Öldürülmeden Önce Babası Kanuni Sultan Süleyman'a Yazdığı Mektup

Şehzade Mustafa'nın Veda Mektubu Şehzade Mustafa'nın Öldürülmeden Önce Babası Kanuni Sultan Süleyman'a Yazdığı Mektup

Şehzade Mustafa'nın Öldürülmeden Önce Kanuni Sultan Süleyman'a Yazdığı Mektup
Şehzade Mustafa öldürüleceği haberini almasına rağmen buna inanmayarak babası Kanuni Sultan Süleyman ile görüşmeye gidiyor. Şehzade Mustafa görüşmeye gitmeden önce babası Kanuni Sultan Süleyman'a hitaben bir mektup yazarak göğsüne koyuyor. 

İşte o mektup: 
“Hünkarım, Ey Canum babam, bu satırları okuduğunuza göre siz kendi kalbinizi söküp attınız bense bu yalan dünyadan göçüp gittim. Size bir babanın evladına kıydığı bu zalim dünyayı bırakıyorum. Çünkü ikbal ve iktidar uğruna babasının canına kastetmiş bir zalim olarak yaşamaktansa, bir mazlum olarak ölmeyi eylerim.”

17 Şubat 2014 Pazartesi

Osmanlıda Kafes Usulü Nedir Osmanlıda Kafes Hayatı Nedir

Osmanlıda Kafes Usulü Nedir Osmanlıda Kafes Hayatı Nedir, osmanlıda şehzadelerin yaşantısı osmanlı imparatorluğunda şehzadelerin kafeste tutulması. 

Osmanlıda Kafes Hayatı Nedir
Osmanlıda kafes, tahta çıkması muhtemel şehzadelerin muhafızlar tarafından sürekli olarak ev hapsinde tutuldukları yerdir. Osmanlıda 1603 yılında kardeş katli kanunnamesinin kaldırılmasıyla birlikte şehzadeler için yeni bir dönem başladı. "Kafes Hapsi" dönemi! Osmanlı İmparatorluğunda şehzadeler uzun yıllar kafes hayatı yaşamıştır. 

Tarihte Topkapı Sarayındaki "Çifte Kasırlar" ve "Veliahd Dairesi" olarak bilinen yapılar şehzadeler için kafes olarak kullanılmıştır.

Osmanlıda Kafes Hayatı Neden Getirildi 
Osmanlı Devleti'nin ilk zamanlarında şehzadelerin birbirini öldürmeleri söz konusu değilken, genişlemeye başladıktan sonra şehzadeler arasında iktidar mücadelesi başlamıştır. 

Fatih Sultan Mehmet (1444-1481) tahta çıktığında ilk iş olarak 2 yaşındaki kardeşi Ahmet’i ve Hasan’ı öldürtmüş, kardeş katli için ünlü "Fatih Kanunnamesi"ni çıkartmıştır. Kanunnamede ‘Nizam-ı alem için şehzadeler öldürülebilir’ hükmü yer almaktadır. 

Padişahlar tahta çıktıklarında bu kanunnameye dayanarak ilk iş olarak kardeşlerini katletmişlerdir. Kardeş katli kanunnamesi  I. Ahmet'in 1603 yılında tahta çıkmasıyla birlikte kaldırılmıştır.

Osmanlıda Şehzadelere Kafes Hapsi Dönemi
Osmanlıda 1603 yılında kardeş katli kanunnamesinin kaldırılmasıyla birlikte şehzadeler için yeni bir dönem başladı. "Kafes Hapsi" dönemi!

Şehzadeler artık öldürülmüyor, ancak kafeslerde tutuluyordu.  Kafes hayatında; şehzadeler cariyeleri dışında hiç kimseyle görüştürülmüyor, devlet işlerinden haberdar edilmiyordu. Çoğu zaman çocuk sahibi olmalarına dahi izin verilmiyordu. 

