26 Aralık 2010 Pazar

Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli Ne Diyordu Şimdi Ne Diyor


O REKTÖR BAKIN BİR ZAMANLAR NELER DİYORDU?

“Üniversiteler topluma yön veren kuruluşlar olmalıdır. Statüko ve durağanlığı temsil etmemeli, değişim ve yenilikten yana öncü rol oynamalıdır. Bu kurumlarda çalışan akademisyenler tam anlamıyla kendilerini özgür hissedebilmeli, düşünce ve fikirlerini hiçbir endişeye kapılmadan rahatça ifade edebilmelidirler. Akademisyenlere, beğenmedikleri icraatlar için üniversite idaresini ve rektörü de rahatlıkla tenkit edebilme serbestliği sağlanmalıdır. Muhalif sesleri susturmak için disiplin ceza yönetmeliği kullanılmamalı, açıklama ve ikna yöntemi tercih edilmelidir. Disiplin soruşturması ancak başka türlü çözüm yolu kalmamış, sabit ve art niyetli suçlar için açılmalı, rektörlüğün kendi makam ve icraatlarını savunmak, muhalifleri susturmak için bir silah olarak kullanılmamalıdır. Suçu sabit olan ve kötü niyetli kastın olduğu eylemlerde ise suçlu korunmamalı, gereken işlemler derhal yapılmalıdır. Bu özgürlük ortamından öğrencilerimiz de yararlanabilmeli, suça karışmamak şartı ile fikirlerini özgürce beyan edebilmeli, bu amaçla toplanıp konuşmalar yapabilmelidir. Öğrenci temsilci kurulları birimler tarafından periyodik olarak toplantılara çağrılmalı, öğrencilerin iyileştirme adına önerileri dikkatle ele alınmalıdır.” (1) 

25 Aralık 2010 Cumartesi

Bihlun Tamaylıgil Kimdir Bihlun Tamaylıgil Kim

Bihlun TAMAYLIGİL

CHP İstanbul Milletvekili
Bihlun TAMAYLIGİL

Bihlun Tamaylıgil, 15 Ekim 1966′da İstanbul’da doğdu. Babasının adı Cevat, annesinin adı Bahar’dır.

Ekonomist; İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdi. Sermaye Piyasası Aracı Kurumu Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdürü olarak görev yaptı. Özel Sektörde Yönetim Kurulu Üyeliği, Yatırım ve Üretim Finansmanı Danışmanlığı görevlerinde bulundu. Özel şirket ortağı oldu ve şirketin yöneticiliğini yaptı.

22. Dönem İstanbul Milletvekili. 22. Dönem’de PAB ve NATOPA Türk Grubu Üyeliği görevlerini üstlendi.

25.12.2010 tarihinde CHP'nin  Genel Sekreteri oldu.

İyi düzeyde İngilizce, orta düzeyde Almanca bilen Tamaylıgil, bekârdır.

CHP'nin Yeni MYK'sı Açıklandı Bihlun Tamaylıgil Genel Sekreter Oldu

 CUMHURİYET HALK PARTİSİ MYK ÜYELERİ

Örgütlenme ve örgüt Yönetimlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin

İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı   Hurşit Güneş

Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı   Süheyl Batum

Partinin Tanıtımı ve Basın ve Propagandadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı   Erdoğan Toprak

Kayseri Belediyesindeki Yolsuzluğun Belgeleri Kayseri Yolsuzluğunun Senetleri


İŞTE KAYSERİ BELEDİYESİ'Nİ KARIŞTIRAN O SENET
Odatv Kayseri'deki yolsuzluk iddialarının üzerine gitmeye devam ediyor.
Bilmeyenler için önce kısaca anlatalım...

Kayseri Belediyesi'nde çalışan Hacı Ali Hamurcu, belediyeye ait mührü taşıyan makbuzlarla, belediyeyle çeşitli işlerini görecek vatandaşlardan para topluyordu. Bu paralar Kayseri Belediyesi'nin kasasına girmiyor, bir rüşvet olarak toplanıyordu. Hükümet, yapılan usulsüzlüğün Hacı Ali Hamurcu'nun bireysel suçu olduğunu iddia ederken, muhalefet yolsuzluğun Kayseri Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'nin de dahil olduğu bir çete tarafından gerçekleştirildiğini iddia ediyordu. Nitekim Hacı Ali Hamurcu'nun ilk ifadesi de bunu doğrular nitelikteydi. Olayın açığa çıkmasından bir süre sonra Hamurcu'ya ilk avukatı Yusuf Erikel'in yerine kardeşi AKP'li Yakup Erikel avukat olarak atandı. Hamurcu, emniyetteki ifadesini değiştirerek suçu bireysel olarak üstlendi. Bülent Arınç'ın da avukatı olan Yakup Erikel, Hamurcu'nun paralarını aldığı kişilere paralarını ödeyerek şikayetlerin de geri alınmasını sağladı. Bu paranın kaynağı da Odatv'de irdelendi. (Okumak için tıklayın)

24 Aralık 2010 Cuma

Yol İş Sendikası Torba Yasayı Protesto Etti

TORBA YASA PROTESTO EDİLDİ
TÜRK-İŞ önünde toplanan işçiler Torba Yasa Tasarısı'nı protesto etti. Ankara İl Özel İdaresi Alt Yapı Daire Başkanlığı ile Kırıkkale, Çankırı, Bolu, Düzce ve Eskişehir İl Özel İdarelerinde çalışan sendikamız üyesi işçiler 24 Aralık 2010 günü saat 10.00'da TÜRK-İŞ önünde toplandılar. İl Özel İdaresi işçilerine Yol İş Sendikasının örgütlü olduğu Karayolları ve Bayındırlık Bakanlığı işçileri de destek verdi. Ayrıca Şeker-İş, Tez Koop-İş ve Türk Metal Sendikaları da kısmen desteklediler.

Kadınlar İçin Kariyer Yapmanın Altın Kuralları


Kariyer Yolunda Kadınlar İçin Altın Öğütler

Kadınların kariyer yolculuğu çok farklı stratejiler gerektiriyor. İşte kariyer sahibi kadınların yol haritası;

Kadınlar kariyer yaparken erkeklere göre farklı adımlar atmak, hedef seçiminde daha belirgin çizgiler çizmek, daha titiz davranmak durumunda kalıyor.

23 Aralık 2010 Perşembe

Benim Adım Kemal: Kılıçdaroğlu'nun Vaatlerinin Kaynağı


İŞTE KILIÇDAROĞLU’NUN VAATLERİNİN PARASAL KAYNAĞI

İŞTE KILIÇDAROĞLU’NUN VAATLERİNİN PARASAL KAYNAĞI
CHP’nin 15. Olağanüstü Kurultayı’nda ( 18.12.2010) Kemal Kılıçdaroğlu 41 ana başlık altında önemli konulara değindi ve bu konuların birçoğu da vaatler içeriyordu. Gerçekleştireceğini vaat ettiği birçok uygulama için fazla elle tutulur kaynak göstermemesi ve bu vaatlerinin arkasındaki garantinin kendi güvenirliği ve ismi olmasının yeterli olduğunu söylemesi, iktidar partisi kanadının eleştirilerini üzerine çekmesine sebep oldu.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Wikileaks AKP


BAŞBAKAN ERDOĞAN'A İSVİÇRE İÇİN YOL HARİTASI 

Başbakan Erdoğan, Wikileaks belgeleriyle ortaya çıkan belgelerde İsviçre'de 8 adet hesabı olduğu iddiasına sert tepki gösterdi. Erdoğan, "olmayan şeyin belgesi olmaz" derken, bu bankaları dolaşıp belge toplayamayacağını da söyledi.

