BDP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BDP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mart 2013 Perşembe

Abdullah Öcalan'ın Mektubunun Tam Metni

 Abdullah Öcalan'ın Mektubunun Tam Metni
Abdullah Öcalan Diyarbakır'da 21 Mart 2013 tarihinde Newroz kutlamalarında PKK'ya "silahları bırakın sınır dışına çıkın" çağrısı yaptı. Öcala'nın mektubu Türkçe ve Kürtçe okundu. Pervin Buldan tarafından Kürtçe okunan mektup, Sırrı Süreyya Önder Türkçe okundu. 


İşte o mektup;

Abdullah Öcalan'ın Mektubunun Tam Metni  
Selam olsun bu uyanış, canlanış ve diriliş günü olan Newrozu en geniş katılım ve ittifakla kutlayan Ortadoğu ve Orta Asya halklarına…

Selam olsun yeni bir dönemin miladı ve gün ışığı olan Newrozu büyük bir coşkuyla ve demokratik bir hoşgörüyle kutlayan kardeş halklara…
Selam olsun demokratik hakları özgürlük ve eşitliği rehber edinen bu büyük yolun yolcularına…

Zağros ve Toros dağ eteklerinden, Fırat ve Dicle nehir vadilerine; kutsal Mezopotamya ve Anadolu topraklarından tarım, köy ve şehir uygarlıklarına ANAlık eden halkların en eskilerinden olan Kürtler sizlere selam olsun...

Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla, dinlerle, mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan, birlikte inşa eden Kürtler için Dicle ile Fırat, Sakarya ve Meriç'in kardeşidir. Ağrı ve Cudi Dağı, Kaçkar ve Erciyes'in dostudur. Halay ve Delilo, Horon ve Zeybek'le hısım-akrabadır.

Bu büyük medeniyet bu kardeş topluluklar, siyasi baskılarla harici müdahalelerle grupsal çıkarlarla birbirlerine düşürülmeye çalışılmış hakkı, hukuku, eşitliği ve özgürlüğü esas almayan düzenler inşa edilmeye çalışılmıştır.
Son iki yüz yıllık fetih savaşları batılı emperyalist müdahaleler baskıcı ve inkarcı anlayışlar, Arabi, Türki, Farisi, Kürdi toplulukları ulus devletçiklere, sanal sınırlara suni problemlere gark etmeye çalışmıştır.

Sömürü rejimleri, baskıcı ve inkarcı anlayışlar artık miadını doldurmuştur. Ortadoğu ve Orta Asya halkları artık uyanıyor. Kendine ve aslına dönüyor. Birbirlerine karşı kışkırtıcı ve köreltici savaşlara ve çatışmalara dur diyor.

Newroz ateşiyle yüreği tutuşan, meydanları hınca hınç dolduran yüz binler, milyonlar artık barış diyor, kardeşlik diyor, çözüm istiyor.

İçinde doğduğumuz çaresizliğe, bilgisizliğe, köleliğe karşı bireysel isyanımla başlayan bu mücadele her türlü dayatmaya karşı bir bilinci, bir anlayışı, bir ruhu oluşturmayı amaçlıyordu.
Bugün görüyorum ki, bu haykırış bir noktaya ulaşmıştır.

Bizim kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe veya gruba karşı olmamıştır, olamaz. Bizim kavgamız ezilmişliğe, bilgisizliğe, haksızlığa, geri bırakılmışlığa her türlü baskı ve ezilmeye karşı olmuştur.

Bugün artık yeni bir Türkiye'ye, yeni bir Ortadoğu'ya ve yeni bir geleceğe uyanıyoruz.

Çağrımı bağrına basan gençler, mesajımı yüreğine katan yüce kadınlar, söylemlerimi baş-göz üstüne diyerek kabul eden dostlar, sesime kulak kesilen insanlar;

Bugün yeni bir dönem başlıyor.

Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor.

Siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları, özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor.

Biz, onlarca yılımızı bu halk için feda ettik, büyük bedeller ödedik. Bu fedakarlıkların, bu mücadelelerin hiçbiri boşa gitmedi. Kürtler özbenliğini, aslını ve kimliğini yeniden kazandı.

"Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun" noktasına geldik. Yok sayan, inkar eden, dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Akan kan Türküne, Kürdüne, Lazına, Çerkezine bakmadan insandan, bu coğrafyanın bağrından akıyor.

Ben, bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki; artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir.

Yüreğini bana açan, bu davaya inanan herkesin sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar gözeteceğine inanıyorum.

Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır.

Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır.

Kürdistan ve Anadolu tarihine yaraşır şekilde tüm halkların ve Kültürlerin eşit, özgür ve demokratik ülkesinin oluşması için herkese büyük sorumluluk düşüyor. Bu Newroz münasebetiyle en az Kürtler kadar Ermenileri, Türkmenleri,

Asurları, Arapları ve diğer halk topluluklarını da yakılan ateşten kaynaklı özgürlük ve eşitlik ışıklarını, kendi öz eşitlik ve özgürlük ışıkları olarak görmeye ve yaşamaya çağırıyorum.

Saygı değer Türkiye halkı;

Bugün kadim Anadolu'yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır.

Gerçek anlamında, bu kardeşlik hukukunda fetih, inkar, red, zorla asimilasyon ve imha yoktur, olmamalıdır.

Kapitalist Moderniteye dayalı son yüzyılın baskı, imha ve asimilasyon politikaları; halkı bağlamayan dar bir seçkinci iktidar elitinin, tüm tarihi ve de kardeşlik hukukunu inkar eden çabalarını ifade etmektedir. Günümüzde artık tarihe ve kardeşlik hukukuna ters düştüğü iyice açığa çıkan bu zulüm cenderesinden ortaklaşa çıkış yapmak için hepimizin Ortadoğu'nun temel iki stratejik gücü olarak kendi öz kültür ve uygarlıklarına uygun şekilde demokratik modernitemizi inşa etmeye çağırıyorum.

Zaman ihtilafın, çatışmanın, birbirlerini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin, kucaklaşma ve helalleşmenin zamanıdır.

Çanakkale'de omuz omuza şehit düşen Türkler ve Kürtler; Kurtuluş Savaşı'nı birlikte yapmışlar, 1920 meclisini birlikte açmışlardır.

Ortak geçmişimizin önümüze koyduğu gerçek; ortak geleceğimizi de birlikte kurmamız gerektiğidir. TBMM'nin kuruluşundaki ruh, bugün de yeni dönemi aydınlatmaktadır.

Tüm ezilen halkları, sınıf ve kültür temsilcilerini; en eski sömürge ve ezilen sınıf olan kadınları, ezilen mezhepleri, tarikatları ve diğer kültürel varlık sahiplerini, işçi sınıfının temsilcilerini ve sistemden dıştalanan herkesi çıkışın yeni seçeneği olan Demokratik Modernite Sistemi'nde yer tutmaya, zihniyet ve formunu kazanmaya çağırıyorum.

Ortadoğu ve Orta Asya kendi öz tarihine uygun, bir çağdaş modernite ve demokratik düzen aramaktadır. Herkesin özgürce ve kardeşçe bir arada yaşayacağı yeni bir model arayışı, ekmek ve su kadar nesnel bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Bu modele yine Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasının, ondaki kültür ve zamanın öncülük etmesi, onu inşa etmesi kaçınılmazdır.

Tıpkı yakın tarihte Misak-i Milli çerçevesinde Türklerin ve Kürtlerin öncülüğünde gerçekleşen Milli Kurtuluş Savaşı'nın daha güncel, karmaşık ve derinleşmiş bir türevini yaşıyoruz.

Son doksan yılın tüm hata, eksiklik ve yanlışlıklarına rağmen bir kez daha yanımıza, mağdur edilmiş, büyük felaketlere uğramış halkları, sınıfları ve kültürleri de alarak bir model inşa etmeye çalışıyoruz. Tüm bu kesimleri; eşitlikçi, özgür ve demokratik ifade tarzının örgütlenmesini gerçekleştirmeye çağırıyorum.

Misak-i Milli'ye aykırı olarak parçalanmış ve bugün Suriye ve Irak Arap Cumhuriyeti'nde ağır sorunlar ve çatışmalar içinde yaşamaya mahkum edilen Kürtleri, Türkmenleri, Asurileri ve Arapları birleşik bir "Milli Dayanışma ve Barış Konferansı" temelinde kendi gerçeklerini tartışmaya, bilinçlenmeye ve kararlaşmaya çağırıyorum.

Bu toprakların tarihselliğinde önemli bir yer tutan "BİZ" kavramının genişliği ve kapsayıcılığı dar, seçkinci iktidar elitleri eliyle "TEK"e indirgenmiştir. "BİZ" kavramına eski ruhunu ve pratiğini vermenin zamanıdır.

Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı birleşeceğiz.

Zamanın ruhunu okuyamayanlar, tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına direnenler, uçuruma sürüklenirler.

Bölge halkları yeni şafakların doğuşuna şahitlik etmektedir. Savaşlardan, çatışmalardan, bölünmelerden yorgun düşen Ortadoğu halkları artık kökleri üzerinden yeniden doğmak, omuz omuza ağaya kalkmak istiyor.

