O cesetler bulunabilir
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi CHP'li Hüseyin Aygün TBMM’nde basın toplantısı düzenleyerek Özel Harekat polislerinden Ayhan Çarkın’la yaptığı görüşmenin ayrıntılarını anlattı. Aygün, görüşmeden izlenimlerini aktarırken “Çarkın’ın anlattıklarında samimi olduğu yönünde bir izlenime sahibim. Bir güç odağı tarafından ortaya atılan bir senaryonun parçası değil. Dört saat süren görüşmede Çarkın, zaman zaman gözyaşlarına boğuldu. Olayları ayrıntısına kadar anlatması ise konu ile ilgili çok şey bildiğini gösteriyor. Yer gösterme konusunda ceset bulunmaması kendisine dair inandırıcılık problemi oluşturduğunu biliyor. Olayların üzerinden 20 yıl geçmesi, coğrafyanın değişmesi ve dar bir alanda arama yapılması sonucu cesetlerin ortaya çıkmadığını savundu. Yeni bilgiler verebileceğini söyledi. Kamuoyuna verilmemek üzere birçok olay ve ismi bana aktardı. Verdiğim söz gereği bu isimleri açıklamayacağım. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Çarkın’ı ziyaret ederse eminim ki onlara da bu isimleri verir. Bu nedenle Komisyonun mutlaka bu konu ile ilgilenmesi gerekir” dedi.
O 'DERİN BİRİM' DİMDİK AYAKTA
Çarkın’la yaptıkları görüşmede kendisinin vicdanın Mehmet Ağar gibi rahat olmadığını anlattığını söyleyen Hüseyin Aygün, “Çerkın’a özellikle bağlı bulunduğu birimi sordum. Devlet içinde nasıl bir gizli yapı oluşturulduğunu öğrenmeye çalıştım. Çok açık yüreklilikle birimlerinin adının Özel Harekat Şube Müdürlüğü olduğunu söyledi. Yasal bir birim olarak Devletin bilgisi dahilinde bir dizi yasadışı iş yapıldığını söyledi. Yaklaşık 150 kişilik bu birimin birçok cinayeti işlediğini açık yüreklilikle anlattı. Kendisinin de yaklaşık 15-20 insan öldürdüğünü belirtti. Belki ilginç olan şu bu birimin şu anda da dimdik ayakta olduğunu söyledi. Değişen tek şeyin bu biçimi ile infazların yaşanmıyor olması dedi. Çarkın’la konuşmamda Devleti bir nevi terörist örgüt olarak niteledi. Benim için çok ürpertici bir tahlil olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.
'PİŞMAN OLANLARIN SAYISI ARTMALI'
Basın açıklamasından sonra görüştüğümüz Hüseyin Aygün, Birgün’ Gazetesi’ne yaptığı değerlendirme de Ayhan çarkın gibi bilgi veren insanların artması gerektiğini söyledi. Aygün, “Bunun için Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalı. Yasal güvence dahil her türlü olanak verilmeli. Bu için üzerine gidilmezse izlenimim odur ki Çarkın’da daha çok konuşamaz. İfadeler sonrası göz altına alınanların bırakılması Çarkın için bir hayal kırıklığı olmuş. Ama verdiği isimler noktasında daha detaylı bir araştırma yapılmalı” dedi.
EFEOĞLU CİNAYETİNDE BİR TANIK DAHA VAR
Ayhan Çarkın Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde öldürüldükten sonra kendilerine gömülmek üzere verilen Ayhan Efeoğlu için bir şahit olduğunu belirten Hüseyin Aygün, “çarkın bu kişinin hala görevde olduğunu ve çok iyi de bir insan olduğunu söyledi. Bu bilgiyi de savcılığa ilettiğini söyledi. Ayhan Çarkın Efeoğlu olayını anlatırken çok duygulandığını gördüm. Hatta bana Ayhan Efeoğlu’nun bir resminin hücre duvarında asılı olduğunu ve onunla adaşım diyerek sürekli dertleştiğini söyledi. Efeoğlu cinayetinin aydınlatılmasında hala görevde olduğunu söylediği kişinin bilgisine başvurulmasının önemli olacağını düşünüyorum. İlginç bir detayda ekibin sorgucular ve infazcılar olarak ayrılmış olduğunu söylemesi. Kendisinin sorgulara katılmadığını sadece infazlarda bulunduğunu söylüyor” dedi.
Hüseyin Aygün, Çarkın’la bir ikinci görüşmenin de mümkün olacağını belirterek, “Savcılığa söylemediği bayağı bilgiyi bana aktardı. Örneğin Muş’da öldürülen ve şehir mezarlığına gömülen 8 kişi veya Kilis’te öldürülen 60 yaşında bir isim gibi. Bu sayılar artabilir ve birçok olay da aydınlatılabilir. O yüzden bu anlamda çalışmalarıma devam edeceğim.
Neden önemli?
Hüseyin Aygün’ün anlattıkları ve Çarkın’ın daha önce konu ile ilgili yeterince ilgilenmediğini söylemesinden de ortaya çıkan bir durum var ki konu ile ilgili konuşması gereken kişiler daha hiç konuşmamış ya da düşüncelerine dahi başvurulmamış. Örneğin daha önce Çarkın’ın çeşitli basın yayın organları vasıtası ile “Benden çok bilgiye sahipler” dediği Ayhan Özkan ve Semih Süer bunlardan sadece ikisi. Aralarında emniyet mensubu olmayan kişilerin de olduğunu söyleyen Çarkın, bu kişilerden bazılarını Tarık Ümit cinayeti ile doğrudan ilişkilendiriyordu.
Kaynak:YAŞAR AYDIN / BirGün ANKARA