Kutuların savaşı, 17 Aralık 2013’te, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın evinde yapılan aramada, ayakkabı kutularına koyulmuş 4,5 milyon doların bulunmasıyla başladı. O zamanlar, bu denli büyük ve organize bir hırsızlık vakası olduğunu bilmiyorduk. Oysaki ayakkabı kutularından çıkan dolarlar buzdağının sadece görülen yüzüymüş.
İlerleyen günlerde, tapeler, para sayma makineleri, milyon dolarlar havada uçuşmaya başladı. Bürokratların, politikacıların, bakanların, cumhurbaşkanı ve çocuklarının adları da eklendi. Bilal’in kıvrak zekası, “babacığım” deyişi, “paraları sıfırladın mı sorusu” işin adeta tuzu biberi oldu
AKP hükümeti kumpas/darbe planı diyerek gerçeklerin üzerini hızla kapattı. El koyulan ayakkabı kutusundaki dolarlar faiziyle birlikte banka müdürüne iade edildi. Bakanlar; Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar'ın Yüce Divan'a gönderilmesine yönelik önergeler de AKP oylarıyla reddedildi.
İşte, o gün bugündür “ayakkabı kutuları” rüşvetin, hırsızlığın, yolsuzluğun simgesi oldu.
Ama olay unutulmadı!
Vicdanı olan herkesin kafasında kocaman bir soru işareti kaldı.
Gerçeği arayanlar, olayın peşini hiç bırakmadı.
Sessiz ve derinden bu esrarengiz olayın izini sürdü.
Banka müdürü “Vallahi de billahi de o paralar, İmam Hatip Lisesi yaptırmak için toplanan yardım paraları” dese de, halkın vicdanında pek kabul görmedi.
Ancak, bir banka müdürünün milyonlarca doları, banka kasasında değil de ayakkabı kutularında, evinde saklaması AKP tarafından gayet normal karşılandı.
İmam Hatip Lisesi yapılacak paranın, bankaya faize yatırılmayacağını, ayakkabı kutularında evde saklanmasının daha mantıklı olduğunu söyleyenler bile çıktı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Her şeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla yaptım.” diyerek adeta meydan okudu.
Ama biz hiçbir zaman olayın bu kadar masum olduğunu düşünmedik.
Geçen Salı günü Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da bir “kutu” açtı.
Onların ayakkabı kutularından dolarlar çıktı…
Bizin kutumuzdan, dolarların o ayakkabı kutularına “nasıl” ve “neden” girdiğini ispatlayan belgeler çıktı.
Belgeler sahte dediler!
Islak imzalı “Man Adası” belgelerini basına gösterip, fotokopileri dağıtılınca;
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan; “Bu şahıslar ben belediye başkanı olmadan önce de milyon dolarlık işler yapıyordu.” dedi. Erdoğan’ın belediye başkanlığı yaptığı dönemde; 14 yaşında olan oğlu Burak Erdoğan’ın, öğretmen eniştesi Ziya İlgen’in ve taksici dünürü Osman Ketenci’nin milyon dolarlık işler yaptığını söylemesi, sona yaklaştığımızı gösteriyor.
Şimdi öğreniyoruz ki söylediklerinin hepsi yalan, düzmece!
Yaptıkları hırsızlıkları ayakkabı kutularına doldurmuşlar.
Vergi cennetlerine havale etmişler!
Ama daha bitmedi!
Genel başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu, Suriyeliler için “30 milyar dolar harcadık” diyen, Recep Tayyip Erdoğan’a, 30 milyar doları ne zaman nerede kimin için harcadığını da sordu.
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Suriyelilere yapılan harcamaları sayarken “Bunun içinde eğitime, sağlığa, yola giden harcamalar var. Yoldan Suriyeliler geçmiyor mu? diyerek, bizim şüphelerimizi daha da güçlendirdi.
Hoşgörünün, barışın, kardeşliğin şehri Hatay en zor dönemlerini yaşıyor. Suriye iç savaşı en çoktata Hatay’ı vurdu. Hataylılar fakirleşti, genç, eğitimli işsizlik oranı yükseldi. Narenciye üreticisi perişan, borcunu ödeyemiyor, ürününü hak ettiği değerden satamıyor.
Hatay sokaklarında Suriyeliler perişan.
Hiçbiri 30 milyar dolardan payını alamamış, dilencilik yapıp, çöpten besleniyorlar.
Peki bu 30 milyar dolar nereye gitti?
Belki de 30 milyar doların izini “MAN” adasında ya da diğer vergi cennetlerinde sürmek gerekir?
Yeni kutular yolda!
Kutular açılacak, tüm gerçekler halkın önüne serilecek.
Ak koyun kara koyun çıkacak ortaya!
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
3 Aralık 2017
Hatay CHP Antakya/Arsuz İlçe Kongreleri