Bu Newroz hepimize yeni bir müjdedir.

Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'in mesajlarındaki hakikatler, bugün yeni müjdelerle hayata geçiyor, insanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor.

Batının çağdaş uygarlık değerlerini toptan inkar etmiyoruz.

Ondaki aydınlanmacı, eşit, özgür ve demokratik değerleri alıyor kendi varlık değerlerimizle, evrensel yaşam forumlarımızla sentezleyerek yaşamlaştırıyoruz.

Yeni mücadelenin zemini fikir, ideoloji ve demokratik siyasettir, büyük bir demokratik hamle başlatmaktır.

Selam olsun bu sürece güç verenlere, demokratik-barış çözümünü destekleyenlere!

Selam olsun halkların kardeşliği, eşitliği ve demokratik özgürlüğü için sorumluluk üstlenenlere!

,Yaşasın Newroz, yaşasın halkların kardeşliği!

İmralı Cezaevi 21 Mart 2013
Abdullah Öcalan 

18 Mart 2013 Pazartesi

Abdullah Öcalan'la Görüşen Selahattin Demirtaş Öcalan'ın Mesajını Okudu

Abdullah Öcalan'la Görüşen Selahattin Demirtaş Öcalan'ın Mesajını Okudu 
BDP Eşbaşkanı  Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan İmralı Adasına giderek Abdullah Öcalan'la görüştü. Demirtaş, Ataköy'de Öcalan'la yaptıkları görüşmeye ilişkin bir açıklama yaptı.

Selahattin Demirtaş, gazetecilere Öcalan'ın gönderdiği mesajı okudu.

İşte o mesaj:
Mevcut çözüm süreci olumlu anlamda ilerleyerek devam ediyor. Hedefimiz tüm Türkiye'nin demokratikleşmesidir. Çabalarımız da bunun içindir. Bu amaca hizmet edecek çerçevede 21 Mart Newroz kutlamasında bir çağrı yapmak üzere hazırlıklarımı sürdürüyorum. Hazırlayacağım bildiri tarihi bir çağrıdır.
Bu çağrı çözümün askeri ve siyasi bütün ayaklarına dair doyurucu bilgiler içeriyor olacaktır. Silah meselesini de hızla ve zaman kaybetmeden bir tek can kaybetmeden çözmek istiyorum. Bunlar için yüce iradeyi temsil eden parlamentonun ve siyasi partilerin sunacağı desteği çok değerli buluyorum. Gerçi çekilmenin hızla gerçekleşmesi ve barışın kalıcı hale gelmesi için ümit ediyorum ki parlamento da aynı hızla gereğini yapacaktır. Süreç ilerledikçe kamuoyunu bilgilendirebilmeyi umuyorum.

2 Mart 2013 Cumartesi

BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy Trafik Kazası Geçirdi

BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy Trafik Kazası Geçirdi
BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, Yozgat'ın Akdağmadeni ilçesi yakınlarında trafik kazası geçirdi. Yozgat Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Aksoy'un sağ ayağı ve burnunun kırıldığı bildirildi. Kafa travması da geçiren Aksoy'un tedavisine devam ediliyor.

Bilinci açık olan  Aksoy'un Hayati tehlikesi bulunmuyor.
  



28 Şubat 2013 Perşembe

Abdullah Öcalan'ın BDP Heyetiyle Yaptığı Görüşmenin Tutanakları

Abdullah Öcalan'ın BDP Heyetiyle Yaptığı Görüşmenin Tutanakları
Abdullah Öcalan'ın İmralı adasında BDP heyeti ve MİT'le yaptığı görüşmenin tutanakları olduğu iddia edilen belgeler milliyet gazetesinde yayınlandı. 

İşte Öcalan ve BDP heyetinin görüşme tutanakları
Abdullah Öcalan'ın BDP heyeti ile İmralı'da yaptığı görüşmenin tutanakları ortaya çıktı.

Milliyet gazetesinden Namık Durukan’ın haberine göre, Abdullah Öcalan’ın, İmralı’da BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’la yaptığı, bir MİT yetkilisinin de hazır bulunduğu görüşmenin tutanakları özetle şöyle:

"Kesin başarı hedefi ile sonuçlanması lazım"
Kandil’e BDP’ye ve Avrupa’ya üç nüsha mektup yazdım. Heyet ile dünden beri yoğun olarak tartışıyoruz. Özal’dan beri teşebbüs içerisindeyim, akim (akamete uğradı, kesintiye uğradı) kaldı. Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur. Türkler de bunu bilmeli; başarısızlık orta ve üst düzey savaş, isyan, kaos hepimizin hayatı söz konusudur. Şimdiye kadar yaşadıklarımız devede kulak kalır. Kesin başarı hedefi ile sonuçlanması lazım. Yeni diyalog sürecine yükleniyorum. Dostlarımızın ve halkımızın eski kalıp mücadeleleri bir kenara atmaları lazım.

"Rejim değişikliği olacak, AKP'yi 10 yıldır ayakta tutan benim"
Eski yaşam alışkanlıklarını top yekun bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, bu hepsinden daha derinlikli olacak. Başarılı olursak, yepyeni bir Cumhuriyete… Radikal demokrasi, tam demokrasi, Anadolu ve Mezopotamya’nın tam demokratikleşmesi, hazırlığım bu yönde. Şimdiye kadar olanlar ısınma hareketi idi. Bütün felsefi ve örgütsel birikimimi bu yönde PKK’yi hazırlamak ve dönüştürmek için kullanıyorum. Bu en köklü adım. Demokratik kurtuluş ve demokratik yaşam süreci. Ben bu deyimi rast gele seçmedim. Zamanında söyledim anlamadılar. Anlamış olsaydılar, Ergenekon olmazdı, AKP bunları diyor ama çok yüzeysel bakıyor. Benim çok inatçı olduğumu biliyorsunuz. Ben ilk günden demokratik Cumhuriyeti savundum, onlar beni anlamadılar; “APO’yu bitirdik” dediler. Stratejik hatalar yaptılar. Ergenekon’u saptılar umarım bu sefer böyle olmaz. Onun için benimle oynanmayacağını özellikle AKP’ye anlatmalısınız. AKP’lilerle konuşun anlatın. Siz Meclis’tesiniz size çok görev düşüyor. Anlamlı bir uzlaşmaya gidilseydi (Ecevit döneminde) ne Ergenekon ne AKP olmazdı. Metiner saçmalıyor, ‘Apo sıkıştı’ diyor. Propaganda ile oyunu karıştırıyor. Kendisini düzene satmış, kendisini rezil etmiş, AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim. Derhal bu söylemi terk etmesi lazım. Biz AKP’yi çıkartan gücüz.”

Ha biz ha Sakine
- Sırrı: Bize gelen bilgide, “Sakine’nin tutumunun ve katılımının iyi olduğu, dağ adına Avrupa’da görevli olduğu, işini tamamlayıp geri dönüş için Paris’e gittiğinde bu olayın olduğu… Tutumunun ve katılımının iyi olduğu” bildirildi.
- Öcalan: Ha bizi vurmuş, ha Sakine’yi vurmuşlar. Çok karanlık bir olay. Ankara’ya gelmiş (Ömer Güney) Çankaya’da büro tutmuş. Sterk “MİT kaynaklı” demiş. Mümkün değil ama düşüneceksin. Milyonda bir de olsa düşüneyim, MİT var mı? MİT de şaşırdı. Demek ki darbe hala devam ediyor.
(Sırrı’ya dönerek) Sinop olayı rast gele mi organize mi?
- Sırrı: Organizeydi başkan. Çünkü ancak bir reklam ajansı grafiği ile önceden hazırlanmış pankartlar ve bildiriler vardı. Sosyal medya üzerinden bize dönük kampanyalar başlatıldı. Darbe Araştırma Komisyonunun görevi bittikten sonra, Özel Harp Dairesi ile ilgili, Gladyo ile ilgili, Kürdistan bölgesi hariç özellikle Karadeniz’i deşifre eden bilgiler geldi. Burada Karadeniz’de gladyonun yaptığı işler başlığı altında TAYAD’lı ailelere dönük linç girişimi de vardı. Orada anlatılan, yapılan ve biçimler ne ise hepsini Karadeniz’de gördük. Bu yönüyle örgütlü ve organizeydi.

