Hanefi Avcının Kitap Özeti "Haliç'te Yaşayan Simonlar Dün Devlet, Bugün Cemaat", Hanefi
Avcının kitabı, hanefi avcının yeni kitabı, hanefi avcının yeni
kitabının özeti, haliçte yaşayan simonlar kitabının özeti, hanefi
avcının simonlar kitbı özeti, hanefi avcının cemaatlerle ilgili kitabı,
hanefi avci gülen cemaatiyle ilgili kitabi, gülen cemaatini hanefi avcı
anlatıyor, hanefi avcının kitabının konsu gülen cemaati, hanefi avcı
gülen cemmati devleti ele geçirdi.
Yok satan kitapta neler var?
EMNİYET
Müdürü Hanefi Avcı’nın yazdığı, ‘Haliç’te Yaşayan Simonlar. Dün Devlet,
Bugün Cemaat’ adlı kitabı görev yaptığı Eskişehir’de
kapışıldı.Eskişehir Espark Alışveriş Merkezi’ndeki D&R mağazası
yöneticisi Zuhal Başar, Hanefi Avcı’nın kitabından mağazalarına 240
adet geldiğini ve kısa sürede tükendiğini söyledi. 500 yeni kitap
siparişi verdiklerini belirten Zuhal Başar şunları kaydetti:“Eskişehir
Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın kitabı mağazamızda büyük ilgi gördü.
Kitap geldiğinde insanlar kuyruğa girdi ve kısa sürede tükendi.
Mağazamıza gelen 240 kitabın tamamını birkaç saat içerisinde sattık.
Çok talep var. Özel müşterilerimizin siparişlerini alıyoruz. 500
kitabın siparişini verdik. 600 sayfalık kitabın fiyatı 25 lira. Diğer
kitaplara göre oldukça ucuz. Avcı’nın kitabı, bu ay en çok satan
kitaplar listesinde birinci sıraya oturacak.”
CHP İl Başkanından Destek
CHP
Eskişehir İl Başkanı Erman Gölet, Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’ya destek
veren açıklamada bulundu. Avcı hakkında İçişleri Bakanlığı’nın
soruşturma açmasını eleştiren Gölet, yaptığı yazılı açıklamasında
şunları söyledi:“Hanefi Avcı’nın işaret ettiği güçler hemen harekete
geçip hakkında soruşturma başlattı. Devletin Avcı hakkında soruşturma
açması değil, onu koruması ve iddiaları araştırması gerekir. 8 yıldır
komutanlara, hakimlere, savcılara dokunmak serbest, ama cemaatlere
dokunmak yasaktır. Sayın Emniyet Müdürümüzün yazdığı kitabın bir şok
etkisi yaparak uyanışı sağlamasını umut ediyoruz.
Işık
evlerinde kaldığını, Fethullah Gülen ile görüştüğünü belirten Eskişehir
Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, devlet içindeki cemaat yapılanmasını
ayrıntılarıyla ortaya koydu.
Eskişehir
Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gündemde bomba etkisi yaratan ve yok satan
iki belgeyle ve dışardan aldığı bilgilerle yazdığı “Haliç’te Yaşayan
Simonlar” adlı kitabında, Fethullah Gülen cemaatinin başta emniyet
olmak üzere yargı, ordu ve diğer devlet kurumları içindeki
yapılanmasını açıkladı.
Emniyet
teşkilatında teknik-elektronik istihbaratın kurucusu olarak bilinen
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gündemde bomba etkisi yaratan ve
yok satan “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitabında, Fethullah Gülen
cemaatinin başta emniyet olmak üzere yargı, ordu ve diğer devlet
kurumları içindeki yapılanmasını açıkladı. Kitabında, 5-6 ay ışık
evlerinde kaldığı dönemde Gülen ile tanıştığını ve 28 Şubat süreci
sonrası kendisiyle görüştüğünü de aktaran Avcı, cemaatin devleti teslim
aldığını, milletvekilleri arasında bile cemaati temsil eden sorumlu
imamlar olduğunu, cemaatin amacına ulaşmak için şantaj, iftira ve
karalama kampanyası gibi her türlü yöntemi kullandığını belirtti. Avcı,
kitabında “Hükümete alternatif bir yapı kurularak tüm kurumlar
yönetilmektedir” diyor.
