Kılıçdaroğlu'nun Tercihi Blok Liste Mi Çarşaf Liste Mİ Olmalı, Kılıçdaroğlu Blok Listeyi m çarşaf listeyi mi tercih edecek, kılıçdaroğlu blok liste, kılıçdaroğlu çarşaf liste, kılıçdaroğlu hangi listeyi istiyor, chp için blok liste mi çarşaf liste mi iyi.
Kemal
Kılıçdaroğlu’nun CHP olağanüstü kurultayına bir hafta kala selefi Deniz
Baykal ve eski Genel Sekreteri Önder Sav ile görüşmesi nezaketin
ötesinde Kurultay’a yönelik siyasi arayışların ürünüydü.
CHP’nin 18 Aralık’ta 80 kişilik Parti Meclisi’ni yenilemek için oy kullanacak 1.242 delegesinin tamamı, Baykal ve Sav tarafından tek tek seçilmiş isimler. Dolayısıyla seçilmelerinde Baykal ve Sav’a bağlılıklarının en az CHP’ye bağlılıkları kadar rol oynadığı varsayılabilir.
Parti meclisi CHP için çok önemli, çünkü Genel Başkan, yardımcılarından oluşacak Merkez Yönetim Kurulu’nu PM içinden seçecek.
Sav, daha önce teşkilat üzerindeki etkisinden dolayı Kurultay delegesine daha hâkim görüntü veriyordu. Buna karşın her zaman perde gerisinde kalmış olan Sav’ın Kılıçdaroğlu açısından siyasi bir rakip olarak geleceği görünmüyor.
Baykal’ın farkı
Baykal öyle değil; bir kaset komplosu sonucu istifa etmek zorunda kalmasına rağmen, CHP’nin özellikle de cumhuriyetçi-Kemalist çekirdeğindeki karizması baki.
Bu durumda makul ve mantıklı olan, Kılıçdaroğlu ve ekibinin, siyasi rakip olarak geleceği zayıf olan Sav ekibinden, açık hizipçilik yapmamış, alanında uzman ve ‘CHP hafızası’ özelliğine sahip bazı isimleri yanına çekmesi diye düşünülebilir.
Ancak Baykal ve Sav’ın, yani birkaç ay öncesine dek CHP’yi yöneten ve yüzde 20 civarında tutabilen yönetimini, şimdi yüzde 30 civarı ve üstünü hedefleyen Kılıçdaroğlu yönetimine karşı bir araya getiren bir zemin var. Hem Baykal hem de Sav, Kılıçdaroğlu’nun ‘Blok liste’ ile Parti Meclisi’ni oylatmasına karşın, ‘Çarşaf Liste’ istiyorlar.
Daha ileriye gitmeden biz faniler için bu tanımların ne anlama geldiğini hatırlayalım: Blok Liste uygulamasında Genel Başkan 80 kişilik listesini blok halde, yani kimsenin üzerinin çizilmesine meydan vermeyecek şekilde oya sunuyor. Çarşaf listede ise adı üzerinde, siyaset argosuyla çarşafın delinmesi, listenin delinip başka parti üyelerinin yazılması mümkün…
Sav önce de karşı çıktı
Sav’ın ‘Çarşaf liste’ istemesi yadırgatıcı değil. Çünkü Baykal 2008 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın AK Parti tüzüğündeki yetkilerini örnek alıp CHP tüzüğünü değiştirdiği sırada da ‘Blok listeye’ karşı çıkmıştı. Oysa Baykal, şimdiye dek (Altan Öymen’in CHP Genel Başkanlığı’ndan ‘Çarşaf Liste’ kuşatmasıyla düşürüldüğü 2000 yılı Kurultayı dışında) hep blok listeden yana oldu, onu uygulamıştı.
Yine de diğer yola demokratik bir seçenek bırakmak adına 2003 kurultayında genel başkan adayı olabilmek için aday gösterilme sınırını yüzde 5’ten yüzde 20’ye yükseltirken, delegelerin yüzde 10’unun önermesi ve yarısından bir fazlasının açık oyuyla çarşaf liste ile seçim yapılabileceği kuralını getirdi.