"Öz savunmanızı hazırlamadığınız hiçbir yere gitmeyin"
- Öcalan: Siz de muallaktasınız. Tıpkı Sakine gibi. Bir daha kendini öz savunmanızı hazırlamadığınız hiçbir yere gitmeyin. Size bir vurduklarında on vuramayacaksınız, gitmeyin, devlete güvenmeyin. Biliyorsunuz ki Ahmet Türk’ü iki kez vurdular, bir Samsun’da, bir İzmir’de… Sakine’ye yapılan hepimize yapılabilir. Bu özel harbe ayrıca geleceğiz.
(Çay geldi)

AKP’ye iktidarı sunduk
- Öcalan: Hükümet kesin vesayetten kurtuldu mu hesaplaşma tam olarak yapıldı mı? Tayyip’in Hükümet mekaniği, Kürt hareketine vurduğu kadar kendisine izin veriliyor, alan açılıyor vesayet kurumu, güç odakları tarafından. Sayın Başbakan zekice bu mekaniği teşhis etmiş ve iyi kullanıyor. Komplonun bir parçası değil. Danışıklı demiyorum ama Başbakan komplonun parçasıdır demiyor ama, bu yöntemi bir iktidar aracı olarak görüyor. PKK’ye vurarak yerini sağlamlaştırıyor. Kendime kızıyorum, 2001-2004’te biz eylemi ‘tak’ diye kestik. Hükümet anlamadı, ‘terör bitti’ dediler. (Altan Tan’a dönerek) Sayın Altan bilirsin İslamcıların 40 yıllık rüyasıydı, rüyalarını gerçekleştirdik. Biz AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk. Bize bir teşekkür etmedikleri gibi 2. Atatürk rolüne soyunup daha çok üstümüze geldiler, ezmeye çalıştılar. Benim demokratik kriterlerim var bunu anlattık, bir baktık ki AKP hegemonya kurmak istiyor, 1923-40-50 CHP yerine AKP…

Hegemonya kurmak istiyor
Türkiye’nin ihtiyacı olan tam evrensel demokratik kriterlere uymazsan, PKK’ye karışmam dedim. Bunu PKK hareketinin zorluklarını bilerek söyledim. Hegemonya kurmak istediler, biz bu hegemonyaya karşı çıktık. AKP, iktidarı gökten inmiş sandı. Bizim sınıf ve halk savaşımızın ne kadar amansız olduğunu bilmiyordu. Ben Deniz Baykal’ın taktiğini boşa çıkardım. AKP hegemonya istiyor. CHP’nin yerine geçmek istiyor. İzin vermeyiz. AKP’ye korkunç rant imkanı çıkar. Ben buna alet olmam. Tek şartım hegemonik olmaması. Biz eskisine doyduk, yeni kambur istemeyiz.

Başbakan vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı
AKP’nin çıkışları yanlıştır. Son bir buçuk yılda büyük bir savaşa yüklendiler. Nihai tasfiye operasyonları yaptılar. Sayın Başbakanı buna inandıran ekip (2011’de) PKK’yi bitireceğiz’ dedi. 10 bin kişiyi (KCK) içeriye aldılar, Bu güç MİT’e de darbe planladı. Ben hemen devreye girdim, ‘bu darbedir’ dedim. Ergenekon’dan farkı yok. Başbakan MİT’e darbe yapılınca sıranın kendisine geldiğini gördü, Başbakan vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı. (Durdu yeniden söze başladı) Genelkurmay Başkanının (İlker Başbuğ’u kastetti) tutuklanması da budur. O güce Cevat Öneş ‘darbe’ dedi. Bu yüzden ben devreye girdim, yardımcı olayım dedim.

"Yeni darbe Brüksel ve ABD’de planlanıyor"
(Biraz durdu yeniden başladı.) Sakine’yle sizin (Sinop’u kastederek) aynıdır. KCK’ye her operasyon ayaklanma ve isyana davetiyedir/teşviktir. BDP ve benim temkinli yaklaşımım engelledi. İsyan etmem beklendi. İsyan etsek bir türlü, etmesek bir türlü.

Her KCK’lının içeri alınması bir ayaklanma sebebidir. İsyan çıkarmıyoruz. 10 bin kişi alındı. Bu da bir nevi darbedir. En son siz alınacaktınız biz karşı hamle geliştirdik. En son parlamento grubu kalmıştı. Darbe şekil değiştirdi ama hala devam ediyor. Yeni darbe Brüksel ve ABD’de planlanıyor. Türk-Kürt ilişkilerini yeniden tanımlamam işlerine gelmiyor. Sanırım bu çıkışımız işe yarayacak. Benim üzerimde planları var. Doğan Güreş Londra’dan döndü ‘bana yeşil ışık yakıldı’ dedi, 4 bin köy yakıldı. İşadamlarını götürdüler. (Pervin’e işaret ederek)

MİT’i düşürseydiler, Türkiye’de tüm kaleler düşmüş olacaktı
Metiner, ‘Sıkıştı’ diyor. Yanlış söylüyor. Sıkışma yok, darbeyi önledim. Bir darbe var, fakat derinliğini tam fark edemiyorum. MİT’i düşürseydiler. Türkiye’de tüm kaleler düşmüş olacaktı. Hakan Fidan tutuklansa, sonra sıra Başbakan’a gelecekti. Benim bu süreci canlandırmam, darbeyi engelleme sorumluluğu… Darbeyi önleyebileceğimi fark ettim ve süreci başlattım.

MİT Müsteşarı düşürülmek isteniyor
Türkiye’de 3 koldan paralel devlet çalışması var. Bu ilişkileri sabote edilmeye başladı. Sıradan lobiler değil. ABD’de Yahudi, Ermeni ve Rum lobileri stratejik ve taktik müdahale ediyorlar. Her 3’ü de Anadolu çıkışlıdır. Sözde bir hükümet var, sözde bir parlamento var. CHP ve MHP paralel devletin izdüşümleridir, basit aletleridir; AKP’ye de, medya ve işadamlarına da sızmışlar. Sadece MİT kalmış, hedeflenen bizim geliştirdiğimiz diyalogdur. MİT Müsteşarı düşürülmek isteniyor. Emre Uslu, Mehmet Baransu MİT’i hedef aldılar, arkalarında devasa bir güç var.
Florida kontrgerilla merkezidir. Abdullah Çatlı iki kez gitti. Papa, Palme… Sakine bu tür grupların işidir. Yeni gladyo tam anlaşılamıyor. Çözüm adına yapılan her şeyi sabote ettiler. Sakine olayı bende düşük bir tereddüt uyandırdı. Net değil. Sakine Avrupa’da barışı temsil ediyordu. Hala aydınlatılamadı.

2. Atatürk olma sevdası
İşte siz. ABD-İsrail-İngiltere’nin talepleri vardı, o zaman da MİT bu işe yatmadı. Tansu Çiller’in 2. Atatürk olma sevdası vardı. Beni de bomba ile öldürmek istediler. Doğan Güreş-Tansu Çiller işbirliği de oradan (İngiltere’den) icazet almıştı. Sonuç olarak böyle bir durum yaşadık.

"Benim buraya alınmamla birlikte Fethullah da ABD’ye alındı"
Cemaatin merkezi ABD’dir. Benim buraya alınmamla birlikte Fethullah da ABD’ye alındı. Bir yazar (yazarın adını hatırlayamadı) ‘Fethullah Gülen, Nur hareketine sızdı’ diyor. ‘Kesin bilmiyorum, Kemalistlerin sızması’ diyor. Nur hareketini inceleyin, Saidi Nursi eski Nurs köyündendir. Eski bir Ermeni köyüdür. Teşkilatı Mahsusa’ya girdi, sonradan Mustafa Kemal ile takıştı. Fethullah Gülen ABD’de yaşıyor. 120 devlette okul açmış, para nereden. Florida kontrgerillanın eski merkezidir, Türkeş ve Latin Amerika’daki kontrgerilla, orada yetiştirildi. Yeni merkez ise Utah’tadır. Emre Uslu vs. orada eğitildi. Sağda ve solda örgütleri kontrgerilla ele geçirdi.

Süreç başarısız olursa ‘Apo öldü’ diyeceksiniz
- Sırrı: Gruptaki arkadaşların da selamı var, bir diyeceğiniz var mı?
- Öcalan: Ben sorumluluk üstlenmem. Süreç başarısız olursa ‘Apo öldü’ diyeceksiniz. Ben yokum. BDP ve PKK’nın beni kullanmasına izin vermem.
- Sırrı: Rojava (Suriye’nin Kürt bölgesi) için bir aktarımınız olacak mı?
- Öcalan: Suriye’de Kürtler iki tarafla da görüşsünler, kim haklarını verirse onunla çalışsınlar. Suriye Demokratik Kurtuluş Cephesi olsun. Kürt, Arap, Türk, Türkmen hepsi. Suidi Selefiler çok tehlikeli, Esad ise küçük burjuva diktatörlüğüdür. Kürtler (Suriye’deki Kürtleri kastederek) Barzani’nin emrine giremez. Onun çizgisi farklı. Kürtler mutlaka bir öz savunma gücü oluşturmalı.
- Pervin: Başkanım sizden bir parça almak istiyorum.
- Öcalan: (Elindeki kalemi Pervin’e vererek) Hatta size bir şey imzalayabilirim. (Heyetin üç üyesine ayrı ayrı duygularını ifade eden birer cümle yazarak birer kart imzalayıp verdi)

"Fidan yalnız bırakılmamalı"
Kirli işler dönemini Baykal, AKP’ye devretti. Baykal tarihi hata yapmıştır. Tayyip Bey kurnaz çıktı. Deniz Baykal’ı kullandı. Ergenekonun bizden beklentisi 2002’den itibaren savaşı tırmandırmamızdı. Ben AKP’nin tam olarak oturması ve olgunlaşması için bilerek bekledim, sabrettim. AKP anlar dedik. AKP darbe ile uğraşırken başını belaya/derde sokmayalım dedik. Onlar darbelerle uğraştılar. 2007, 2009 hatta 2011’e kadar seçim hesapları, oy hesapları yaptılar. Ben geri çekildim. Benim çekilmem AKP’nin istismarından dolayıdır. KCK de PKK de dürüst ve fedakardır ama savaşı tam yapamadı, yetersiz kaldı; barış meselesinde de dirayetsiz kaldılar. Sıkıldım geri çekildim. Onlara ağır kelime kullanmıştım. Süreci esastan bozan güç kim diye baktım. Savcının… 7 Şubat MİT’e darbesi… Ben bir darbeyi sezdim. Cezaevi müdürüne ‘Hakan Bey’i (MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kastediyor) yalnız bırakmamak gerekir’ dedim. Sözlü, yazılı iletişime geçtim, 5 ay önce tekrar kanal açıldı, diyalog başladı.

