Ertuğrul Mavioğlu-Radikal
‘İmamın Ordusu’ adlı kitabın içinde ne var? Ahmet
Şık’ın 3 Mart günü sabahı evine polis baskını yapıldığı andan beridir bu
konuşuluyor. Ahmet Şık, kitap hazırlık çalışmaları sürerken evine
baskın yapılmış, tutuklanmış, operasyonun ‘Kitapla ilgisi yok’
açıklaması da bizzat savcılık tarafından yapılmıştı.
Sonrasında
‘İmamın Ordusu’nu basmayı planladığı iddiasıyla İthaki Yayınevi’ne,
Ahmet’in avukatı Fikret İlkiz’e, eşi Yonca’ya ve Radikal gazetesine
geldiler. Buldukları her yerde ‘İmamın Ordusu’ kitap taslağına el koyup
sildiler. Kitap yok edilmeye çalışıldığına göre okurun bunun
içindekileri öğrenme hakkı tartışılamaz. Silinemeyen Bilgisayarımdan silinen kitap taslağı ile ilgili zihnimdekileri tarttım. Okuduğunu bildiğim başka kaynaklarla konuştum. Bu bilgilerden yola çıkarak, İmamın Ordusu kitabına ilişkin herkesin hiç değilse bir fikir sahibi olabileceği bu yazıyı yazmaya karar verdim.Telif hakkıyla korunan basılmamış bu kitaptaki her şeyi ortalığa dökmek değil amacım. Kitap nasılsa bir gün basılacak ve herkes ayrıntıları okuyacak. Yazdıklarım, belki sanal ortamda “Ahmet Şık’ın kitabı bende de var” diyen yaklaşık 70 bin kişiye orjinal gelmeyebilir. Cümlelerim bilmeyenlere.
İşte o kitap Kitabın giriş bölümünde tüm laiklik söylemlerine karşın devlet ile İslam arasındaki ‘ihtiyaç’ ilişkisi anlatılıyor. Ve şimdi laik kanadın ‘İslami tehlike’ dediği akımların, 12 Eylül döneminde cuntacılar tarafından palazlandırıldığı gerçeğine yapılan sıkı bir vurgu. Kitapta yapılan tespite göre, sol ve sosyalist akımların tasfiyesi karşılığında İslami hareketin palazlandırılması, ABD’nin ‘yeşil kuşak’ projesiyle doğrudan bağlantılı.
Kitapta sadece 12 Eylül döneminde değil, farklı dönemeçlerde de Fethullah Gülen cemaatinin uyumuna dikkat çekiliyor. İlk siyasi tedrisini ‘Komünizmle Mücadele Derneği’nde görmüş bir kişi açısından anormal bir durum da değil bu. Yeni Asya gazetesinden Mehmet Kutlular’ın uzun bir röportajından yer yer alıntılara da bu nedenle yer verilen kitapta, 12 Mart Muhtırası sonrasında devletin Gülen cemaatini desteklediği, aynı cemaatin 28 Şubat sonrasında ise Refah Partisi’ne karşı alternatif yapılmaya çalışıldığı anlatılıyor. Fethullah Gülen’in bu konudaki bir röportajından aktarılan pasajlarda, 12 Mart’tan sonra tutuklanmış ve yedi ay hapis yatmış olmasına rağmen Gülen’in devlete bağlılığında herhangi bir eksilme olmadığı vurgulanıyor.
Kitapta Fethullah Gülen’in hayatına ilişkin de uzun anlatımlar yer alıyor. Erzurumlu bir vaizken giderek küçük bir devletçik haline dönüşen bir cemaatle ilgili Ahmet Şık’tan çok önce yazılmış pek çok yazı ve kitapta da var bu bilgiler. Bu bilgiler arasında ilginç notlar da var elbet. Başta Yeni Asya çevresindeyken daha sonra ayrılıp Necmettin Erbakan’a yanaşan Gülen’in daha sonra onunla da bir savaşa girişmesi, MHP ile çatışmalar yaşaması vb. gibi olgular, cemaatin nasıl ince ince örgütlendiğine dair ayrıntılar.