‘Gizli oylama’ ısrarı
Yani, evet, 18 Aralık’ta en az 124 CHP delegesi çarşaf liste önerebilir ve Kurultay’ın yarısından bir fazlası adı okununca kalkıp Genel Başkanın gözünün içine bakarak, “Ben sana karşıyım, kazanırsan beni silebilirsin” anlamına gelecek şekilde ‘Çarşaf’ isteyebilir. Zamanında bu kilidi kendisi getiren Baykal, açık oylamanın zorluğunu bildiği için dün ısrarla “Oylama açık değil, gizli olmalı” dedi.
Çünkü o durumda, mesela Baykalcılar ve Savcıların el ele verip bugün Kılıçdaroğlu’nun eli kolu durmundaki Gürsel Tekin ve yönetim dışında bırakmaya çalışacağı kesin gibi… Bu taktik daha önce, SHP zamanında Erdal İnönü, CHP zamanında Altan Öymen’e karşı kullanılmıştı.
Konuşmamış, dinlemiş
Dünkü görüşmelerin ardından Kılıçdaroğlu’na telefonla ulaşabildim. Kurultay’ı Meclis’te bırakıp bütçe üzerinde çalışmaya başladığını söyledi. Her iki görüşmede de kendisi fazla konuşmamış, dinlemişti. “Kurultay’ın iradesi ne çıkarsa, kabule” hazırdı. “Her türlü sonucu kabul edeceğim; tam demokratik bir Kurultay olacak. Delegeler çarşaf liste önerir ve oylarsa, bize kabul etmek düşer” dedi.
Meali şu: Kılıçdaroğlu kendi koymadığı kurallar üzerinde, siyasi varlığını ve geleceğini kanıtlamaya çalışıyor. O kuralları koymuş olan eski CHP yönetimi ise, şimdi kuralların ‘tasfiye amaçlı’ olduğunu adeta itiraf ediyor, kendisine karşı uygulanmamasını istiyor.
Kılıçdaroğlu, delegenin parti içindeki güç dengelerini gözeterek davrandığının farkında olarak kendisine, aynı zamanda CHP tabanındaki değişim arzusunun ibreyi kendisine doğru çevireceğine güveniyor.
CHP’de eski yönetim Kurultay’da oylanacak liste yöntemi üzerinden rest çekmiş, Kılıçdaroğlu da bu resti görmüş durumda. Bu restleşmenin sonucunu 18 Aralık’ta göreceğiz.
CHP’nin 18 Aralık’ta 80 kişilik Parti Meclisi’ni yenilemek için oy kullanacak 1.242 delegesinin tamamı, Baykal ve Sav tarafından tek tek seçilmiş isimler. Dolayısıyla seçilmelerinde Baykal ve Sav’a bağlılıklarının en az CHP’ye bağlılıkları kadar rol oynadığı varsayılabilir.
Parti meclisi CHP için çok önemli, çünkü Genel Başkan, yardımcılarından oluşacak Merkez Yönetim Kurulu’nu PM içinden seçecek.
Sav, daha önce teşkilat üzerindeki etkisinden dolayı Kurultay delegesine daha hâkim görüntü veriyordu. Buna karşın her zaman perde gerisinde kalmış olan Sav’ın Kılıçdaroğlu açısından siyasi bir rakip olarak geleceği görünmüyor.
Baykal’ın farkı
Baykal öyle değil; bir kaset komplosu sonucu istifa etmek zorunda kalmasına rağmen, CHP’nin özellikle de cumhuriyetçi-Kemalist çekirdeğindeki karizması baki.
Bu durumda makul ve mantıklı olan, Kılıçdaroğlu ve ekibinin, siyasi rakip olarak geleceği zayıf olan Sav ekibinden, açık hizipçilik yapmamış, alanında uzman ve ‘CHP hafızası’ özelliğine sahip bazı isimleri yanına çekmesi diye düşünülebilir.
Ancak Baykal ve Sav’ın, yani birkaç ay öncesine dek CHP’yi yöneten ve yüzde 20 civarında tutabilen yönetimini, şimdi yüzde 30 civarı ve üstünü hedefleyen Kılıçdaroğlu yönetimine karşı bir araya getiren bir zemin var. Hem Baykal hem de Sav, Kılıçdaroğlu’nun ‘Blok liste’ ile Parti Meclisi’ni oylatmasına karşın, ‘Çarşaf Liste’ istiyorlar.