Bu dönemde padişahlık için kafeslerde 30-40 yıl yedek olarak bekletilen şehzadeler dahi olmuştur. Uzun yıllar kafeslerde gözetim altında tutulan şehzadelerin psikolojileri bozulmuş, devlet işlerinden haberdar olmadıkları için tahta çıktıklarında bir varlık gösterememişlerdir. O dönemlerde devleti yöneten kişiler vezirler olmuştur.   

  

16 Şubat 2014 Pazar

1. Ahmed Kardeş Katli Yasasını Kaldırmıştır Osmanlıda Kardeş Katli Yasasını Kim Kaldırmıştır

1. Ahmed Kardeş Katli Yasasını Kaldırmıştır, Osmanlıda Kardeş Katli Yasasını Kim Kaldırmıştır, Osmanlı İmparatorluğunda Kardeş Katlini Kaldıran Padişah Kimdir.

1. Ahmed Kardeş Katli Yasasını Kaldırmıştır
Osmanlıda kardeş katli yasasını kaldıran padişah 1.Ahmed'dir I. Ahmed- 14. Osmanlı padişahı ve 93. İslam halifesidir. Babası Sultan III. Mehmed, annesi Handan Sultan'dır. 

1.Ahmed babası  III. Mehmed'in ölümünden sonra 21 Aralık 1603'te tahta çıkmıştır.  1.Ahmed, Kanuni'den sonra devlet işleriyle en fazla uğraşan padişah olarak bilinir. 

Ailenin aklı başında en büyük üyesi padişah olsun
I.Ahmed, hanedan veraset sistemini değiştirip kardeş katli yasasını kaldırmıştır. Bu yasanın yerine ailenin aklı başındaki en büyük üyesi padişah olur sistemini getirmiştir. Bu yeni yasanın, şehzadeler arasındaki rekabetin ve taht kavgalarının, taht için gerçekleştirilen kardeş katlinin önlenmesi açısından Osmanlı tarihinde çok büyük önemi vardır.

Sultan I.Ahmet çok genç yaşta yakalandığı tifüs hastalığından 21 Kasım'ı 22 Kasım gecesi 1617 yılında 27 yaşında ölmüştür. Mezarı Sultan Ahmet Camii yanındaki türbedir.


13 Şubat 2014 Perşembe

Şehzade Mustafa Mersiyesi Taşlıcalı Yahya Bey'in Şehzade Mustafa Mersiyesi

Şehzade Mustafa Mersiyesi, Taşlıcalı Yahya Bey'in Şehzade Mustafa Mersiyesi,

Şehzade Mustafa Mersiyesi

Meded, meded! 
Bu dünyanın bir tarafı yıkıldı. 
Çünkü ecel eşkıyaları Mustafa Han’ı yakaladılar ve boğdular.

Onun güneş gibi parlak yüzü battı ve düzen bozuldu. 
Osmanoğullarını hile ile günaha soktular.

Padişahın yanında o yiğidin sözü geçtikçe onu çekiştirirlerdi. 
Nihayet devir padişahını felek, onların yönlendirmek istedikleri tarafa döndürdü.   

Yalancının kuru iftirası ve gizli düşmanlığı gözümüzün yaşını akıttı, gönlümüzde ayrılık ateşi yaktı.

Zavallı şehzade caniler gibi bir cinayet işlememişken, belâ seline düşüp boğuldu. 
Bütün yanında bulunan yakınları darmadağın oldu.

Keşke şu olayı gözüm görmemiş olsaydı. 
Doğrusu ya, şehzade hakkındaki hükmü doğru ve uygulanan cezayı adalete uygun görmedim.

Şehzade beyaz bir elbise giymiş, bu haliyle nurdan bir minareye dönmüştü. 
Babasını göreceği için mutluluktan parlayan yüzü gündüzü andırıyordu. 

