BDP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BDP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ekim 2011 Çarşamba

Sırrı Süreyya Önder Zorunlu Askerliğin Olduğu Yerde Şehadet Olmaz


BDP'li Önder: "Zorunlu askerliğin olduğu yerde şehadet olmaz"
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Einstein’ın, “Ahmaklığın en büyük kanıtı aynı şeyi defalarca yapıp farklı sonuçlar beklemektir” sözlerini hatırlatarak sınır ötesi tezkereye karşı çıktı. Önder, “Askerliğin zorunlu olduğu yerde şehitlikten bahsedilemez. Vicdani retçiliğin hak olarak tanınmadığı bir yerde şehadet olmaz” dedi.

Meclis Genel Kurulu’ndaki sınır ötesi tezkere görüşmelerinde BDP Grubu adına İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder konuştu. Sözlerine kürsüyü ilk kez kullandığını belirterek başlayan Önder, “Burada ilk karşılaştığımız şeyin aleyhte söz alıp lehte konuşmak gibi bir hukuk zorlaması olması gelecek adına umutlandırdı beni. İşin etiği bu küçük detaylarda gizlidir. Daha özenli bir meclis bekliyorum” dedi.

Einstein’ın, “Ahmaklığın en büyük kanıtı aynı şeyi defalarca yapıp farklı sonuçlar beklemektir” sözlerini hatırlatan Önder, görüşülen tezkerenin böyle bir bilmezliğin, bilip de bilmezlikten gelinmesinin ürünü olduğunu söyledi.

SINIR ÖTESİ HAREKATLARIN BİLANÇOSU

1992-1997 yıllarında yapılan 4 sınır ötesinin bilançosunu açıklayan Önder, 5 bin PKK’lının öldüğünü, bin 697 PKK’lının yaralandığını, aynı operasyonlarda 22 subay, 12 astsubay, 176 er, 27 korucu toplam 237 askerin hayatını kaybederek 739 askerin de yaralandığını söyledi.

İşlerinin toplam rakamlarla ilgilenmek değil toplam acılara ışık tutmak olması gerektiğini söyleyen Önder, “Bu rakamların altındaki acılar bilinmezse, kuru bir sayı olarak kalmaya mahkum olur. Bu Meclis gibi 100 Meclis düşünün, 80-100 dönemin tüm vekillerinin toplamı kadar insan hayatını kaybetmiş. Yaralı sayısı kat kat üstünde. İnsandan bahsediyoruz burada. Rakamları ikiyle çarpın. Anne babanız gibi 100 bin üzerinde anne baba yüreğine kor ateş düşmüş” dedi.

Operasyonların sonucunda değişen tek şeyin bu ülkenin emperyalist güçlerin destursuz cirit attığı bir yere dönüşmesi ve çocukların geleceği savaş sanayi ve kan emicilerinin cüzdanlarını şişirmesi olduğunu söyleyen Önder, “Değişen ve artan tek rakam onların karlarıdır” dedi.

“Maazallah es kaza biz söylesek TMK’dan suç ve suçluyu övmekten fezleke gelirdi” diyerek isim vermeden internete düşen eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in sözlerini hatırlatan Önder, “Anladık ki kazın ayağı öyle değilmiş. Şanlı ordu diye açıklanmayacak kadar vahimmiş mesele. Bu ortaya çıkınca özeleştiri dediler. Herkes başka tarafa baktı. Biz söylesek direğe çekerlerdi. Demek ki Allah’a emanet savaşılıyormuş. O zaman bu komutanlara, bu kabineye, bu kararlara ne gerek var” dedi.

Önder, Einstein’in ahmaklıkla ilgili sözlerini tekrar hatırlatarak geçmiş tezkere görüşmelerindeki muhalefet ve iktidar partisi temsilcilerinin konuşmalarını hatırlattı. “Milliyetçi sözcü” diyerek MHP adına yapılan konuşmadan bölümler okuyan Önder, “Evet oyu verme noktasında terör örgütü ile görüşülmesi” noktasında tereddütte bulunduğunu belirterek, “Bugün görüşmeler ortaya çıktı, kıyamet de kopmuyor. Bu oturumda ne yapacaklar bilmiyorum” dedi.

