Haşhaşiler Kimdir Haşhaşiler Kim Haşhaşın Anlamı, haşhaşinlerin tarihi, haşhaşinler tarihte ne yaptı, haşhaşon suikastlar, haşhaşinler selçuklu ilişkisi.
Haşhaşiler Kimdir
Haşhaşinler veya Haşhaşin Tarikatı 1090 yılının Eylül ayında İsmaili din adamı Hasan Sabbah tarafından kurulmuş bir dini tarikat ve siyasi bir örgüttür. Haşhaşiler, aslında ezoterik gizli batıni herhangi bir islam tarikatından çok da farklı olmayan bir tarikattır. Tarikatın adı ismaililiktir şiiliğin daha radikal bir uzantısıdır. Daha çok suikastleriyle tanınan gizli bir topluluktu.
Haşhaşiler Kimdir
Haşhaşinler veya Haşhaşin Tarikatı 1090 yılının Eylül ayında İsmaili din adamı Hasan Sabbah tarafından kurulmuş bir dini tarikat ve siyasi bir örgüttür. Haşhaşiler, aslında ezoterik gizli batıni herhangi bir islam tarikatından çok da farklı olmayan bir tarikattır. Tarikatın adı ismaililiktir şiiliğin daha radikal bir uzantısıdır. Daha çok suikastleriyle tanınan gizli bir topluluktu.
“Haşhaşin” kelimesinin kökeni ve anlamı 19.yy’a kadar Batı dünyasında tartışma konusu olmuştur. 19 Mayıs 1809 tarihinde Silvestre de Sacy’nin İnstute de France’da yayınladığı bildiride kelimenin etimolojisine getirdiği açıklama kabul görmüştür. Sacy’e göre Batı dillerinde “suikastçi, kiralık katil” gibi anlamlara gelen ve en erken Haçlı Seferleri kayıtlarında rastlanan “assasini, assissini, heyssisini” gibi kelimelerin kökeni Arapça’daki “haşhaş” kelimesidir. Bu kelimenin çoğulu ise “haşhaşiyün, haşhaşin” gibi kelimelerdir.
Tarikat 11.yy’da İsmaililik mezhebi esaslarına dayanan Fatımiler devleti içindeki dinsel bir hizipleşme sonucu ortaya çıkmıştır. Bu hizipleşme sonucu ortaya çıkan iki koldan biri olan Nizarilik kolunun temsilcisi olan Haşhaşin Tarikatı önce İran sonra da Suriye’ye yayılmıştır.
Kuşatılması ve ele geçirilmesi güç kaleler temelinde örgütlenmiş olan Haşhaşin Tarikatı önemli kişilere yönelik suikastlere dayanan etkili bir askeri strateji geliştirerek Orta Çağ İslam dünyasında çok önemli ve farklı bir güç olarak ortaya çıkmıştır.
Haşhaşin Tarikatı ideolojik açıdan dönemin Sünni siyasi ve dini çevrelerini düşman olarak görmüşlerdir. Özel olarak da Abbasi Halifeliği ve onun koruyucusu olan Büyük Selçuklu Devleti esas düşmanları olmuştur. Bununla birlikte Haşhaşinlerin Haçlıları ve Moğolları hedef alan bazı saldırıları da olmuştur.
Haşhaşinlerin Önemli Suikastleri
Selçuklu veziri Nizamülmülk (16 Ekim 1092)
İsfahan Müftüsü, Keramiyye tarikatı lideri, Bayhan valisi (1101-1103)
İsfahan kadısı Ubeydullah el-Hatib, Nişabur Kadısı (1108-1109)
Ahmet ibn Nizamülmülk’e suikast girişimi
Kürt emir Ahmedil
Fatımi Devleti ordular komutanı el Efdal (1121)
Selçuklu veziri Muineddin Kaşi (16 Mart 1127)
Abbasi halifesi Müsterşid (1134)
İsfahan, Meraga ve Tebriz valileri ve Kazvin Müftüsü
Abbasi halifesi er Raşid (6 Temmuz 1138)
Selçuklu Sultanı Davud
Kahistan, Tiflis ve Hemedan kadıları
Humus hükümdarı Cenah-üd Devle (1 Mayıs 1103)
Efamiye Kalesi hükümdarı Halef ibn Mülaib
Selçukluların Musul Emiri Mevud (1113)
Şam hükümdarı Böri (7 Mayıs 1131)
Fatımi halifesi el Amir (1130)
Trablus kontu II.Raymond (1140)
Selahaddin Eyyubi’ye iki suikast girişimi (1174 ve 22 Mayıs 1176)
Kudüs Latin Krallığı hükümdarı Montferratlı Conrad (28 Nisan 1192)
Halep hükümdarının veziri Şehabeddin ibn-ül Acemi
Antakyalı IV. Bohemond’un oğlu Raymond (1213)
Haşhaşin Örgütlenmesi ve Askeri Taktikler
Hasan Sabbah'ın kurduğu Haşhaşin Tarikatı sıkı bir hiyerarşi ve katı kurallara dayanmaktadır. Tarikat kendi örgütlenmesini da've (Farsça davet) olarak adlandırmıştır. Tarikatın temsicileri "davetçiler" anlamındaki dailerdir. Dailerin en alt kademesinde "davete cevap veren" anlamına gelen müstecipler, en üst kademede ise "delil" manasına gelen hücce yani baş dai yer almaktadır. Cezire, dainin faaliyet gösterdiği bölgedir. İsmaililer de diğer mezhepler gibi dini liderlerine şeyh, pir, ata gibi ünvanlarla hitap eder. Tarikat mensuplarının birbirleri için kullandıkları terim ise "yoldaş" anlamına gelen refiktir. Sıklıkla "fedai" olarak bilinen suikastçiler ise tarikat tarafından esasiyun olarak adlandırılmıştır.