Blok Liste Ne Demek Çarşaf Liste Ne Demek Blog Liste Nedir Çarşaf Liste Nedir


Çarşaf Liste Ve Blok Liste Ne  Anlama Geliyor

Çarşaf Liste Nedir: Aday olan tüm üyeler alfabetik olarak çarşaf liste olarak adlandırılan yöntem ile seçime giriyor. Üye sayısına göre en yüksek oyu alanlar seçiliyor. Gruplar kendilerine yakın isimlerin seçilmesi için "anahtar liste" adı altında kendi adaylarının sıra numaralarını verdikleri ayrı liste çıkarabiliyor. Delegeler anahtar listeye bakarak, çarşaf listedeki isimleri numaralarına göre oyluyorlar.

Blok Liste Nedir: Çarşaf listenin aksine her grup kendi listesini hazırlayabilir. Grupların da liste hazırlamasına engel olmayan blok liste uygulamasında listedeki bir ismin çizilmesi mümkün. Ancak, çizilen ismin yerine organize biçimde aynı ismin yazılması zor bir durum.

10 Aralık 2010 Cuma

Miraç Ekrem Efe Polis Dayağıyla Burnu Kırıldı


'Her şey ekip otosuna binene kadar oldu'

Durmuş SEVİNDİK- Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK, (DHA)
10 Aralık 2010

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Dolmabahçe'de rektörlerle buluşmasını protesto ederken polisin sert müdahalesiyle burnu kırılan 24 yaşındaki Miraç Ekrem Efe, memleketi Zonguldak'taki hastanede gördüğü tedavinin ardından taburcu oldu. Maden işçisi babasının 1999'da meslek hastalığından ölmesinin ardından annesinin çocuk bakarak okutmaya çalıştığı Miraç Ekrem Efe, “Biz koyun değiliz. Kendi aklımızla, kendi hür irademizle, isteğimizle hareket ediyoruz” dedi.

Elli Bin Belediye İşçisi Sürülecek Serhat Salihoğlu Genel İş Sendikası


50 BİN BELEDİYE İŞÇİSİ NEREYE SÜRÜLECEK
50 BİN  BELEDİYE İŞÇİSİ  NEREYE SÜRÜLECEK12 Eylül Darbesinden bu yana sivil(!) hükümetlerin başlıca kanun yapma yöntemi haline getirdikleri yeni bir torba yasa girişimi ile daha karşı karşıyayız. Bu konuda AKP Hükümetinin kendisinden öncekileri gölgede bıraktığını söylemeliyiz.
Şimdi gündemde olanın tam adı “bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ve diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı.”

9 Aralık 2010 Perşembe

Ben Çok Küfür Biliyorum

Ben Çok Küfür Biliyorum, Ece Temelkuran çocuğunu düşüren kızla görüştü, polis kız öğrencinin çocuğunu düşürdü, polis datağı çocuk düşürdü, polisten dayak yiyen kız öğrenci bebeğini kaybetti, polis dayağı üniversite öğrencisinin çocuğunu düşürdü.

Ece Temelkuran çocuğunu düşüren kızla görüştü

Ece Temelkuran çocuğunu düşüren kızla görüştü

Bebeği çıkarıp kutuya koydular

Bu kadarcıktı. Kutuya koydular. Kutunun üzerine benim adımı yazdılar. O zaman işte... Ağrıma gitti


Hafta sonu öğrenci gösterilerinde polis tekmesiyle çocuğunu kaybeden öğrenci HaberTürk Gazetesi yazarı Ece Temelkuran'a konuştu. Yaşadıklarını anlatan öğrencinin gözyaşlarını tutamadığı an ise bebeğini bir kutuya koyup üzerine ismini yazdıkları an...

Belediye İş Sendikası


Hükümeti Uyarıyoruz…

ONBİNLERCE BELEDİYE VE İL ÖZEL İDARESİ EMEKÇİSİNİN HAYATI VE GELECEĞİ BU TORBAYA SIĞMAZ.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı 29 Kasım 2010’da TBMM’ye sunmuştur.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Kuzuların İntikamı


Türkiye'nin gündemine damga vuran protesto
Ankara Üniversitesi'nde CHP'li Batum konuşturulmadı. Ak partili kuzu yumurta yağmuruna tutuldu. Korumalarının şemsiye açarak korumaya çalıştıkları Kuzu, öğrencilere "Yazık, yazık bu ülkeye. O yumurtaları yesinler, zihinleri açılır belki" diye konuşarak, tepki gösterdi" Batum ise bu faşizmdir dedi.

7 Aralık 2010 Salı

Kılıçdaroğlu Başbakanla Tv'ye Çıkarsa Bu Belgeleri İsteyecek

Kılıçdaroğlu Başbakanla Tv'ye Çıkarsa Bu Belgeleri İsteyecek, Kılıçdaroğlu Başbakandan şu belgeleri İsteyecek, Kılıçdaroğlu Başbakandan Gizli Hesapların Belgesini İsteyecek, Kılıçdaroğlu Başbakana Gizli Hesaplarının Belgelerini Soracak.

KILIÇDAROĞLU ERDOĞAN’LA TV’YE ÇIKARSA BU BELGELERİ İSTEYECEK
KILIÇDAROĞLU ERDOĞAN’LA TV’YE ÇIKARSA BU BELGELERİ İSTEYECEK
Wikileaks depreminin merkez üssü Türkiye. Başbakan ise, yazanları “alçak, ahlaksız” ilan etti bile. Mademki, herkes iddiasını ispatla mükelleftir, Sayın Başbakanı ispata çağırıyoruz. Tabii, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun da hazırlığını yaptığı konularla ilgili çok belge de getirmesi gerekiyor... İşte onlar...

DÜNYAYI ayağa kaldıran Wikileaks belgelerinde asıl darbeyi Türkiye yedi.
Darbenin şiddetli olmasının nedeni, ABD belgelerine göre en yumuşak karnımızın AKP Hükümeti olduğunun ortaya çıkmasıdır. Yani yumruk üstten geliyor.

5 Aralık 2010 Pazar

4 Aralık 2010 Cumartesi

Wikileaks Ne Anlama Gelir

Wikileaks Ne Anlama Gelir, Wikileaks Anlamı, wikileaks anlamı, Wikileaks Anlamı Nedir, Wikileaks Ne Anlama Geliyor, Wikileaks Türkçe Karşılığı Ne Anlama Geliyor, Wikileaks Anlamının Açıklaması.

Wikileaks Nedir - Wikileaks Ne Demek
WikiLeaks, kaynaklarının gizliliğini koruyarak hükümetlerin ve diğer organizasyonların hassas belgelerini yayınlayan, İsveç merkezli bir uluslarararası organizasyondur.

3 Aralık 2010 Cuma

Başbakan'ın İsviçre Bankalarındaki Gizli Hesabının Adresi Remzi Gür



"Banka hesaplarının adresi Remzi Gür" 

İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, ''Tayyip Erdoğan'ın banka hesaplarının adresi Remzi Gür'' iddiasında bulundu.
İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, İP Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında Wikileaks adlı internet sitesinde ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İsviçre bankalarında hesabı bulunduğu yönündeki iddiaların doğru olduğunu'' ileri sürdü. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'e 5 yıl önce gönderilen ve Başbakan Erdoğan ile ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman arasında geçtiğini öne sürdüğü görüşmeyi bu duruma kanıt olarak sunan Gültekin, ''Olay ispatlanmıştır çünkü bizzat ABD Büyükelçisi Edelman, bu sırdaş hesap bilgisini veriyor'' dedi.

