16 Aralık 2016 Cuma

İhraçlar da emekli ediliyor

İhraçlar da emekli ediliyor
15 Temmuz darbe girişiminden sonra ihraç edilen kamu çalışanlarının kazanılmış haklarıyla birlikte tüm sosyal hakları da ellerinden alındı.

Çalışırken emeklilik hakkını kazanıp, emekli olmayarak çalışmaya devam eden kamu çalışanlarından ihraç edilenler de aynı uygulamaya maruz kaldı. Kazanılmış emeklilik haklarını talep etmelerine rağmen emeklilik işlemleri yapılmadı.

Ancak, son yapılan bir uygulama emsal niteliği taşımaktadır. Emeklilik hakkını kazanmış, emekli olmayarak çalışmaya devam etmiş ve 15 Temmuz sonrası ihraç edilen 2 askeri personelin emeklilik işlemleri yapılarak kazanılmış hakları iade edilmiştir. Tutuklu ve ihraç olan askeri personelin talebi doğrultusunda, emekli ikramiyesi ödenerek, emeklilik maaşı rütbesi de dikkate alınarak en yüksek dereceden bağlanmıştır.

Yapılan uygulamanın, talep edilmesi halinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarında da başlatılarak mağduriyetlerin giderilmesi gerekmektedir.

Partimize bu konuda müracaat eden çok sayıda mağdur ve yakını da sağlık hizmetlerinden yararlanamadıklarını, hiç bir gelirleri olmadığı için açlıkla karşı karşıya kaldıklarını ifade ederek yardım talebinde bulunmuştu.

Tutuklu ve ihraç edilenlerin yakınları ve çocuklarına, “ağaç kabuğu yesinler” diyerek açlığa mahkum eden anlayışı buradan bir kez daha kınıyor, tüm yetkililere sesleniyoruz…

İnsanları açlıkla ve yoksullukla terbiye etmekten vazgeçin!





23 Kasım 2016 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz; Sözünüzü Tutun Öğretmenleri Öğrencilerine Kavuşturun

Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz; Sözünüzü Tutun Öğretmenleri Öğrencilerine Kavuşturun

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz OHAL kapsamında çıkartılan KHK’lerle 30 bine yakın öğretmenin ihraç edildiğini açıkladı.  17 bin öğretmen açığa alınırken, cemaatle ilişkili olduğu iddia edilen okullarda çalışan 28 bin öğretmenin de lisansı iptal edildi. İşsiz kalan öğretmen sayısı yaklaşık olarak 75 bine ulaştı.

Onbinlerce öğretmen işsiz kalırken mağduriyetler de katlanarak arttı.   1,5 milyonu aşkın öğrenci öğretmensiz kaldı. Sadece eğitim alanında aileleriyle birlikte milyonlarca insan mağdur oldu.

Darbe karşıtı, laik ve bilimsel eğitimi savunan Eğitim Sen, Eğitim-İş ve diğer sendika üyeleri ile çok sayıda sendikasız öğretmen de OHAL kapsamında çıkartılan KHK ile açığa alınıp ihraç edildi.

29 Aralık 2015 tarihinde sendikanın aldığı kararla bir günlük iş bırakma eylemine katılan Eğitim Sen üyesi 9 bin 843 öğretmen terörist ilan edilip, açığa alındı.  

Mağduriyetin giderilmesi için başta, “CHP Darbe Girişimi Sürecini İzleme Komisyonu” üyelerimiz olmak üzere çok sayıda Milletvekilimiz, Milli Eğitim Bakanı, Bakan Yardımcısı ve diğer yetkililerle defalarca görüştü.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz; sendikal eylem nedeniyle hukuka aykırı bir şekilde açığa alınan öğretmenlerin mağdur edilmeyeceği sözünü verdi.

“Soruşturmalar tamamlandı en kısa sürede göreve iade edilecekler” denmesinin üzerinden 45 gün geçti, ama göreve iadeler gerçekleşmedi.

Buradan Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz’a sesleniyoruz!

Açığa alınan binlerce öğretmen verdiğiniz sözü yerine getirmenizi büyük bir umut ve heyecanla bekliyor.

Geciken adalet adalet değildir. Mağduriyetler her geçen gün artmaktadır. 80 gündür göreve dönmeyi bekleyen öğretmenlerin ve yollarını gözleyen öğrencilerinin umutlarını boşa çıkartmayın.

Öğretmenleri açlıkla terbiye etmeye kalkmayın. Onlar umudunu kaybetmeden haklı mücadelelerine devam edecekler.

12 Martlar, 12 Eylüller öğretmenlerin örgütlü gücünü kıramadı.
Sonunda hep biz kazandık.
Yine biz kazanacağız.
Bir “Anka Kuşu” misali küllerimizden yeniden doğacağız.

Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi

17 Kasım 2016 Perşembe

OHAL’de Gençlik Direnmelidir / Yıldırım Kaya

CHP Parti Meclisi Üyesi Yıldırım Kaya'nın 16 Kasım 2016 tarihinde CHP Bakırköy İlçe Gençlik Kolları’nın düzenlediği “OHAL’de EĞİTİM” konulu panel konuşmasından bir bölüm

OHAL’de Gençlik Direnmelidir

AKP’nin gerici uygulamaları küçümsememeliyiz.
Yaklaşan tehlikenin farkına varmalıyız…
Ciddiye almalıyız!
Direnme hakkımızı kullanmalıyız!
Çünkü yarın çok geç olabilir!

Biz direnmeyi; emperyalistler tarafından paylaşılan bir imparatorluktan “Laik Türkiye Cumhuriyeti”ni kuran, “Geldikleri gibi giderler” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ten öğrendik.  

Biz direnmeyi; idam sehpasında dahi, “Yaşasın tam bağımsız Türkiye” diye haykıran Denizlerden öğrendik. 

Biz direnmeyi; “Erleri geri çekin, rütbeliler gelsin” diyen Mahirlerden devraldık. 

Bizlerde; Mustafa Kemal Atatürk kadar vatansever, umutlu, kararlı, disiplinli ve mücadeleci olmalıyız. 

Bizlerde; Deniz Gezmiş kadar halkların kardeşliğine inanmalıyız. Bunu sadece sloganlarda değil yüreğimizde hissetmeliyiz. Bunun için emek vermeliyiz, mücadele etmeliyiz. Hepimiz birer barış güvercini olmalıyız. 

Mahirler gibi, Denizler gibi birbirimize yoldaş olmalıyız. 

Yakın geçmişimizde  “Gezi Direnişi” örneğimiz var!
Dipdiri önümüzde duruyor.
Bize yol gösteriyor.
Direnme gücü veriyor.
Korkmuyoruz diye haykırıyor.

CHP Parti Meclisimiz de geçen hafta toplanarak, darbeye ve sivil diktaya karşı demokratik direnme hakkımızı kullanma kararlılığımızı ortaya koydu.

Kararlılığımıza dostlarımız sevindi!

Gerisini Cumhuriyet düşmanları düşünsün…! 


Yıldırım Kaya

CHP Parti Meclisi Üyesi

14 Kasım 2016 Pazartesi

Huma Bebek Annesnden Ayrılmasın CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet TÜM ve CHP PM Üyesi Yıldırım KAYA’nın Ortak Basın Toplantısı

Huma Bebek Annesinden Ayrılmasın
CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet TÜM ve CHP PM Üyesi Yıldırım KAYA’nın Ortak  Basın Toplantısı

Değerli Basın Mensupları;
Sizleri saygı ve sevgi ile selamlıyoruz
Bu gün bir ailenin içinde  bulunduğu acı durumu sizinle paylaşmak için  karşınızda bulunuyoruz. 

Filipinli Karen LİM ile Burdurlu Barış Deyirmenci, 2006 yılında  bir  Amerika seyahat gemisinde çalışırken tanışıyorlar.

Bir birlerine aşık olan bu iki genç, 2008 yılında Türkiye’ye dönüyor ve 2010 yılında evleniyorlar.  HUMA  adında 1 yaşında  bir kız çocukları var. Barış, tüm eğitimlerini devlet okullarında yapmış son olarak Hacettepe Üniversitesi İngiliz dilini bitirmiştir. 