“KÜRTLER DE ADEM’İN GÜZEL ÇOCUKLARI”

Askeri bir şeyden, ideolojik bir şeyden değil insanlıktan bahsettiklerini anlatan Önder, “Kürtler inkar-imha politikalarına karşı statü talepleriyle karşı duruyorlar. Sizin gibi Adem’in güzel çocuklarıdır onlar da. Allah’ın doğuştan verdiği şeylerin anayasal güvenceye kavuşturulmasını istiyorlar. Hepsi bu” dedi.

Kürtlerden vahim bir noktaya itilen halkın Türkler olduğunu ileri süren Önder, “Ben de Türküm. Türkler hacir altındadır. Türk’ün önüne Kürtlere düşmanlık etme dışında bir alan bırakılmamıştır. Sistemin yoksullaştırılması, ideolojik manipülasyonlarla Türk’e düşen tek şey sen Kürt’e düşman olacaksındır. Türkler bunu bilmeli, çünkü dünyanın hiçbir yerinde halklar birbirine düşman olamaz. Bu kan emiciler, güvercin kasaplarının ürettikleri kavgadır. Bu kavganın içinde olmayı reddetmeli gönlü barıştan ortaklaşmadan yana olan herkes” dedi.

SOSYAL DEMOKRAT VEKİLLERE ÇAĞRI

Kürtlerin yüksek bir anlam biçtiği Cumhurbaşkanı Gül’ün “Güzel şeyler olacak” sözlerini mumla aradıklarını anlatan Önder, sosyal demokrat milletvekillerine seslenerek şunları söyledi:

“Sosyal demokrat bir milletvekili akşam evine gittiğinde çocukları, ‘Anne baba bugün Meclis’te ne yaptınız’ diye sorduğunda, ‘Kardeş bir halka savaş kararı çıkardık’ ‘Aferin baba’, bunu söyleme utancına hiçbir sosyal demokrat vekil sahip olmamalı. Evladınız tutar ‘Bu kadar insan siyaseten çözecek bir zeka, bir vicdan bulamadınız mı’ diye sorduğunda buna verilecek onurlu bir cevabınız olsun. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Akil insanlar önerisi hayata geçmeli. Çözüm bu çabalarda gizlidir.”

"ASKERLİĞİN ZORUNLU OLDUĞU YERDE ŞEHİTLİK OLMAZ"

Acemi olduğu için süreyi iyi kullanamadığını söyleyen Önder sözlerini, “Herkesin soyadı gibi tutarlı olmaya davet ediyorum. Dün söylediğinizi bugün yadsımayın, hesabınızı veremezsiniz. Şehitlik meselesi ortada. Askerliğin zorunlu olduğu yerde şehitlikten bahsedilemez. Vicdani retçiliğin hak olarak tanınmadığı bir yerde şehadet olmaz” dedi.

Önder vicdani bir retçinin yazdığı mektubu Başbakan Erdoğan’a iletmek üzere kürsüye bıraktı. (ANKA)

2 Ekim 2011 Pazar

Leyla Zana Yemin Töreninde Neden Türkiye Milleti Dedim Açıklaması


Neden 'Türkiye milleti' dedim? 
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın yemin ederken "Türk milleti yerine Türkiye milleti" dediği iddia edildi. Zana "Önceden planladığım bir şey değildi. Demek ki bilinçaltı" dedi.
Zana, Meclis’e girmeden önce yaptığı açıklamada “Barışa olan umudumdur beni buraya getiren” dedi.

12 Haziran seçimlerinde BDP’nin desteklediği Blok listesinden seçilen Bağımsız Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana, BDP Eşbaşkanı Sehalattin Demirtaş ve bazı BDP’li milletvekillerinden yaklaşık yarım saat sonra TBMM’ye geldi. Zana burada gazetecilere yaptığı açıklamada diyalog çağrısı yaparak şöyle konuştu:

“Barışa olan umudumdur beni buraya getiren. Gönül isterdi ki bugün Mehmet Sincar’lar, Orhan Doğan’lar, Hatip Dicle ve Kemal Aktaş’lar da aramızda olsaydı. Gönül isterdi ki bu ülkenin seçilenleri demir kapılar ardında olmasaydı, etnik kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, ideolojik, politik duruşu ne olursa olsun toplumsal karara saygı ve bir ulusun iradesinin açığa çıkması için seçilen insanların gelip sorunların çözülebileceği bir zeminde toplumsal sorunları çözme iradesine kendi iradesini katmış olsaydı. Beklentim odur ki bir an önce bu ülke toplumun her kesiminin beklediği huzur, barış, demokrasi ve özgürlüklere kavuşmasıdır.”