Avcı’nın kitapta, iki belgeyle beraber dışarıdan aldığı bilgilere dayanarak anlattığı cemaat yapılanması şöyle:
Cemaatin
insanları dostlarım: Gizli faaliyetlerini açıklayacağım güçlerin
ellerinde ne kadar büyük olanaklar olduğunu ve hangi yöntemleri
kullandıklarını az çok bilenlerden birisiyim. Bu insanların hasmı,
düşmanı değilim; çoğu eski dostlarım, son dönemde tanık olduğum ve
yasadışı olduğunu düşündüğüm davranışları hariç inançlarını ve dünya
görüşlerini paylaşıyorum.
Işık
evlerinde 6 ay kaldım, Fethullah Hoca’yla karşılaştım: Polis
Enstitüsü’nde okurken akşam namazını Maltepe Camii’nde kılardım. Bir
gün cami çıkışında sohbet ettiğim mühendislik öğrencisi bir arkadaşın
anlatımlarından etkilendim. Zülfikar adlı arkadaşımdan bu şahsın Nurcu
olduğunu öğrendim.
Daha sonra adının
Halit olduğunu öğrendiğim bu yeni arkadaşım bizi öğrencilerin birlikte
kaldığı evine götürdü. Evde hepsi Nurcu olan 5-6 öğrenci kalıyordu.
Işık evleri denen o evlerden birinde tahminen 5-6 ay kadar kaldım. Bu
evde kalırken Fethullah Gülen Hoca’yla benzeri başka bir evde
karşılaştım.
Fethullah
Hoca’ya ‘Doğru bildiğiniz yolda devam edin’ dedim: 6 yıl çocuklarımı
Samanyolu Koleji’nde okuttum ve ikisi de oradan mezun oldu. 28 Şubat
sonrasında hakkında davalar açıldığı o baskı dönemlerinde bir arkadaşım
aracılığıyla Fethullah Gülen Hoca’yla onun talebi üzerine kısa süreli
olarak görüştüm. Bu görüşmede özetle ona “Siz doğru bildiğiniz yolda
okullar açarak bu ülkeye ve insanlarımıza hizmet ediyorsunuz. Gerisini
önemsemeyin, doğru sonunda galip gelecektir” dedim.
Belgelere
dayalı örgüt yapısı: Ben şu andaki örgütün nasıl yapılandığını, idare
edildiğini bir nebze olsun göstermek istiyorum. Maalesef bu konuda çok
fazla belge yok ama yine de bulunan belgeler mevcut durumu bir oranda
anlamamızı sağlıyor.
Emniyet’in
imamı Ömer: Bu belgeler ve dışarıdan aldığım bilgilere göre (Emniyet
teşkilatında) her birimdeki temsilciler kanalı ile herkes Ömer kod adlı
(Osman Hilmi Özdil) kişinin denetiminde çalışmaktadır. Amirler
mezuniyet dönemlerine göre dönem dönem örgütlenmiştir. Herkes gördüğü,
bildiği her konuyu temsilcilere aktarmakta, onlar da silsile ile Ömer’e
ulaştırmaktadır. Aynı şekilde istenen her husus da Ömer’den talimat
olarak teşkilatın en alt birimlerine kadar ulaştırılmaktadır.
Emniyetteki
cemaat örgütlenmesi: Her kritik birimde cemaatin irtibatı ve sorumlusu
yer almış, özellikle İstihbarat, KOM (Kaçakçılık ve Organize Suçlarla
Mücadale) ve diğer birimlerin bilgi işlem birimleri büyük oranda cemaat
taraftarlarından oluşmuştur.
Emniyete
ait tüm arşiv ve bilgiler cemaatin arşivine taşınmış, mevcutlar da
istendiği an cemaatin isteklerine uygun olarak kullanılmaktadır.