Halen Ankara Üniversitesinde Yüksek Lisans yapmaktadır. Kendisi UNİSEF, çocuklara yardım fonunda danışman olarak çalışmaktadır. Karen, Filipinlerde 1611 yılında kurulmuş, Santo Tomas Üniversitesi mezunudur. İkisi de herhangi cemaat veya FETÖ okullarında hiç okumamıştır. Karen 2008 yılından itibaren farklı okullarda İngilizce öğretmeni olarak çalışmıştır. Son olarak ekonomik nedenlerden dolayı, 25.10.2014  tarihinde Turgut Özal Üniversitesinde İngilizce okutmanı olarak çalışmaya başlamıştır.

Bildiğiniz gibi, 667 Sayılı Kanun Hükmünde  kararname   ile Turgut Özal Üniversitesi kapatıldı. 

İşsiz kalan Karen, YÖK’ten aldığı çalışma iznini, oturma iznine çevirmek için, Eylül ayında   Ankara Göç idaresine başvuruyor.  Göç idaresi,  7 Kasım 2016 gününe randevu veriyor. Aynı gün göç idaresine gerekli evrakları teslim etmek için gittiğinde, hakkında  “kamu güvenliğini tehlikeye sokmak” tan sınır dışı kararı olduğunu söylüyorlar. Ankara Kavaklıdere polis merkezine yönlendirilen Karen, burada ifadesini veriyor.  Ancak  sınır dışı işlemi uygulanmak üzere 6 gün karakolda tutuluyor. Uçak bileti alınarak 13 Kasım’da gönderileceği söyleniyor. 

Bizlerde bu Konudan CHP PM Üyesi arkadaşımız Yıldırım Kaya’nın haber vermesiyle 13 Kasım’da haberdar olduk ve Sayın Kaya ile birlikte  Kavaklıdere polis merkezine gittik.  Yapılan girişimlerimiz neticesinde Sınır dışı işlemi uygulanmadı. Ancak Ankara Mustafa Kemal  Devlet hastanesine götürülmek üzere polis aracına bindirilen Karen LİM, 
Ailesine haber verilmeden;  1 yaşındaki bebeğini görmeden   İzmit’e toplama merkezine götürülmüştür. 13 aylık bebek karakolda bırakılmıştır. OHAL mantığının ve hukukunun bizi getirdiği yer işte ne yazık bu dramatik durumdur. Öncelikle Karen ne ile suçlandığını bilmemektedir. Çünkü hakkında herhangi bir adli veya idari soruşturma, inceleme yapılmamıştır. Eğer  Karen LİM ile ilgili bir suç unsuru var ise, adı ve açık adresi devlet kayıtlarında mevcuttur. 

Neden soruşturulmamıştır. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile evli olan ve bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşının da annesi olan Karen LİM hangi kamu güvenliğini tehlikeye sokmuştur? Bunu kendisi de, ailesi de bilmek istiyor. Bizler her gün hukuk devleti, yok ediliyor, ülkede OHAL hukuku altında faşizm uygulanıyor dediğimizde,  iktidar sözcüleri çok kızıyorlar. 

Peki şimdi buradan huzurunuzda iktidara soruyorum.  Bir bebeği annesinden ayırmak, hangi insanlıkla hangi vicdanla bağdaşır?

Bizler, elbette ki hiç kimse yargılanmasın, soruşturulmasın  demiyoruz.  Her şey hukuk içersin de olsun diyoruz.

Şimdi bir kez daha  soruyorum,  Karen Lim  hangi hukuki gerekçelerle toplama kampına götürülmüştür.  1 yaşında henüz süt emen bir yavruyu hangi hukuk annesinden ayırabilir. Bunun gerekçesi ne olabilir? İnsani ve vicdani değerler bu kadar ayaklar altına alınamaz. 8 yıldır Türkiye’de bulunan  ve artık bizden birisi olan, Karen Lim  bir an önce kızı HUMA’nın yanına geri dönmelidir. FETÖ ile mücadele etmenin yolu, 1 yaşındaki HUMA’yı annesinden ayırmak olmamalıdır. Bayan Lim ile ilgili ne varsa elbette ki devlet soruşturmalıdır. Ama bunun yolu bu şekilde olmamalıdır. Karen Lim  Ankara’da kızının yanına getirilerek  bu soruşturma yürütülebilir. Ayrıca 15 Temmuzun üzerinden 4 ay geçti. 

Eğer bu  Karen LİM veya ailesinin şüpheli bir durumu olsaydı, bu güne kadar çoktan yurt dışına çıkarlardı. 

Tam aksine, oturma iznini uzatarak, burada kalmak, burada yaşamak istiyorlar. Bunun hiç bir anlamı yok mudur? Bakınız bizler mağdurlar  yaratılıyor dediğimizde işte buna benzer ailelerden söz ediyoruz. 

Şimdi bu yavruyu görüyorsunuz. Bunun FETÖ ile ne ilgisi olabilir.
Ama bu çocuğu  annesinden ayırarak cezalandırıyorlar. Hükumet bundan bir an önce vaz geçmelidir.

Buradan  Sayın Başbakana sesleniyorum.  Huma bebeği annesine kavuşturun. Bunun günahını omuzlarınızda taşımayınız. Karen LİM sınır dışı edilerek, Türkiye’nin hiçbir sorunu çözülmeyecektir. Ama sınır dışı ederseniz Türkiye’ye  yeni bir sorun  daha ekleyeceksiniz.  Karen LİM’i bir an önce bulunduğu kamptan, çocuğunun yanında gönderiniz. 

Bu ailenin dramının bitmesi için sizlerden destek bekliyoruz. Bu insanı konuda   bu desteği vereceğinize yürekten inanıyoruz.

Katılımınız için teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.


12 Kasım 2016 Cumartesi

Huma’nın Ailesini Parçalamayın

Huma’nın Ailesini Parçalamayın!

Gerçekten de at izi it izine karışmış! 13 aylık Türk vatandaşı Huma Filipinli annesiyle birlikte sınırdışı ediliyor.

Karen Lim, 13 aylık Huma’nın annesi. Sınırdışı ediliyor. 13 Kasım 2016, Pazar akşamı Ankara Esenboğa Havaalanı’ndan İstanbul Atatürk Havaalanı’na gönderilerek TK0084 Manila, Filipinler uçağıyla sınırdışı edilecek.

Filipinler vatandaşı olan Karen Lim 2008 yılında Türkiye’ye geldi. 2010’da Türk vatandaşı Barış Deyirmenci ile evlendi. 2 Eylül 2015 yılında ise kızları Huma dünyaya geldi.

Karen Lim çalışma izni alarak 25.10.2014 tarihinde Turgut Özal Üniversitesinde okutman olarak çalışmaya başladı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çalıştığı üniversite OHAL kapsamında çıkartılan 667 sayılı KHK ile 23.07.2016 tarihinde kapatıldı.

Karen Lim, çalıştığı üniversite kapatıldıktan sonra YÖK’ten aldığı çalışma izninin oturma iznine çevrilmesi için Ankara İl Göç İdaresi’ne başvurdu. 7 Kasım 2016 tarihinde başvuru evraklarını teslim etmek için gittiği Ankara İl Göç İdaresi’nde hakkında “Sınır Dışı Etme Kararı” bulunduğu söylenerek “İdari Gözetim” altına alınmak üzere Kavaklıdere Polis Merkezi’ne gönderildi.

Karen Lim bir haftadır 13 aylık kızı Huma ile birlikte polis merkezinde kalıyor. 13 Kasım 2016, Pazar akşamı Ankara Esenboğa Havaalanı’ndan İstanbul Atatürk Havaalanı’na gönderilerek TK0084 Manila, Filipinler uçağıyla sınırdışı edilecek.

Yurda giriş yasağı da bulunan Karen Lim, sınırdışı edilirse Türk vatandaşı bebeği Huma’yı da beraberinde Filipinler’e götürecek.