"HEPİMİZİN UMUDU, ÇABASI SİLAHLARIN SUSMASI"
Zana, bir gazetecinin “Nasıl duygular içindesiniz, neler hissediyorsunuz?” sorusu üzerine “Arkadaşlar bu zemin duygularımızı ifade edeceğimiz bir zemin değil, daha çok mantığımızı çalıştırabileceğimiz ve ortak çözümleri arayacağımız bir zemindir” dedi. Zana, “Yaptığınız diyalog çağrısı aynı zamanda silahların susturulması yönünde bir çağrı mı?” sorusuna da “Aslında bu silahların çoktan susması gerekirdi. Hepimizin umudu, çabası o; bir an önce silahların susması, insanın konuşmasıdır” yanıtını verdi.

"TÜRK MİLLETİ YERİNE TÜRKİYE MİLLETİ"
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Zana, 1991 yılındaki yemin töreninde yemin bittikten sonra Kürtçe olarak, "Bu yemini Türk ve Kürt halklarının kardeşliği için yapıyorum" demiş hakkında açılan dava üzerine 1994 yılında Meclis’ten gözaltına alınarak tutuklanmıştı. O nedenle gözler en çok onun üzerindeydi.

Cezaevinde 10 yıl yattıktan sonra yeniden Meclis’e Diyarbakır milletvekili olarak dönen Zana’nın yemin etmesi ilgiyle izlendi. Kısık bir sesle yemini eden Zana yemin bittikten sonra kürsüden ayrıldı. Meclis Başkanı Cemil Çiçek de bir düzeltme yapmasına gerek görmeden teşekkür etti.

Ancak daha sonra Zana’nın yemin ederken "Türk milleti" yerine Türkiye milleti dediği iddia edildi. Zana basın mensuplarının bu sorusu üzerine, "Önceden planladığım bir şey değildi. Demek ki bilinçaltı" dedi.

TBMM 'uygun' buldu
TBMM Başkanlığı, Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana'nın Anayasa'ya uygun şekilde yemin ettiğinin tespit edildiğini bildirdi.

TBMM Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, medyada yer alan haberlerde Zana'nın yemin ederken ''Türkiye Milleti'' ifadesini kullandığı iddiasının yer almasına üzerine kayıtların tekrar incelendiği kaydedildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
''Ses kayıtları ve görüntülerin incelenmesi sonucu Zana'nın yemin ederken 'Türkiye' değil 'Türk Milleti' ifadesini kullandığı tespit edilmiştir. Anayasadaki yemin metni, hem Meclis Başkanı hem de kürsüde görevli yasama bürokratları tarafından takip edilmekte, herhangi bir eksiklik olması durumunda hatip, Meclis Başkanı tarafından uyarılmaktadır. Kaldı ki Genel Kurulda Zana'nın yeminiyle ilgili herhangi bir itiraz dile getirilmemiştir. Dolayısıyla Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana Anayasaya uygun şekilde yemin etmiştir.''
Kaynak:birgun.net

28 Eylül 2011 Çarşamba

BDP 1 Ekim '2011 Tarihinde Meclis Çalışmalarına Katılacağını Açıkladı


Ve BDP son kararını açıkladı

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP’nin 1 Ekim'de Meclis'te olacağını açıkladı.

İşte Demirtaş’ın Diyarbakır'da düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmadan satır başları:

Bir kez daha Diyarbakır'da grup toplantımızı gerçekleştiriyoruz. Siyasi sürecin bu kadar yakıcı olduğu, beklentilerin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde bizler sorumluluğumuzun gereği olarak her hafta toplandık. Bu yakıcı siyasi sürecini konuşacağız, sizlerle paylaşacağız. Meclis'le ilgili kararımızı toplantının sonunda sizlerle paylaşacağız. Yaşanan çatışmalarda, saldırılarda yaşamını yitiren herkese Allahtan rahmet diliyorum.