Emniyetin İstihbarat ve KOM birimlerinde teknik ve amir kadrosu büyük
oranda cemaatin elemanı konumunda veya bilerek cemaatten gelen
talimatlara uymaktadır.
Cemaat
tüm kurumlarda örgütlü: Aslında bu örgütlülük yalnızca Emniyet içinde
mevcut değildir, cemaat hemen hemen tüm kurumlarda az veya çok örgütlü
haldedir. Öğrendiğim kadarıyla MİT, ordu, yargı ve milletvekilleri
içinde imam konumunda kişiler bulunmaktadır.
Cemaat
soruşturmaları engelleniyor: Cemaat hakkında herhangi bir ihbar
geldiğinde, daha araştırmaya başlanmadan o birimdeki cemaat
mensuplarınca haber verilip tedbir alınmaktadır. Yakın zamanda birkaç
defa MİT ve Emniyet’e cemaatin faaliyetleri, hatta en üstteki imam Ömer
kod adlı kişi hakkında bilgi gitmiş, MİT araştırmaya başladığı an
haberdar olunmuş ve gerekli tedbirler alınmıştır.
Kurumlarda
istişare komitesi: Her hafta toplanılarak o kurum/birimdeki genel
durumlar değerlendirilir ve yukarıya arz edilecek konular çıkarılır.
Alt birim imamları kendi aralarında toplanırlar. En yukarıda o kurum
için istişare heyeti denebilecek üst sorumlulardan oluşan komitevari
bir birim olup onun üstünde o kurumun imamı bulunur.
Kurum
imamlarının işbirliği: Daha üstte kurum imamları bir araya gelip ülke
genelindeki işleri ve kurumlar arası çalışmaları değerlendirirler. Bir
kurumun yapacağı işlere diğerlerinin desteği, oralardaki bilgiler
istenir.
Her
şeyin başı Fethullah Hoca: Bununla birlikte her kurum imamı ayrıca
doğrudan yurtdışında bulunan Fethullah Hoca’ya bilgi verip ondan
talimat alır, yani olup biten her şey hocanın bilgi ve kontrolünde
gerçekleşir, dolayısıyla meydana gelen olaylar asla sıradan bir cemaat
mensubunun kendi kafasına göre yaptığı şeyler değildir.
Hükümet
içinde hükümet gibi: Devleti idare eden bakanlık ve genel müdürlüklere,
hatta hükümete alternatif bir yapı kurularak tüm kurumlar
yönetilmektedir. Her şey olmasa da hayati konular, önemli tayin ve
atamalar, önemli operasyonlar bu yapı tarafından planlanıp
uygulanmaktadır.
Cemaatin
kurguladığı komplolar: Operasyonlara karar verip devletin sistemlerini
kendi amaçları doğrultusunda çalıştırmakta, aynı anda kendi
taraftarları ve kendilerinin denetiminde olan basın yayın organları ve
internet siteleri vasıtasıyla linç kampanyaları yapılmakta, doğru
yanlış her türlü bilgi çarpıtılarak servis edilmekte, kamuoyu yanlı ve
yanlış bilgilerle yanlış kanaat sahibi olmaktadır.
Her
türlü yöntem uygulanıyor: Hukuka uygun veya farklı yöntemle elde edilen
bilgiler ve her türlü yöntem kullanılarak hedef seçilen kişiler linç
edilmek istenmektedir. Zaman zaman bu bilgiler tahrif edilerek ekleme
ve çıkarmalar yapılarak kullanıldığı gibi çoğunlukla da her yerde
bulunan gizli elemanları özellikle ordu içerisindeki faaliyet ve
çalışmaları rapor etmektedir.
Daha
sonra bu haberleri belgelemek için delil bulmaya çalışılmakta, bulunan
veya yaratılan belge, evrak ve materyaller aranan mahallere konarak
aramada ele geçti işlemi yapılmaktadır.
Ülke
cehenneme dönüşür: Bu devletin polisi, askeri, medyası oluşturulmak
istenen bu sistem içerisinde çalıştırılamaz, bugün yapıldığı gibi
cemaatin hedefleri uğruna hukuksuzluklar, komplo, şantaj ve iftira
yöntemleri ile çalıştırılırsa da gelecekte bu ülke herkes için adeta
bir cehenneme dönüşür.