Mağdur yoktur diyen AKP yetkililerine sesleniyoruz!
13 aylık Huma mağdur değil mi?
Bu yanlıştan dönün!
Huma’nın annesine oturma izni verin.
Huma’yı babasından ayırmayın…
Huma’nın ailesini parçalamayın!

AKP’li analara da sesleniyoruz!
Duyarsız kalmayın, “Zalimin zulmüne sessiz kalan dilsiz şeytandır”
Unutmayın!

12 Kasım 2016
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi

5 Kasım 2016 Cumartesi

Diktatörlüğe Geçit Yok

Diktatörlüğe Geçit Yok!
AKP kendi darbesini gerçekleştiriyor. Çözümsüzlüğü çözüm olarak göstermeye çalışıyor. Böl, parçala, yönet politikası uyguluyor. Toplumu parçalara bölüyor. Muhalefeti yok etmek istiyor. “Ben olmazsam devlet yıkılır” diyen anlayış ülkeyi adım adım uçuruma sürüklüyor.

Halk iradesinden sadece kendilerini seçenleri anlayan, düşünce özgürlüğünü sadece kendi düşündüklerini açıklama özgürlüğü sanan, insan haklarından sadece kendi haklarını algılayan bir anlayış tarafından yönetiliyoruz.

Yıl 4 Mart 1994 polis TBMM’e girip DEP Milletvekillerini zor kullanarak gözaltına aldı. DEP kapatıldı, Milletvekilleri 15’er yıl hapis cezasına mahkum edildi.

Yıl 4 Kasım 2016 polis HDP Milletvekillerinin kapılarını kırarak gözaltına aldı. Milletvekilleri tutuklanarak cezaevine koyuldu.

Bugün yaşananlar gösteriyor ki, Türkiye’nin kanayan yarası Kürt sorununda bir arpa boyu yol gidilememiş. 15 yıllık AKP iktidarında sorun kangrenleşmiş. Geçen yıllarda değişen hiçbir şey olmamış.
Halkın iradesini dilinden düşürmeyen iktidar, HDP’li 6 milyon seçmenin iradesini yok sayıp gece yarısı operasyonuyla seçilmişlerin kapıları kırıp gözaltına alıyor.

Sizi seçenleri milli irade, ötekini seçeni terörist ilan ederek barışı getiremezsin. Bir gece yarısı kapıları kırarak seçilmişleri gözaltına alıp, tutuklayarak barışı getiremezsin. Denenmiş ve başarısız olunmuş yöntemleri tekrarlayarak barışı getiremezsin.

Kendi egosunu tatmin etmek için akıl almaz senaryoların yazarı bir adam, onun yanında türlü çıkar grupları ve yandaşlar. Amaç sorunları çözmek değil kangrenleşen sorunlardan kendilerine bir iktidar çıkarmak.

Özgürlükçü demokrasilerde yönetenlerin yetkileri sınırsız değildir.
Darbeci anlayış, demokrasiyi 4-5 yılda bir oy kullanma özgürlüğü olarak algılıyor. Çoğunluğun oyu ile başkan olup diktatörlüğünü ilan etmek istiyor. Demokrasi çoğunluğun seçtiklerinin istediğini sınırsızca yapma özgürlüğü değildir. Tek adamın sınırsız yetkiyle donatılması hiç değildir.

Türkiye de ciddi bir demokrasi sorunu vardır. Tek parti ve tek adan diktatörlüğü kurulmaya çalışılıyor. Demokrasiyi tüm kurumlarıyla birlikte bir bütün olarak düşünmek zorundayız. Çoğunluk demokrasinin önemli bir ilkesi olsa da denetimsiz ve başına buyruk değildir.

Diktatörlüğe karşı gücümüzü birleştirmeli, halk iktidarı için birlikte mücadele etmeliyiz.

Adına ister “Başkanlık” desinler, ister “ileri demokrasi” diktatörlüğe geçit yok.

Parlamenter çoğulcu demokrasi hedefimizden asla taviz vermeyeceğiz.

05.11.2016
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi

31 Ekim 2016 Pazartesi

“Cumhuriyet” ve özgürlüklerin sesi olacağız

“Cumhuriyet” ve özgürlüklerin sesi olacağız
AKP, FETÖ’cülerin askeri darbe girişiminden kendisine sivil darbe fırsatı çıkardı. Sarayın hizbe köşelerinde hazırlanan karanlık planlar uygulamaya sokuldu. OHAL ilan eden AKP, toplumun muhalif kesimlerine karşı topyekün savaş açtı.

Muhalif olan herkesi susturmak istiyorlar   
İçişleri bakanı Süleyman Soylu’nun bireysel silahlanmayı teşvik edeceklerine yönelik açıklamasından sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’a silahlı saldırı düzenlendi.
Cumhuriyetin ve demokrasinin yılmaz savunucusu, Cumhuriyet Gazetesi’ni susturmak için bu sabah karanlık güçler yine iş başındaydı.  Sayısız defa gazete binaları basılan, yazarları katledilen, tutuklanan gazete yeni bir saldırıya maruz kaldı.

Onlarca gazete, dergi ve televizyonu kapatıp, muhalif gazetecileri tutuklayan anlayış Cumhuriyet Gazetesini de susturmak istiyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı; Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Vakfı yöneticileri hakkında, hem  “FETÖ/PDY” hem de “PKK/KCK” terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemekten soruşturma başlattığını açıkladı.

Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanları Gülten Kışanak ve Fırat Anlı tutuklanarak halkın iradesine müdahale edildi.  

OHAL kapsamında Onbinlerce kamu çalışanı sorgusuz sualsiz ihraç edildi. Son çıkan 675 sayılı KHK ile 10 bin 131 kamu çalışanı daha ihraç listesine eklendi.

Darbeyle, darbecilikle uzaktan yakından ilişkisi olmayan, sendika üyesi, barış yanlısı, laik ve demokratik eğitimin savunucusu 2 bin 219 eğitim emekçisi daha ihraç edildi.   Sendikal mücadelenin gücünü kırmak, örgütlülüğü dağıtmak için önce birlerce öğretme açığa alındı. Kamuoyuna haklarında inceleme yapıldığı izlenimi verildi. Önceden hazırlanan ihraç listelerindeki sendikal mücadelenin öncüsü öğretmenler ve şube başkanları ihraç edildi.  

AKP 15 yılda Cumhuriyetin temellerinin yeterince zayıflattığını düşünerek son darbeyi vurmak istiyor.

Ama çok yanılıyor!
Haksızlığa, zulme, yargısız infazlara karşı direnmek haktır.  
Biz Cumhuriyetin sesi olacağız. Cumhuriyet Gazetesi’ni susturmayacağız.
Biz halkın vicdanı olacağız, halkın iradesini savunacağız, seçilmişlerin yanında olacağız.
                                                                                                                                  31.10.2016
Yıldırım Kaya
         Parti Meclisi Üyesi


28 Ekim 2016 Cuma

Cumhuriyeti Devrimciler Yaşatacak

Cumhuriyeti Devrimciler Yaşatacak!
1 Kasım 1922 yılında babadan oğula geçen Saltanat kaldırıldı. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet emperyalizme karşı kazanılan bağımsızlık savaşının taçlandırılmış, vücuda bürünmüş halidir.

23 Nisan 1920’de demokrasinin ilk temelleri atılmış, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü o gün Mustafa Kemal Atatürk tarafından söylenmiştir.

AKP, bu gün yeni keşfetmiş gibi dillendirip, meydanlarda ışıklı panolara yazıyor. Ancak 2015 yılında tek başına iktidar olma şansını kaybedip, birkaç ay sonra halka yeni bir seçimi dayatan anlayışın bunu anlaması mümkün değildir.
Cumhuriyet halkın gerçek iradesidir
Cumhuriyet, tek adamların, başkanların, şahların, kralların, sultanların yönettiği ya da yönetmeye çalıştığı bir düzen değildir. Halkın özgür iradesiyle kendi temsilcilerini seçtiği, seçilme hakkını kullandığı sistemin adıdır Cumhuriyet.