Daha ileriye gitmeden biz faniler için bu tanımların ne anlama geldiğini hatırlayalım: Blok Liste uygulamasında Genel Başkan 80 kişilik listesini blok halde, yani kimsenin üzerinin çizilmesine meydan vermeyecek şekilde oya sunuyor. Çarşaf listede ise adı üzerinde, siyaset argosuyla çarşafın delinmesi, listenin delinip başka parti üyelerinin yazılması mümkün…
Sav önce de karşı çıktı
Sav’ın ‘Çarşaf liste’ istemesi yadırgatıcı değil. Çünkü Baykal 2008 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın AK Parti tüzüğündeki yetkilerini örnek alıp CHP tüzüğünü değiştirdiği sırada da ‘Blok listeye’ karşı çıkmıştı. Oysa Baykal, şimdiye dek (Altan Öymen’in CHP Genel Başkanlığı’ndan ‘Çarşaf Liste’ kuşatmasıyla düşürüldüğü 2000 yılı Kurultayı dışında) hep blok listeden yana oldu, onu uygulamıştı.
Yine de diğer yola demokratik bir seçenek bırakmak adına 2003 kurultayında genel başkan adayı olabilmek için aday gösterilme sınırını yüzde 5’ten yüzde 20’ye yükseltirken, delegelerin yüzde 10’unun önermesi ve yarısından bir fazlasının açık oyuyla çarşaf liste ile seçim yapılabileceği kuralını getirdi.
‘Gizli oylama’ ısrarı
Yani, evet, 18 Aralık’ta en az 124 CHP delegesi çarşaf liste önerebilir ve Kurultay’ın yarısından bir fazlası adı okununca kalkıp Genel Başkanın gözünün içine bakarak, “Ben sana karşıyım, kazanırsan beni silebilirsin” anlamına gelecek şekilde ‘Çarşaf’ isteyebilir. Zamanında bu kilidi kendisi getiren Baykal, açık oylamanın zorluğunu bildiği için dün ısrarla “Oylama açık değil, gizli olmalı” dedi.
Çünkü o durumda, mesela Baykalcılar ve Savcıların el ele verip bugün Kılıçdaroğlu’nun eli kolu durmundaki Gürsel Tekin ve yönetim dışında bırakmaya çalışacağı kesin gibi… Bu taktik daha önce, SHP zamanında Erdal İnönü, CHP zamanında Altan Öymen’e karşı kullanılmıştı.
Konuşmamış, dinlemiş
Dünkü görüşmelerin ardından Kılıçdaroğlu’na telefonla ulaşabildim. Kurultay’ı Meclis’te bırakıp bütçe üzerinde çalışmaya başladığını söyledi. Her iki görüşmede de kendisi fazla konuşmamış, dinlemişti. “Kurultay’ın iradesi ne çıkarsa, kabule” hazırdı. “Her türlü sonucu kabul edeceğim; tam demokratik bir Kurultay olacak. Delegeler çarşaf liste önerir ve oylarsa, bize kabul etmek düşer” dedi.
Meali şu: Kılıçdaroğlu kendi koymadığı kurallar üzerinde, siyasi varlığını ve geleceğini kanıtlamaya çalışıyor. O kuralları koymuş olan eski CHP yönetimi ise, şimdi kuralların ‘tasfiye amaçlı’ olduğunu adeta itiraf ediyor, kendisine karşı uygulanmamasını istiyor.
Kılıçdaroğlu, delegenin parti içindeki güç dengelerini gözeterek davrandığının farkında olarak kendisine, aynı zamanda CHP tabanındaki değişim arzusunun ibreyi kendisine doğru çevireceğine güveniyor.
CHP’de eski yönetim Kurultay’da oylanacak liste yöntemi üzerinden rest çekmiş, Kılıçdaroğlu da bu resti görmüş durumda. Bu restleşmenin sonucunu 18 Aralık’ta göreceğiz.