BÜTÜN ÖLÜMLER DURMALIDIR

Ölenlerin kimliğine bakmadık, herkes için acıyı paylaştık. İnsan olmanın insan erdeminin gereği budur dedik. Bütün ölümler durmalıdır, ölümlerin hepsi sarsıcıdır.

Bizlerin toplumun bütün sorunları çözmekle, çözme mevkiinde yer alan siyasetçiler bu ölümleri durdurmalıyız. Biz BDP olarak bize ne sorumluluk düşüyorsa yerine getirdik

ÖNCE İNSANLIĞIMIZ SORGULANIR

Anne karnında daha doğmazdan mağdur olan bebekler için çaba sarf etmezsek önce insanlığımız sorgulanır. Bu trajedileri özellikle 90'lı yıllarda tattığımız bu acıları tekrar tekrar yaşama istemiyoruz. Çocukların ölü bedenlerini izlemek istemiyoruz. Türkiye’nin en acı meselesi savaş sorunudur

Arkadaşlarımız cenazeden geliyor, genç bir bedeni toprağa verip geldiler. Barışı en çok biz isteyeceğiz, biz savunacağız.

TÜRKİYE DUYGU DÜZENİNDE BÖLÜNMÜŞTÜR

Yaşanan her ölüm Türkiye'nin acısıdır. Böyle bakarsak en büyük adımı atmış oluruz. Özellikle hükümetin kışkırtmasıyla Türkiye duygu düzeninde bölünmüştür. Çünkü insanlar ölenlerin kimliğiyle sevinip veya üzülüyorlar. Bölünmeyse işte budur bölünme. Sınır olsa ne olur olmasa ne olur bölünme budur işte.

Bu ölümleri yeniden yeniden savaş kışkırtmasına dönüştürmek yerine başta Başbakan olmak üzere herkes elini vicdanına koysun. Barış bir adım yakından halkın karşısına çıksınlar, topu başka yere atmasınlar artık. Bir kez daha annesinin karnında böyle bir olayla gözlerini açan ve sonra hayatını kaybeden bebeğimiz için rahmet diliyorum. Acımızı halkımızla paylaşıyoruz, hepimizin başı sağ olsun.

TEK YOL: DEMOKRATİK MÜZAKERE

acı tabloyu her gün yeniden yaşamak istemiyorsak tek yol var. Demokratik siyaset, demokratik çözümler ve müzakeredir. Eğer siyaset olarak demokratik yolları açma konusunda kimse adım atmıyorsa kimse barış adımından söz edemez.

Demokratik siyaset kanalları açılıyor mu çaba sarf ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Şırnak'tan İstanbul'a kadar gözaltına alınmış her bir arkadaşımız bu kanlı tabloyla savaşmak için mücadele veriyor. Sayıları 3500'i buldu gözaltına alınanların.

AKP, CHP veya diğer partilerin 3 bin üyesini tutuklayın, o parti ayakta kalsın biz özür diler, alkışlarız. Biz bugüne kadar demokratik siyasetten hiç kaçmadık. Biz bütün konuşmalarımızda 20 yıldır söylüyoruz Diyalog, diyalog, diyalog.

Kolunu kanadını kırdığınız, cezaevine tıktığınız siyasetle müzakere yöneteceksiniz. Mahkemede kendi dilinde konuştuğu için hakaret ettiğiniz kişiyle mi müzakere edeceksiniz. Biz hazırız ederiz. Ama sizin bu durumu kabullenmek için en az bizim kadar siyasi cesaretiniz olmalı.

Biz Sayın Öcalan’la görüşün, PKK ile görüşün dediğimizde kıyameti kopardılar. Diğer tarafta görüşme yapıyorlardı. Yapsınlar da bize o kadar saldırmanın ne anlamı vardı. Başka yöntemle muhatapları birbirine düşürerek bu sorunu birkaç yıl daha ötelerim diyorsa çok sakıncalı bir durumdur.

Ama adadaki tecrite son verilip, müzakerelere devam edilirse ki halk buna karşı değil. Hassasiyet varsa barış konusunda hassasiyet var, görüşün diyorlar. Halk bunu istiyor. Gidip ABD’den dileneceğinize konuşun halkınızla. En erdemli yöntemi neden seçmiyorsunuz?

Sorunun nasıl çözüleceği belli. Başbakan’a çağrı yapıyoruz. Bütün meseleleri müzakere etmeye hazırız, çözüm sunmaya hazırız. Barış istiyorsak en anlamlı çabadır.