Laik Demokratik Cumhuriyeti kuran parti, “Cumhuriyet Halk Partisi” demokrasinin yerleşmesi için de çok partili dönemin temellerini atmıştır. 1950 seçimlerinde iktidarı “Demokrat Parti ”ye bırakarak büyük bir demokrasi dersi vermiştir. 

Cumhuriyetin hedefi çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmaktır. Yasama, yürütme ve yargının bağımsız olduğu temeller üzerine kurulmuştur. Antidemokratik müdahaleleri kabul etmez. Halkın iradesiyle gelenler, yine halkın iradesiyle giderler.

Ama mutlaka giderler!

Cumhuriyet kadın haklarıdır
Cumhuriyet değerleri kadınları özgürleştirmiştir.  Cumhuriyet kadına eşit yurttaş olma, birey olma hakkını kazandırmıştır.

Seçme ve seçilme hakkı kadınların en önemli kazanımlarındandır.

·         3 Nisan 1930 yıllında kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı verildi.
·         26 Ekim 1933 yılında ise kadınlara muhtar olma, ihtiyar meclisine seçilme hakkı verildi. 
·         5 Aralık 1934 yılında ise milletvekili seçme ve seçilme hakkı Anayasal bir hak olarak düzenlendi.
Cumhuriyet kadınları 1930-1935 yıllarında seçme seçilme hakkı kazanmışken; Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Japonya’da 1945, İsrail’de 1948, demokrasinin beşiği Yunanistan’da 1949 yılında bu haklara sahip olabildi.

İsviçre'de kadınlar seçme ve seçilme haklarını 7 Şubat 1971'de kazanabildi. Iraklı kadınlar 1980,  Katar 2003,  Kuveyt 2005,  Birleşik Arap Emirlikleri 2006 yılında bu haklara kavuşabildi.

Suudi Arabistan’da, 25 Eylül 2011 yılında seçme ve seçilme hakkı verilen kadınlar, 2015 yılında bu haklarını kullanabildi.

Suudi Arabistan’da hala kadınların insan olup olmadıkları tartışılıyor. Daha yeni, 2016 yılının Şubat ayında, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da  “Kadın insan mıdır” konulu bir seminer düzenlendi.  Konferansın bilimsel (!) sonucunu bilmiyoruz ama kadınların insanlığından şüphe duyanların evrim sürecinin daha başında olduklarını söyleyebiliriz.
Ama biz Cumhuriyet erkekleri ünlü ozanımız Neşet Ertaş’ın dediği gibi, “kadınlar insandır, erkekler insanoğlu” diyoruz.
Cumhuriyet çağdaş eğitim demek
1 Kasım 1928 yılında gerçekleşen harf devrimiyle eğitimde eşitlik sağlandı. Erkeklerde %7 (Yüzdeyedi), kadınlarda %04 (Bindedört) olan okuryazar oranı hızla artarak 1935 yılında %20’lere ulaştı.
Çağdaş, laik, demokratik, bilimsel eğitim Cumhuriyetin en önemli kazanımlarındandır.
Cumhuriyet devrimlerine saldıranlar harf devrimiyle halkın bir gecede cahil bırakıldığını iddia etse de, okuma yazma bilmeyenlerin bir sabah uyandığında cahil kalması söz konusu değildir.  

Cumhuriyet devrim demek
Mustafa Kemal Atatürk, “Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. Devrimlerimizin temel ilkesi budur. Bu gerçeği kabul edemeyen düşünüş biçimlerini darmadağın etmek zorunludur.” diyerek Cumhuriyet devrimlerinin hedefini çok net ortaya koymuştur.

Atatürk çağdaş uygarlığa ulaşabilmenin yolunu devrimlerin devamlılığında görmüştür. Hep yeniye, hep ileriye, hep bilime vurgu yapmıştır.
Cumhuriyeti Devrimciler Yaşatacak!
28.10.2016
        Yıldırım Kaya

CHP Parti Meclisi Üyesi

5 Ekim 2016 Çarşamba

Darbelerin Değişmez Mağduru Öğretmenlerimiz “Gününüz Kutlu Olsun”

Darbelerin Değişmez Mağduru Öğretmenlerimiz “Gününüz Kutlu Olsun”
Türkiye öğretmenlerinin tarihi, darbelerle mücadele tarihi gibidir. Öğretmenlerimiz, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü, mücadele, eylem, gözaltı, açığa alınma ve ihraçlarla karşılıyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra silindir gibi ezilen öğretmenler yine de mücadeleyi bırakmıyor.

Öğretmenlerimiz her darbe döneminde en fazla mağdur olan meslek grubunda yer aldı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da kural değişmedi. Kamuda çalışan binlerce öğretmen açığa alınıp ihraç edilirken, kapatılan okullarda çalışan öğretmenlerin de çalışma lisansları iptal edildi.

Darbe girişiminden sonra 28 bin öğretmen ihraç edilirken, 45 bin öğretmen de açığa alındı. Özel sektörde çalışan öğretmenleri de eklediğimizde 50 binin üzerinde öğretmen işsiz kaldı. Açığa alınan öğretmenler de işsiz kalma endişesi içinde bekliyor.

OHAL’den faydalanan hükümet kamuda güvencesiz çalışmayı yerleştirmeye çalışıyor. Diğer yandan da kadrolaşmayı hedefliyor. İhraç edilen öğretmenlerin yerine sözleşmeli öğretmenler alınıyor. Yapılan sözlü mülakatlarla yandaşlar kamuya yerleştiriliyor.

KPSS’den yüksek puan alan muhalifler mülakatta düşük puan verilerek elenirken, düşük puan alan yandaşlara yüksek puan verilerek atamaları yapılıyor.

OHAL kapsamında darbeyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan darbe karşıtı, laik, bilimsel eğitim diyen, barışın savunucusu binlerce öğretmen de açığa alındı.

Mağduriyetlerin giderilmesi için görüştüğümüz Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz; darbe karşıtı, barışın savunucusu öğretmenlerin mağdur edilmeyeceği sözünü verdi. Açığa alınan binlerce öğretmen verilen bu sözün yerine getirilmesini umutla bekliyor.

12 Eylül 1980 darbesi çağdaş eğitime büyük bir darbe vurdu. Bilimsel eğitimin içini boşaltarak geleceğimizi kararttı. Öğretmenleri tutuklayarak ağır işkencelerden geçirdi. TÖB-DER’i kapatarak örgütlenmeyi yasakladı.

Ama devrimci, demokrat, laik, bilimsel eğitimi savunan öğretmenlerimiz mücadeleden asla vazgeçmedi. Kenan Evrenin faşist cuntasına hiçbir zaman boyun eğmedi.

Şimdi de eğmeyecek!

Ne FETÖ Terör Örgütü’ne, ne de Saray darbesine!

12 Eylül kalıntılarına asla geçit vermeyeceğiz!

Tüm mücadele duygularımla, darbelerin değişmez mağduru tüm öğretmenlerimizin “Dünya Öğretmenler Günü”nü kutluyorum.

05.10.2016
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi

2 Ekim 2016 Pazar

Mülakatla Öğretmen Atamak Emek Hırsızlığıdır

Mülakatla Öğretmen Atamak Emek Hırsızlığıdır
OHAL’den de destek alan AKP hükümeti öğretmenleri mülakatla atamaya başladı. Adı her ne kadar mülakat olsa da özünde sınavdan düşük puan alan yandaşlara yapılan bir torpildir.

Bir başkasının kazandığı hakkı iktidar gücünü kullanarak elinden alıp, hak etmeyene veren karanlık bir dönemden geçiyoruz. Haktan, adaletten bahsedenlerin mülakat aldatmacasıyla yaptığı emek hırsızlığına hep birlikte tanıklık ediyoruz.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz konuya ilişkin yaptığı açıklamada, mülakatın ehliyet ve liyakati sağlamak için yapıldığını söylüyor. Yılmaz, “Bu kimse anlayabiliyor mu, anladığını öğrencilere anlatabiliyor mu, hitabet gücü var mı? İkna kabiliyeti var mı? Liderlik yeteneği var mı?” diye soruyor.

