Hanefi Avcıdan Yeni İddia Sadece Emniyetin Değil TSK Ve MİT'inde İmamı Var, Türk silahlı kuvvetlerinin imamı var, MİT'in imamı var, hanefi avcının iddiaları sürüyor TSK ve MİT in imamları var, hanefi avcı emniyetin imamı var, Mİt Ve Genel Kurmayda imam var, MİT im imamı Sinen Bey.
“MİT'in imamı da Sinan Bey”
Kİtabında emniyette cemaatçileri yöneten bir imamdan söz eden Avcı iddialarını sürdürdü: Genelkurmay'da ve MİT'te de bir imam var. MİT'tekinin kod adı 'Sinan bey'
Fethullah Gülen cemaatinin örgütlendiği her kurum ve kuruluşu ‘imam’ adı verilen bir sivil yönetici eliyle yönettiğini, emniyetin başına da ‘Kozanlı Ömer’ kod adlı Osman Hilmi Özdil’in atandığını ileri süren Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, yeni bir iddia daha ortaya attı. Avcı, Gülen cematinin ordu ve MİT için de sivil bir imamı olduğunu öne sürdü. Avcı ayrıca milletvekillerini ‘idare ve koordine eden’ bir kişinin bulunduğu iddiasında. Avcı’ya göre cemaatin kamudaki ayağı ‘suç örgütü’ vasfı taşıyor.
‘Haliç’te Yaşayan Simonlar / Dün Devlet Bugün Cemaat’ adlı kitabıyla büyük tartışma yaratan Hanefi Avcı, Radikal’e konuştu. Gülen cemaatinin adliyeden emniyete kadar kamuda kilit noktaları tuttuğunu öne süren Avcı bu yapının ‘ideolojik ve hiyerarşik birlik’ olduğunu iddia etti. Avcı cemaati bir tür yeni ‘derin devlet’ olarak görüp görmediğine ilşikin soruya şu yanıtı verdi: “Ben bir örgütün devlete sızması ve devlet içinde hareket etmesi diye yorumluyorum. Ama o bakış açısıyla öyle yorumlanabilir. Adını iyi koymak lazım. Emniyette, adliyedeki olaylar hukuki, adli değildir, örgütsel faaliyettir. Daha çok devletin kurumlarını kullanıyor diye bakmak lazım.”
Avcı, emniyetteki cemaat örgütünün AKP iktidarının başladığı 2003 öncesi ve sonrası diye iki döneme ayrıldığını öne sürerek, “Daha barışık ve pasif bir örgüt varken şimdi aktif operasyon yapan bir örgüt” diye konuştu. Avcı, bu örgütün TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen ‘basit suç örgütü’ mü, yoksa ‘anayasayı ihlal’ başlığında düzenlenen, ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ gerektiren ‘yasa dışı örgüt’ olarak mı ele alınması gerektiği sorusuna, “En azından TCK 220’ye oturur ama diğer boyutuna biraz daha bakmak lazım” diyerek, TCK 309’u işaret etti.
Kitabında, emniyeti ‘Kozanlı Ömer’ adlı ‘imamın’ yönettiği savına yer veren Avcı, aynı şekilde TSK ve TBMM’nin de ‘imamları’ bulunduğunu iddia ediyor. Avcı’nın bu konudaki sorularımıza yanıtları şöyle:
Kimdir Kozanlı Ömer? Onu herkes biliyor.
Gördünüz mü? Görmedim ama biliyorum.
Tanınan biri mi?
Bilmesi gereken insanlar biliyor...
Hâlâ imam mı?
Bir dönem için öyle bir görevdeydi.
Ordunun da imamı var mı?
Tabii. Ordunun, MİT’in ayrı ayrı imamları var. MİT’in imamının kod adı Sinan bey.
İsimlerini biliyor musunuz? Biliyorum.
Ordunun imamı kim? Söyleyemem. Erken olur.
O da sivil mi? Hepsi sivil. Resmi güç içinde bulunan kişi imam olmaz.
Bu kişiyi tanıyorsunuz yani?
Tanımıyorum ama biliyorum
O da Türkiye’de mi? Bunların dışarıda olma şansı yok.
Kurumlardaki örgüt mensuplarıyla nasıl irtibat kuruyorlar?
Görüşüyorlar. Gizli faaliyet nasıl yürütülüyorsa...
Meclis’in de bir imamı mı var?
Milletvekillerini idare eden, onlarla ilgili koordinasyonu sağlayan, sorunlarına bakan öyle kişiler var diye biliyorum.