WikiLeaks ABD-AKP İşbrliğini Açıkladı


ABD-AKP İŞBİRLİĞİ WIKILEAKS’LE ÇIRILÇIPLAK

WikiLeaks’in yayımlamaya başladığı belgelerin ilk partisi, ABD-AKP işbirliğini çırılçıplak ortaya sermiş vaziyette. Kürt Açılımı’ndan AB sürecine, İsrail’le ilişkilerden AKP’nin yolsuzluklarına kadar pek çok şey “belgeli” olarak artık kanıtlanmış durumda…

2 Aralık 2010 Perşembe

Wikileaks : AKP Milletvekillerinden Kaç Tanesi Fettullah Gülen Ceaatinden


MECLİS’TE FETHULLAH GÜLEN’İN KAÇ MİLLETVEKİLİ VAR 

Wikileaks’in olay yaratan belgeler serisinden bir diğer örnek ise 30 Aralık 2004 tarihini taşıyan,gizli ibareli ve de dönemin ABD büyükelçisi Eric Edelman’ın yazdığı belge. Belgede, temel olarak AKP’nin icraatlarının ve Erdoğan’ın kişiliğinin Amerikan çıkarlarıyla ne kadar uyuştuğunu ve pozitif olup olmadığını konu ediniyor. AKP’nin Avrupa ile o dönemdeki ilişkileri ve AKP içi güç dengeleri irdeleniyor.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Wikileaks Gizli Belgeleri İçeriği


WikiLeaks'ten yeni belgeler


Wikileaks adlı internet sitesi, Obama yönetiminin uyarılarına rağmen binlerce gizli belgeyi yayımladı.
 
'ABD için utanç verici'

WikiLeaks adlı internet sitesi, ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait olan gizli belgeleri açıkladı.

Belgelerde, Amerikan diplomatik yazışmalarında, yabancı liderlerle ve dünyadaki nükleer ve terörist tehditlerle ilgili değerlendirmeler bulunuyor.

Belgeler, ABD'nin dünyadaki toplam 270 büyükelçilik ve konsolosluklarla 2004 yılından 2010’un Mart ayına kadarki günlük yazışmalarının içeriğini ortaya koyuyor.

Wikileaks Gizli Belgeleri yayınladı İçeriğinde Neler Var

Wikileaks Belgeleri Yayınlandı – Türkiye Hakkında Şok İddialar 





New York Times gazetesi, dünyada büyük merakla beklenen internet sitesi WikiLeaks’in sızdırdığı ”gizli devlet” belgelerini yayınlayan ilk kuruluş oldu. İşte çarpıcı ayrıntılar:Amerikan New York Times gazetesinin açıkladığı belgelerde sarsıcı bilgiler var.

Wikileaks Ne Demek Anlamı Nedir Ne Anlama Gelir Ne Demek

Wikileaks Ne Demek Anlamı Nedir Ne Anlama Gelir Ne Demek, Wikileaks Ne Demek, wikileaks ne demek, wikileaks anlamaı nedir, wikileaks ne anlama geliyor, wikileaks nedir, wikileaks türkçe anlamı, wikileaks sitesi, wikileaks ne yayınladı, wikileaks sitesinin haberi, wikileaks gizli belgeleri yayınladı, wikileaks önemli belgeleri yayınladı.

Wikileaks Ne Demek

Wikileaks Kimdir Wikileaks Belgeleri Nedir Ne Demektir



Son günlerdeki belgeleriyle Dünyanın gündemine oturan ünlü wikileaks hakkında bilgileri sizler için derledik…Son günlerde Afganistan savaşıyla ilgili dehşet verici haberler okudunuz mu? Birkaç ay önce Irak’ta aralarında 2 Reuters çalışanı ve 2 çocuğun olduğu 11 kişinin Amerikan askerleri tarafından öldürülmesini videoda izlediniz mi? Peki ya finansal krizin patlak verdiği banka cenneti İzlanda’da banka usülsüzlüklerini duymadınız mı?  Hepsinin haber kaynağı bir: Wikileaks.