Kitapta cemaatin temellerinin 1966 yılında atılması anlamına gelen Akyazılı Vakfı’nın kurucuları arasında olan Nurettin Veren’in bazı itiraflarına da yer veriliyor. Bu itiraflar arasında telefon dinleme kayıtlarının bizzat cemaat tarafından tutulduğuna ilişkin bazı iddialar var. Kitap, bu itirafların yalanlandığı bilgisini aktardıktan sonra, Işık Evleri örgütlenmesi, Gülen okulları ve Sızıntı dergisinin cemaat tarafından nasıl kullanıldığına dair bazı tespitlere yer veriyor. Kitapta, medyanın Gülen cemaati için önemi, Zaman gazetesi, Samanyolu TV gibi yayın organlarına yapılan vurgular da var.
Kitapta Susurluk döneminde Gülen’in aldığı tutum, ayrı bir başlık halinde. Aktarılan bir röportaja göre Fethullah Gülen, Susurluk’un daha derinlere gitmesinin, milli birlik ve beraberliğe zarar vereceği inancında.
Zurnanın zırt dediği yer
AKP iktidarı döneminde Gülen cemaatinin bakanlıklar ve bürokrasi içinde nasıl hızla örgütlendiği anlatılıyor. Ve tabii yıllardır içten içe kaynadığı bilinen Emniyet teşkilatı içinde de. “Emniyet cemaatin silahlı birimi mi?” sorusu ortaya atılıyor ve yanıtı aranıyor. Polis okulları, İstihbarat, Organize Suçlar, Personel gibi birimlerde kitabın iddiasına göre Gülen cemaati tavan yapmış. Kitabın adının ‘İmamın Ordusu’ olmasının asıl nedeni de burada.
Kitaba göre, Gülen cemaati Emniyet içindeki örgütlenmesine Personel Dairesi’nden başladı. Ardından İstihbarat Dairesi. Çünkü İstihbarat Dairesi, teknik takip, izleme ve dinleme faaliyetleri konusunda son derece stratejik bir konumdaydı. Bunun için de yetişmiş insan gücüne ihtiyaç olduğu kesin. Kitabın buna dair de bir iddiası var: Işık Evleri’nde yetiştirilen gençler sistematik bir biçimde, polis kolejleri ve polis akademisine alındı. Bu gençlerin polis yapılması ve sonra terfi etmelerinde çeşitli oyunlar da söz konusu, kitaba göre. Sınav sorularının çalınması, hileli kuralar stratejik noktaları ele geçirmek için.
Kitapta çeşitli dönemlerde kaleme alınmış raporlar da var. Örneğin, 1991’de, başmüfettişlerin hazırladığı ‘hileli kura’ raporu, polis akademisindeki Gülen cemaatinin örgütlenmesiyle ilgili. Sonraki yıllarda yazılmış benzer nitelikteki raporların ardından açılan soruşturmaların ciddi bir yaptırıma yol açmadığını da okuyoruz. Ufak cezalar ise silinivermiş.
Kitapta cemaatçi polislere yer açmak için başka polislere yönelik ayak kaydırma operasyonları yapıldığı da yazılı. Kimliği belirsiz ihbarlar, kimi polislere kurulan tuzaklar anlatılıyor kitapta. Bazı polislere itibarsızlaştırma, rütbe düşürme yöntemleri kullanılarak bir yandan tasfiyeler yaşanırken, bir yandan da cemaatle ilişkili olduğu iddia edilen polisler kıdemlerine bile bakılmaksızın hızla terfi ediyorlar. Kitapta tüm bunlar isimler verilerek yazılıyor. Bu örnekler arasında Hanefi Avcı, Sabri Uzun, İsmail Çalışkan, Celalettin Cerrah ve Emin Aslan’a komplo düzenlendiği iddialarıyla ilgili oldukça geniş ayrıntılar da kitapta yer alıyor.