Biz de Sayın Milli Eğitim Bakanımıza soruyoruz;
Mülakatı yapanların yeterliliği var mı?
KPSS’den 85-90 puan alanları eleyip, 60 puan alanları atayanların vicdanları var mı?
Adayların siyası düşüncelerini sorgulayan komisyon üyelerinin adalet anlayışları var mı?
Öğretmenlerin inançlarını sorgulayan komisyon üyelerinin hakkaniyet duyguları gelişmiş mi?
“Ne yemek yapıyorsun” diye soru hazırlayanların psikolojik durumları normal mi?

Sayın Bakan siz önce, KPSS’den 85-90 alan bir öğretmenin puanının mülakat sonucu 40’a 45’e nasıl düşürüldüğünü açıklayın.

Milli Eğitim Bakanlığı sözleşmeli öğretmen alımı için yaptığı mülakat sınavında öğretmenlere akıl almaz sorular soruyor. Yıllardır atamadığı aç bıraktığı öğretmenlere, “Ne yemek yapıyorsun” diye anlamsız sorular yöneltiyor.

14 yıllık iktidarı döneminde çözemediği, kangren haline getirdiği sorunların çözümünü öğretmenlerden istiyor. “Doğuya gitsen barışı nasıl sağlarsın” sorusuyla karşılaşan öğretmenler, siyasi bir tartışmanın içine çekilmek isteniyor.

En akıl almaz sorulardan biri de, “Reis deyince aklınıza kim geliyor” sorusu. Bu soruya öğretmenlerimizin nasıl cevap verdiğini bilmiyoruz ama “Reis” denince bizim aklımıza tekne kaptanı geliyor. Hem de küçük bir tekne kaptanı. Büyük ve devasa gemileri diplomasız küçük tekne kapatanlarına teslim ederseniz er ya da geç batırır. Bu nedenle Büyük gemileri küçük tekne kaptanlarına teslim etmemek gerek.

Gezi travmasından kurtulamayanlar, “Gezi’de ne hissettin?” diye sormayı da ihmal etmemişler.

Gezinin asi çocuklarından korkmayın!
Çünkü aydınlık geleceği onlar kuracak!

Unutmayın!
Bileziğini satarak çocuğunu okutan annenin iki eli yakanızda olacaktır.
Bugün değil ama yarın vicdanlarınız sizi rahat bırakmayacak!

Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz’a sesleniyoruz; insanların vicdanlarında kabul görmeyen mülakat sınavını iptal edin. Herkese aldığı puanlarla tercih yapma hakkı verin, adalet yerini bulsun.

Biz halkımıza söz veriyoruz!
CHP iktidarında hiçbir öğretmen işsiz, hiçbir çocuk öğretmensiz ve eğitimsiz kalmayacak. 

02.10.2016
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi

26 Eylül 2016 Pazartesi

Eğitimin İçeriği Her Şeyi Değiştirir

Eğitimin İçeriği Her Şeyi Değiştirir

FETÖ’cüler gibi AKP’nin de gizli bir ajandası var. Devleti tüm kurumlarıyla ele geçirip özlemini duydukları düzeni kurmak. Bunun en önemli ayağı eğitim. Eğitimin içini boşaltarak karanlık emellerine ulaşmayı hedefliyorlar. Çünkü eğitimin içeriği eğitimden de önemlidir. Uzun vadeli emellerini eğitimle gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

Gün geçmiyor ki AKP’nin eğitim üzerine yeni bir oyunu ortaya çıkmasın. Şimdi de Türkiye’nin en başarılı öğrencilerinin girebildiği ve en başarılı öğretmenlerinin sınavla seçilerek görev yaptığı “proje okullarına” el attı. Nedir bu proje okulları? Ne yapmaya çalışıyorlar? Başarılı ve kurumsal geçmişi olan okulları çökertip piyasacı ve gizli emellerine yeni bir çatışma alanı mı oluşturuluyor? Ankara’da Atatürk’ün adını taşıyan ve 1886’da kurulan Ankara Atatürk Lisesi’ni de proje okulu kapsamına aldılar. Okulda öğretmen kıyımı yapılıyor. Öğrenciler tedirgin ve motivasyonları gittikçe düşürülüyor.

Proje okulları öğretmenlerinin sınavla kazandıkları hakları, çıkartılan bir genelge ile ellerinden alındı. Öğretmenlerden 8 yılını dolduranlar başka okullara sürgün ediliyor. Dört yılını dolduran öğretmenlerin okulda kalıp kalmayacağı ise idarenin keyfiyetine bırakılıyor.  Onların yerine Milli Eğitim Bakanı tarafından sınavsız yandaş öğretmenler atanıyor. Bu nasıl bir proje? Neyin, kimin projesi? Eğitimde yeni bir yapı mı oluşturuluyor?

Fakat biliyoruz ki AKP iktidarı çağdaş, bilimsel ve laik eğitimin kalesi olan proje okullarındaki öğretmenleri dağıtarak kendi kadrolarını kuruyor. Özgür düşünen, sorgulayan bireyler yerine, kindar ve dindar nesiller yetiştirmek istiyor. Herkes uyanmalıdır.

Bütün okullar imam hatipleştirilmeye çalışılıyor.  15 Temmuz darbe girişiminden sonra kapatılan okullar da İmam Hatibe dönüştürülüyor. Seçmeli dersler arasına giren Arapça, bazı okullarda zorunlu ders olarak okutuluyor.  Son olarak Düzce’nin Akçakoca ilçesinde bulunan Sosyal Bilimler Lisesi, İmam Hatip Kız Lisesine dönüştürüldü. Okullarının İmam Hatibe dönüştürülmesine karşı çıkan öğrenciler eylem yaparak okullarını terk etmedi.  Okuldaki gerginlik İmam Hatip Lisesi öğrencileri ile Sosyal Bilimler Lisesi öğrencilerini karşı karşıya getirdi. Liseli çocuklarımız siyasetin ve çatışmanın tam ortasına çekiliyor.

Diyelim ki bütün okulları İmam Hatip yaptınız nereye varacaksınız? Bütün çocuklar Arapçayı ana dilleri gibi öğrendi sonuç ne olacak? Hedefiniz ne? Türkiye’yi nereye sürüklemek istiyorsunuz?

Eğitimi bilimsellikten uzaklaştıranlar, 5-6 yaşındaki çocuklara dini eğitim veriyorum diye köhne binaların bodrum katlarında ve cemaat yurtlarında tecavüz edilmesine sessiz kalanlardır. Bundan ötesi var mı?

Aynı zihniyet, “laikliği kazanacağız” bildirisi dağıtan Birleşik Haziran Hareketi üyelerini ve HTKP Genel Başkanı Erkan Baş’ı, yerlerde sürükleyip, ters kelepçe takarak gözaltına aldı.

Mevcut eğitim sistemi tamamen değişmelidir. Avrupa’nın Almanya’sına, Uzakdoğu’nun Japonya’sına, çölün ortasındaki İsrail’e… Ve  ABD’ye bakılmalı. Dünyaya teknoloji pazarlayan ülkelerin eğitim politikaları incelenmelidir.

Bir ülkenin eğitim politikası, çağı yakalamasını sağlayabileceği gibi, Ortaçağ’ın karanlığına da sürükleyebilir.  Gelişmişlik kindar ve dindar nesil yetiştirmekle ters orantılıdır. Kindar ve dindar nesille varacağımız yer Ortaçağ karanlığıdır. Aydınlık Türkiye’yi kurmanın yolu bilimsel eğitimden geçer.

                                                                                                            26.09.2016
                                                                                                         Yıldırım Kaya
                                                                                                CHP  Parti Meclisi Üyesi

23 Eylül 2016 Cuma

Örgütlü Mücadelenin Gücü Kazandı Kazanacak!

Örgütlü Mücadelenin Gücü Kazandı, Kazanacak!
15 Temmuz darbe girişiminden sonra binlerce kamu emekçisi tutuklandı, ihraç edildi ya da açığa alındı. Darbeci FETÖ’cüler için çıkartılan KHK’ler muhalefet için silah oldu. AKP’li olmayan, AKP politikalarını eleştiren herkes terörist, vatan haini ve darbeci ilan edildi.