Nedir Wikileaks?
Önce kelime anlamına yakından bakalım. İlk kelime Wiki – “bildiğim kadarıyla” anlamına gelen “What I know is”in, başharflerinden oluşmakta. Wiki, herkesin üzerinde istediği gibi düzenlemeler yapmasına izin veren bir teknolojiyle bilgi sayfaları oluşturulmasını sağlar. İkinci kelime Leaks ise, kaçak ve sızıntı anlamlarına gelir. Wikileaks eşittir ‘herkese açık olan bilgi sızıntıları.’
Bu bilgi sızıntıları fiziksel kaçakları tespit etmek ve tamir etmekten çok daha zor. Örneğin, su sızıntısının yeri belirlenir, belli bir delik veya çatlak varsa hemen tıkanır ve kısa dönemde çözüme ulaşılır, daha sonra ise problemi kökten çözmek için daha geniş çaplı bir tamirata gidilir. Oysa, mecazi kaçaklarla uğraşmak çok daha zordur.  Nereden, kim tarafından kaçağın gerçekleştirildiği belli olmaz, ortaya çıkarılan bilgiler ise bir kurumun veya hükümetin kirli çamaşırlarını toplumsal bir gerçek haline getirir.
Gizli dokümanları kimler paylaşıyor?
İşte Wikileaks, gerçekleri su yüzüne çıkardığından, kimilerinin şiddetle eleştirdiği, kimilerinin de ayakta alkışladığı son dönemin yükselen yeni online medya platformu. Wikileaks, hükümetler, kurumlar ve şirketlerle ilgili gizli dokümanları sergilemekte. Bu dokümanları websayfasına koymadan önce Wikileaks ekibi, içindeki bilgilerin doğru ve güvenilir olduğundan emin olmaya çalışıyor. Bilgiler anonim kaynaklardan geliyor. Dokümanların kimler tarafından gönderildiği veya sayfaya yüklendiği Wikileaks’in garantisiyle tamamen gizli kalıyor. ‘Whistle blower’ yani ıslık çalanlar terimi, bir organizasyonun içindeki yanlışları görüp bunlara çözüm bulmak üzere materyalleri afişe eden kişiler için kullanılıyor. Gizli dokümanları Wikileaks’e gönderen bu kişiler İsveç ve Belçika basın gizliliği kanunları çerçevesinde korunuyorlar.
Peki, Wikileaks organizasyonu nerede?
Wikileaks’in resmi posta adresi Victoria, Avustralya’da bulunan Melbourne Üniversitesi. Posta ile gönderilen dokümanlar bu adrese gönderiliyor ancak Wikileaks uzman grupları birçok ülkede bulunuyor: Fransa, Almanya, İzlanda, Kenya, İngiltere, ABD başlıca merkezlerden.
Wikileaks’in dünyaya ne gibi etkileri var?
Wikileaks’in reform niteliği taşıyan etkileri var. Bu bağımsız doküman portalının ülkelerin politikalarına yön verdiğini birkaç olayla görmek mümkün. Örneğin, Kenya seçimlerinin sonucu Wikileaks’te yayınlanan belgeler sayesinde değişti. İzlanda’da bankacılık sektöründeki yolsuzluklar ortaya çıkarıldıktan sonra, hükümetin basına verdiği değer basın özgürlüğü kanunuyla somutlaştırıldı. Irak’ta 11 kişinin askerler tarafından öldürülmesinden sonra geçen ay Afgan savaşıyla ilgili 77.000′ doküman Wikileaks sitesinde yayınlandı. Üstelik site daha can alıcı 15.000 dokümanın önümüzdeki haftalarda yayınlayacağını açıkladı. Bu gelişmelerin ardından Pentagon derhal bu dokümanların siteden çıkarılmasını istedi. Wikileaks’in kurucusu Julien Assange tecavüz suçlalamalarıyla aranmaya başlandı. Assange Twitter’dan bu suçlamalara ‘Wikileaks’i susturmak için Pentagon’un oyunları’ olarak cevap verdi.
Peki Julian Assange kimdir?
Hükümetlerin çok gizli dokümanlarını ortaya çıkaran, şirketlerin sırlarını deşifre eden, bugünlerin gündeminde sıklıkla karşılaştığımız bir isim Julian Assange. Kendisi bir kahraman mı? Bir suçlu mu? Araştırmacı gazeteci mi? Yoksa bir showman mi? Kimilerine göre, 39 yaşında Avustralya kökenli Assange, bir hacker. Anne-babasının film endüstrisinde çalışıyor olmaları sürekli seyahat gerektirdiğinden Julian çocukluğunda 37 okul değiştirmek zorunda kalmış. Çok genç yaşlardan itibaren aktivist bir gazeteci ruhuna sahip olduğunu söylüyor. Kendi dergisini çıkardığı blu çağından itibaren basının içinde olmuş. Şeffaf olunması gerektiğine inanıyor, hiçbir doküman kamudan gizlenmemeli Assange’a göre.  İdealleri var. Bilgine gücüne inanıyor, bu güç kimi zaman reformlara sebep olabiliyor. Assange’ın hayat felsefesini bir cümle özetliyor: ‘Yetkin iyi niyetli insanlar kimseyi mağdur etmezler aksine mağdur olana yardım eli uzatırlar.’
Wikileaks Nasıl Başarılı Oluyor?
Yaymaya değer düşünceleri konunun eksperlerine söz vererek duyurmayı misyon haline getirmiş bir organizasyon olan TED 19 Temmuz’da Julian Assange ile bir röportaj gerçekleştirdi. TED için röportajı gerçekleştiren sunucu, Wikileaks’in 2 yılda tüm basın organlarının toplamından daha fazla dokümanı tek başına su yüzüne çıkarmayı başardığını söyleyerek sözlerine başladı. Nasıl oluyordu da küçük bir aktivist gazeteci grubu böyle bir başarıya ulaşabiliyordu?  Bu başarının belli kriterleri var: Öncelikle günümüzün hızla büyüyen paylaşımcı teknolojisi Web 2.0′ı araştırmacı gazetecilikle başarılı bir şekilde birleştiren bir organizasyon Wikileaks. Wiki formatı, yani tüm dünya ile kolaborasyona açık olması, sistemi herkesin erişebileceği, kolaylıkla doküman gönderebileceği zengin bir doküman havuzu haline getiriyor. Bu doküman havuzuna katkıda bulunmak, gerek Wikileaks çalışanlarının gerekse doküman sağlayanların haksızlıklara karşı savaş vermeleri anlamına geliyor. Bu uğurda belli risklere giriyorlar. Dokümanları gönderenler seslerini duyurmak ve birşeyleri düzeltmek gibi idealist sebeplerden Wikileaks’le temasa geçiyor. Assange, Wikileaks sisteminin hem online hem de posta yoluyla dokümanları kabul ettiğini belirtiyor. Kaynaklar, yani bu dokümanların kimler tarafından Wikileaks’e ulaştırıldığı her zaman gizli kalacak bir bilgi. Kimi zaman ilerleyen süreçte bir dokümanın kaynağı Wikileaks tarafından öğrenilse de hemen yok ediliyor ve kimse bu bilgiye ulaşamıyor.
Sadece basına yeni soluk değil
Afgan Savaş Günlükleri, Tali Cinayet, CIA Red Cell Memorandum’u en çok ses getiren wikileak’ler arasında. Wikileaks bu savaş dokümanlarını su yüzüne çıkarırken geleneksel medyayı da yanına alıyor. Binlerce dokümanı NewYork Times, The Gurdian ve Der Spiegel ile paylaşarak Wikileaks yeni medyanın geleneksel medyayı tamamlayacağını gösteriyor.  Her gazete kendi duruşuna göre, sızan gizli dokümanlardan farklı manşetler çıkarıyor:  The Guardian sivil ölümlerini vurguladığı makalesinde Amerika’nın savaş alanında hem kalpleri hem de beyinleri kaybettiğini yazıyor. The New York Times Pakistan’ın Afganistan’daki ayaklanmaları desteklediğini başlık atıyor. Der Spiegel ise, Alman askerlerinin yaşadıkları zorlukları ön plana çıkararak savaşın karanlık yüzünü detaylı bir şekilde yazıyor. Tüm bu yazıların basıldığı 26 Temmuz günü Spiegel Online’da Assange’ın bir röportajı yayınlanıyor. Dokümanları yayınlamakta amacınız nedir sorusuna verdiği cevap net: ‘Bu dokümanlar savaş halen devam ederken yayınlanan detaylı belgeler. Yani hala iyilik yapmak için çok geç değil. Bu belgelerin Afgan savaşıyla ilgili kamuoyunu değiştireceğine ve siyasetin seyrine etki edeceğine inanıyorum.’  Wikileaks’in etkisi basının sınırlarını da aşıyor. İşin özü şu: Eğer şirket ve hükümetlerin saklayacakları varsa çok daha dikkatli davranmaları gerekli. Kimileri Wikileaks’in aktivitelerini basına getirilen yeni bir soluk olarak tanımlarken diğerlerine göre Wikileaks bazı hükümet, kurum ve kuruluşlar için ciddi bir tehlike. Wikileaks’te gizli dokümanlarının afişe olmamasının en garanti yolu açık olmaları. Bir diğer deyişle, şirket, hükümet ve kurumların gerçekten güvende olması için yasadışı veya topluma zarar veren faaliyetlerden uzak durmalılar. Bu duruma getirilecek bir başka yorum da şirketlerin ve hükümetlerin daha sıkı güvenlik mekanizmaları kurmalarının gerekliliği. Şeffaflık tercih edilen bir özellik olmakla beraber bazı verilerin gizli kalmasının gerekçeleri var.
Wikileak bilgi çağının kaçınılmaz ürünü. Nasıl ki sosyal medyayla daha katılımcı ve daha çok sesimizi çıkardığımız bireylere, küresel anlamda daha açık bir topluma dönüşüyoruz, basın da bu akımdan payını alıyor. Veriler, dokümanlar, görseller haksızlıklara dur demek isteyen bir avuç insan tarafından bu bilgileri yayınlayacağına güvendiği bir platforma gönderiliyor. Böylece gerçekler açığa çıkıyor, haksızlıkların giderilmesi için umut doğuyor.
Kaynak: www.bilgitakip.com

28 Kasım 2010 Pazar

Belediye İş Sendikası 9. Olağan Genel Kurul Sonuçları


Belediye İş Sendikası 9. Olağanüstü Genel Kurulunda Nihat Yurdakul Yeniden Genel Başkan Seçildi. 
 
Beldiye İş Sendikası 9 ‘uncu olağan Genel Kurulu 27-28 Kasım 2010 tarihleri arasında, genel merkez toplantı salonunda yapıldı. 230 delegenin 227'sinin oy kullandığı, 223 oyun geçerli, 4 oyun geçersiz sayıldığı genel kurul sonucunda oy dağılımı şöyledir.

CHP İntibak Yasası Teklifini Meclise Sundu


Emekliler için intibak yasası Meclis'te

CHP lideri Kılıçdaroğlu, emekliler için İntibak Yasası kanun teklifini TBMM'ye sunduklarını ifade ederek, "Hiç meraklanmayın. Halkın iktidarında İntibak Yasası çıkacak. Çok prim ödeyip de az maaş alanın aylığı normal koşullarda yerine getirilecek ama geçmişte aylığı yüksek olanların da aylığına dokunulmayacak" dedi.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Belediye İş Sendikasında Akraba Kadrolaşması


Belediye-İş'te Haksız Yandaş Kadrolaşması!
Belediye-İş'te muhalif aday, genel başkanın sendikayı 'aile çiftliği'ne çevirdiğini iddia etti. Genel Başkan ise 'Ne yani suç mu?' dedi. 

Türk-İş’e bağlı 55 bin üyeli Belediye-İş Sendikası’nda bugün başlayacak erken genel kurul öncesi tansiyon fırladı. Muhalif aday Nihat Altaş, Genel Başkan Nihat Yurdakul’un sendikayı aile çiftliğine çevirdiğini iddia etti.