"PKK bile beni anlayamıyor"
- Sırrı: Sayın Başkan Kandil diyor ki; Karşılık ateşkesle bir geri çekilme söz konusu olacaksa bile en az 2 yıllık bir süreye ihtiyaç var.
- Öcalan: (Sırrı’ya dönerek) PKK bile beni anlamıyor. Beni bir ağabey ve baba gibi görüyor. Endişelerini paylaşıyorum. Benim dosyalarım (hazırladığı mektuplara vurarak) endişelerini giderecek bir çatışmasızlık öneriyor. Şimdi burada ne var?
Birinci Belge: Demokratik Barış Sürecine Felsefi Bakış: Bu toplam 10 maddeden oluşuyor.
İkinci Belge: Demokratik Çözüm Planı: Bu da toplam 10 maddeden oluşuyor. Buna kısa bir giriş de diyebiliriz
Üçüncü Belge: Demokratik Barışın Eylem Planı: 3 aşamalıdır. Birinci aşama 7 madde, ikinci aşama 5 madde. Üçüncü aşama 7 madde.

Newroz’da ilan edeceğim
Eylem Planı’na bir sayfalık ek yazdım. İkinci ek 4 sayfalık paralel devletle ilgili sorulara cevaplar. Değerlendirme 3 yaprak, 6 sayfa Kürt Sorununda Barış ve Demokrasi Süreci Hakkında Kısa Değerlendirme.
Ben 3 aşama ve 10 ilke öneriyorum. Bu yazı üzerine cesurca tartışacaksınız. Bunu Kandil’e ve Avrupa’ya götüreceksiniz. Kendi aranızda iş bölümü (heyeti kastederek) yaparak, Kandil ve Avrupa’ya bu görüşmeyi anlatın. Daha önce 3 hafta demiştim ama 2 hafta içerisinde gelirse, görüşlerimi revize ederim. Eşbaşkanlarla görüşürsem iyi olur. Eğer eşbaşkanlara tavır devam ederse yine bu heyet gelir. Newroz’a bunu ilan etmek istiyorum. İlanı ben yapacağım.
(Sırrı’ya dönerek) Kolektif haklar ve Kürt reformu yasası yapılacak. Biz demokratik özerklikte ısrar edersek, bu sabote olur.
- Sırrı: Sayın Başkan süreci tıkayacak olan da sürecin önünü açacak olan da sizin koşullarınız. Buna dönük yetkililerle görüşmelerinizde bir takviminiz, bir mutabakatınız var mı?
- Öcalan: (Önce cevap vermek istemedi sonra) Ben PKK’nin yetersizliğine karşı da inisiyatif kullanacağım. Ne PKK’nin sandığı, ne AKP’nin sandığı gibi bir çekilme olur. Akdoğan (AKP Parti Ankara milletvekili, Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ı kastediyor) milat diyor. Bu kendini kandırmadır. Felakete neden olur. Mektubun cevabı gelecek. Karar verip ilan edeceğim. Kandil karamsar, aşarlarsa iyi olur. Akdoğan kendisine güveniyorsa onunla konuşabilirsiniz. Bunu yapmazlarsa daha da gelişkin bir gündemle karşılaşırlar.
(Sırrı’ya dönerek) Peki bu çekilen yere JİTEM’in ve korucuların dolmaması için komisyonlar mı olmalı, yoksa akil adamlar mı olmalı.
- Sırrı: Parlamentonun böyle bir yetkisi ve işlevi yok.
- Öcalan: Komisyonlar kurulacak. Hakikat komisyonu da kurulacak. Akil adamlar denetiminde olacak. Çekilme o zaman olacak. Köylere geri dönüş olacak. Bunları yapmazlarsa geri çekilme olmaz. Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de 50 bin, Kandil’de 10 bin, İran’da 40 bin var.

Hepimiz özgür olacağız
- Sırrı: Sizin konumunuz ne olacak?
- Öcalan: (Gülerek) Ne ev hapsi, ne de af bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki bu hamlem komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam, ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız, herkes bilmeli ki, ‘Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız’. Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin devlet de ben de vazgeçemeyiz. Tarihi bir barış ve demokratik yaşama geçiş.
Kandil onların savaş sistemine katılmadığım için… Bu yüzden onlara kızıyorum.
Umarım AKP de bizi yanlış anlamaz. Yanlış anlarsa felaket olur. Buna rağmen AKP diktatoryasını bize dayatırsa kabul etmeyiz.
- Sırrı: Başkanım her şeyi konuştuk. Bir de başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok hassas. Osman Kavala’nın size selamları var. Totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediyorlar.

Başkanlığını destekleriz
- Öcalan: Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz. Yalnız Başkanlık ABD’deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi bir senato. İkincisi, bir de halklar meclisi. Bunun adı demokratik meclis de olabilir. Bu da ABD’deki gibi temsilciler meclisi gibi olabilir, Rusya’daki alt duma gibi olabilir. İngiltere’deki avam kamarasının Türkiye versiyonu gibi. Esas olarak HDK’yi parlamentoya uyarlamak gibi düşünebiliriz. HDK demişken, çok planlı ve örgütlü işler yapmalısınız. Biraz bürokratik ve hantal kalıyor. Ertuğrul’a söyle ben hala Dev-Genç’in çizgisindeyim. (gülerek) O anlar… 40 yıldır Türk solunu taşıyorum. Daha fazla kendilerine güvenmeliler. Daha fazla kitleselleşin, dar kalıyorsunuz. Seçime BDP mi HDK’yle mi gireceksiniz siz karar verin. Adayları halkın en popüler olanından seçin. Seçime giderken HDP ile giderseniz eş başkanlar değişebilir.
- Pervin: Kürt basınını takip etme şansınız var mı? Özgür Gündem, Azadiye Welat gibi.
- Öcalan: Evet. Özgür Gündem okuyorum. Kendilerini yormuyorlar, biraz kendilerini yorsunlar. İmzalar zenginleşsin. Kadın sayfasını da okuyorum. Ama sürekli katliamlar ve ölümlerden bahsediyorular, oysa özgürlükler de işlenebilir.
- Sırrı: Son günlerde sanatçıların duyarlı çıkışları var. Mesela Kadir İnanır bayağı etkileyici oldu.
- Öcalan: Hepsini selamlıyorum, saygılarımı gönderiyorum. Şunu görmeliler, bizim siyasi faaliyetimiz bir sanattır.

Önder’in senaryosu
- Sırrı: Bilge Köyü katliamı üzerinden Kürt meselesini anlatan bir senaryo üzerinde çalışıyorum.
- Öcalan: Çok iyi olur.

‘Burunlarından fitil fitil çıkarır’
Öcalan: (Altan Tan’a dönerek) Sen sağdaki örgütleri bilirsin. Kontrgerilla ABD merkezlidir. Yargı ve emniyeti ele geçirdiler. MİT askerlerden güçlü çıktı, savcı çağırdı gitmediler. Bana göre bir direniştir. Erdoğan bunların burnundan fitil fitil çıkarır. İnşallah diyelim.

Namaz kılıyordum
İslam kirletildi, bugün Türkiye’de hat safhadadır, İslam’ın özü adalet, hukuk ve tasavvuftur (Altan Tan’a dönerek) kirlenmeyi önleyin. Sizi nasıl markaja aldılar biliyorsun. Kürtler dindardır. İlk dönemlerde namaz kılıyordum, 33 sure ezberlemiştim. Köyün imamı Müslüm hoca ‘Sen böyle gidersen uçarsın’ diyordu. Kimse kusura bakmasın, ben İslam’a sol jargonla bakmam. Kürt halkının da dini inancı kuvvetlidir. 1969’da Kısakürek’in gizli bir toplantısına gittim.

Gizli bir İslam var
İngilizler İslam’ı kullandılar, Osmanlı’yı yıktılar. Mursi de yeni imalatları. Eskiden general imal ediyorlardı, şimdi de imam imal ediyorlar. Generallerin de faydası yok, imamların da faydası yok. Cemaatin adı kullanılıyor. İslam’ı kullanan kapitalist tekelci işadamları Başbakan’ın ağzına idamı veriyorlar. Bunlar barışı istemiyorlar. Kürtlerin yaşadığı gizli bir İslam var.