Artık farklılıklara tahammül yok. AKP’nin politikalarını eleştirdiği, laik bilimsel, demokratik ve çağdaş eğitimi, demokrasiyi ve barışı savunduğu için, Ankara katliamı başta olmak üzere yüzlerce ölüme dur dediği için, Eğitim Sen’in 11.500 üyesi terörist ilan edilerek açığa alındı.

Tunceli’de açığa alınan Eğitim Sen üyesi öğretmenlerden 419’unun göreve geri döndüğü gibi diğer illerdeki binlerce eğitim emekçisi de sendikalarına sahip çıkarak ve sendikalarıyla birlikte mücadele ederek kazanacaklardır.

Böyle zor zamanlarda örgütlü mücadelenin gücü ve önemi bir kez daha ortaya çıktı. Örgütlü mücadele eden her birey Eğitim Senliler gibi kazanır.

Türkiye’nin dört bir yanında 50 binin üzerinde öğretmen, binlerce, asker, polis, hakim, savcı, öğrencinin sorununun çözümü örgütlü mücadeleden geçmektedir.

Darbe karşıtı OHAL zedeler dayanışma içerisinde bu karanlığa karşı mücadele etmelidirler.

Biz CHP olarak bu örgütlü mücadeleyle dayanışma içerisinde olduk ve olmaya devan edeceğiz.

CHP her zaman örgütlü mücadelenin gücüne inandı. Bu inançla da toplumun hem bireyleriyle hem de örgütlü güçleri ile birlikte olacaktır.

Alman Friedrich Martin Niemöller dediği gibi; “Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım, çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım, çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim, çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz.

Kamu emekçilerinin 100 yıllık mücadele tarihlerinde hep söyledikleri gibi…

Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız!

YA SİZ!

Kahramanmaraş
23.09.2016
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi

18 Eylül 2016 Pazar

Ders Zili Öğretmensiz Çalıyor

Ders Zili Öğretmensiz Çalıyor
50 binin üzerinde öğretmenin açığa alınıp, ihraç edildiği bir dönemde, “2016-2017 Eğitim Öğretim Yılı” büyük sorunlarla başlıyor. 19 Eylül Pazartesi günü, 18 milyon 43 bin 15 öğrenci ve 900 bin öğretmen ders başı yapacak.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda 62.357, geçici eğitim merkezlerinde ise 248.902 olmak üzere toplam 311.259 Suriyeli öğrenci de eğitim öğretime başlayacak.

14 yıllık AKP hükümeti döneminde, eğitim içinden çıkılamaz sorunlar yumağı haline geldi.
En fazla Milli Eğitim Bakanı bu dönemde değişti. Tek partinin iktidar olduğu bir dönemde altı Milli Eğitim Bakanı değiştirilerek rekor kırıldı. Her bakan değişikliğinde yeni bir uygulama denendi. Uygulamalar tamamlanamadan bakan değişikliği ile her şey sil baştan başlatıldı. Öğretmenler, öğrenciler ve veliler neyi nasıl yapacaklarını şaşırdı.

AKP hükümeti, Türk-İslam sentezine dayalı, gerici ve ırkçı eğitim politikası ile eğitimi elli yıl geriye götürdü. Eğitimin imam hatipleştirilmesine hız verildi. 4+4+4 gibi ucube bir uygulama ile okullarda dini eğitime ağırlık verilerek, Çağdaş, Bilimsel, Laik ve Demokratik Eğitimden uzaklaşıldı.

Eğitim alanı cemaatlere ve tarikatlara terk edildi. Özel okullar cemaatlerin denetiminde çığ gibi büyüdü.
Eğitimde özelleştirme en üst seviyeye ulaştı. Gizli özelleştirme politikalarıyla parasız olması gereken eğitim paralı hale getirildi. Devlet okullarında ihtiyaçların veliler ve öğrenciler tarafından karşılanması olağan oldu.

Öğrenci sayısı artarken, okul ve öğretmen sayısı aynı oranda artırılamadı. Bu olumsuz duruma 15 Temmuz darbe girişiminden sonra açığa alınıp ihraç edilen öğretmenlerde eklendi.

Bilimsel eğitimi savunan FETÖ karşıtı öğretmenler ihraç edildi
15 Temmuz darbe girişimi sonrası, FETÖ/PDY örgütünü çökertme bahanesi ile öğretmenlere yönelik kıyım hareketi başlatıldı. FETÖ Terör Örgütü ile uzaktan yakından ilişkisi olmadığı gün gibi açıkta olan Eğitim Sen üyesi binlerce öğretmen; Laik, Demokratik, Çağdaş ve Bilimsel Eğitimi savundukları için açığa alınıp, ihraç edildi.

Gerici eğitim politikalarını hayata geçirmek isteyen iktidar, darbe girişimini fırsata çevirdi. Sözleşmeli öğretmen dönemini başlattı. Boşalan öğretmen kadrolarını kendi kadroları ile doldurmaya başladı. İlk aşamada dershanelerde ve öğrenci etüt eğitim merkezlerinde eğitim personeli olarak görev yapanlar arasından 5 bin sözleşmeli öğretmen ataması yapılacak. 10 Ekim’de de 15 bin sözleşmeli öğretmen ataması gerçekleştirilecek.

AKP, gerici eğitim politikalarıyla Türkiye’ye nasıl bir gelecek vadediyor?
Laik, demokratik bir Türkiye mi?
Ekonomik bağımsızlık mı?
Bilimsel araştırmalar mı?
Yeni buluşlar mı?

Ama biz laik, bilimsel ve çağdaş bir eğitimle bunu başarabiliriz!

                                                                                                                     18.09.2016
                                                                                                                   Yıldırım Kaya
                                                                                                           CHP Parti Meclisi Üyesi

10 Ağustos 2016 Çarşamba

FETÖ Terör Örgütü Milli Eğitim’den Vazgeçmiyor

FETÖ Terör Örgütü Milli Eğitim’den Vazgeçmiyor
AKP hükümeti on dört yıllık iktidarı döneminde Türkiye’yi laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştırdı. Tüm kurumlarda olduğu gibi eğitimde de liyakatı kaldırarak büyük bir tahribata neden oldu.

Devletin asli görevleri unutuldu. Eğitim, gizli özelleştirme politikaları uygulanarak paralı hale getirildi. Geleceğimiz cemaatlere, vakıflara, tek amacı kar elde etmek olan kuruluşlara teslim edildi. Eğitim sistemi çöktü. Milli Eğitim Bakanlığı okullara müdür yardımcısı dahi atayamayacak bir duruma getirildi.

Emek hırsızları yıllarca sınav sorularını çalarak, “altın nesli” yetiştirmek için kullandı. Fakir aile çocukları hükümetin de desteğiyle cemaatlerin insafına terk edildi. Cemaatin yetiştirdiği “altın nesil” örümcek ağı gibi devletin başta stratejik kurumları olmak üzere, kılcal damarlarına kadar yerleştirildi.

İnönü İlkokulu neden kapatılıyor?
İktidara geldikleri günden bu yana mesailerinin çoğunu Atatürk’ün ismini, resmini kaldırmak için harcayan zihniyet hala işbaşında. Şimdi de “İnönü” ismini kaldırma telaşındalar.

Ankara Altındağ İlçe İl Milli Eğitim Müdürü Şefika Biçer, “Yahya Irmak gibi İl Milli Eğitim Müdürü’nün, İlçe Milli Eğitim Müdürü böyle olur.” dedirtecek bir uygulamaya imza attı.

Altındağ İçesi’nde bulunan “İnönü İlkokulu” İlçe Milli Eğitim Müdürü Şefika Biçer tarafından hiç bir gerekçe gösterilmeksizin kapatıldı. İnönü ailesinin yıllardır ayakta kalması için mücadele verdiği okul hangi gerekçelerle kapatılmıştır…

Geçerli bir gerekçeniz varsa bunu kamuoyu ile paylaşmanız gerekmez mi?

“İnönü” adına mı tahammül edilememiştir?