Şehzade halka çiçek açmış bir ağaç gibi göründü, otağ ve çadırları da karlı dağlara benziyordu.

Cihan padişahı olan Kanunî Sultan Süleyman hiddetten ateşe dönmüştü, yanında yürüyen adamlar da bir lâle tarlasını andırıyordu.

Padişahın çadırları bedenlerle süslenmiş, akhisara dönmüştü. 
Şehzade ise sevincinden güneş gibi yerinde duramaz bir hale gelmiş ve el öpmek için otağa doğru yürümüştü.  

Ay parçası gibi şehzade, babasının otağından dönüp gelmedi. 
Onun cenazesini görenler yağmur yağdıran bahar bulutu gibi ağladılar.

Bu dünya çadırı, iki başlı bir ejderhadır. 
Onun ağzına düşen görünmez olur.

Ayın on dördü gibi bilgili ve ilim denizinin tanışı olan o şehzade yok olup gitti. 
Uğursuz talih zavallıyı telef etti. 

Gök yüzünde yıldızlar şehzadenin, hasret yarasıyla dövündü kaldı. 
Osmanlı ülkesi onun ayrılık gecesinde hasretle yandı tutuştu, ülkenin gözleri yaşlarla doldu.

Keder, hücum etti, Konya halkına karalar giydirdi. 
O ay yüzlü şehzadeyi, ince hesaplar, ustaca entrikalarla yok ettiler.

Zehirli bir yılan, yani cellâdın kemendi, şehzadenin boynuna hale gibi kuşandı. 
Rahmetli kaderi ne ise ona boyun eğdi. 

Hatası görülmemiş ve günahı bilinmez işken öldü- öldürülen şehzâde, ne mübarek ve manen ne mutlu bir şehîd ve ne derece zulme uğramış bir sultândır!

Şehzâde yer yüzüne yığılıp kaldı ve aslı olan toprağa döndü. 
Mutlulukla Hazretin yakınlarına gitti. 

9 Şubat 2014 Pazar

Şehzade Mustafa'nın Oğlu Şezade Mehmed De Öldürüldü

Şehzade Mustafa'nın Oğlu Şezade Mehmed De Öldürüldü
Sultan Süleymanın emriyle, dilsiz cellatlara boğdurularak öldürülen Şehzade Mustafa'nın cenazesi Bursa’ya gönderilerek orada gömülmüştür.

Babasının intikamını alır gerekçesiyle Şehzade Mustafa’nın 7 yaşlarındaki oğlu Şehzade Mehmed de öldürülerek babasının yanına gömülmüştür.


5 Şubat 2014 Çarşamba

Ebüssuud Efendi Şehzade Mustafa'nın İdam Fetvasını Verdi

Şeyhülislam Ebüssuud Efendi Şehzade Mustafa'nın İdam Fetvasını Verdi
Kanuni Sultan Süleyman, Şeyhülislam Ebüssuud Efendi'den Şehzade Mustafa'nın devlete isyan ettiğinden dolayı idam edilmesi için fetva istemiştir. Şeyhülislam Ebüssuud Efendi Şehzade Mustafa'nın idam edilmesi için fetva vermiştir. Mustafa'nın ölüm fetvasının usulüne uygun alınmadığı genel kabul gören bir görüştür.

Alınan bu fetva ile Osmanlı tarihinin en acı ve haksız bir idamı gerçekleştirilmiş ve 1553 yılının Şevval ayında Şehzade Mustafa babası ile görüşmek üzere geldiği çadırda boğdurularak öldürülmüştür.

Ebussuud Efendi Şehzade Mustafa'nın Katline Ferman Verdi Mi

Ebussuud Efendi Şehzade Mustafa'nın Katline Ferman Verdi Mi
Muhteşen yüzyıl dizisinde Kanuni Sultan Süleyman kendisine ihanet edeceğine inandığı oğlu Şehzade durumunu Ebussuud Efendi'ye soruyor.