Kürtler yer arıyorlar
- Altan: Tarikatlarda örgütlendi.
- Öcalan: Geliştirin benden daha iyi biliyorsun.
- Altan: Tam olarak tarif ettiğiniz güçler kimlerdir?
- Öcalan: Ermeni lobisi etkili. 2015’le gündem olmak istiyorlar.
(Sırrı’ya dönerek) Sen Adıyaman’dan bilirsin. Aslında Türkmenlerin tarihine daha çok yoğunlaşmanız lazım. Babai isyanları çok önemlidir. Bu bir Selçuklu ayrışmasıdır. Kurmançiler da Türkmenler de sınıf olarak en altta kalanlardır. Solcular, tarihi milliyetçilere bıraktılar.
- Sırrı: Babai isyanları bu ülkede resmi tarihte en az incelenen olaydır. Baba İshak da biliyorsunuz Adıyamanlıdır. Bir tek Ahmet Yaşar Ocak’ın Babailerle ilgili bir çalışması var.
- Öcalan: Anadolu İslamlaştıktan sonra, bin yıllık bir Hıristiyanlık öfkesi var. Rum, Ermeni, Yahudi, Anadolu’da hak iddia eder. Laiklik, milliyetçilik kisvesinde elde ettiklerini kaybetmek istemiyorlar. Aslında Sırrı Sakık’ın Kafkaslardan geldiler sözü doğruydu ama açıklayamadı.
Kürtler kendilerine yer arıyorlar. Kürtlerin devletten dışlanmaları son yüzyıldır. Abdülhamit bile onlara yer verdi. Mustafa Kemal de başta yer verdi. Devreye giren İsrail lobisi, Ermeni ve Rumlar, ‘Kürtler ne kadar dışlanırsa o kadar başarılı oluruz’ diyorlar. Bu paralel devlettir. Bin yıllık bir gelenektir.

Birgül Ayman kimdir?
Türklerin karşısına ne kadar Kürt çıkarırsak, o kadar Türk koparırız. Kürtlerle Türkler karşı karşıya gelirse, taviz alırız diyorlar. Türk Kürdü ezmeli, Kürt Türkü vurmalı. Birgül Ayman kimdir? MHP, CHP katı laik bir mezheptir. Faşist CHP olduğu gibi duruyor. CHP ve MHP ulusalcılığı, Hitler milliyetçiliğinin aynısıdır. Zaten kuruluş tarihi de aynıdır. Anayasanın önüne de bunlar dikilecekler.

İstismar etmeyelim
(Sırrı cebindeki kağıdı çıkartarak, bilgi aktarmak istiyor ve kendisine uzatıyor)
- Pervin : Hareketin göndermiş olduğu iki ayrı mesaj var. Eşbaşkanlara iletilmiş. Biz mi okuyalım, siz mi okumak istersiniz’ deyip; yazılı kağıtları başkanın eline veriyor.
- Öcalan: ‘Yetkilinin alması gerekir, istismar etmeyelim’ diyerek Sırrı’ya geri veriyor.
(Sırrı ‘Ben aktarayım’ diyerek kağıtları alıyor)
- Öcalan: Özetleyin.
(Sırrı önce hareketin görüşlerini özetleyerek okudu. Ardından partinin görüşlerini aktardı)
- Öcalan: (Hareketin 16.02.2013 tarihli öneriler metnin 4. maddesi okunurken gülerek) Klasik kaygılar.
(Daha sonra aktarım bitinceye kadar dinledi. Hareketin 14.01.2013 tarihli öneriler 4. maddesi olan ‘Yeni Anayasa’da Kürtlerin halk olarak varlığını kabul eden bir ibarenin olması iyi olacaktır’ belirlemesine karşılık) Anayasada devlet öyle tanımlanamaz. Devletin etnisitesi ve dini olmaz. Hukuki bir realitedir anayasa. Bu konuda Habermas’ın görüşlerine ihtiyacımız var.

Kürtlerin varlığı
- Sırrı : Anayasada en büyük tartışma vatandaşlık tanımında yaşanıyor. Kandil diyor ki mutlaka Kürt halkının varlığı zikredilmeli, çünkü azınlıklar denilince gayrimüslimler anlaşılıyor, ki bu doğru bir tespit.
- Öcalan: (Sırrı’nın sözünü keserek yeniden araya girdi) Vatandaşlık maddesini sana yazdırıyorum, ‘Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır’
(Biraz durup yeniden)

Türk ulusçuluğu faşist
Burada Türkiye Cumhuriyeti de olmayabilir sadece Türkiye de olabilir. Ulus aidiyeti ile devlet aidiyetini karıştırmayın. Bunu CHP ve MHP dedirtiyor. Sizin Türk ulusçuluğu dediğiniz faşist bir örgütlenmedir. Alet olamayız. Devlete aitiz, ama Türk ulusçuluğuna ait değiliz. Türk ulusçuluğu bu ülkenin yüzde 10’unu bile karşılamaz. Millet, Arap, Türk ve Kürdü de kapsar. Ama millet-i hakime değil.
Millet kavramı hem kolektiftir, hem bireyselliği içerir (Altan’a dönerek) Millet İslam enternasyonalizmini ifade eder. Peygamber, ‘Arabın Aceme üstünlüğü yoktur’ diyor. Evrensel kavramlara gidelim. Tekilden uzağız. Ortak bir milletin üyesiyiz. Bu Türk ulusçuların kastettiği şey değil. Böyle ele aldığımız zaman bunu Türk ulusalcıları da kabul edebilir.
Hedefimiz ne? Kürt Türk ilişkilerinin özgür bir temelde anayasal bir ifadeye kavuşturmak istiyorum.

Kürtler kendi kendini yönetecek
Peki biz ileride ne yapacağız. Kürtler kendilerini özgürce ifade edecek ve yönetecektir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride olabilir. Mesela AB yerel yönetim özerklik şartı ki buna şerhi kaldırırlarsa bu mesele önemli ölçüde çözülür.
- Sırrı: Sayın Başkan izniniz olursa bir konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum.
- Öcalan: Nedir?
- Sırrı: Bu sanıldığı gibi bağlayıcı bir metin değildir. Teknik bir metindir.
- Öcalan: Niye, birinci ve ikinci maddesinde mali ve idari özerklik var.
- Sırrı: Sayın Başkan. Buna şerhin kaldırılması tek başına yetmiyor. Bunun iç hukuka dönüştürülmesi gerekiyor. Bunun yolu da anayasada düzenlemek. Sanıldığı gibi bu haliyle bir bağlayıcılığı yok. Bir teminat da içermiyor.
(Bu açıklamalar üzerine biraz düşündü, önündeki mektupları karıştırdı. Sonra tekrar söze başladı)
- Öcalan: Tavrımız şu olacaktır, ana ilke olursa biz kullanırız. Siz ister yasa çıkartın, ister çıkartmayın. İspanya’nın bütünlüğü içinde milliyetler ve bölgelerin demokratik hakları ve dayanışmaları garanti edilir. Dün yine tartıştık. Tarihsel ve kültürel kimlikler miras zenginliğimizdir. Kendilerini özgürce ifade etmeliler, ki bu örgütlenme ve yönetmeyi de içerir ve yaşamaları bir haktır ve garanti edilir.
(Sırrı’ya dönerek)
Sırrı bize lazım. Bizim kıymetlimiz. (Sırrı’ya dönerek) Ben seni bana söylendiği zaman başka bir Adıyamanlı Sırrı ile karıştırdım. Sen siyasaldaydın değil mi?
- Sırrı: Evet
- Öcalan: Kaç girişlisin?
- Sırrı: 1979 girişliyim.
- Öcalan: Ha o sen değilsin. O bizim zamanımızda, sadece ders çalışan xımıl biriydi.
- Sırrı: Sayın Başkan siz Adıyaman’a ilk geldiğinizde ben 14-15 yaşındaydım. Siz geldiniz Hasan Yorulmaz’ı sordunuz. Ben sizi Hasan Yorulmaz’a götürmüştüm.
- Öcalan: Evet. Benim Adıyamanlı çok kıymetli arkadaşlarım vardı şehit düştüler.
- Sırrı: Mehmet Emin Taştan.
- Öcalan: Evet.
- Sırrı: Aziz Bilgiç.
- Öcalan: Evet.
- Sırrı: Sabri de bizim devredendi.
- Öcalan: Evet, Sabri çok değerli bir arkadaşımızdır. Sen Mükerrem Kemertaş’ı çok seviyorsun. Seni de çok severim ama Turan Engin’i daha çok severim, Esas beni etkileyen Aram Tigran’dır. Onun sesi beni kendime getirir.
Büyük kadın kahramanlar var. Yaşamın kutsallığı önemlidir. Kölelikten vazgeçilmelidir. 8 Mart mesajı olarak bu söylediklerimi, bu çerçevede açarsınız. Kadını özgür olmayan bir halk özgür olamaz. Kadının tam özgürleşmiş hali tanrısallıktır. Şehit düşen kadın kahramanları anıyorum.
Şimdi siz bana biraz izin verin. Bu vereceğim mektuba Kandil’in endişelerini cevaplayan bir ek yazacağım.
(Heyette bulunan 3 kişi odadan çıktık. 15 dakika sonra tekrar çağırdı bizi)
- Öcalan: Ben bunu yetkiliyle size ulaştıracağım. Size vermeliler. Çünkü vermezlerse süreç devam etmez.
- Pervin: (Ayağa kalkarak, yetkiliye hitaben) Ne zaman vereceksiniz?
- Yetkili: Ben ileteceğim, size verirler.
- Öcalan: Bana yönelttiğiniz bütün soruların cevapları ve Kandil’in endişelerini giderecek her şey bu mektuplarda var. Şimdi eklerini yazacağım. Karşılıklı görüşmeler devam edecek.
(Tekrar oturarak görüşme devam etti)
- Öcalan: Devlet düzeyinde karşılıklı olarak diyalog içindeyiz. Karamsar olmayın., AKP buna ne kadar hazır, ne kadar ciddiler bunu bana siz getireceksiniz. Anti terör yasası, siyasi partiler yasası, seçim barajı… Toplantılarımızda cesurca tartışıp bana getireceksiniz. Bir ya da iki hafta içinde eleştirisel bir cevap bekliyorum. Bu bir taslaktır, dayatma değildir.
Çekilmeden çekilmeye fark var. Tek taraflı bir çekilme olmayacak. Çekilme parlamento kararı ile olacak. Başbakanın dediği çekilsinler onlara karışmayız demesiyle olmaz. TBMM onaylayacak, çekilme komisyonla olacak. Kaynak: haber.sol.org.tr