Sayın İlçe Milli Eğitim Müdürü Şefike Biçer; bu düşüncede değilseniz yeni açılacak bir okula “İnönü” ismini vermeyi düşünüyor musunuz?

“Laik Cumhuriyet”’ hepimiz İçin…
AKP hükümetinin beslediği cemaat o kadar büyüdü, o kadar güçlendi ki, 15 Temmuz’da kalkıştıkları darbe girişimiyle ”Laik Cumhuriyet”e son altın vuruşunu yapmak istedi. İç ve diş destekçileriyle ülkeyi kan gölüne çevirdi.

Ancak başaramadılar!

Yıllarca Atatürk ve laiklik aleyhine açık ve örtülü şekilde propaganda yapanlar, 15 Temmuz sabahı “Atatürk”e ve “Laik Cumhuriyet”e sığındılar. Laik cumhuriyetimiz için, demokrasimiz için toplumun her kesiminden destek istediler.

Aldılar da!
Ancak üzülerek görüyoruz ki bu çağrılarında da samimi değiller.
Yaşananlardan yeterli dersi çıkartamamışlar!


Kurt puslu havayı severmiş!
AKP hükümeti OHAL’den de faydalanarak ülkeyi KHK’lerle yönetmek istiyor. Son günlerde yakalanan birlik ve beraberlik ruhunu zedeleyecek kararlara ve atamalara imza atıyor.

FETÖ’cüler bütün örgütlenmelerini “Personel Genel Müdürlükleri” üzerinden yapmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nda da hızlı ve sağlıklı bir temizlik yapılması için öncelikle “Personel Genel Müdürlüğü”nden başlanması gerekir.

Bu temizlik yapılmadan il ve ilçelerde yaşanan sorunlar çözülemez. Aksi halde ilerleyen süreçlerde cemaat örgütlenmesinin daha büyük darbeleriyle karşılaşabiliriz.

Daha önce Atatürk’e ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaretten görevden alınan, Ankara İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Yahya Irmak, 28.07.2016 tarihinde yeniden aynı göreve getirildi.

Telaşla yapılan bu atamayla, Cemaat biz hala buradayız mı demek istedi!

IŞİD sempatizanı bu kişiyi vazgeçilmez yapan nedir? Hangi ihtiyaçtan dolayı yeniden bu göreve getirilmiştir? Hangi üstün vasıfları onu vazgeçilmez yapmıştır?

Yoksa son günlerdeki uzlaşma, kucaklaşma çağrıları da takiyeci anlayışın bir devamı mı?

9 Ağustos 2016

Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi

26 Temmuz 2016 Salı

Şanghay İşbirliği Örgütü Şanghay Beşlisi

Şanghay İşbirliği Örgütü, Şanghay Beşlisi, Shanghai Cooperation Organization

Şanghay İşbirliği Örgütü/Şanghay Beşlisi (Shanghai Cooperation Organization)
1996 yılında kuruldu
Şanghay İşbirliği Örgütü, Şanghay Beşlisi olarak da adlandırılır.
Adını  ilk toplantının yapıldığı yer ve toplantıya katılan beş ülkeden almaktadır.
İlk olarak 1996 yılında Şanghay'da, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın katılımıyla kuruldu.
2001 yılında Özbekistan katıldı.

Şanghay İşbirliği Örgütü Ülkeleri 

  • Çin Halk Cumhuriyeti
  • Rusya
  • Kazakistan
  • Kırgızistan
  • Tacikistan
  • Özbekistan

22 Temmuz 2016 Cuma

Aydoğan Vatandaş Kimdir Fuat Avni'nin Aydoğan Vatandaş olduğu açıklandı

Aydoğan Vatandaş Kimdir,  Fuat Avni'nin Aydoğan Vatandaş olduğu açıklandı, Aydoğan Vatandaş kim, Aydoğan Vatandaş özgeçmişi, Aydoğan Vatandaş biyografisi, Aydoğan Vatandaş eğitimi, Aydoğan Vatandaş memleketi, Aydoğan Vatandaş yaşı, Aydoğan Vatandaş kitapları, Aydoğan Vatandaş FETÖ terör örgütü üyesi, Aydoğan Vatandaş darbeci

Fuat Avni'nin Aydoğan Vatandaş olduğu açıklandı
Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarla gündeme gelen Fuat Avni'nin, Cihan Haber Ajansı New York temsilcisi ve Today's Zaman eski yazarı Aydoğan Vatandaş olduğu iddia edildi. Aydoğan Vatandaş'ın Ergenekon'un isim babası olduğu da iddialar arasında. 

Fuat Avni olduğu iddia edilen Emre Uslu ve Akif Mustafa Koçyiğit gibi isimlerin de Fuat Avni’ye bilgi ve istihbarat aktarımı yaptığı ileri sürülüyor.

Aydoğan Vatandaş Kimdir
1974 yılında İstanbul'da doğdu.
İlk ve orta okulu İstanbul'da okudu.
1988 yılında Deniz Lisesi'ne girdi.
1995 yılında Deniz Harp Okulu'ndan ayrıldı. ü
1995 yılında Aksiyon Dergisi'nde gazeteciliğe başldı.
1997 yılında TİMAŞ yayınlarından "Armagedon/Türkiye İsrail Gizli Savaşı" kitabı çıktı. Ancak kısa süre sonra toplatıldı.  
1997 yılında başladığı Fatih Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’ü 2001 yılında bitirdi. 
1995-2000 yılları arasında Aksiyon Dergisi’nde muhabirlik, editörlük ve koşe yazarlığı yaptı. 
2000-2004 yılları arasında Zaman Gazetesi’nde muhabirlik, editörlük ve köşe yazarlığı yaptı.
2002-2004 yılları arasında Karakutu Programının yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı.
2006 yılından itibaren ABD New York’ta yaşmaya başladı.
2009-2011 yılları arasında Manhattan'da bulunan The New School'da Medya alanında master yaptı. Cihan Haber Ajansı New York Temsilcisi olarak görev yapıyor. 
Today's Zaman Gazetesi'nde dış politika ve haber-araştırma yazıları yazıyor. 
15 Temmuz darbe girişiminde bulunan, ABD'de yaşayan Cemaatçi Fettullah Gülen'in altın çocuğu olarak biliniyor.
İnternet fenomeni "Fuat Avni" olduğu iddia ediliyor. 

20 Temmuz 2016 Çarşamba

Platon'un demokrasi tanımı

Platon'un demokrasi tanımı
MÖ 427-MÖ 347 yılları arasında yaşaya  "Antik Klasik Yunan filozofu"u  Paton'un demokrasi tanımı şöyledir:
''Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. 
Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.''

 

18 Temmuz 2016 Pazartesi

ABD Fethullah Gülen'ı teslim ediyor mu

ABD Fethullah Gülen'ı teslim ediyor mu 
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Türkiye'de darbe girişiminin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iade edilmesiyle ilgili açıklama yaptı. Kerry, iletilecek delillerin standartlara uygun olması durumunda, iade anlaşmasına uyacaklarını, aksini yapmada bir çıkarları olmadığını söyledi. 