Sistem kaosa
sürükleniyor: Bu anlayış ve yöntem her gün artarak devam edecek. Kısa
süre sonra ticari şirket, ortaklık, ihale vs. işlere de bu anlayış ve
yöntemlerle yaklaşılmaya başlandığında ülkede her şey çok daha kötüye
gidecektir.
Devletin
polisinin, istihbaratının ve diğer kurumlarının imkânları cemaatin
talimatı ile istenmeyen, beğenilmeyen, rakip şirket aleyhine
kullanılırsa (ki çok yakında bu olacaktır, belki de halihazırda
uygulamaya konmuştur) bunu tespit etmek o kadar kolay da olmayacağından
tüm sistem bir kaosa doğru sürüklenecektir.
Bu yöne doğru gidildiğini görmek için kâhin olmaya gerek yok.
Cemaat
devleti teslim aldı: Bu ülke çok badireler atlattı, bu olayların
benzerlerini çok yaşadık, bir şey olmaz diyenlere yanıtım, daha önce bu
türden tehlikelerin atlatılmasının mevcut sorunların da kolayca
atlatılacağı anlamına gelmediği olacaktır. Bir grup koca bir devleti
teslim aldı. Devlet içten içe çatırdıyor, birileri yönetimi ele aldı ve
kimse devlet gücünü kullanan bu kişilere dur diyemiyor. Birkaç cemaatin
imamı devlet yetkilerini gasp etti. Bu nasıl bir devlet geleneğidir?
‘Tüm işleri cemaat yapıyor’
Aslında
herkes biliyor ama kimse dillendiremiyor. Ben bu kitapla birlikte
açıkça ifade ediyorum ki tüm bu işleri cemaat yapıyor, bunu artık
herkes bilsin.
Son
zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan cemaattir, onlardan
bilgi alan da onlar adına konuşan da cemaatin adamlarıdır. “Tarafsız
basın mensubu, devletin polisi, savcısı” numarasını artık kimse
yutmasın, bu işler Emniyet ya da hukuk adına yapılmıyor, cemaatin planı
ve programı doğrultusunda cemaatin talimatı ile gerçekleştiriliyor.
Cemaate
hizmet ediyorlar: Bu işlere karşı koyması gerekenler, sızdırılan
bilgileri kullananlar da bilsinler ki bu yöntemle cemaate hizmet
ediyorlar.
Bazı
internet siteleri, basın ve medya hizmeti değil, cemaatin
propagandasını yapıyorlar. Cemaatin plan ve programına uymayıp görevini
yapan hâkim, savcı ve diğer görevlilere yönelik saldırılar cemaatin
talimatı ve planı gereği yürütülüyor.
Emniyet’i
cemaat sarmış: Büyük illerin emniyet müdürleri ve valileri bilsinler ki
emirlerindeki polisin bir kısmı kendilerini değil, cemaat imamını amir
olarak kabul ediyor, hatta etrafları cemaat mensubu müdür ve amirlerce
sarılmış durumdadır. Gerçeği göremiyorlar.
Bu
durumun farkındalar ve kısmen biliyorlar ama bilmiyor gibi
davranıyorlar. Bazı operasyonları kendileri değil, cemaat yanlısı
polislerle cemaat yanlısı savcılar cemaat imamlarının talimatı ile
yürütüyorlar, bunu artık biliyoruz.
Cemaatin
propaganda araçları: Bugün bilinen gazete, televizyon ve dergiler
haricinde Aktifhaber, Derindüşünce, Roothaber, Habertime, Habervaktim,
Sonsayfa, recepa.blogspot gibi onlarca internet sitesi cemaat
mensuplarınca kurulmuştur. Sanki birbirinden ayrı kaynaklarmış gibi
gözüken şeyler aslında tek bir kaynaktan yönlendirilmekte, hatta
zamanla resmi bilgiye dönüşmektedir. Cumhuriyet