Eski Müftü İhsan Özkes AKP Dini Sömürüyor


BU GÖRÜNTÜLERİN DİNLE İLGİSİ YOK

Süleymaniye Camisi Kanuni Sultan Süleyman Devrinde Mimar Sinan tarafından 1550-1557 yıllarında yapılmıştır.
Zamanımızdan tam 453 yıl önce ibadete açılan ve Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı için bu cami Süleymaniye adını almıştır.
Bu tarihi camiyi Sayın Başbakan’ın sanki kendisi yeni yaptırmış gibi ve sanki caminin adı Süleymaniye Camisi değil de Recebiyye Camisi gibi açılış yapması büyük bir din istismardır.

Eski Müftü İhsan Özkes AKP Dini Sömürüyor


BU GÖRÜNTÜLERİN DİNLE İLGİSİ YOK

Süleymaniye Camisi Kanuni Sultan Süleyman Devrinde Mimar Sinan tarafından 1550-1557 yıllarında yapılmıştır.
Zamanımızdan tam 453 yıl önce ibadete açılan ve Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı için bu cami Süleymaniye adını almıştır.
Bu tarihi camiyi Sayın Başbakan’ın sanki kendisi yeni yaptırmış gibi ve sanki caminin adı Süleymaniye Camisi değil de Recebiyye Camisi gibi açılış yapması büyük bir din istismardır.

17 Kasım 2010 Çarşamba

Elma Sirkesi Zayıflatıyor Sağlığınıza Sağlık Katıyor

Elma Sirkesi Zayıflatıyor Sağlığınıza Sağlık Katıyor, Elma Sirkesi Zayıflatır Migren Sivilce Uykusuzluk Kaşıntı Ayak Nasırına İyi Gelir, elma sirkesi, elma sirkesiyle zayıflamak nasıl oluyor, elma sirkesi ile zayiflamak, zayiflamak icin elma sirkesi, elma sirkesi ile zayiflama, elma sirkesi zayiflama, zayıflamada elma sirkesi, elma sirkesi ile nasil zayiflanir ,elma sirkesi zayiflatirmi, elma sirkesi nasil yapilir, elma sirkesi yapimi, maranki elma sirkesi, elma sirkesi maranki, ahmet maranki elma sirkesi, elma sirkesi ahmet maranki, elma sirkesi cilde faydaları, suna dumankaya elma sirkesi, elma sirkesi faydalari, elma sirkesi yararlari, cilde elma sirkesi, elma sirkesi cilt, elma sirkesi ve cilt, sivilcelere elma sirkesi, sivilceye elma sirkesi, elma sirkesi bal, bal elma sirkesi, elma sirkesi ve bal.

Elma Sirkesi’nin mucizevi özellikleri

Elma Sirkesi’nin mucizevi özellikleri arasında zayıflatma etkisi de bulunuyor .

Elma Sirkesi’nin; cilt rahatsızlıkları, yaralanma, güneş yanığı, baş ağrısı, mide rahatsızlığı, kadın hastalıkları, soğuk algınlığı ve ateşli hastalıkların tedavisinde kullanması çok eski medeniyetlere kadar dayanıyor. Yıllardır yararları pek çok kişi tarafından bilenen Elma Sirkesi’nin son mucizesi ise zayıflatma özelliğinin bulunması. Fersan Elma Sirkesi düzenli kullanıldığında sindirime yardımcı olarak, kilo vermeyi kolaylaştırıyor. Sabahları kahvaltıda, içine 1-2 kaşık elma sirkesi ve 1 kaşık bal karıştırılmış bir bardak su, uygun bir rejimle birlikte kullanıldığında düzenli kilo kaybetmenizi sağlıyor.

Viran olasın Selanik Türküsü

Viran olasın Selanik Türküsü, Viran olasın Selanik Türküsünü Atatürk 'mü söylüyor, Atatürkün söylediği      İddia Edilen Viran olasın Selanik Türküsü, selanik türküsü, selanik selanik viran olasın türkü sözleri, Viran olasın Selanik Türküsü sözleri, Atatürk'ün söylediği iddia edilen türkü.

Selanik Türküsü
Çalın davulları çaydan aşağyı
Mezarımı kazın dostlar belden aşağyı
Suyumu da dökün boydan aşağyı
Aman ölüm zalim ölüm üç gün are ver
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver

Selanik içinde selam okunur
Selanın sedası dostlar cana dokunur
Gümüş kazma ile mezar kazılır
Aman ölüm zalim ölüm üç gün are ver
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver

Selanik Selanik ıssız kalasın
Taşına toprağına bre dostlar diken dolasın
Sen de benim gibi yarsız kalasın
Aman ölüm zalim ölüm üç gün are ver
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver

Selanik Türküsünün Hikayesi
Bir yanda davullar çalar öte yanda mezar kazılır mı hiç? Hangi kentin hangi yörenin töresinde var bu? Böyle bir yöreye böyle bir kente halkımız o güzel türküleri yaratan halkımız ilenmez mi? “Viran olasın ıssız kalasın” demez mi? Der elbette.

14 Kasım 2010 Pazar

Konya Beyşehir'de Ücretlerini Alamayan Tekstil İşçileri Eylemde


110 işçi Oturma Eylemini Sürdürüyor
Konya’nın Beyşehir ilçesindeki bir tekstil fabrikasında çalışan ve birikmiş maaşlarının ödenmediği gerekçesiyle geçen cuma günü mesai bitiminin ardından işletmeyi terk etmeyerek yemekhanede oturma eylemi başlatan 110 işçiyi eylemlerinden vazgeçirmek için yürütülen ikna çabalarından sonuç alınamadı.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Kılıçdaroğlu Yılmaz Güney Ve Ahmet Kaya'nın Mezarlarını Ziyaret Edecek


Kılıçdaroğlu sahip çıktı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Paris'te, sürgünde yaşamını yitiren Yılmaz Güney ile Ahmet Kaya'nın mezarlarını ziyaret edecek.

Kılıçdaroğlu, Paris dönüşünde ise 20 Kasım'da ilk kez Diyarbakır'a gidecek.  Kılıçdaroğlu, yarın Fransa’ya gidecek. Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonal Başkanı ve Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Martin Shulz, Alman Sosyal Demokrat Parti Başkanı Sigmar Gabriel, Fransa Sosyalist Partisi Başkanı Martine Aubry, UMP Partisi Başkanı Jean-François Copé ve Avrupa - Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner ile görüşecek.

Kılıçdaroğlu’nun programı dışında, sürgünde ölen ve Pere Lachaise mezarlığında bulunan Güney ile Kaya’nın mezarlarını da ziyaret edeceği belirtildi.

İlk kez Diyarbakır’a gidiyor 
Öte yandan CHP Genel Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Kılıçdaroğlu 20 Kasım’da ilk kez Diyarbakır’a gidecek. Kılıçdaroğlu, daha sonra Şanlıurfa’ya geçerek bir düğün törenine katılacak ve 21 Kasım’da Ankara’ya dönecek. İlhan Taşcı Cumhuriyet Ankara Büro 

12 Kasım 2010 Cuma

Göbek Ve Karın Yağlarını Eritmek İçin Ne Yapmalıyız

Göbek Ve Karın Yağlarını Eritmek İçin Ne Yapmalıyız, Bölgesel zayıflama, göbek eritme yöntemleri, karın bölgesindeki yağlardan kurtulmak, karın bölgesini eritmek, karın yağlarından kurtulmak için, karın yağlarını eritmek, karın yağlarını eritmek için ne yapmalı, karın ve göbek yağlarını eritmek için ne yapmalı, göbek yağlarını eritmek için ne yapmalı, karın yağlarını eritmek için ne yapmalı, karın bölgesi yağlardan kurtulmak için ne yapmalıyız, gobek karin eritme, bel eritme, göbeği eritmek, gobek eritmek, gobek eritme, böbek eritme, ab rocket abrocket gobek eritme yontemleri, gobek eritme diyeti, basen göbek egzersizi, karin eritme hareketleri, karin eritme diyeti.