Ahmet Şık’ı kimler soruşturuyor? Kitapta nasıra basmış olması ihtimali bulunan bir ayrıntı, kritik görevlerdeki kimi isimlerin Hrant Dink cinayetindeki rollerinden ötürü doğrudan suçlamaların odağında olmaları. ‘İmamın Ordusu’nda konu edilenlerin bir bölümü, aynı zamanda Ergenekon soruşturmalarını yürüten isimler. Bugün Ahmet Şık’a yöneltilen ‘Ergenekon örgütüne yardım’ suçlamasının kaynağı da büyük olasılıkla burada gizli. Ahmet Şık kitabında kime kimlerin, ne zaman ve nerede nasıl tuzaklar kurduğunu ve bundan nasıl lehine sonuçlar çıkardığını anlatmış ayrıntılı olarak.
Radikal Gazetesine 'İmamın Ordusu' baskını! Elindeki İmamın Ordusu nüshasını teslim etmeyen terörist sayılır!
Radikal Gazetesine 'İmamın Ordusu' baskını! 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı çerçevesinde polisler kitabının nüshasının olduğu iddiasıyla Radikal Gazetesi'ne gitti.
Radikal Gazetesine 'İmamın Ordusu' baskını
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın kitabını yayımlayacağı belirtilen yayınevine iki kez polis baskını yapıldı. Polis, kitap dokümanının bulunduğu bilgisayar hard diskine el koydu. Bu arada Ahmet Şık'ın basılmamış kitabının tüm nüshalarına el koyma kararı verildi. Bu kapsamda Şık'ın kitabının taslağının bulunduğu iddiasıyla Radikal Gazetesi'ne iki polis geldi.
İLK BASKIN DÜN AKŞAM
İthaki Yayınevi’nin Kadıköy’deki merkezine yapılan ve 7 saat süren operasyonda, polis, “İmamın Ordusu” adlı kitabın elektronik dökümanının bulunduğu bilgisayarda incelemeler yaptı. Kitap dökümanının bulunduğu bilgisayar hard diskine polis tarafından el konuldu. Ergenekon soruşturması kapsamında odatv’ye düzenlenen baskında, Ahmet Şık’ın polis-cemaat ilişkilerini ele alan ve basımı henüz yapılmayan “İmamın Ordusu” kitabının taslakları bulunduğu ileri sürülmüştü.
'KİTABI YAYINLAYIP YAYINLAMAYACAĞIMIZ BİLE BELLİ DEĞİL'
Aramadan sonra gazetecilere açıklama yapan yayınevi sahibi Ünal Koçan, “Bu kitabı bizim yayımlayıp yayımlamayacağımız bile belli değil. Basılmamış bir kitapla ilgili varsayım üzerine gelmişler” diye konuştu.
Arama sırasında yayınevinde bulunan Editör Ahmet Öz ise Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün emriyle arama yapan polislerin, Ahmet Şık'ın daha önce yayıneviyle çalışırken bir kopyasını kendisine gönderdiği kitabı almaya geldiklerini söyledi.
'POLİS ELEKTRONİK DOKÜMANI İMHA ETTİ'
Polislerin o kopyayı aldığını, bilgisayardaki elektronik dokümanı da imha ettiğini kaydetti. Gazetecilerin, “Kitabın basımıyla ilgili bir hazırlığınız var mıydı?” şeklindeki soruları üzerine de Ahmet Öz, herhangi bir hazırlıkları olmadığını, buraya henüz iki gün önce taşındıklarını ve halen taşınma işleriyle uğraştıklarını söyledi.
TOPKAPI'DAKİ MATBAADA DA ARAMA İDDİASI
Ahmet Öz, arama yapılırken içeride sadece yayınevi sahibi ve kendisinin bulunduğunu aktararak, “Geniş bir arama diyemeyiz. Kitabın bulunduğu maili ben açtım. Aramalar eş zamanlı olmuş. Topkapı'daki matbaaya, buradaki ofise ve yayınevinin Kadıköy'deki önceki binasına gidilmiş, tebligat bırakılmış” dedi.
YAYINEVİNDE İKİNCİ ARAMA
“Ergenekon” soruşturması kapsamında Kadıköy'deki İthaki Yayınevi'nde bugün ikinci kez arama yapıldı.
