22 Kasım 2011 Salı

Kızıltepe'de Öleli Oluyor Bir Yedi Yıl Kadar

Uğur Kaymaz
Kızıltepe’de öleli oluyor bir yedi yıl kadar 
Uğur Kaymaz devlet tarafından katledileli yedi yıl oldu. Unutmayın. 2004 yılının Kasım 21 ‘inde Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, on iki yaşında küçücük bir çocuk on üç kurşunla öldürüldü. Cinayettir. Baba Ahmet Kaymaz da yanındaydı oğlunun. O da öldürüldü. O da cinayettir. Faili malum. Ama malum olan bir şey daha var ki, uzun yıllardır tanığıyız bazı cinayetlerin cinayetten sayılmadığı gerçeğinin.

Davanın sonunda, yasadışı örgüt üyelerine operasyon gerekçesiyle iki insanı öldürmenin sonucu dört polis için “meşru müdafaa”dan beraat etmek oldu. Unutmayın. Hâlbuki meşru müdafaa, uğranılan saldırı sonucunda kendini korumak anlamına gelir. Meşru olan ne, saldırıyı yapan kimler, müdafaa bunun neresinde? Unutturulmaya çalışılıyoruz.

Ne zaman ki içine şüphe düşen insanların sesleri çıksa, “acaba?”lar yükselse az biraz, meşruluğu kanıtlamak için hızla harekete geçilir. Artık alıştığımız süreç bu davada da farklı işlemedi. Cinayete göz yumanlar, suçluları koruma görevini de üstlendiler. Ahmet ve Uğur Kaymaz’ın evinde silah bulduk dediler, bu silahlar daha önce başka bir çatışmada kullanılmış dediler, eylem hazırlığı içindeydiler dediler. Oysa Uğur’un ateş ettiğine dair delil bile bulunamadı. Adli Tıp raporları dikkate alınmadı. Mahkeme, 14’üncü duruşmanın sonunda, sanık polislerin yasal sınırları aşmadıkları sonucuna varıp beraat kararı verdi.

24 YIL İÇİNDE 530 ÇOCUK KATLEDİLDİ
Bu yasalar öyle yasalar, bu sınırlar öyle sınırlar ki… Katillerle birlikte yaşamaya alıştırıyor bizi. Sonra mesela, Uğur Kaymaz’ın anmasına katılan dört öğretmeni tutuklayabiliyor. Yani, cinayeti meşrulaştıranlar, suçluları salıverenler vicdanlı insanlara hiç de vicdanlı yaklaşmıyor. Acıyı çektirenler değ
il paylaşanlar kaybediyor hep. Üstelik bir kere değil, iki kere değil, bu hep böyle oluyor. 24 yıl içinde katledilen 530 çocuk bunun kanıtıdır. Ama bu sizin kiriniz… En azından çocukları ortak etmeyin kirinize.

Ölümün olduğu yerde, bazen bir şiirin dört dizesi umut olur insana. Her şeye rağmen inancı yitirmemek için…

“Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
Şeker de yiyebilsinler.”
BURÇİN GÖNÜL/BİRGÜN