Karın Yağlarını Eritmek İçin Ne Yapmalı

  • Öncelikle aşırı kilolu olanların uzman bir doktora gitmelerini öneriyoruz.
  • Göbek ve karın yağlarını eritmek istiyorsanız her gün mutlaka kahvaltı yapmalısınız. Kahvaltı yapmadan güne başlarsanız metabolizmanız yavaşlar. 
  • Sıkı diyetlere kesinlikle girmemeli, sağlıklı ve dengeli beslenmelisiniz.
  • Bol bol su içmelisiniz.
  • Çay- kahve hariç günde en az 10 bardak su içmelisiniz.
  • Hazır meyve sularını unutmalısınız.
  • Taze meyve ve sebze tüketmelisiniz.
  • Bazı besinleri kendinize yasaklamamalı, ancak dozunda tüketmelisiniz. Çünkü sağlıklı yaşam için her besine ihtiyacımız var. 
  • Spor! Olmazsa olmaz. Karın ve göbek sorunu olanlar özellikle bu bölgeleri çalıştıracak sporlara yönelmelidir. Yürüyüş, mekik çekme, yüzme, plates, hulahop çevirme (yani çember çevirme, internetten nasıl çevrildiğini öğrenin:)) başlıca göbek eriten sporlar bunlar.
  • Oturduğunuz zamanlarda göbeğinizi içeri çekip 10'a kadar sayıp bırakın. Bu hareketi oturduğunuz yerde yapabildiğiniz kadar yapın. Evde, işyerinde, ders çalışırken, tv izlerken, yatakta.... yapabilirsiniz. 
  • Öğünlerinizde yoğurt tüketin.
  • Metabolizmanızın hızlanması için sabah kalkar kalkmaz kahvaltıdan önce bir bardak limonlu su için. 
  • Karın bölgesine boş vakitlerinizde masaj yapmayı ihmal etmeyin. O bölgedeki kan dolaşımı hızlanacaktır.  Bunu geceleri yatağınıza uzandığınızda rahatlıkla yapabilirsiniz.
  • Aşırı tuzlu ve yağlı yiyeceklerden uzak durun. Tuzu ve yağı normal ölçülerde tüketin, Çünkü tuza ve yağa da ihtiyacımız var.  
Kilo vermek ya da bölgesel yağlarımızı eritmek için sabırlı ve kararlı olmalıyız. Bu tavsiyeleri birkaç gün uygulayıp vazgeçmemeliyiz. En önemlisi sağlıklı yaşamaya karar vermeliyiz...'

11 Kasım 2010 Perşembe

AKP'nin 2011 Seçimlerinden Sonra Düzeni Değiştirme Planı Nedir


İŞTE AKP'NİN SEÇİM HARİTASI
İŞTE AKP'NİN SEÇİM HARİTASI
 Sayılı gün çabuk gelir geçer. Haziran 2011’deki seçime şunun şurasında 8 aydan az bir süre kaldı. AKP’nin ne kadar rahat olduğunu herkes görüyor. Bu seçimde de birinci parti olacaklarını düşündükleri için garanti saydıkları yüzde 35’in üzerine daha fazlasını nasıl ekleyebiliriz düşüncesiyle hareket ediyorlar.

9 Kasım 2010 Salı

Fethullah Gülen İle Bill Gates Arasındaki Maddi İlişki

FETHULLAH GÜLEN SİLİKON VADİSİNE Mİ TAŞINIYOR
FETHULLAH GÜLEN SİLİKON VADİSİNE Mİ TAŞINIYOR
Paul Williams, www.familysecuritymatters.org sitesinde yazdığı bir makaleyle Türkiye’yi karıştıracağa benziyor. Bill Gates Funds Gulen Islamist Movement (Bill Gates, Gülen’in İslami Hareketi’ni Fonluyor) başlıklı yazısında, Williams, başlıktan da anlaşılacağı üzere, Fethullah Gülen ile Bill Gates arasındaki maddi ilişkileri açığa çıkarmaya çalışıyor.

8 Kasım 2010 Pazartesi

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner Hukuksuzluğa Uğradım Bunun Hesabını Soracağım Dedi.

Bunun Hesabını Soracağım
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK), 190 unvanlı hakim ve Cumhuriyet savcılarının atamasına ilişkin kararnamesiyle Adana Cumhuriyet savcılığına atanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, ''Ben burada saldırıya uğramış, hukuksuzluğa uğramış bir insanım. Bunun hesabını soracağım'' dedi.

4 Kasım 2010 Perşembe

Kılıçdaroğlu Önder Sav'ı Neden Defterden Sildi


KILIÇDAROĞLU SAV’I NEDEN DEFTERDEN SİLDİ
  
KILIÇDAROĞLU SAV’I NEDEN DEFTERDEN SİLDİ
Bardak taştı ve Kılıçdaroğlu, Sav’ı resmen defterden sildi… Kılıçdaroğlu’nun arkasında Baykal ve kamuoyu desteği var. Ama parti yönetimi ve örgütlere hakim olan da Sav… Öyle ki, “kongre uzmanı” unvanıyla, mesela Erbakan ekibine “akıl” veren biri… Dolayısıyla bu “bilek güreşi” henüz başladı diyebiliriz. Sav’ın “kongre taktikleri” hatırlandığında, bu işin mahkemede bitmesi, hatta CHP’nin “kayyuma” devredilmesi bile mümkün.

3 Kasım 2010 Çarşamba

Ahlak Yahu:Görevi Kötüye Kullanan Bakan Ve Milletvekillerine Af Geliyor


CHP'den 'görevini kötüye kullanan bürokratlara af getiren' teklife tepki
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, AKP’li Veysi Kaynak’ın, dün Adalet Komisyonu’nda kabul edilen ve AKP’li pek çok milletvekili ile belediye başkanı ve bürokrata ‘görevini kötüye kullanma’ suçları nedeniyle af getiren kanun teklifine tepki gösterdi.

Sosyal Yapının Anlamı Sosyal Yapı Nedir Sosyal Yapı Ne Demek Sosyal Yapının Manası Sosyal Yapıların Anlamı


Sosyal yapı nedir Tanımı/Anlamı 
1. İçinde sosyal ilişkilerin, sosyal olayların meydana geldiği, sosyal grupların ve kurumların yer aldığı toplumun şekil ve çerçevesiyle ilgili dış görünüşe sahip olan bir sosyal varlık, toplumsal yapı.

Tescil Etmenin Anlamı Tescil Etmek Nedir Tescil etmek ne Demek Tescil Etmenin Manası


Tescil etmek nedir Tanımı/Anlamı 
 1. (bir şeyi) bir yere kaydederek resmileştirmek, kütüğe geçirmek.

1 Kasım 2010 Pazartesi

Mahir Sayın: Hanefi Avcı Elde Ettiği Bilgilerin Bir Kopyasını Kendisine Ayırmış


Bu pervasız tezgaha teslim olmam! 
Mahir Sayın, dünkü BirGün’de yayınlanan açıklamalarında, Devrimci Karargah Örgütü ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, son tutuklamaların Hanefi Avcı-Fethullah Gülen cemaati arasında bir kapışmadan kaynaklandığını ve devrimcilerin bu komploya alet edildiğini açıklamıştı.   Sayın, Hanefi Avcı’nın cemaate ve AKP’ye zarar verecek şeyler söylemesi için sonuna kadar susturulacağını belirtmişti. Avcı, görüşmenin bugünkü bölümünde, kendilerine karşı çıkan ama  cemaati aklayan sola ve Türkiye’ye dönüp dönmeyeceğine ilişkin sorulara cevap veriyor.

Hanefi Avcı İçerde Kalp Krizi Geçirebilir


Hanefi Avcı içerde kalp krizi geçirebilir!