18 Şubat 2013 Pazartesi

Sırrı Süreyya Önder Sinop’taki BDP Milletvekillerine Saldırı Organize Bir Operasyon

Sırrı Süreyya Önder Sinop’taki BDP Milletvekillerine Saldırı Organize Bir Operasyon
Barış ve Demokrasi Partisi Milletvekili Sırrı Süreyya Önder Sinop’taki BDP Milletvekillerine yapılan saldırının organize bir operasyon olduğunu söyledi. 


Telefonla Nuçe TV'ye  bağlanarak Sinop’taki saldırıyla ilgili bilgi veren BDP milletvekili Süreyya Önder,    saldırının organize olduğunu, insanların komşu ilçelerden araçlarla taşındığını söyledi.
Önder, “Gladio iş başında”  dedi.


Saldırının günler öncesinden planlandığının söyleyen Önder şunları söyledi:
“Öğretmenevine girdiğimizde başlangıçta 15-20 kişilerdi. Polisin verdiği bilgiye göre 800 kişi olmuş bu kalabalık. Bir önemli ayrıntı komşu ilçelerden ücretsiz araçlarla insanlar taşınmış. Bunlar önce arabalarımızı parçaladılar eşyalarımızı yağmaladılar. Polis bunlarla gülerek şakalaşıyordu. Bunları fotoğrafladık elimizde fotoğraflar var. Bunlar taş atma şeklinde provokasyonlarına devam ettiler. Burası geniş bir bina kontrolü mümkün olmayan bir bina. Arka mutfak kapısından polisin 2 göstericiyi içeriye soktuğunu gördük. Onlar binaya bayrak asmak istiyorlardı. Bu operasyon organize bir operasyon. Böyle ajanslarda matbaalarda bastırılmış pankartlar hazırlamışlar. Bunun için 3-5 gün önceden bir hazırlık yapmaları gerekiyor. 4 ayrı metin ve üzerinde nefret söylemleri dolu bildiriler hazırlamışlardı. Bütün bu şartlar altında giderek çoğaldılar. Polisin bize ilk teklifi, biz bunları dağıtamayız zırhlı araçla sizi bu kalabalığın içinden çıkaralım oldu. Biz buraya arkadaşlarımızla geldiğimizi bütün bir kitle olarak çıkmak istediğimizi söyledik. Ve bir suçlu gibi zırhlı araca binmeyi reddettik. Polis 7 saat müdahale etmedi.”

13 Şubat 2013 Çarşamba

Hangi Siyasi Partinin Kaç Üyesi Var

Hangi Siyasi Partinin Kaç Üyesi Var
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı "Siyasi Partiler Sicil Bürosu" siyasi partilerin üye sayılarını açıkladı. İşte siyasi patilerin üye sayıları:

Siyasi Partilerin Üye Sayıları
AKP 551 bin 472 
CHP 953 bin 416
MHP 363 bin 393
BDP 44 bin 156  
Demokrat Parti 726 bin 611
DSP'nin 106 bin 117
Alternatif Parti 32
Ayyıldız Partisi 60
Bağımsız Cumhuriyet Partisi 242
Büyük Birlik Partisi 18 bin 899
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi 107
Doğru Yol Partisi 183
Ebedi Nizam Partisi 4
Emek Partisi 6 bin 235 
Emekçi Hareket Partisi 24
Ezilenlerin Sosyalist Partisi 869  
Genç Parti 57 bin 766
Halkın Yükselişi Partisi 9 bin 584
Liberal Demokrat Parti 6 bin 339
Millet Partisi bin 691 
Milli Demokrat Halkın Partisi 14
Milliyetçi Muhafazakar Parti bin 742
Müdafaa-i Hukuk Hareketi Partisi 550
Özgürlük ve Dayanışma Partisi 4 bin 299 
Saadet Partisi 214 bin 708, Sağduyu Partisi 42 
Sosyalist Demokrasi Partisi 19 
Yurt Partisi 544
Türkiye İşçi Köylü Partisi 42
Türkiye Komünist Partisi 2 bin 247
Ulusal Parti 410, Yüce Diriliş Partisi 99
Gönül Birliği Yeşiller Partisi 160
Hak ve Adalet Partisi 2
Hak ve Eşitlik Partisi 7 bin 420
Hak ve Hakikat partisi 139
Hak ve Özgürlükler Partisi 677
İşçi Partisi 12 bin 459

8 Ocak 2013 Salı

Demirtaş Öcalan'ın Doğrudan Halk İle Görüşebileceği Koşullar Yaratılmalı

Demirtaş Öcalan'ın Doğrudan Halk İle Görüşebileceği Koşullar Yaratılmalı
BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş grup toplantısında konuştu. Demirtaş, "Öcalan'ın doğrudan halkla görüşebileceği koşullar yaratılmalı" dedi... 


27 Kasım 2012 Salı

BDP Milletvekillerinin Dokunulmazlıkları Kaldırılıyor

BDP Milletvekillerinin Dokunulmazlıkları Kaldırılıyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla, İkisi bağımsız sekizi BDP Milletvekili olma üzere, 10 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için fezlekeleri TBMM'i Başkanlığı'na gönderildi. 

Fezlekede, "PKK ve KCK silahlı terör örgütüne yardım etmek" suçundan TCK'nın 5237 sayılı kanunun 220'ye 7'nci ve 314'e 2'nci maddeleri ile TMK'nın 3713'e 5'inci maddesi gereğince soruşturma açılmasına izin verilmesi talep ediliyor.


Dokunulmazlıkları Kaldırılacak Milletvekilleri
BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak
Adil Kurt (BDP)
Sebahat Tuncel (BDP)
Nazmi Gür (BDP)
Hüsamettin Zenderlioğlu (BDP)
Halil Aksoy (BDP)
Esat Canan (BDP)
İdris Baluken (BDP)
Aysel Tuğluk (Bağımsız)
Ertuğrul Kürkçü  (Bağımsız)

9 Kasım 2012 Cuma

BDP Milletvekilleri Açlık Grevinde

BDP Milletvekilleri Açlık Grevinde
Barış Ve Demokrasi Partisi- BDP'li milletvekilleri cezaevlerinde 59 gündür sürdürülen açlık grevlerine dikkat çekmek için yarın Diyarbakır'da açlık grevine başlıyor.

  
BDP Eşbaşkanı Selahhattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, BDP Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, BDP Milletvekilleri Ayla Akat Ata, BDP Milletvekilleri Sebahat Tuncel ve DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk yarın açlık grevine başlayacak.

Van Milletvekili Özdal Üçer ve Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna ise dün açlık grevine başlamıştı.

18 Eylül 2012 Salı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç AKP MİT PKK Arasında İmzalanan Oslo Protokolünü Açıkladı


CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç AKP MİT PKK Arasında İmzalanan Oslo Protokolünü Açıkladı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, OSLO'da PKK ve MİT temsilcileri arasında imzalandığı iddia edilen protokol metnini açıkladı. Metni, "AKP-PKK mutabakat metni olarak" açıklayan Koç, 2 sayfalık metindeki maddeleri de tek tek okudu, hakem devlet İngiltere'nin iki taraf adına metni imzaladığını söyledi.