17 Temmuz 2016 Pazar

Akın Öztürk Kimdir Akın Öztürk Kim Akın Öztürk Özgeçmiş Akın Öztürk Biyografisi Darbeci Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk Kimdir

Akın Öztürk Kimdir,  Darbeci Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk Kimdir, Akın Öztürk Kim, Akın Öztürk Özgeçmiş, Akın Öztürk Biyografisi

Akın Öztürk Kimdir
15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişiminin lideri olduğu iddia edilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı.
  • 21 Şubat 1952 tarihinde Gümüşhane Merkez’e bağlı Çamlıköy’de doğdu.
  • İlk, orta ve lise öğrenimini Erzincan’da tamamladı.
  • 1970 yılında girdiği Hava Harp Okulu’ndan 1973 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu.
  • 1973-1975 yılları arasında 2’nci Ana Jet Üs Komutanlığında jet pilotu eğitimini ve 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığında F-100 uçaklarında harbe hazırlık eğitimini tamamladı.
  • 1975-1981 yılları arasında 7’nci Ana Jet Üs 172 Filo Komutanlığında F-100 ve F-4 uçaklarında Kol Uçucusu olarak görev yaptı.
  • 1981 yılında atandığı 1’inci Ana Jet Üs Komutanlığında ise 1985 yılına kadar 111’inci Filo Komutanlığı Kol Uçucusu ve Üs Standardize ve Kıymetlendirme Kısım Amirliği görevlerinde bulundu.
  • 1985 yılında girdiği Hava Harp Akademisi’nden 1987 yılında mezun oldu.
  • Kurmay Subay olarak atandığı 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığında 1989 yılına kadar Standardize ve Kıymetlendirme Subayı ve Filo Eğitim Subayı olarak görev yaptı.
  • 1989 yılında F-16 uçağına geçiş yapmasının ardından 1989-1991 arasında 4’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı 141’inci Filo Harekât Subayı ve 1991-1993 yıllarında 141’inci Filo Komutanı olarak görev yaptı.
  • 1993-1996 yıllarında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim Daire Başkanlığında Yurtdışı Kurs Plan Subaylığı ve takiben Uçuş Eğitim Şube Müdürlüğü görevlerinde bulundu.
  • 1994-1995 yıllarında, NATO kapsamında icra edilen Uçuş Yasağı Harekâtı (Operation Deny Flight)’na Kıdemli Milli Temsilci olarak katıldı.
  • 1996-1998 yıllarında Türk Silahlı Kuvvetleri Tel-Aviv Askeri Ataşesi olarak görev yaptı.
  • 1998-2000 yılları arasında 6’ncı Ana Jet Üs Harekât Komutanlığı görevini üstlendi.
  • 2000 yılında Tuğgeneralliğe terfi ett.
  • 2002 yılına kadar Hava Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim Daire Başkanlığı görevini yürüttü.
  • 2002 yılında 9’uncu Ana Jet Üs Komutanlığı görevine getirild.
  • 5 Ağustos 2004 tarihinde Tümgeneralliğe terfi etti. 
  • Sırasıyla 2’nci Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığına, 30 Ağustos 2006’da 2’nci Ana Jet Üs Komutanlığına, 30 Ağustos 2008’de Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı görevlerine atandı.
  • 2009 yılında Korgeneralliğe terfi etti.
  • 2009-2011 yılları arasında 2’nci Hava Kuvveti Komutanlığı yaptı.
  • 2011-2013 yılları arasında Hava Eğitim Komutanlığı görevlerinde bulundu.
  • 2013 Yüksek Askerî Şura Kararları ile Orgeneralliğe terfi etti.
  • 22 Ağustos 2013 – 14 Ağustos 2015 tarihleri arasında 30’uncu Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptı.
  • 2015 yılı Yüksek Askerî Şura kararları ile Yüksek Askerî Şura üyeliğine atandı.
  • 43 yıllık uçuş hizmeti boyunca F-16, F-4, F-5, F-104, F-100, EUROFIGHTER, JAS 39, T-38, T-37, KT-1T, T-33, T-34, T-41, SF-260, G550, GULF-IV, CIT-VII, CN-235, KC-135, A400M, E-7T, UH-1H, AS-532, T-129 ATAK ve HÜRKUŞ uçakları başta olmak üzere 30 farklı tipte 5800 saat uçuş gerçekleştirdı..
  • Tülay Öztürk ile evli ve iki çocuk babası.
  • İyi derecede İngilizce biliyor.
Kaynak: https: https://tr.wikipedia.org

22 Haziran 2016 Çarşamba

Yaşar Nuri Öztürk Öldü Yaşar Nuri Öztürk Hayatını Kaybetti Yaşar Nuri Öztürk Hayata Veda Etti

Yaşar Nuri Öztürk Öldü, Yaşar Nuri Öztürk Hayatını Kaybetti, Yaşar Nuri Öztürk Hayata Veda Etti


Yaşar Nuri Öztürk Öldü 

Uzun zamandan beri mide kanser tedavisi gören İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk, hayatını kaybetti.  

5 Haziran 2016 Pazar

Duplikata diploma nedir

Duplikata diploma nedir, Duplikata diploma kimlere verilir, Duplikata diploma nasıl hazırlanır, Duplikata diploma neden verilir.

Duplikata diploma nedir

  • Kaybedilen diploma ve sertifikaların yerine verilen ikinci nüsha 
  • Diploma olarak kullanılmak üzere hak sahibinin çalınma, kayıp vb. nedenlerle talep ve beyanı üzerine ikinci ve son kez düzenlenen ve diploma yerine geçen resmi bir belge. 

Duplikata ne demek Duplikata nedir Duplikata anlamı

Duplikata ne demek, duplikata nedir, duplikata anlamı

Duplikata nedir
Diploma olarak kullanılmak üzere hak sahibinin çalınma, kayıp vb. nedenlerle talep ve beyanı üzerine ikinci ve son kez düzenlenen ve diploma yerine geçen resmi bir belgedir. Duplikatanın ön yüzünde, diplomanın ilk suretinde imzası bulunan dönemin dekanının ve rektörünün imzası bulunmaz. Bunun yerine yalnızca adları, soyadları ve unvanları yer alır. Yine duplikatanın ön yüzünün üst kısımda sol 4 ve sağ tarafta kırmızı renklerle “Duplikata” kaşesi basılı olur. Ayrıca duplikatanın arka kısmına, hazırlanma nedeninin şerh düşüldüğü diploma örneği tanzim edilir.

Not: Marmara Üniversitesi tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın diplomasına ilişkin yapılan açıklamadan alınmıştır.

29 Mayıs 2016 Pazar

Hayvanlarla fotoğraf çekilmesi yasaklandı

Hayvanlarla fotoğraf çekilmesi yasaklandı
Suudi Arabistan'da hayvanlarla fotoğraf çekilmesi yasaklandı.  Din Adamları Yüksek Konseyi hayvanlarla fotoğraf çekmenin İslam'a aykırı bir batı icadı olduğunu iddia ederek engellenmesi için fetva verdi.

Suudi Arabistan'ın en yüksek dini otoritesi olan Din Adamları Yüksek Konseyi'nin üyesi Şeyh Salih Bir Favzan El-Fazvan, kedi, köpek gibi hayvanlarla fotoğraf çekmenin İslam'a aykırı bir batı icadı olduğunu iddia ederek, bu tür fotoğraf çekilmesinin engellenmesi için fetva verdi.

Şeyh Salih Bir Favzan El-Fazvan, "Mecbur olmadıkça hayvanlarla fotoğraf çektirmek günahtır. Ne kedi, ne köpek, ne kurt, ne de başka bir şey" dedi

Suudi Arabistan'da daha önce de kumar olduğu iddia edilen satranç yasaklanmıştı.


26 Mayıs 2016 Perşembe

PKK'lı Murat Karayılan öldü murat karayılan öldürüldü mü

PKK'lı Murat Karayılan öldü, murat karayılan öldürüldü mü, PKK'lı Murat Karayılan öldü  mü

PKK'lı Murat Karayılan öldü  mü
Abdullah Öcalan'ın tutuklanmasından sonra PKK'nın başına geçen Murat Karayılan'ın Kandil'de öldürüldüğü iddia edildi. 

Murat Karayılan'ın bordo berelilerin Kandil'e düzenledikleri baskında öldüğü iddia edildi. Karayılan'ın ölüm haberi sosyal medyada yer alırken, TSK tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmadı.


Murat Karayılan kimdir Murat Karayılan kim Murat Karayılan özgeçmişi Murat Karayılan biyografisi Murat Karayılan PKK

Murat Karayılan kimdir, Murat Karayılan kim, Murat Karayılan özgeçmişi, Murat Karayılan biyografisi, Murat Karayılan PKK

Murat Karayılan kimdir
1954 yılında Birecik'te doğdu.
Yüksekokul makine bölümü mezunu.
1979 yılında PKK'ya katıldı.
PKK'nın Avrupa kanadında görev yaptı.
PKK'daki kod adı Cemal.
12 Eylül’de Suriye’ye kaçtı.
Abdullah Öcalan tutuklandıktan sonra PKK'nın başına getirildi.