 Mahir Sayın, bu operasyonun devrimcilere bir komplo olduğunu düşünüyor. Sayın, eski Kurtuluşçu Necdet Kılıç ve Hanefi Vacı ilişkisinden haberi olmadığını, bilgisi olsaydı Kılıç’ı semtine bile uğratmayacağını söyledi

Mahir Sayın, İsviçre’ye gittikten bir süre sonra, polis Devrimci Karargah Operasyonu başlattı ve İstanbul’da çok sayıda devrimci ile, Eskişehir eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’yı da gözaltına alındı. Sanıklar tutuklanınca, yandaş medyada örgütün lideri olarak Mahir Sayın gösterildi. Sayın, e mail aracılığı ile sorularımızı yanıtladı.


Sizin etrafınızda bir komplonun döndüğü kesin. Siz de ‘komplo açığa çıksın döneceğim, ifade vereceğim’ dediniz. Geçen sürede kamuoyunun bildiği şeyler dışında yeni bir bilgi edindiniz mi?  Olup bitenler nasıl bir çerçeveye oturtuluyor?

4 Nisan 2009’da İstanbul’da Orhan Yılmazkaya çatışmada öldürüldü ve Selimiye kışlasına havan atılmasıyla kulağımıza takılmış olan Devrimci Karargâh isimli örgütün varlığından hep birlikte haberdar olduk. Örgüt daha önceleri Sosyalist İktidar Partisi içerisinde çıkan bir ayrılıktan neşet etmiş. Bedreddinciler olarak 2005 yılında SDP’ye katılmışlar ve daha sonra kanımca içlerinden bir kısmı öncü savaşı türü bir anlayışı benimseyerek SDP’nin uzaktan yakından alakası olmadığı bir rotaya girmişler. SDP genel başkanı ve MYK üyelerini örgütle ilişkilendiren işte bu ilişkidir. Öncü savaşı rotasını benimseyen kesim daha sonra Dev - Sol ve Partizan Yolundan kalan birileriyle bir araya gelip PKK kamplarında eğitim görüyor ve silahlı mücadeleye sanırım Selimiye eylemiyle başlıyorlar.

AKP binası ve Selimiye eylemi gibi birkaç eylemden sonra Orhan Yılmazkaya’nın öldürülmesiyle birlikte örgütün çok önemli bir kesimi tutuklanıyor. İkinci bir operasyonla da tutuklama genişliyor. O kadar ki, bizim operasyona galiba DKÖ’den tutuklayacak kimseyi bulamamış olmalılar; zira tutuklananlar arasında sadece SDP’liler, TÖP’lüler, Necdet Kılıç ve Hanefi Avcı var. Bir de galiba hepsini birleştiren ben! Neoliberalizmin esnek çalışma sistemine benziyor; Ana firma yok ama ona çalışan bir yığın yan firmalar var.

Gizlilik kararı alınmış olduğundan yeni iddialarda neler var bilmiyorum ama eski dosyaları incelediğimde bugün suçlanan insanlar için hiçbir doğrudan suçlama söz konusu olmadığın gördüm. Bütün mesele söz konusu partiden birilerinin silahlı mücadele yoluna girmiş olmaları. Bir de bazıları öldürülen insanın cenazesine katılmak gibi ağır bir suç işlemişler. Bununla kimseyi suçlamak mümkün değildir.

Peki bütün bunların sizinle ilişkisi ne? Nasıl kuruluyor?
Benim ilişkim ise incelenen bir bilgisayarda Toplumsal Devrimler Ansiklopedisi için Kurtuluş Hareketi üzerine belki 20 yıl önce yazdığım bir makalemin çıkmasından ibaret. Üç dört kitap ve yüzlerce makale yazmış bir yazarın makalesini bulundurmuş olmak ilişki olacak ise benim dünyada yargılanmayacağım dava kalmaz.

Bunların hiç biri zaten suçlama nedeni değil. Tutuklananlar somut olarak nelerle suçlandıkların anlamadıklarını söylüyorlar. Ama o kadar pervasız ve yaptıklarının hesabının sorulamayacağından eminler ki, yargıyla alay edercesine “son tezgah” sıfatıyla adlandırdıkları gizli tanık tam da neoliberalizm mantığına uygun biçimde bu örgütün eski tipte değil “ileri teknoloji kullanan yeni tipte bir yapı” olduğunu iddia ederek durumu akla uyduruyor. Yani yasal planda kurulması için çaba gösterdiğimiz Çatı Partisinin bambaşka bir konsept içerisinde DKÖ olduğunu iddia ediyor ve bu iddialara TC yargısı da itibar ediyor.

TC polisi artık yeni bir yöntemle çalışıyor. Suçu ispat etmekle uğraşmıyor; suçluyu ilan ediyor ve artık suçlanan masumiyetini ispatlamakla yükümlü oluyor. Bütün totaliter rejimlerin kullandığı masumiyetini ispatlama sendromudur bu ve neoliberalizmin ihtiyaç duyduğu totaliter devletin hegemenoyası da buradan geçmektedir. Örneğin Tuncay Yılmaz’a, tekel direnişi sırasında (Şubat 2010) yaptığımız bir telefon görüşmesi soruluyor. Tuncay Yılmaz beni kaybetmiş ve telefonda soruyor:

-“Abi nerdesin? Yanıtlıyorum:

-“Gel, gel, Maydanoz Kahvedeyiz. İşçiler, sendikacılar, devrimciler, herkes burada. Burada devrimci bir karargah kurduk!”

Maydanoz Kahve,  direniş alanında bulunan bir kahvenin adı. Tuncay bu suçlamayı duyunca “bu şaka ya, böyle suç mu olur mu?” diyecek oluyor ki, sorgucu gayet emin, “o size göre öyle!” diye yanıtlıyor. Ayrıca Demokrasi İçin Birlik Hareketi DKÖ ile hiçbir alakası olmasa da “Öcalanın talimatıyla yaratılan bir mekanizma “ babından sorgunun  (bu arada sorgunun adının da videolu mülakat olduğunu öğrendik) tamamlayıcı parçası oluyor.

Bu kadar birbiriyle alakasız görünen insan yan yana getiriliyor ama tiyatronun asıl önemli sahnesi bundan sonra: Eski İstanbul İstihbarat Dairesi başkanı, Eskişehir Emniyet  müdürü, bizim işkence faaliyetleri ve susurluk vakasından bildiğimiz Hanefi Avcı “dava arkadaşımız” olarak yanı başımızda ortaya çıkıyor. Suçlama müthiş: Tam 35 yıl bizi yakalamak için didinmiş bir polis bizim post modern örgütümüze yardım ve yataklık etmiş!

Kim, nasıl, ne, nerede, neyle, ne zaman filan gibi soru zamirleri zihnimizde aletli jimnastik yapmaya hazırlanırken öğreniyorum ki, bana  “aman kaç, geliyorlar” haberini iletmiş. İşte örgütle şimdilik bilinen ilişkisi, yardım yataklığa bu. Kendi kaçmıyor, başka kimseye kaçın demiyor. Bir tek bana önem veriyor. Demek epeyce önemli biriyim onun ve tüm bu post modern örgüt için. Bense gelen habere aldırmadan, Ankara, Antakya, İstanbul, İzmir, Aydın, Sisam, fink atıyorum. Hatta bir ara Davutlar’da reklam filmi çeken “görevliler” beni de iyice bir çekiyorlar.