Koç, basın toplantısı düzenleyerek hükümet ile PKK arasında Oslo’da yapıldığı iddia edilen görüşmeyle ilgili 9 maddelik metni açıkladı. CHP Sözcüsü Koç, “Oslo Protokolü” dediği metnin, İngiliz arşivlerinde yer aldığını öne sürdü.

MUTABAKATA VARILAN 9 MADDE

Metinde tarafların 9 madde üzerinde mutabakata vardığı belirtilerek, bu maddeler şöyle sıralandı;

-Taraflar, süregelen Oslo ve İmralı süreci bağlamında, Kürt sorununun çözümü konusundaki kararlılıklarını koruduklarını bir kez daha belirtmişlerdir.

-Taraflar, bu güne kadar Oslo ve İmralı süreçlerinde vurgulanan Kürt sorununun kalıcı çözümüne yönelik temasların sürdürülmesi ve yürütülecek çalışmaların Anayasal ve yasal çerçevede sonuçlandırılmasının esas alınmasının gerekliliği konusunda varılan mutabakatları teyit ederler.

-Taraflar, 10 Mayıs 2011 de İmralı'da yapılan görüşmede Sayın Öcalan tarafından sunulan, 'Türkiye'de Temel Toplumsal Sorunların Demokratik Çözüm İlkeleri Taslağı', 'Türkiye'de Devlet ve Toplum İlişkilerinde Adil Barış İlkeleri Taslağı' ve 'Kürt Sorununun Demokratik Çözüm ve Adil Barışı İçin Eylem Planı Öneri Taslağı' adı altındaki taslaklar konusunda, en geç Haziranın ilk haftasına kadar görüş ve önerilerini sunarlar. Kürt tarafı, sözü edilen taslakları memnuniyetle karşılar, prensip ve ilkesel olarak kabul eder.

-Taraflar, aynı süre içinde yukarıda adı geçen taslaklarda zikredilen Anayasa Konseyi, Barış Konseyi, Hakikat ve Adalet Komisyonu için isim düzeyinde çalışma yaparlar ve netleştirdikleri isim önerilerini sunarlar.

-Türk tarafı, seçimlerden sonra en kısa zamanda örgütü temsilen iki kişinin sayın Öcalan'ı ziyaret etmesi, yukarıda adı geçen konsey ve komisyonlar kurulduktan sonra,
-Kürt halkının siyasi ve legal temsilcileri, basın yayın organları ve çalışanlarına yönelik uygulanan baskı, tutuklama ve çalışmalarını engelleme vb. yönelimlere son verilmesi ve KCK adı altında gerçekleşen siyasi operasyonlarda tutuklananların serbest bırakılması, sürecin yumuşatılması ve çözüm yönünde ilerlemesi için önemli bir adım olacaktır. Bu çerçevede Türk tarafı ilk adım olarak Newroz ve sonrasında tutuklanan Kürt siyasetçileri bırakmayı taahhüt eder.

-Taraflar, seçimlerin güvenli bir ortamda geçmesi ve ortamın normalleşmesi için, en üst düzeyde kamuoyuna açık çağrı yapacaklardır.

-Kürt sorununun nihai çözümünün, ancak çatışmasızlık zemininde gerçekleşebileceğinden hareketle tüm askeri, siyasi ve diplomatik operasyonların ve eylemlerin durdurulması ve uygun tedbirlerin karşılıklı geliştirilmesi esastır. Bu çerçevede taraflar, 15 Hazirana 2011'e kadar her türlü operasyon ve askeri eylemlerini durdururlar.

-Taraflar, müzakereleri derinleştirmek ve gündemdeki konuları tartışmak üzere hazırlıklarını yaparak 2011 Haziran ayının ikinci yarısında bir araya gelmeyi kararlaştırmışlardır."

19 Haziran 2012 Salı

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş PKK Silahlı faaliyetlerine Son Versin Hükümet De Askeri Operasyonu Durdursun


Demirtaş'tan PKK'ya çağrı
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Dağlıca ve Hatay’daki saldırı sonucu şehit olan askerler için grup toplantısında, "Ölmenin ve öldürmenin hiçbir sorunumuzu çözmeyeceği, ölümlerin bir an önce durması için defalarca yaptığımız çağrıyı buradan bir kez daha tekrarlamak istiyorum. PKK her türlü silahlı faaliyetlerine son versin, hükümet de her türlü askeri operasyonu durdurup siyasi hep birlikte siyasi çözüme şans tanısınlar" dedi... devamı için tıklayınız

10 Nisan 2012 Salı

KCK Soruşturması Kapsamında Tutuklanan Yazar Ragıp Zarakolu Tahliye Edildi

KCK Soruşturması Kapsamında Tutuklanan Yazar Ragıp Zarakolu Tahliye Edildi 
Ragıp Zarakolu tahliye edildi
KCK soruşturması kapsamında tutuklanan ve aralarında yayıncı-yazar Ragıp Zarakolu'nun bulunduğu 15 kişi tahliye edildi.

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, Birinci KCK davası kapsamında tutuklu bulunan Ragıp Zarakolu, Evrim Öztürk, Muhsin Yenisöz, İrfan Hülaki, Lütfü Balbal, Ali Becerikli, Songül Karatağna, Nahit Onat,Zeynal Çelik, Zeki Elmas, Burhanettin Toprak, İsmail Zeybek, Yasin Yalçın, Cemalettin Gördegir ve Aleattin Güneş’in ”delil durumu, tutuklu kaldıkları süre ve suç vasfının değişme ihtimalini” göz önüne alarak tahliyesine karar verdi.

Aralarında Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın bulunduğu 132 tutuklu sanığın ise ”kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delil durumu, suçun vasıf ve mahiyetini” dikkate alarak bu hallerinin devamına hükmeden mahkeme heyeti, 22 sanık hakkında çıkarılan yakalama kararının sonucun beklenmesini kararlaştırdı.

20 Mart 2012 Salı

Batman'da Newroz Kutlamalarında Milletvekili Ahmet Türk'ü 15 Polis Döverek Hastanelik Etti



Polisler Ahmet Türk'ü hastanelik etti!
Batman'da yapılan Newroz kutlamalarında milletvekili Ahmet Türk, polislerin saldırısı sonucu hastahaneye kaldırıldı. Kutlamalara yapılan polis müdahalesinin ardından 15 polisin Ahmet Türk'e saldırarak hastanelik edilene kadar dövdükleri belirtiliyor.

Bağımsız milletvekili Ahmet Türk, Batman'da yapılan Newroz kutlamalarında polisin gaz bombalarıyla müdahalesinin ardından saldırıya uğradı. Yaklaşık 15 polisin Ahmet Türk'ün üstüne saldırarak hastanelik edene kadar dövdükleri belirtilen olayda, birçok kişinin de yaralandığı ve olayların devam ettiği ifade ediliyor.

Türk'ün seçim otobüsünün içine gelen gaz bombasından etkilenip hastahaneye kaldırıldığına ilişkin yer alan haberler hakkında, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, twitter hesabından açıklama yaptı. Demirtaş'ın açıklaması şu şekilde:

"Wan'dan Batman'a dogru yola ciktik. Sn.Ahmet Turk'e yapilan saldiri fasizan akp ve İdris Naim zihniyetinin cilginlastiginin gostergesidir."

"Sn.Ahmet Turk gazdan etkilendi diye haber yapan medyaya duyuruyorum:snTurk,otobuse gaz atildiktan sonra 15 polis tarafindan dovuldu"

"Kalbinde pil olan Sn.Turk partilier tarafindan aracla hastaneye goturuldu, asiri gaz ve yuzune aldigi yumruk darbeleriyle yaralanan Sn.Turk su anda Batman Dunya hastanesinde tedavi altinda"

"Sivil polisler yumruklarla saldırdılar"
ANF'nin haberine göre ise BDP'li vekil Nursel Aydoğan, “Polisler tarafından taş yağmuruna tutulduk, tüm araçlarımızın camları kırıldı, helikopterlerle gazlar atıldı” diyerek, “Gazlardan zehirlenme tehlikesi geçirdik” dedi.

Zehirlenmemek için araçtan inen Ahmet Türk’ün bilinçli ve hedefli bir şekilde sivil polilerin saldırısına uğradığını kaydeden Aydoğan, “Yüzüne çenesine yumruklarla saldırdı” dedi. Türk’ün hastanede olduğunu söyleyen Aydoğan, bunun hesabını İçişleri Bakanı, Başbakan ve hükümetin vereceğini belirtti. Aydoğan, Batman’ın şu an savaş alanına döndüğünü kaydetti.

Milletvekili Aysel Tuğluk da, Ahmet Türk'ün hastahanede olduğunu ve hayati bir tehlikesinin bulunmadığını belirtti.