Bu kadar siyasi soykırıma rağmen çözüm adına müzakereye hazır diyoruz. Kimse BDP’yi, bloğu sorumluluktan kaçmakla suçlamasınlar. Karşımızda verdiği sözü tutabilen, iktidar mücadeleleriyle uğraşmak yerine bu soruna odaklanmış bir muhatap istiyoruz. Başbakan ne demek istediğimizi anlıyordur.

ABD'YE YALVARMAYIN, DESTEĞİ BİZ VERELİM

Hükümet çözüm önerilerin nasıl yaklaşır bilmiyoruz. Çünkü AKP’de görev yapan kişilerin niyetinden bağımsız hükümetin ve AKP’nin barışı getirme konusunda iradesiz olduğunu düşünüyoruz. Ama bir parti politikasına dönüşme konusunda AKP’nin bir açmaz içinde olduğunu düşünüyoruz. AKP yüzde 50 oy bandına ulaşılsın diye binbir hareket yapıldı

Gidip ABD’ye yalvarmayın gelin o desteği biz size verelim. Bize samimi bir yaklaşım göstermenizi istiyoruz. Sizleri kandırıyorlar. Sizin verginizle alınan bombalarla gidip boş dağları bombalıyorlar sizi kandırıyorlar. Türkiye toplumu savaşa karşı sesini yükseltmelidir. Bu konuda Türkiye toplumu buluşabilir. Etnik ayrıştırma, etnik çatışmaları karşı karşıya getirme politikaları vardır

Daha önce Meclis’e dönüş meseleleri ile ilgili olarak AKP ile çözüm arayışı içerisindeydik. Asıl protokülün halkımızla olması gerektiğini kararlaştırdık. Değerli haklarımız yıllardır sürdürdüğümüz demokrasi seçiminle bir zafere imza attınız. Gerektiğinde canını bile ortaya koyarak bu süreci zafere taşıyan arkadaşımıza teşekkür ediyoruz.

SEÇİMLER SONRASI OLUMLU HAVA YERİNİ KASVETE BIRAKTI

Tutuklu olan arkadaşlarımızın tahliyelerini önlediler. Müzakerelere bir andan son vererek yeni bir ezme politikasını başlattılar. Seçimler sonrası oluşan olumlu hava yerine kasvetli bir ortama bıraktı. Bizler sorumluluğumuzun gereği hiç birşey olmamış gibi davranamazdık. O nedenle o günün koşullarında aldığımız boykot kararı son derece haklı bir karardı. TBMM başkanını çağrısı üzerine AKP yetkililerinle 2 kez bir araya geldik, gerekçelerimizi söyledik. Asıl derdimizin savaşı önlemek olduğunu söyledik, ısrarcı olduk

Başbakan ‘yemin etmezlerse görüşmem’ diyerek şantaj yaptı. Bütün iyi niyetli yaklaşımlarımıza saldırıyla karşılık verildi. Çok yoğun psikolojik bir baskıya tabii tutulduk. Bugüne kadar boykot tavrımızı sürdürdük. Bu nedenle bizlerin AKP ile uzlaşma arayışı gerçek bir barış arayışıydı. Biz hiçbir zaman Meclis’e dönmek için izin istemedik. 'Meclis halkındır' dedik

1 EKİM'DE MECLİS'TEYİZ

Herkes şunu iyi anlamalı ki BDP’nin boykotu değildir. Boykot tavrımızın arkasında durarak bizlere destek olan halkımıza teşekkür ediyoruz. Bu bir direnişti tavırdı. Bugüne kadar Meclis’e dönmemiz konusunda yapılan bütün görüşlere ciddiyetle bakıyoruz. Savaşa karşı barışı daha güçlü savunmak için. Halkımıza daha güçlü olmak adına, ezilen bütün toplumlara verilen sözlerimizi yerine getirebilmek için, AKP’yi geriletmek için 1 Ekim’den itibaren Meclis çalışmalarına katılacağımız açıklıyoruz

Kaçırılan barış fırsatının Meclis’e dönüş kararımızla birlikte tekrar gözden geçirileceğiniz umuyoruz. 1 Ekim’de Meclis’e dönüyoruz. Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bu halkımızla yaptığımız bir protokoldür. Omuz omuza yürüyüşe devam edeceğiz. Yolumuzda yürümeye devam edeceğiz.hürriyet

5 Eylül 2011 Pazartesi

Yolun Açık Olsun Kardeşim Arda


'Yolun açık olsun kardeşim Arda' 
Türkiye ile Kazakistan arasında 2 Eylül'de oynanan futbol maçın ardından mikrofonlara konuşan Arda Turan'ın sözleri bugün Ankara'da gerçekleştirilen Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) 
2. Olağan Kongresi'nde de alkışlarla karşılandı.

