CHP Yemin Etmeyecek Parlamento Çalışmalarına Katılmayacak
CHP yönetimi önceki günkü MYK toplantısında “Balbay ve Haberal’ı Meclis’e mutlaka getirme” yönünde ilke kararına varmıştı. Şimdi bunun nasıl yapılacağı tartışılıyor. Birkaç hareket tarzı üzerinde duruluyor. Öne çıkan yöntem, Balbay ve Haberal tahliye olmadığı takdirde salı günü yapılacak Genel kurul toplantısında ‘CHP milletvekillerinin yemin etmemesi’ şeklinde. Genel kurul salonuna girilse bile yemin edilmeyecek. Parlamento çalışmalarına katılınmayacak. Böyle olunca Meclis Başkanlık Divanı oluşturulamayacak, komisyonlar kurulamayacak. Meclis resmen açılmış olsa da fiilen çalıştırılmayacak. Bu direnişin Balbay ve Haberal’ın tahliyesi için yargı karar verene ya da AKP hükümeti tahliyeleri sağlayacak yasal değişikliğin yapılacağını duyurana kadar sürmesi hedefleniyor.
CHP’nin yemin etmemesi gündemde! İşte Cumhuriyet Gazetesi'nde Ankara temsilcisi Utku Çakırözer'in yazısında yer alan iddia:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinden milletvekili seçilen tutuklu Ergenekon sanıkları Mustafa Balbay ile Mehmet Haberal’ın tahliye taleplerinin mahkeme tarafından reddedilmesini nasıl değerlendiriyor? Dün kurmaylarıyla yaptığı değerlendirmenin ardından gerçekleşen görüşmemizde “Bu sadece CHP sorunu değil, bir demokrasi sorunudur” dedikten sonra şunları söyledi:
“Parlamento zemininde bu hukuk dışı uygulamanın giderilmesi için her türlü mücadeleyi vereceğiz. Bu ülkeye demokrasi eksiksiz gelmeli. İki yargıç kararıyla demokrasiye darbe vurulamamalı. Evrensel hukuk kurallarına uygun karar verilmeli. Aslında buna sadece biz değil başta yargıçlar olmak üzere hukuk devletine inanan herkes, barolar, hukuk fakülteleri de karşı çıkmalı.”
‘Hiç ihtimal vermiyordum’
Kılıçdaroğlu böyle bir karar bekliyor muydu? Yanıtı, “Hiç ihtimal vermiyordum doğrusu. Halkın iradesi ile seçilmiş ve YSK tarafından milletvekilliği resmen duyurulan bu arkadaşlarımızın yeminini engelleyecek bir şey yapılabileceğini düşünmüyordum. Hukukun galip geleceğine güveniyordum, hâlâ da güveniyorum” şeklinde.
Gülşah Balbay’a güvence
CHP’nin bundan sonraki tutumu ne olacak?
“Az önce Sayın Balbay’ın eşi Gülşah Hanım’a (Balbay) söylediklerimin aynısını size de aktarayım” dedikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok üzgündü. Kendisine ‘üzülmemesi gerektiğini çünkü CHP olarak Balbay’ı mutlak surette Meclis’e getirmeye kararlı olduğumuzu’ söyledim. Bir üst mahkemeye yapılan itiraz var. Şimdi itirazın sonucunu bekleyeceğiz. İtiraz kabul edilir ve tahliye edilirlerse ne âlâ. Edilmezlerse parti yönetimimi toplayıp yeni bir değerlendirme yapacağız, yeni kararlar alacağız. Eninde sonunda Balbay ve Haberal’ı oraya getirip yemin ettireceğiz.”
‘Gözdağı algısı yaratmayalım’
Kılıçdaroğlu’nun dünkü basın açıklamasının üslubunu kendi kurmayları arasından da ‘yumuşak’ bulanlar var. Ancak bu ilk açıklama bir ‘ara karar’ niteliğinde. Sert bir üslup kullanarak kamuoyunda ‘yargıya gözdağı veriyorlar’ algısı yaratmak istemiyor CHP lideri. İtirazın üst mahkemeden düzelmesini bekliyor. Ya düzeltilmezse?
Asıl tepki o zaman gelecek. Kılıçdaroğlu, olası ‘yeni kararlar’ın ne olduğunu söylemekten kaçınarak, itirazın sonucunu bekliyor. CHP Genel Merkezi’nin 12. katındaki MYK Salonu’nda da iki gündür, olumsuz bir karar çıkması durumunda verilecek tepki senaryoları tartışılıyor.
‘Tahliyelere kadar yemin yok’
CHP yönetimi önceki günkü MYK toplantısında “Balbay ve Haberal’ı Meclis’e mutlaka getirme” yönünde ilke kararına varmıştı. Şimdi bunun nasıl yapılacağı tartışılıyor. Birkaç hareket tarzı üzerinde duruluyor. Öne çıkan yöntem, Balbay ve Haberal tahliye olmadığı takdirde salı günü yapılacak Genel kurul toplantısında ‘CHP milletvekillerinin yemin etmemesi’ şeklinde. Genel kurul salonuna girilse bile yemin edilmeyecek. Parlamento çalışmalarına katılınmayacak. Böyle olunca Meclis Başkanlık Divanı oluşturulamayacak, komisyonlar kurulamayacak. Meclis resmen açılmış olsa da fiilen çalıştırılmayacak. Bu direnişin Balbay ve Haberal’ın tahliyesi için yargı karar verene ya da AKP hükümeti tahliyeleri sağlayacak yasal değişikliğin yapılacağını duyurana kadar sürmesi hedefleniyor.
BDP ile CHP farkı: ‘Parlamento zemini’
Kılıçdaroğlu’nun ilk açıklamasında “parlamento zemininde mücadele” ifadesini ısrarla kullanması hem bu tür senaryoları ciddi biçimde düşündüğünü hem de BDP ile aralarındaki farkı gösterme amacını taşıyor. Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi kararı nedeniyle Meclis’i boykot kararı alan BDP çizgisinden ayrılan CHP lideri, mücadelesini parlamenter demokrasinin sınırları içinde vermeye kararlı.
AKP DE TEPKİLİ: ÇÖZÜM MECLİS’TE
Gelinen noktada yeni Meclis’in ilk icraatı tahliye edilmeyen seçilen milletvekillerinin Meclis’e getirilmesi olacak gibi gözüküyor. AKP’den umut verici sesler de yok değil. Balbay gibi İzmir’den parlamentoya giren Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım, “Çıkan kararlar hukuken doğru olabilir, saygı duyalım. Ama ‘siyaseten doğru mu’ derseniz doğru değil. Milletten yetki alanların o yetkiyi kullanabilmesi lazım. Bizim arzumuz milletin iradesi ile seçilen insanların Meclis’e gelip hizmet etmesidir. Parlamentoda her türlü çözüm bulunabilir. Partilerin boykot düşünceleri duygusal. Partilerin biraraya gelip konuşarak bu meseleyi ele alması lazım. Kanunlar hoşumuza gitmiyorsa, değiştirmek Meclis’in işi. Meclis toplanıp yeminler edildikten sonra komisyonlar oluşturulur. Adalet Komisyonu, Anayasa Komisyonu teşekkül edilir. Ondan sonra parti grupları oturur konuşur, anlaşır. Zaten uzlaşmadan olmaz” dedi. .
Kaynak: Utku Çakırözer/Cumhuriyet