6 Mayıs 2011 Cuma

Deniz Gezmiş Bizim Deniz Kimdir


Bizim Deniz
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan… Devrimci mücadelenin önderi üç fidanımız. Bugünlerde neredeyse herkes onlarla ilgili konuşuyor, Deniz Gezmiş posterleri her yeri süslüyor. Peki gerçekten onlar ne için mücadele etti?

Onları idam edildikleri 6 Mayıs 1972’den bugüne hiç unutmadık. Çünkü hatırlamak bir bakıma onları katleden faşist sisteme karşı onların unutulmadıklarını, unutulmayacaklarını gösteren bir ‘meydan okumadır’. Öte yandan ise onların mücadelesini anlama ve geliştirme çabasının bir parçasıdır. Geçmişi anlamak bugüne ve geleceğe ilişkin yürütülen devrimci mücadelenin içinde ancak anlamlı olabilir.
O nedenle Deniz’i ona yüklenmeye çalışılan ‘popüler anlamın’ ötesinde mücadelenin gerçekliği içerisinde anlayarak sahip çıkarak doğru yerine oturabiliriz. Deniz Gezmiş popüler bir ikon olarak gösterilmeye çalışılmakta onların mücadelesi de yalnızca bir ‘kahramanlık destanına’ indirgenmeye çalışılmaktadır. Öte yandan da özellikle son dönemde gerici medya kürsülerinde devrimci önderlere yönelik ‘darbecilik-cuntacılık’ suçlamaları yapılmaktadır.
Bütün bu saldırıların ortak noktası ise Denizlerin, Mahirlerin devrimci düşüncelerini yok etmek, devrimci mücadeleyi köksüzleştirme ve tarihsizleştirme çabasıdır. Böylece devrimci geçmişimiz saptırılarak, içeriği boşaltılarak gençlere aktarılmaya çalışılmaktadır.
Denizleri anmak onları anlayarak geleceğe sahip çıkma kararlığını büyütmektir.
***
Her 6 Mayıs’ta Deniz Gezmiş üzerine yazılar yayınlanır. Herkes onun masumluğundan, yiğitliğinden ve kahramanca ölüme yürümesinden söz eder. Yalnızca aynı dönemi yaşamış olmanın dışında hiçbir benzerliği olmayanlar Deniz Gezmiş üzerine hikâyeler anlatıp, kendilerini ona yaklaştırarak bundan bir paye kapmanın hesaplarını yapar.  Anlatılan bu hikâyelerde kimine göre Mustafa Kemal yürüyüşleri yapan ‘ulusalcı bir Deniz Gezmiş’ portresi çizilir kimileri de ‘iyi, masum ama oyuna gelmiş’ Deniz Gezmiş portresi. Her biri bugün durduğu yerden bir Deniz Gezmiş yaratan bu milliyetçi ya da liberallerin dışında bir Deniz Gezmiş elbette var. İşte o, bizim Deniz…
Bizim Deniz… Halkın mutluluğu ve ülkenin bağımsızlığı için mücadelesiyle ve bütün ömrünü özetleyen son sözleriyle Bizim Deniz… “Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizmin ve Leninizmin yüce ideolojisi. Yaşasın Türk ve Kürt haklarının kardeşliği. Yaşasın işçiler, köylüler. Kahrolsun emperyalizm.”
Deniz bu sözleriyle sarsılmaz bir miras bırakmıştır. O yüzden bugün iktidar yalakalığı peşinde koşanların da milliyetçi-faşist düşüncelerini solculuk diye yutturmaya çalışanların da kirli ellerinin Deniz’e dokunabilmesi mümkün değildir.
Geçmişe yönelik iktidarın özellikle son dönemde artan saldırılarıyla liberal züppeler Deniz Gezmiş’e ‘darbeci’ diyerek popülerleşirken bundan kuşkusuz en büyük pay kendi darbeci tarihlerini bütün solun tarihiymiş gibi anlatan eskimiş solcularındır. Onlar da ancak geçmişlerini karalayarak bugünkü koltuklarında oturabiliyorlar.
“Deniz Gezmiş kimdi, ne için mücadele etti?” Bu sorularla ilgili dolu kitap ve yazı var. Ama hiçbiri Deniz’i anlatmaya artık yetmez. “Deniz Gezmiş kimdi ve ne için mücadele etti?” sorusunun yanıtı artık sokaklarda büyüyen mücadelede aranmalıdır. 
Hikaye anlatıcıları bırakın artık Deniz Gezmiş’i anlatmayı. Şimdi biraz da siz Deniz Gezmiş’i bayraklaştırıp yürüyen genç kuşakları dinleyin! Onların mücadelesi Deniz’in, bizim Deniz’in en güzel anlatıcısıdır artık.
 ÜMİT ÖZEN