Avcı, bir kanıt gösteremediği iddiasını ilişkin, kanıtların bulunabileceği adresleri işaret ettiğini belirtiyor. Kendisinin başka isimle ve IMEI numarasından İstanbul İstihbarat Şubesi’nce dinlenildiğini ve bu yönde bir şikâyet dilekçelesi verdiğini anımsatan Avcı, şöyle diyor:
“İmzasız ihbar mehtuplarıyla devletin dev sistemi çalışırken ben adres, yer, nokta veriyorum. Şu tarih ve sayılı mahkeme kararı incelenirse gözükecektir diyorum, denetlenmiyor. İçişleri Bakanı yapmıyor. İşte, size 5 bin delil! Gidin inceleyin. İnsanların ismi değiştirilerek dinleme kararı alınmış. Bu kararla kimlere santaj, sabatoj yapıldığını bulacaksınız. Adresi veriyorum, gidip almıyorsunuz.”
Yargıya bilgi verecek Avcı, hakkındaki soruşturmanın, ortaya attığı iddialarla ilgili değil, kitap yazmasına ilişkin olduğunu tahmin ettiğini söylüyor. Ancak bir ceza soruşturması açıldığı takdirde, kurumlara atanan ‘imamların’ isim ve nitelikleri de dahil olmak üzere, elindeki bilgi ve belgeleri paylaşacağını belirtiyor.
Ergenekon: Bu delillerle zor Avcı, cemaatin yargıya yönelik ilk operasyonel müdahalesinin Van’da Savcı Ferhat Sarıkaya eliyle açılan Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Şemdinli davaları olduğunu belirtiyor. Kitabında, Şemdinli iddianamesinin Sarıkaya tarafından yazılmamış olabileceğini iddia eden Avcı, eski savcının takibata uğraması gerektiğini de vurguluyor.
Avcı, orduda hükümete müdahaleye şartlanmış darbeci eğilimlerin olabileceğine dikkat çekmekle birlikte Ergenekon soruşturmasına kuşkulu yaklaşıyor: “Ortada böyle zihniyet etrafında örgütlenmiş insanlar olabilir. Ama eylemleriyle ilgili hiçbir şey anlatılamaz veya anlatılanlar kesinlikle o olamaz. Bu delilerle bu söylenemez.”
Avcı, delillerin sağlıklı olduğundan tereddüt duyduğunu, eldeki belgelerin yeniden ayıklanması ve incelenmesi gerektiğini kaydediyor. (İsmail SAYMAZ-Radikal)
Fethullah Gülen cemaatinin örgütlendiği her kurum ve kuruluşu ‘imam’ adı verilen bir sivil yönetici eliyle yönettiğini, emniyetin başına da ‘Kozanlı Ömer’ kod adlı Osman Hilmi Özdil’in atandığını ileri süren Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, yeni bir iddia daha ortaya attı. Avcı, Gülen cematinin ordu ve MİT için de sivil bir imamı olduğunu öne sürdü. Avcı ayrıca milletvekillerini ‘idare ve koordine eden’ bir kişinin bulunduğu iddiasında. Avcı’ya göre cemaatin kamudaki ayağı ‘suç örgütü’ vasfı taşıyor.
‘Haliç’te Yaşayan Simonlar / Dün Devlet Bugün Cemaat’ adlı kitabıyla büyük tartışma yaratan Hanefi Avcı, Radikal’e konuştu. Gülen cemaatinin adliyeden emniyete kadar kamuda kilit noktaları tuttuğunu öne süren Avcı bu yapının ‘ideolojik ve hiyerarşik birlik’ olduğunu iddia etti. Avcı cemaati bir tür yeni ‘derin devlet’ olarak görüp görmediğine ilşikin soruya şu yanıtı verdi: “Ben bir örgütün devlete sızması ve devlet içinde hareket etmesi diye yorumluyorum. Ama o bakış açısıyla öyle yorumlanabilir. Adını iyi koymak lazım. Emniyette, adliyedeki olaylar hukuki, adli değildir, örgütsel faaliyettir. Daha çok devletin kurumlarını kullanıyor diye bakmak lazım.”
