CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin Koalisyon İlkelerini Açıkladı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı koalisyon hükümeti ilkelerini açıkladı. Kılıçdaroğlu, "13 yıllık bir süreç yaşadık. Demokrasiyle başlanan ama otoriter eğilimi artan bir süreci yaşadık. Bu sürece 7 Haziran seçimlerinde son verildi. O zaman ne yapmalıyız, hangi ilkeler etrafında birleşmeliyiz, Türkiye'yi nasıl yeniden onarmalıyız? Bunun için belli kurallardan yola çıkmamız gerekiyor." dedi.
İşte CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:
- 13 yıllık bir süreç yaşadık. Demokrasiyle başlanan ama otoriter eğilimi artan bir süreci yaşadık. Bu sürece 7 Haziran seçimlerinde son verildi. O zaman ne yapmalıyız? Hangi ilkeler etrafında birleşmeliyiz? Ve Türkiye'yi nasıl yeniden onarmalıyız? Bunun için belli kurallardan yola çıkmamız gerekiyor.
- 1-Can ve mal güvenliğimizi güvence altına alacak, hukukun üstünlüğüne dayalı bir hukuk sistemi. Hukukun üstünlüğü asla gözardı edilmemeli.
- Bu süre içinde ikinci temel konu, hukukun üstünlüğünü sağlayacağız ama 12 Eylül darbe hukukunun tamamen değişmesi lazım. Yüzde 10 seçim barajı, YÖK belası, bunların tamamının kalkması lazım.
- 12 Eylül darbe yasalarını temizlemek, parlamenter sistemimizi güçlendirmek anlama geliyor. Yasama ve yargı, yürütmenin arka bahçesi olmamalı. Bakın bu bizim değerlerimizle de örtüşen bir uygulamadır. 200 yıllık bir parlamenter sistemi daha güçlü hale getiriyoruz.
- Güçler ayrılığı ilkesini gerçekten yerli yerine oturtabilirsek demokrasimiz güçlenecek.
- Üçüncüsü, Siyasi ahlak yasası. Siyasetin ne kadar kirlendiğini sokaktaki vatandaş da biliyor. Kesinlikle siyasi ahlak yasası çıkmalı. Siyaset düzgün temiz namuslu insanların görevi olmalıdır. Siyaset zenginleşme aracı olmamalıdır.
- Dördüncü ilkemiz, güçlü bir sosyal devlet. Eğer Türkiye güçlü olacaksa, güçlü bir sosyal devletle olur. 17 milyonun yoksulun olduğu Türkiye’ye hiç kimse güçlü devlettir diyemez. Bu bağlamda biz, bunun olması için alt parametrelerimizi de belirledik. Emekliye, bayramlarda iki maaş ikramiye verilmesi. Çiftçi kayıt sistemini esas alarak, mazotun 1,5 lira olması. 21’nci yüzyılın çağdaş köle sistemi olan taşeron sisteminin tamamen kaldırılması. Asgari ücretin, açlık sınırının üstüne çekilmesi yani 1500 liraya çekilmesi. Bunlar bizim olmazsa olmazlarımızdır.
- Beş, Cumhurbaşkanı anayasal sınırların içine çekilmelidir. O makam her şeye maydanoz olan makam değildir. O makamın özel bir ayrıcalığı vardır. Az konuşur, öz konuşur. Konuşurken 77 milyon insan dikkatle dinler. Eğer bu iş çığrından çıkmışsa, kesinlikle Cumhurbaşkanı'nın anayasal sınırlar içine çekilmesi, bizim temel ilkelerimizden birisidir
- Hele hele koalisyon görüşmelerinin devam ettiği bu süreçte, kendisinin birinci aktör olarak ortaya çıkması asla kabul edilemez. Koalisyon görüşmelerini yapacak kişi, sayın cumhurbaşkanının yetki vereceği kişidir. Bizimle ne görüşülecek? Niçin koalisyon yapmıyorsunuz mu diyecek? Öyle gizli kapaklı ortamlarda olması da çok şık değildir. Arka kapı diplomasisine evet, ama gizli kapaklı ikna edelim, buna bizim kapılarımız kapalı.
- Altıncı ilkemiz, örtülü ödeneği bir kişi kullanır. Cumhuriyetin geleneğinde de bu vardır. Kullanan kişi de başbakandır. Örtülü ödenek başbakanın namusuna havale edilen bir paradır. İki kişi, örtülü ödeneği kullanamaz. Başbakandan gizli cumhurbaşkanı nasıl örtülü ödenek kullanacak? Bunun da kaldırılması lazım.
- Yedi, kesinlikle yeni bir dış politikaya ihtiyacımız var. Türkiye son 13 yılda dünyadan soyutlandı. Bu seçim sonuçları kazançtır dedim, ama unutmayın bütün uygar dünya bizimle dost olan ülkeler onlar da rahat bir nefes almışlardır.
- Barış eksenli ülkenin çıkarları üzerine inşa edilmiş yeni bir dış politikaya ihtiyacımız var. türkiye hem bölgesinde, hem dünyada saygın bir ülke olmak konumundadır. Sözü dinlenen ülke olmak konumundadır. Bunu ancak ve ancak CHP yapar. Açık ve net söylüyorum.
- Sekiz, bu ülkenin nüfusunun yarısı genç. gençleri potansiyel suçlu olarak gören siyasal düşünceyi asla ve asla kabul etmiyoruz. Hiçbir meydan Türkiye’de gençlere yasaklanmamalıdır. Gençler enerjilerini meydanlarda boşaltacak. Dolayısıyla konuşan ve üreten bir Türkiye, gelişen bir Türkiye, özgürlüğü tadan bir Türkiye bunu yapmak zorundayız.