Seyit Rıza’nın torunu aslında ne dedi?
Gündemde Dersim tartışması var. Sabah ve Akşam gazeteleri, haberciliğin gereğini yapıp olayın yaşayan en önemli muhataplarından biriyle, Dersim katliamına karşı direnişin önderliğini yapan Seyit Rıza’nın torunuyla konuşmuşlar. Buraya kadar hiçbir sorun yok. Hatta BirGün olarak “Keşke biz daha önce davranıp Rüstem Polat’la biz röportaj yapsaydık” diye düşünmedik dersek yalan olur.
Ancak, iki gazetenin haberi veriş şeklinde sadece yorum farkıyla açıklanamayacak devasa farklılıklar var. Seyit Rıza’nın torunu Rüstem Polat, Akşam gazetesinin haberinde “Başbakan’ın özür dilemesi doğru ama faturayı Kılıçdaroğlu’na yüklemesi yanlış. O da acıyı bal eyleyen bir Dersim evladı” derken, aynı Polat’ın dilinden Sabah gazetesi şu manşeti atıyor: “Kılıçdaroğlu Özür Dilesin.” Hangi gazetenin yazdıkları doğruyu yansıtıyor gelin biraz daha yakından bakalım.
AKŞAM’IN DERDİ GERÇEKLER
Ebru Tokta Çekiç imzasıyla Akşam gazetesinde yayımlanan söyleşisinde Polat şunları söylüyor: “TC Başbakanı Erdoğan özür dilemiştir. Olumlu ve anlamlıdır. Sevindim, teşekkür ederim. Keşke bu açıklamayı partisinin toplantısında değil de Başbakanlık veya Meclis'te yapsaydı. Daha bağlayıcı olurdu. Ne kadar samimi, ne kadar politik bir argümünla bunu yaptı, göreceğiz! (…) Başbakan Erdoğan gerekeni yaptı, ancak faturanın Kılıçdaroğlu'na kesilmesini kabullenmiyorum. Kimse Dersim'i siyasi amaçlı kullanmasın! Kılıçdaroğlu, Tuncelili acılı bir aileden geliyor, acıyı bal eylemiş bir Dersim evladıdır. Ayrıca bu konuyu gündeme taşıyan CHP Milletvekili Hüseyin Aygün'e destek veriyorum, minnettarım.” Görüldüğü üzere Polat’ın Kılıçdaroğlu’na herhangi bir sitemi söz konusu değil tam aksine Polat CHP’li Aygün’e teşekkür ediyor, faturanın Kılıçdaroğlu’na kesilmesini eleştiriyor ve kendisi “acıyı bal eylemiş bir Dersim evladıdır” diyerek Kılıçdaroğlu’nun Tuncelili acılı bir aileden geldiğini vurguluyor. Akşam gazetesi söyleşiden iki başlığı öne çıkarıyor. Birinci sayfada; Polat’ın ağzından “Dedemin 40 lirası ve saati nerede?” diye soruluyor. Söyleşinin yer aldığı 13’üncü sayfada ise “Hiç kin ve nefret içinde olmadık” sözleri başlığa çıkarılarak, spotta da Dersimli Alevilerin CHP’yle sorunun bulunmadığı vurgulanıyor. Her iki başlık da Polat’ın söyledikleriyle uyumlu.
SABAH’IN DERDİ BAŞKA
Aynı isimle bir söyleşiyi de ‘Bizim Çalık’ın gazetesi Sabah’tan okuyoruz. Evrin Güvendik’in yaptığı söyleşide, Polat, yine tıpkı Akşam’a yaptığı gibi hükümetin özrünün olumlu bir adım olmakla birlikte yetersiz olduğunu vurguluyor: “Ancak yeterli değil. Başbakan'ın bu konuşmasını, özür dilemesini Başbakanlıkta ya da Meclis'te yapması gerekirdi. Yine de olumlu buluyorum. En azından özür diledi. (…)Mezar yerlerini söyler, arşivleri açar, komisyon kurarlarsa, boşaltılmış köylerimizi özlüyoruz, oralara dönmemize izin verirlerse, evlatlık verilen bebelerin kimlere verildiğini söylerlerse biz de huzur bulacağız.” Polat’ın bu sözleri söyleşinin içinde kaybolurken, Sabah’ın manşete çektiği söz ilginç: “Kılıçdaroğlu Özür Dilesin.” Oysa Polat söyleşide Başbakan’ın özrünün yetersiz olduğunu paragraflar boyu vurgularken, CHP’den tek cümleyle söz ediyor: “Başbakan özür dilemişse CHP adına da Kılıçdaroğlu özür dilesin.” Bu tek cümlenin röportajın özü olarak manşete çekilmesinin, habercilik mi yoksa sinekten yağ çıkararak CHP’ye ‘çakma’ çabası mı olduğunun takdirini size bırakıyorum.AHMET MERİÇ ŞENYÜZ/BİRGÜN