Maçın ardından kendisine uzatılan mikrofonlara, "Attığım golü Türkiye Cumhuriyeti'ndeki bütün halkların şehit olan evlatlarına armağan ediyorum. Bütün Türk evlatlarına armağan ediyorum." diyen Arda'nın bu sözleri, iki gün boyunca başta sosyal iletişim ağları olmak üzere pek çok mecrada yankı uyandırmıştı.

"Hiçbir gerekçe bir insanın ölmesi için yeterli değil"
Konuyla ilgili Radikal gazetesine konuşan Arda Turan, sözlerine şöyle açıklık getirdi:

"İnsanlar ölmesin istiyorum. Her gün ölüm haberleri geliyor. Türkiye Cumhuriyeti askeri üniformasıyla ölenler olduğu kadar kandırılıp dağa çıkan ve orada ölen gençler var. Ne uğruna ölüyorlar? Bilmiyoruz. Ancak hiçbir gerekçe bir insanın ölmesi için yeterli değil. Bunca zaman bir arada bu topraklarda hep beraber yaşadık. Ve barış içerisinde yaşadık. Bütün bu ölümlerde ocaklar yanıyor. Ben kimsenin ocağı yanmasın, kimse ölmesin istiyorum. Söylemek istediğim bu."

Arda'ya BDP'den alkış
Arda Turan'ın bu sözleri, bugün Ankara Taner Kışlalı Spor Salonu'nda gerçekleştirilen BDP Kongresi'nde de yer buldu.

Kongreye konuk siyasi parti temsilcisi olarak katılan Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Alper Taş, Türkiye-Kazakistan milli maçının ardından "Attığım golü Türkiye Cumhuriyeti'ndeki bütün halkların şehit olan evlatlarına armağan ediyorum" diyen futbolcu Arda Turan'a selam göndererek, ""Arda kardeşime buradan selam olsun" dedi. Taş'ın bu sözleri salondan büyük alkış aldı. 

19 Ağustos 2011 Cuma

Selahattin Demirtaş PKK Bana Göre İyi Yapmıyor


'PKK bana göre iyi yapmıyor'
BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, Çukurca saldırısında şehit olan askerlerin ailelerine, “O tabutların içinde yatanlar sadece onların çocukları değil hepimizin vicdanı, ruhu ve kardeşidir. Onlar bu savaşın kurbanıdır, sorumlusu değil. Sorumlu olan çözüm üretemeyen siyasettir. Başta AKP olmak üzere hepimizin” sözleriyle seslendi.

18 Ağustos 2011 Perşembe

Sırrı Süreyya Önder Çukurca Saldırısında Hayatını Kaybeden Askerlere Rahmet Diliyorum Hepsinin Acısı Yüreğimedir


Çukurca saldırısına Sırrı Süreyya yorumu: Hepsinin acısı yüreğimde
Türkiye Barış Meclisi üyeleri, Kürt sorununda yaşanan son gelişmeleri değerlendirmek üzere bir grup akademisyen, yazar, sanatçı ve barış aktivistiyle birlikte barış çağrısı yaptı. BDP'li Sırrı Süreyya Önder, dünkü saldırıda şehit olan askerler için, “Hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. Hepsinin acısı yüreğimdedir.” dedi.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

BDP Hakkari Çukurca'da Gencecik İnsanların Yaşamını Yitirmesi Ortak Acımızdır Yüreğimizde Hissediyoruz Değerli Türkiye Halkıyla Paylaşıyoruz


BDP'den ilk açıklama
Hakkari Çukurca'da yaşanan saldırı sonrasında BDP Genel Başkan vekili Hamit Geylani, yazılı bir açıklama yaptı. BDP Genel Başkan Vekili Hamit Geylani, Hakkari'deki terör saldırısıyla ilgili olarak, ''Yaşadığımız günler daha fazla tehdit ve daha fazla şiddetle geçiştirilebilecek günler değildir. Acıları daha fazla artırmadan durdurmanın tek yolu akılla hareket ederek, sorunları diyalogla çözmenin zeminini güçlendirmektir'' dedi.