Avcı, emniyetteki cemaat örgütünün AKP iktidarının başladığı 2003 öncesi ve sonrası diye iki döneme ayrıldığını öne sürerek, “Daha barışık ve pasif bir örgüt varken şimdi aktif operasyon yapan bir örgüt” diye konuştu. Avcı, bu örgütün TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen ‘basit suç örgütü’ mü, yoksa ‘anayasayı ihlal’ başlığında düzenlenen, ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ gerektiren ‘yasa dışı örgüt’ olarak mı ele alınması gerektiği sorusuna, “En azından TCK 220’ye oturur ama diğer boyutuna biraz daha bakmak lazım” diyerek, TCK 309’u işaret etti.
Kitabında, emniyeti ‘Kozanlı Ömer’ adlı ‘imamın’ yönettiği savına yer veren Avcı, aynı şekilde TSK ve TBMM’nin de ‘imamları’ bulunduğunu iddia ediyor. Avcı’nın bu konudaki sorularımıza yanıtları şöyle:
Kimdir Kozanlı Ömer? Onu herkes biliyor.
Gördünüz mü? Görmedim ama biliyorum.
Tanınan biri mi?
Bilmesi gereken insanlar biliyor...
Hâlâ imam mı?
Bir dönem için öyle bir görevdeydi.
Ordunun da imamı var mı?
Tabii. Ordunun, MİT’in ayrı ayrı imamları var. MİT’in imamının kod adı Sinan bey.
İsimlerini biliyor musunuz? Biliyorum.
Ordunun imamı kim? Söyleyemem. Erken olur.
O da sivil mi? Hepsi sivil. Resmi güç içinde bulunan kişi imam olmaz.
Bu kişiyi tanıyorsunuz yani?
Tanımıyorum ama biliyorum
O da Türkiye’de mi? Bunların dışarıda olma şansı yok.
Kurumlardaki örgüt mensuplarıyla nasıl irtibat kuruyorlar?
Görüşüyorlar. Gizli faaliyet nasıl yürütülüyorsa...
Meclis’in de bir imamı mı var?
Milletvekillerini idare eden, onlarla ilgili koordinasyonu sağlayan, sorunlarına bakan öyle kişiler var diye biliyorum.
Avcı, bir kanıt gösteremediği iddiasını ilişkin, kanıtların bulunabileceği adresleri işaret ettiğini belirtiyor. Kendisinin başka isimle ve IMEI numarasından İstanbul İstihbarat Şubesi’nce dinlenildiğini ve bu yönde bir şikâyet dilekçelesi verdiğini anımsatan Avcı, şöyle diyor:
“İmzasız ihbar mehtuplarıyla devletin dev sistemi çalışırken ben adres, yer, nokta veriyorum. Şu tarih ve sayılı mahkeme kararı incelenirse gözükecektir diyorum, denetlenmiyor. İçişleri Bakanı yapmıyor. İşte, size 5 bin delil! Gidin inceleyin. İnsanların ismi değiştirilerek dinleme kararı alınmış. Bu kararla kimlere santaj, sabatoj yapıldığını bulacaksınız. Adresi veriyorum, gidip almıyorsunuz.”
Yargıya bilgi verecek Avcı, hakkındaki soruşturmanın, ortaya attığı iddialarla ilgili değil, kitap yazmasına ilişkin olduğunu tahmin ettiğini söylüyor. Ancak bir ceza soruşturması açıldığı takdirde, kurumlara atanan ‘imamların’ isim ve nitelikleri de dahil olmak üzere, elindeki bilgi ve belgeleri paylaşacağını belirtiyor.
Ergenekon: Bu delillerle zor Avcı, cemaatin yargıya yönelik ilk operasyonel müdahalesinin Van’da Savcı Ferhat Sarıkaya eliyle açılan Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Şemdinli davaları olduğunu belirtiyor. Kitabında, Şemdinli iddianamesinin Sarıkaya tarafından yazılmamış olabileceğini iddia eden Avcı, eski savcının takibata uğraması gerektiğini de vurguluyor.
Avcı, orduda hükümete müdahaleye şartlanmış darbeci eğilimlerin olabileceğine dikkat çekmekle birlikte Ergenekon soruşturmasına kuşkulu yaklaşıyor: “Ortada böyle zihniyet etrafında örgütlenmiş insanlar olabilir. Ama eylemleriyle ilgili hiçbir şey anlatılamaz veya anlatılanlar kesinlikle o olamaz. Bu delilerle bu söylenemez.”
Avcı, delillerin sağlıklı olduğundan tereddüt duyduğunu, eldeki belgelerin yeniden ayıklanması ve incelenmesi gerektiğini kaydediyor. (İsmail SAYMAZ-Radikal)