Şeyhülislam Ebüssuud Efendi‘den de devlete isyan ettiğinden dolayı idam fetvası kamufleli bir şekilde alınmıştı. Bu fetva bile usulüne uygun alınmamıştır. Böylece araya giren müfsidlerin tahriki ile, Osmanlı tarihinin en acı ve haksız bir idamı gerçekleştirilmiş ve 960/1553 yılının Şevval ayında Sultân Mustafa babası ile görüşmek üzere geldiği çadırda boğdurulmuştur.

2 Şubat 2014 Pazar

Osmanlıda Kardeş Katlini Kaldıran Padişah Kimdir Sultam 1. Ahmet Kardeş Katlini Kaldırdıran Padişah

Osmanlıda Kardeş Katlini Kaldıran Padişah Kimdir Sultam 1. Ahmet Kardeş Katlini Kaldırdı, Kardeş Katlini Kaldıran Padişah 1. Ahmet, Sultam 1. Ahmet kardeş katlini kaldıran padişahtır, padişah 1. ahmet kimdir.

Osmanlıda Kardeş Katlini Kaldıran Padişah Kimdir 
Sultam 1. Ahmet kardeş katlini kaldıran padişahtır. Sultan Ahmed, 14. padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Eski geleneği bozarak kardeşi Şehzade Mustafa’yı katletmedi. Saltanatında, hanedan veraset sistemini değiştirip kardeş katli yasasını kaldırdı. Yerine ailenin aklı başındaki en büyük üyesi padişah olur sistemini getirdi. 

Bu yeni yasanın, şehzadeler arasındaki rekabetin ve taht kavgalarının, taht için gerçekleştirilen kardeş katlinin önlenmesi açısından Osmanlı tarihinde çok büyük önemi vardır.

Küçük yaşta saltanat sorumluluğunu teslim aldığında devlet doğuda İran ile batıda da Avusturya ile harp halinde idi. İran ile yapılan revan muhasarası başarılı olamamış devlet Gence ve Şirvan’ı İran’a bırakmak zorunda kalmıştı. Macaristan’ı almaya yönelik Avusturya seferinde ise iki tarafın anlaşması ile Kasım 1606’da “Zitvatorok” barışının imzalanmasıyla savaş durumuna kısa bir ara verilmişti.

Saltanatı sırasında içeride devleti en çok meşgul eden önemli bir mesele de Celali İsyanları idi. Veziri Kuyucu Murad Paşa ile Canbolatoğlu ve diğer isyancıların devlete karşı hareketlerini önlemeye çalıştı. Genç yaşında olmasına rağmen cesur kararlar alabilen ve uygulayan bir yapıya sahipti. Halk içine girmediğinden fazla tanınmaz ve sevilmezdi. Çok hesaplı hareketi, askere yeterince bahşiş dağıtılmaması, asker arasında da tedirginliğe sebep olmuştu. Saltanatı sırasında haremin, kadın sultanların devlet işlerine karışmalarını engellemiş, bir bakıma da Saltanat çekişmelerinden devleti korumuştur. Sadrazamı Kuyucu Murad Paşa ile ülke içinde içki içilmesini yasaklamış, aykırı hareket edenleri de şiddetle cezalandırmıştı.

Sultan Ahmed Osmanlı Mimarisi’nin en büyük eserlerinden olan, adını verdiği camii yapılırken işçi gibi çalışmış, eteğinde toprak taşımıştır. Çok zeki olan padişah iyi bir eğitim almış, genç yaşta olgunlaşmıştır. Açık tenli, orta boylu ve güleç bir yüzlüdür.

Sultan I. Ahmet, Kanuni Sultan Süleyman'dan sonraki padişahlar içinde devlet işleriyle yoğun şekilde uğraşan ilk padişah olarak kabul edilir. Yakalandığı tifüs hastalığından kurtulamayarak 21 Kasım'ı 22 Kasım'a bağlayan gece 1617 yılında 27 yaşında vefat etmiş ve Sultanahmet Camii yanındaki türbesine defnedilmiştir.