14 Ağustos 2011 Pazar

Çemişgezek Jandarma Karakolu Bahçesinden 7 Kişinin Kemikleri Çıktı


Karakol bahçesinden kemik çıktı 
Dersim'in Çemişgezek İlçesi'nde 14 yıl önce çıkan çatışmada yaşamını yitiren 24 kişinin gömüldüğü toplu mezar kazıları sürüyor. Çemişgezek Jandarma Karakolu'nun bahçesinde yapılan kazıda 7 kişiye ait olduğu belirtilen kemiklere ulaşıldı.

Karayılan Yakalanmadım Buradayım


TRT, Karayılan'ı bugün de yakalayamadı 
Anadolu Ajansı ve TRT, İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi'nin, Fars Haber Ajansına yaptığı açıklamaya dayanarak, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan'ın, İran tarafından yakalandığını iddia etti.

9 Ağustos 2011 Salı

Kemal Burkay Abdullah Öcalan'a Düşman Değilim

Kemal Buray Abdullah Öcalan'a Düşman Değilim
Burkay: Öcalan'a düşman değilim 


AKP hükümetinin daveti üzerine 31 yıl aradan sonra Türkiye'ye dönen ve AKP'li bakanlar tarafından sıcak bir şekilde karşılanan PSK Lideri Burkay, "düşünsel olarak kendime yakın buluyorum" dediği HAK-PAR'ı ziyaret etti.

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Demokratik Özerkliği Anlama Çabası / Melih Pekdemir

Demokratik özerkliği anlama çabası 
Demokratik özerklik, özel olarak Kürt sorununun çözümü genel olarak demokratikleşme yönünde önemli (ve hatta olmazsa olmaz) adımlarından birisi olarak, Kürt siyasi hareketi tarafından gündeme getirildi. Önümüzdeki dönemde yeni anayasa tartışmalarında başlıca konulardan birisi belli ki bu olacak.

7 Ağustos 2011 Pazar

Barış Ve Demokrasi Partisi İsim Değiştiriyor


BDP isim değiştiriyor 

Kongre çalışmalarını sürdüren BDP, isim değişikliğine gidiyor. Halk toplantılarından yeni isim için öneriler alan BDP tüzüğündeki yüzde 40 cinsiyet kotasını hayatın her alanında hayata geçirmeye çalışıyor.

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Selahattin Demirtaş Ülkenin Bir Bayrağı Vardır O Bayrağın Korunmasından Yanayız


'Ülkenin bir bayrağı vardır, o bayrağın korunmasından yanayız'
Barış ve Demokrasi Partisi'nin yapacağı kongre öncesi (BDP) Grup Başkanı ve Hakkari Milletvekili Selahattin Demirtaş Hakkari'ye geldi. Hakkari sokaklarında dolaşarak vatandaşlarla sohbet eden Demirtaş, gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Demirtaş, "Kimse tek dille , tek milletle, tek ırkla yürüyeceğiz diyemez. Ülkede teklikten bahsedileçekse bu anlamda biz sınırların birliğinden, tekliğinden yanayız. Ülkenin bir bayrağı vardır. Biz elbette ortak değer olarak bayrağın korunmasından yanayız. Biz birden fazla devlet oluşsun demiyoruz. Bu ülkede birden fazla dil ve halk vardır. Bunların birlikte yaşamasının formülü demokratik özerkliktir" dedi.

