Futbol,
spor ve örgütlenme üzerine sorularımızı cevaplayan Spor Emek Sen'in
kurucusu eski milli futbolcu Metin Kurt, Spor İşçileri Yasası çıkmadan
sorunların çözülemeyeceğini ifade etti.
Galatasaraylı
eski futbolcu Metin Kurt ile spor, spor emekçileri üzerine bir söyleşi
yaptık.
Aktif futbolculuğu döneminden bu yana sporcuların örgütlenmesi için çaba harcayan ve nihayet Spor Emek Sen'in kurucusu olan Metin Kurt ile sporun kapitalizm içindeki yerini konuştıuk. Metin Kurt 1990 yılından bu yana söylediği ve artık bir slogan haline gelen; mevcut spor sitemi içerisinde atılan her golün "emekçilerin kalesine girdiği" sözünü yine tekrar etti. Metin Kurt futbolcu olduğu için sorularımı özellikle bu alandan seçtim. Ancak Kurt'un verdiği cevaplar aslında çok daha geniş bir kapsamda tüm sporcuları kapsıyor.
Aktif futbolculuğu döneminden bu yana sporcuların örgütlenmesi için çaba harcayan ve nihayet Spor Emek Sen'in kurucusu olan Metin Kurt ile sporun kapitalizm içindeki yerini konuştıuk. Metin Kurt 1990 yılından bu yana söylediği ve artık bir slogan haline gelen; mevcut spor sitemi içerisinde atılan her golün "emekçilerin kalesine girdiği" sözünü yine tekrar etti. Metin Kurt futbolcu olduğu için sorularımı özellikle bu alandan seçtim. Ancak Kurt'un verdiği cevaplar aslında çok daha geniş bir kapsamda tüm sporcuları kapsıyor.
-Sporda şiddet bugünlerde çok fazla kendini gösterdi. Özellikle tribün kaynaklı şiddet olayları için ne düşünüyorsunuz?
"Öbür
taraftakiler" kavramından uzak durmamız gerekiyor. Çünkü; tabii ki biz
kendi takımımızı destekleyeceğiz ama karşı takımda oynayanlar da
emekçi. Futbolu seviyorsak, rakip takım oyuncularının da bu oyunun
emekçileri olduğunu unutmadan, "ötekiler" kavramından uzak bir şekilde
olaylara yaklaşmamız lazım.
Biz kendi takımımızı destekleyerek, varlığımızı hissettirmeliyiz. Rakip takıma saldırarak değil. Sonuçta onlar da emekçi.
Spor
Emek-Sen'in kurulmasında gösterdiğiniz çaba tartışılmaz. Peki gerekli
desteği gördünüz mü? "Daha fazla destek olabilirdi" diyor musunuz
bugün? Taraftar grupları bu sendikayı ne kadar benimsedi.
Spor
Emek-Sen şu bakımdan çok önemlidir. Sendika kurulmaz denen bir ortamda
biz bu sendikayı kurduk. Hatta tüm medyadan beklemediğimiz kadar büyük
bir destek bulduk. Bütün TV kanalları ve medya kuruluşları
dertlerimizi dinlemek istedi. Biz de kendimizi ifade etme imkânı
bulduk. Ben bunu 1990 yılından beri söylüyorum; "Atılan her gol, emekçi
kalesine giriyor arkadaşlar."
Artık
gördüğünüz gibi, neredeyse her toplumsal harekette taraftar grupları
da var. Zaten Spor Emek-Sen olarak ilk yapacağımız iş, taraftar
gruplarına kendimizi ifade ederken onlardan da beklentilerimizi dile
getirmek olacak. Bugün taraftar grupları ile taraftar arasında bir duvar
var. Oysa taraftar her zaman futbolcuyla bütünlük içerisinde
olmalıdır.
İtalya'da
da sendika kuruldu ve yapılması planlanan greve Gattuso, Zanetti,
Nesta gibi futbolcular katıldı. Türkiye'de de bu isimler gibi önde
gelen futbolcular var mı?
Biz
başlangıçta, tabela sendikası olmayıp, tabandan tabana sağlam bir
sendika olmak için yola çıktık. Bunun ilk adımı 12 ay öncesinden
geliyor. Amatör sporcular derneğinden başlattık işi. O zaman tabanı
örgütlemiştik, profesyonel futbolcular da katılmıştı. 12 ay önce Amatör
Futbolcular Derneği Başkanı, eski Galatasaray kalecisi Eser'di.
Fenerbahçe temsilcisi, kaybettiğimiz kaptan Önder'di. Trabzon sorumlusu
Şenol Güneş'ti. Burada önemli olan konu şu; biz bir defa "spor
emekçisi" kavramını oturtmalıyız. Sonrası gelecek. Bizim yaptığımız
çalışma, tüm dünyaya bir örnek. Çünkü; diğer ülkelerde sadece
profesyonel sıfatlı futbolcular sendikalı. Orada da altta çalışanlar
var, onlar örgütlü değil. 70'li yıllarda ben yönetmeliklerle mücadele
ederken, uzun süre Galatasaray'da kaldım. Ben buna itiraz ediyordum.
Çünkü, bu uzatma olayı, anti-demokratiktir, değişmelidir. O zamanlar
bana "Batı'da bile yok, sen yeni bir oluşum mu yaratmaya çalışıyorsun?"
diyorlardı. Ne oldu sonra; 1985-86 yıllarında Bosman diye bir sporcu
çıktı. AİHM'e gitti. Anti-demokratikliği kabul edildi. Bosman kuralları
çıktı ortaya. Avrupa'nın her alanda çok ileride olduğunu düşünmeyelim.
Bu sektörde çalışan sadece futbolcu değil. Çaycısı var, aşçısı,
malzemecisi var. Bu insanlar için herhangi bir yasa yok.
Kulüpler
batıyor. Yapılan yanlış transferler, yönetim hataları derken, örneğin;
Kocaelispor gibi iki Türkiye Kupası sahibi bir takım 31 Ekim'de amatör
kümeye düşebilir. Bunların önüne nasıl geçebiliriz? Çünkü Kocaelispor
ilk değil son da olmayacak!
Her
takımın başına gelebilir bu. Çünkü; bu işin nerden geldiği nereye
gittiği belli değil. Bu işin yasası yok. Biz bu yüzden 'Spor İşçisi
Yasası' çıksın istiyoruz. Bu yasa çıksın ki, patronlar ortaya çıksın.
Her şey açığa çıksın. O zaman aracılara tefecilere verilen paralarla
büyük bir patlama yaparız diye düşünüyorum.
Şu
örneği de vereyim; Avrupa'da ne kadar gurbetçi gencimiz var; 5 milyon
diyelim. Türkiye'de 72 milyondan ne kadar genç var. Neden halen biz
Avrupa'da yetişmiş oyuncuları Türkiye'ye getirmeye çalışıyoruz? Henüz
resmi bir araştırma yapmadık ama baktığın zaman Türkiye Ligi'nde
oynayan oyuncuların büyük çoğunluğu Avrupa kökenlidir. Demek ki, biz
yeterli ve çağdaş bir spor yasasına sahip değiliz. Biz bunun için spor
emekçileri ve taraftarlarla bir arada bu çalışmayı yürütmek istiyoruz
ki, bu yasalar çıksın. Bu yasalar çıkınca da, esas mutlu olması
gerekenler mutlu olacak. Bunlar da taraftarlar ve spor emekçileri.
Kaynak: emekdunyasi.net