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Ahmet Şık tarafından yazıldığı belirtilen “İmamın Ordusu” adlı kitabın dijital kaydının bulunduğu harddiski alarak, aramayı tamamladı.
Yayınevi Editörü Ahmet Öz, aramaya ilişkin şunları söyledi: “Savcılık kararıyla dün gece arama yapılmıştı. Bugün İstanbul 12. ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla geldiler. Dün gece söz konusu kitabın dijital ortamdaki kaydı polislerce silinmişti. Bugün de bilgisayarın harddiskine el koydular. Kitabın dijital kopyasını bulundurmak yasak, mesele bu. Harddiskin içerisinde başka çevirilerimizde vardı. İşimiz fiili olarak durmuş durumda. Harddiski geri vereceklerini söylediler.”
EŞİ TWİTTER'DA YAZDI
Şık'ın eşi ise bir sosyal paylaşım sitesinde yayınladığı mesajında kitabın 3. kişilerdeki nüshasına el konacağı kararının kendisine tebliğ edildiğini açıkladı. Yonca Şık'ın mesajı şöyle: "Ahmet Şık'in kitabının 3. kişilerdeki nüshasına el konacağı kararı az önce bana tebliğ edildi"
TÜM NÜSHALARA EL KOYMA KARARI
Ahmet Şık'ın yayınlanmamış kitabının tüm nüshalarına el koyma kararını 12. Ağır Ceza Mahkemesi verdi.
Kararın gerekçesi ise ''kitabın Ergenekon terör örgütü kapsamında adil yargılamayı etkileme ve terör örgütü propagandası yapmayı amaçlaması'' olarak gösterildi.
POLİSLER RADİKAL GAZETESİ'NDE
12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı çerçevesinde polisler kitabının nüshasının olduğu iddiasıyla Radikal Gazetesi'ne gitti.
MAHKEME KARARINDAN...
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ün talimatıyla toplatılma kararı verilen kitap taslağıyla ilgili mahkeme kararında şu ifadeler kullanıldı:
Söz konusu yazıların henüz basılmadığından kitap niteliğinde olmadığı, kitabın içindeki örgütsel emir ve talimatlar ile paragraf aralarına yerleştirilmiş, eklenmesi ve çıkarılması gereken yerlere ilişkin notlardan şu haliyle yazıların örgütsel döküman niteliğinde olduğu, örgütün amacına hizmet etmek ve propogandasını yapmaya yönelik hazırlandığı anlaşılmıştır.
YAYINEVİ BASKININA KINAMA
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel, ’İmamın Ordusu’ kitabını basacak İthaki Yayınevi’ne yapılan polis baskınını kınarken "6 Mart’ta yazılmamış kitabı gerekçe gösterilerek tutuklanan meslektaşımız Ahmet Şık’ın ’İmamın Ordusu’ kitabı basılmalı ve gazeteciler, yayınevleri, basın özgürlüğü üzerindeki terör sona erdirilmelidir, gazeteciler özgür bırakılmalıdır" dedi.
TGF Genel Başkanı Sertel, İthaki Yayınevi bürolarının Savcı Zekeriya Öz’ün talimatıyla basılmasının demokrasi açısından yüz kızartıcı olduğunu söyleyen görüşlerini şöyle dile getirdi:
"Baskında kitap nüshalarının, evrak ve bilgisayarların tek tek incelendiğini öğrendik. Yayınevi editörü Ahmet Öz, polislerin kitabın yazılı kopyalarını imha ettiğini, bilgisayarlarda bulunan kopyalar içinde hard diskleri götürdüğünü anlatıyor. Bu ülkede yaşanan baskı, zulüm dönemi artık sona ermelidir. Yaşananları anlatmak için sözcükler yetersiz kalmaktadır. Bu dönem, tarihe basılmamış kitaba sansür koyan, basılmamış kitabı yargılayan, yazarını cezaevine atan ‘ileri demokrasi iktidarı’ olarak geçecektir. İmamın Ordusu kitabı basılmalı ve gazeteciler, yayınevleri, basın özgürlüğü üzerindeki terör sona erdirilmelidir, gazeteciler özgür bırakılmalıdır." Kaynak:utanmazmedya.com