Mersin'de Ertuğrul Kürkçü'ye saldırı!
Öte yandan Mersin'de yapılan Newroz kutlamalarında milletvekili Ertuğrul Kürkçü de saldırıya uğradı. Kürkçü, Bianet'e yaptığı açıklamada, "Saldırı giderek sertleşti. Gruba hem copla saldırıldı, hem de gaz sıkıldı. Kafama sıvılaştırılmış gaz geldi. Yumruk ve kalkan darbeleri de yedik. Durum budur" şeklinde yaşananları aktardı. haber.sol.org.tr

29 Şubat 2012 Çarşamba

BDP Milletvekili Kemal Aktaş'ın Milletvekilliği Düşürülecek

BDP'li Kemal Aktaş'ın milletvekilliği düşürülecek
BDP Van Milletvekili Kemal Aktaş
BDP'nin tutuklu milletvekillerinden Kemal Aktaş hakkındaki hüküm Yargıtay tarafından onaylandı. Bu kararla Aktaş da milletvekilliği düşürülen BDP'liler arasına katılmış olacak.

BDP'nin cezaevinde bulunan milletvekili Kemal Aktaş hakkındaki hüküm Yargıtay tarafından onaylandı. KCK davası kapsamında tutuklu bulunan Van milletvekili Kemal Aktaş, 2006'da Silopi'deki Newroz kutlamasında yaptığı konuşmada "PKK propagandası yapma" suçlamasından ötürü 25 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava yaklaşık 3 yıl sürmüş, sonuçta Aktaş 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmış ve dosya Yargıtay'a yollanmıştı. Yargıtay bir ay önce kararı onaylayarak Diyarbakır'a gönderdi. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi ise Yargıtay'ın onama kararını TBMM'ye yolladı. Aktaş, 2 yılın üzerinde hapis cezasına çarptırıldığı için milletvekilliği düşecek.

Aktaş'ın milletvekilliğinin düşmesi Anayasa'nın 76. maddesine dayandırılıyor. Bu maddede “...Taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar (...) terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler” deniliyor.

BDP Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Sözcüsü Meral Danış Beştaş konuyla ilgili basına yaptığı değerlendirmede, bir milletvekili hakkında tutuklama kararının ancak yasama döneminin sonunda verilebileceğini hatırlatarak, hükmün Aktaş milletvekili seçildikten sonra verildiğini ve milletvekili dokunulmazlığına aykırı olan bu durumun Anayasa'nın 14. maddesine dayandırıldığını söylemişti. "Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılamaması" başlığını taşıyan Anayasa'nın 14. maddesinde "Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz" deniliyor.

BDP, davanın Aysel Tuğluk, Ahmet Türk, Leyla Zana ve Selahattin Demirtaş'la ilgili davalar açısından da emsal teşkil edeceğini, meclisin bu konuda alacağı kararın bu nedenle milletvekili dokunulmazlığının ortadan kaldırılmasının son aşaması olduğunun altını çizmişti. (soL-Haber Merkezi)

16 Şubat 2012 Perşembe

Hasip Kaplan Hayvan Haklarında Anlaştık Gelin İnsan Haklarında Da Anlaşalım

Hasip Kaplan: Hayvan Haklarında Anlaştık Gelin İnsan Haklarında Da Anlaşalım
CHP'nin işkence ve kötü muamele iddiaları ile ilgili önergesi hakkında konuşan, BDP milletvekili Hasip Kaplan, "Hayvan haklarında anlaştık gelin insan haklarında da anlaşalım" diye konuştu.

30 Aralık 2011 Cuma

Selahattin Demirtaş Ulusal Devlet Talebi Köklü Demokrasi Talebinden Daha İleri Değildir


Selahattin Demirtaş Ulusal Devlet Talebi Köklü Demokrasi Talebinden Daha İleri Değildir
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın, “Başta özerklik istedik, ama bugün Kürtler, özerkliğin yetersiz olduğunu düşünüyor” açıklamasına  “Twitter” mesajıyla yanıt verdi.

Demrtaş, “Demokratik toplumsal düzen oluşturmak için yeni ulus devletler inşa etmek çözüm değildir. Bu Kürt halkı için de geçerlidir. Ulus devleti çözüm olarak görmek, havuzun dibinde boğulmak üzereyken bir bardak su içmeye çalışmak gibidir. İhtiyaç su değil oksijendir. Ulus devleti azaltıp, toplumsal özgürlüğü çoğaltman gerekir. Devlet talebi toplumsal ve köklü bir demokrasi talebinden daha ileri değildir.”

13 Aralık 2011 Salı

Selahattin Demirtaş KCK İle Görüşen Devlet Ve AKP Yetkililerinin İsimleri KCK Dosyasında Neden Yok

Selahattin Demirtaş KCK İle Görüşen Devlet Ve AKP Yetkililerinin İsimleri KCK Dosyasında Neden Yok, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'tan KCK İle Görüşen Ricada Bulunan Devlet Ve AKP Yetkililerinin İsimleri KCK İddianamesinde Neden Yok Diye Sordu.
 
Selahattin Demirtaş KCK İle Görüşen Devlet Ve AKP Yetkililerinin İsimleri KCK Dosyasında Neden Yok Diye Sordu.

Diyarbakır'da görülen KCK davasını izleyen BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,  davasıyla ilgili düşüncelerini sosyal paylaşım sitesi Twitter’den paylaştı:  

"Devlet ve AKP yetkililerinden hiç birinin adı dosyada yoktur, ilginçtir ve hukuk rezaletidir. AKP’nin çok önemli isimleri bugün yargılanan kişilerle çok önemli konuları görüşmüş ve ricacı olmuşlardır, dosyada neden bunlar yok? Dinleme kayıtlarının tamamı dosyada olmadığı ve çeviriler de yetersiz olduğu için iddianame BDP karşıtı siyasi bir kağıt parçası olmuş. KCK davasının umut verici tek yönü, yargılananlar son derece gururlu, yargılayanlar utangaç bir tavırla duruyorlar duruşma salonunda." diye yazdı.

26 Kasım 2011 Cumartesi

KCK'da 33'ü Avukat 34 Kişi Tutuklandı

KCK'da 33'ü Avukat 34 Kişi Tutuklandı
KCK'da 33'ü avukat 34 kişi örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklandı.

19 Ekim 2011 Çarşamba

BDP Yazılı Açıklama Yaptı Hükümete De PKK’ya Da Savaşı Durdurma Çağrısı Yapıyoruz


BDP Yazılı Açıklama Yaptı Hükümete De PKK’ya Da Savaşı Durdurma Çağrısı Yapıyoruz
BDP'nin yazılı açıklaması şöyle:
"Ülkemiz bir kez daha derin bir acıyla sarsıldı. Hakkari’de yaşanan çatışmalarda 26 güvenlik görevlisinin maalesef ki yaşamını yitirdiği ve onlarca da yaralının olduğu açıklandı.

Öncelikle yaşamını yitiren bütün kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Ülkenin dört bir yanında ocaklara düşen bu ateş hepimizin yüreğini yakmış, herbirimizi derinden sarsmıştır. Acıların kelimelerle ifade edilemediği anları yaşıyoruz.

Bu savaşa da, ölümlere de “artık yeter” diyoruz. Bu ölümlere ve yaşanan bu acılara karşı devlet ve hükümetlerin 25 yıldır tekrarlayıp durdukları cözüm üretmeyen ve savaşta ısrar eden açıklamalara da “artık yeter” diyoruz.

Çatışmaların yeniden başladığı son 5 aydır defalarca sivil toplum örgütlerinin, aydınların, demokrasi güçlerinin ve partimizin yaptığı silahların susması, diyalogun başlaması çağrısı ve önerilerine ne yazık ki hükümet olumlu bir yanıt vermedi. “Terörle mücadelede yeni dönem başladı” diyerek, savaş politikalarında ısrar etti.

Bugün yaşanan bu acılı tablo bir kez daha göstermektedir ki, Türkiye’nin ekmek-su-hava kadar en acil ihtiyacı barıştır ve Türkiye’nin barıştan başka hiç bir seçeneği de yoktur.

Bunun için Türkiye’nin biran önce bu çatışmalı ortamdan çıkarılması, ölümlerin durdurulması ve bir barış sürecinin başlatılması herkesin ortak hedefi olmalıdır.

Hükümete de PKK’ye de bir tek saniye daha kaybetmeden acilen savaşı durdurma çağrısı yapıyoruz.

Analarımız bu acıyı hiç bir şekilde hak etmiyorlar. Devlet, hükümet, parlamento, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, hepimiz, bu çatışmaların, akan kanın durdurulması, Türkiye’nin onurlu bir barış sürecine evrilmesi için seferber olmalıyız.

Acıları daha fazla arttırmadan durdurmanın tek yolu, sorunları diyalogla, uzlaşıyla çözmenin zeminini güçlendirmektir.

Yitirdiğimiz her canımız bizleri daha fazla savaş yanlısı değil, her şeye rağmen ve inatla daha fazla barış yanlısı yapmalıdır.

Yaşanan bu derin acının gerçekten son olması için, Hükümeti de Meclisi de el ele vererek sorunun bütünlüklü ve köklü olarak çözümü için birlikte çalışmaya çağırıyoruz.

Bir kez daha, yaşamını yitiren bütün kardeşlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Selahattin DEMİRTAŞ BDP Eş Genel Başkanı

Gültan KIŞANAK BDP Eş Genel Başkanı"