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Öcalan Benim Yapacaklarım Bitti Taşeronluk Yapmayacağım


Öcalan: Benim yapacaklarım bitti
Abdullah Öcalan, 27 Temmuz Çarşamba günü İmralı’da avukatlarıyla yaptığı görüşmede yine çok önemli açıklamalarda bulundu. Devlet ve Kandil’e seslenen Öcalan, “Benim yapacaklarım bitti. Bundan sonra benim rolümü sürdürmem için sağlık, güvenlik ve özgür hareket alanının sağlanması gerekiyor. Artık bunlar olmadan hiçbir şey yapmıyorum” dedi. Siyasi gözlemciler, bu açıklamayı, Öcalan’ın "Beni İmralı’dan çıkarın" mesajı olarak yorumluyor. Öcalan’ın ‘Kandil de devlet de beni taşeron olarak kullanıyor’ söylemi ise devlete yönelik "Ben aradan çekilirsem Kandil’le baş başa kalırsınız" mesajı olarak yorumlanıyor. Öcalan’ın açıklamaları özetle şöyle:

1 Temmuz 2011 Cuma

Boykotçu Milletvekilleri Meclis Çalışmalarına Katılabilir Mi Hukuki Bir Engel Var Mı


Boykotçu vekiller Meclis çalışmalarına katılabilir mi? 
Milletvekili oylarıyla kabul edilen Danışma Kurulu önerisine CHP'li Muharrem İnce'nin de imza koyması tartışma konusu oldu. Tutuklu vekillerin tahliye edilmemelerinin ardından CHP ve BDP’lilerin “Yemin boykotu”, “Yemin etmeyen vekiller Meclis çalışmalarına katılabilir mi” sorusunu da gündeme taşıdı.

Ahmet Türk Şerafettin Elçi Cumhurbaşkanı Gül'le Görüşmesi

Ahmet Türk Şerafettin Elçi Cumhurbaşkanı Gül'le Görüşmesi
Ahmet Türk'ten açıklama
Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ve Şerafettin Elçi, Meclis'teki boykot kriziyle ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü. Köşk'teki görüşmenin ardından Ahmet Türk, Cumhurbaşkanı'nın kendilerine pozitif enerji verdiğini söyledi. İşte Türk'ün açıklamaları:

30 Haziran 2011 Perşembe

Demirtaş Diyarbakır Milletvekillerinin Tamamı İstifa Etsin Ara Seçim Yapılsın

Demirtaş Diyarbakır Milletvekillerinin 11'i İstifa Etsin Ara Seçim Yapılsın Dedi, Diyarbakır Milletvekillerinin Tamamı İstifa Etsin Ara Seçim Yapılsın, Demirtaş Diyarbakır Ara Seçim Yapılsın, Demirtaş Diyarbakır Milletvekilleri İstifa Etsin Ara Seçim Yapılsın.

Demirtaş Diyarbakır Milletvekillerinin Tamamı İstifa Etsin Ara Seçim Yapılsın
Hatip Dicle'nin Milletvekilliğinin YSK'ca düşürülerek yerine AKP'li Oya Eronat'ın Milletvekili sayılması, bağımsız milletvekilerinin meclisi boykot etmesine neden olmuştu. Konunun çözümüne ilişkin açıklama yapan Hakkari Milletvekili Selahattin Demirtaş; "Diyarbakır Milletvelillerinin 11'ide istifa etsin, Diyarbakırda ara seçim yapılsın" dedi.

27 Haziran 2011 Pazartesi

26 Haziran 2011 Pazar

Abdullah Öcalan Pratik Adım Yoksa Meclis'e Gitmeye Gerek Yok Dedi

Abdullah Öcalan Pratik Adım Yoksa Meclis'e Gitmeye Gerek Yok Dedi, Abdullah Öcalan Gitmeye Gerek Yok Dedi, Abdullah Öcalan Bağımsızların Meclis'e Gitmeme kararlarına Destek Oldu Pratik Adım Yoksa Meclis'e Gitmeye Gerek Yok Dedi.

Abdullah Öcalan Pratik Adım Yoksa Meclis'e Gitmeye Gerek Yok Dedi
Abdullah Öcalan, Hatip Dicle’ye ilişkin YSK kararını “AKP’nin de içinde olduğu büyük karanlık bir komplo” olarak değerlendirerek, BDP ve Blok’un Meclisi boykot kararına destek verdi. Öcalan, “Hükümet söz versin yeter deniliyor. Aslında yetmez. Artık Siyasi İktidar tarafından pratik adımların atılması gerekmektedir” dedi. İmralı’daki heyetle yaptığı görüşmelerin hayata geçmesi gerektiğini vurgulayan Öcalan, “Bunun en önemli önceliklerinden biri de KCK davalarının da derhal tasfiye edilmesi, lağvedilmesidir” diye belirtti.