Haşhaşiler tarihte kendilerinden önce pek görülmemiş olan bir askeri taktik geliştirdiler. Özel olarak tek bir önemli kişiyi öldürmek olan suikastı temel askeri taktik olarak kullanan Haşhaşiler, suikastı da kendilerince dini ve psikolojik bir şekilde uygulamışlardır.
Haşhaşilerce yapılan suikastların hiçbirinde ok, zehir gibi silahlar kullanılmamıştır. Neredeyse tüm suikastlerde hançer kullanılmıştır. Diğer önemli husus ise suikasti gerçekleştiren Haşhaşinin kaçmaya çalışmaması ve öldürülen kişinin korumaları veya halk tarafından linç edilmesidir. Uzmanlar bunu Haşhaşilerin eylemlerine ayinsel bir hava katmak ve insanları korkutma, etkileme amacıyla bu şekilde yaptığını düşünmektedir. Haşhaşilerin bu eylem biçimi Batılılar tarafından günümüzün Müslüman intihar eylemcileri ile ilişkilendirilmiştir. Ancak Orta Çağ İslam Tarihi uzmanı Bernard Lewis göre Haşhaşilerin kendilerini öldürmeyip korumalar tarafından öldürülmesinin günümüzün intihar bombacılarının kendilerini öldürmesinden kesin biçimde ayrıldığını, İslam dinine göre ikincisinin günah sayıldığını belirtmektedir.
Haşhaşin Örgütlenmesi ve Askeri Taktikler
Hasan Sabbah'ın kurduğu Haşhaşin Tarikatı sıkı bir hiyerarşi ve katı kurallara dayanmaktadır. Tarikat kendi örgütlenmesini da've (Farsça davet) olarak adlandırmıştır. Tarikatın temsicileri "davetçiler" anlamındaki dailerdir. Dailerin en alt kademesinde "davete cevap veren" anlamına gelen müstecipler, en üst kademede ise "delil" manasına gelen hücce yani baş dai yer almaktadır. Cezire, dainin faaliyet gösterdiği bölgedir. İsmaililer de diğer mezhepler gibi dini liderlerine şeyh, pir, ata gibi ünvanlarla hitap eder. Tarikat mensuplarının birbirleri için kullandıkları terim ise "yoldaş" anlamına gelen refiktir. Sıklıkla "fedai" olarak bilinen suikastçiler ise tarikat tarafından esasiyun olarak adlandırılmıştır.
Haşhaşiler tarihte kendilerinden önce pek görülmemiş olan bir askeri taktik geliştirdiler. Özel olarak tek bir önemli kişiyi öldürmek olan suikastı temel askeri taktik olarak kullanan Haşhaşiler, suikastı da kendilerince dini ve psikolojik bir şekilde uygulamışlardır.
Haşhaşilerce yapılan suikastların hiçbirinde ok, zehir gibi silahlar kullanılmamıştır. Neredeyse tüm suikastlerde hançer kullanılmıştır. Diğer önemli husus ise suikasti gerçekleştiren Haşhaşinin kaçmaya çalışmaması ve öldürülen kişinin korumaları veya halk tarafından linç edilmesidir. Uzmanlar bunu Haşhaşilerin eylemlerine ayinsel bir hava katmak ve insanları korkutma, etkileme amacıyla bu şekilde yaptığını düşünmektedir. Haşhaşilerin bu eylem biçimi Batılılar tarafından günümüzün Müslüman intihar eylemcileri ile ilişkilendirilmiştir. Ancak Orta Çağ İslam Tarihi uzmanı Bernard Lewis göre Haşhaşilerin kendilerini öldürmeyip korumalar tarafından öldürülmesinin günümüzün intihar bombacılarının kendilerini öldürmesinden kesin biçimde ayrıldığını, İslam dinine göre ikincisinin günah sayıldığını belirtmektedir.