22 Ocak 2014 Çarşamba

Kanuni Sultan Süleyman Nasıl Öldü

Kanuni Sultan Süleyman Nasıl Öldü 
Kanuni Sultan Süleyman 1566 yılında hasta olduğu halde on üçüncü ve son seferi olan Zigetvar üzerine sefere çıktı. Bu sırada yetmiş üç yaşındaydı ve hükümdarlığının kırk altıncı yılındaydı.

Zigetvar şehri etrafı surlarla ve nehirle çevrili üç kısımdan oluşuyordu. Bu yüzden hemen netice alınamadı. Kuşatmanın son gününe yaklaşıldığında hastalığı iyice artan hükümdar 6-7 eylül 1566 gecesi sabaha doğru vefat etti.

Hükümdarın vefatının ertesi günü Zigetvar alındı ancak yine de durum çok tehlikeli bir hal arz ediyordu. Düşmanın ve yeniçerilerin bu durumu öğrenmesi çok vahim sonuçlar ortaya çıkarabilirdi. Düşmanın öğrenmesi bu durumdan yararlanma ihtimalini arttırır, yeniçeriler ise üzüntü ile kontrol edilemez bir kalabalığa dönüşebilirlerdi. Sokullu Mehmet Paşa bu konuda bütün siyasi dehasını kullandı. Padişahın ölümü vezirlerde dahil herkesten gizlendi. Ölümü sadece padişahın yakınında bulunan kişiler biliyorlardı.

Kanuni'yi ziyaret eden 5. Şarl’ın elçisi Ogier Ghiselin de Busbecq onun hastalığını şöyle anlatmaktadır: 
Sağlıklı yaşadığı yıllara kıyasla cildinde görülen kötü renk ölümcül bir hastalığın pençesinde olduğunun işareti olabilir. Bacağında tedavisi imkansız bir ülser veya kanser olduğu rivayet edilmektedir. Ülkesine dönen elçiyi sıhhatte olduğu yönünde etkileyebilmek için yüzündeki kötü rengi kapatmak üzere kalın bir tabaka kırmızı krem kullandığı ve bu şekilde dış güçleri kendisinin sağlıklı ve iyi olduğu izlenimiyle korkutabileceğini düşündüğü anlaşılmaktadır. Kendisini ülkeye gelişimdeki ziyaretimde gördüğümle, ayrılıştaki ziyaretimde gördüğüm yüzü arasındaki büyük fark buna işaret etmektedir.

11 Aralık 2013 Çarşamba

Elkas Mirza Kimdir Elkas Mirza Kim Elkas Mirza'nin Hayatı

Elkas Mirza Kimdir Elkas Mirza Kim Elkas Mirza'nin Hayatı, Elkas Mirza Biyografisi, Elkas Mirza Biyografisi, Elkas Mirza Osmanlı İmparatorluğu, Elkas Mirza Kanuni Sutan Süleyman, Elkas Mirza Acem Diyarı.

Elkas Mirza Kimdir
Elks Mirza, Safevi Şahı Tahmasb'ın kardeşidir. Elkas Mirza, tahta çıkmak için Safevi Şahı Tahmasb'a karşı isyan etmiş, ancak başarılı olamayınca Kanuni Sultan Süleyman'a sığınmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman, Elkas Mirza'nın da etkisiyle Safevi Şahı Tahmasb'a karşı sefere çıktı. Osmanlı ordusu ile Tahmasb'ın ordusunu Erzincan'da karşılaştı. Tahmasb'ın ordusu büyük bir kayba uğrayarak geri çekildi. Kanuni Sultan Süleyman, doğuda düzeni sağlayıp bazı yeni eyaletleri kurduktan sonra 21 Aralık 1549'da İstanbul'a geri döndü.