Ben vatani görevini yerine getirmemiş biri olarak 2002 yılında TC vatandaşlığından çıkarılmışım. Bunu 2004’de öğrendikten sonra İsviçre vatandaşı oldum. Dolayısıyla İsviçre kimliğimle 14 Eylül’de Sabiha Gökçen Havaalanından Türkiye’yi “normal şartlar” altında terk ettim. Beni çoktandır arıyorlardıysa benim TC gümrüğünden geçememe gerekirdi. Demek ki, beni benim gittiğimden emin olduktan sonra aramaya başladılar. Kuşadası’ndayken gidip gitmeyeceğime emin olmadıkları için yakın takibe almışlar ve muhtemelen telefon konuşmalarımdan da Yunanistan’ın Sisam adasına gidip geri geleceğimi öğrenmişlerdi. O nedenle operasyonu başlatmadılar. Nasıl olsa bir gün gidecektim. Onu da yine telefon konuşmalarımdan öğrenmiş olmalılar. Eylül’ün 2’sinde İsviçre biletimi aldım. Onlar da operasyon hazırlıklarını ona göre yaptılar. 21 Eylülde benim “kaçtığımın” kesinleşmesiyle birlikte ben geri gelmeden operasyonu başlattılar. Biliyorlardı ki, ay sonunda geri dönecektim. Bir de basına sızdırdıkları bilgiler içerisinde “Mahir Sayın’ın kaçtığının anlaşılması üzerine operasyonun öne alındığı” yalanı var.

Sizce bu davadan devrimciler açısından ne sonuç çıkacak?
Birincisi enternasyonalist sosyalistler bir zaman için paralize edilmiş oldu. Zaten bir zamandır ki, saldırılar da yoğunlaşmıştı. Antalya il başkanımız ve yönetim kurulu üyemiz, yine Edirne il yönetim kurulu üyemiz tutuklanmış, yazı işleri müdürümüz onlarca yıl hapse mahkum edilmiş, nato eylemleri dolaysıyla birçok arkadaşımıza dava açılmış, ve nihayet Samsundan dört arkadaşımız da birer yıllık cezalarını çekmek üzere hapse atılmışlardı. Buna bir de Adana il örgütümüzün bombalanması eklendi.  Halihazırda  başta SDP genel başkanı olmak üzere13 devrimci hala Silivride yatıyor ve mevcut uygulamalara  bakılırsa epey bir zaman daha yatacaklar. Cumhurbaşkanı tutuklamaların cezaya dönüşmemesi gerektiğini söyledi ama şimdi artık bu kesin bir uygulama. İşken nadir belki ama, şüphelendiğini at içeri ve o orada masum olduğunu ispatlayıncaya kadar yatsın. Bu apaçık bir cezalandırma yöntemi oldu. Tabi bunların hepsi bu suçlamalardan beraat edecekler. Ama korkarım ki, yazdıkları, söyledikleri şeylerden dolayı yattıkları boşa gitmesin diye başka türlü mahkûm edilecekler.

Hanefi Avcı’nın cephaneliği bitti mi? Sizce hala konuşacak sözü var mı?
Hanefi Avcı ise sonuna kadar susturulmaya çalışılacak. Çünkü konuşmaya devam eder, söyledikleri itibar görür ise iş tam Kral çıplak hikâyesindeki gibi olacak. Herkes biliyor ki, en azından emniyet Fettullahçılarla doludur. Buna itiraz eden yok. Mesele bu doluluğun bir işgale tekabül edip etmediğidir. Hanefi Avcı bunun bir işgal olduğunu anlatıyor. İşte bu durumu ortadan kaldırmak gerekiyor. Bunu için Avcı üzerinde her şeyi deneyecekler. Ne kadar dayanıklı çıkar, cephaneliğinde neler var bilemiyorum. Her sonuç mümkün. AKP’yi tepetaklak edecek sonuçların çıkması ya da Avcının bir kalp krizi geçirmesi  bile mümkün olabilir.

Ama şimdiye kadar gördük ki, ne susurluktan bir şey çıktı, ne de Ergenekondan. Devlet fazla yediğinde arada bir bağırsaklarını boşaltıyor. Ama bizler de bu siyasi gerçekleri bıkmadan yığınlara anlatmaya devam etmeliyiz. Burjuva devletinin ne kirli bir yapılanma olduğunu bu örnekleri didik didik ederek ortaya koymaktan bıkmamalıyız. Bunların hepsi bir birikim yaratıyor. Gün gelir, Güney Amerika’yı dolaşmakta hayalet bizi de bulur. Bu hayaleti erkenden çağırmak böyle vesileleri ortak mücadele zemini olarak değerlendirmekten de geçiyor. Bu memleket 60’lı 70’li yılları da yaşadı. Aynı çelişkiler duruyor; Yine yaşar. Yaşanması için Sosyalistlerin bu olayı iktidara karşı bir koçbaşı olarak kullanarak ortak mücadele zeminleri oluşturmaları artık epey geç kalmış bir girişim olacaktır.

Devrimci Karargâh operasyonunda tutuklanan Necdet Kılıç’ı eski bir Kurtuluşçu olarak tanıyorsunuz.  Aynı davada tutuklanan Hanefi Avcı da Necdet Kılıç’ın işkencecisi. Daha sonra Avcı, Kılıç’tan işkence nedeniyle özür dilemiş, bu ikisi barışmış,  arkadaş olmuş.  Hanefi Avcı’nın, Necdet Kılıç’ın telefonunu kullanması kamuoyunda her ikisi açısından da biraz tuhaf karşılandı. Zaten Kılıç'ın telefonunu kullandığını Avcı kitabında yazmıştı. Olayın hem Avcı hem de Kılıçla ilgili kısmı konusunda neler söylenebilir?


Doğrusu bu ilişkiden hiçbir şekilde haberim yoktu ve bilgim olsaydı N. Kılıç’ı semtime bile uğratmazdım. Zaten yakın ilişki sürdürdüğüm bir insan da değildir. İlişkilerini bilmem mümkün olamazdı. Benim için eski bir Kurtuluşçuydu. Taraf basının işi kurgulamak için ona ihtiyacı olduğundan öne çıkarılan bir insan oldu. İşin esasına bakılacak olursa ne bizler için ne de SDP’liler için pek de önemli olduğunu sanmıyorum. Eskiden aynı topluluğa mensup olanlar geçmişlerinden utanç duyacak hale gelmemiş iseler birbirlerine hep bir yerlerde rastlarlar.

H. Avcı yaptıklarından gerçekten nadim olur, eski sınıfına ihanet eder,  devrimci saflara katılır, bu durumda kimseyi geçmişiyle suçlama hakkını kendimde görmem. Ama hala devletin bize karşı faaliyet sürdüren bir elemanı sırf işkence ettiği bir kısım insandan özür diledi diye olan biteni unutmak mümkün değildir. Dolaysıyla da “arkadaşlık” ilişkisi sürdürmek benim muhayyilem dışında bir iş.

Sizi uzun bir süre önce ayrıldığınız ve hiçbir ilişkinizin olmadığını herkesin bildiği SDP'lilerle birlikte, yine kimseyi tanımadığınızı söylediğiniz  "Devrimci Karargâh”a bağlayan polis,   bu cüreti nereden alıyor? Asıl Karargah Okyanus ötesinde demiştiniz, neyi kastediyorsunuz?

Olayın esası şu: Her ne kadar son global kriz neoliberalizmin nasıl bir rezalet olduğun ortaya koymuş olsa da piyasa hala bu prensiplere göre işlemeye devam etmektedir. Neoliberalizm yığınlar için açlık ve sefalet, dolaysıyla da isyan demek. Güney Amerika’ya bakın, bunu iyi görürsünüz. Emperyalizmin darbe dönemi geçti, artık çıkarları demokraside diyenler gözleri açıp Venezuella’da, Hondurasta, Ekvator’da yapılan darbelere baksınlar. Onun için de bu politikanın uygulayıcıları yığınları eleştiri ve ikna metotlarıyla yatıştıramayacağına göre ya açık diktatörlük ya da parlamenter totaliter  yapılar oluşturacaklar.

Askeri diktatörlük şimdilik yapacağını yaptı ve sırasını savdı. Artık o yeni sistemin işine yaramıyor. Güncellenmesi gerekiyor. Hatta uzak doğu sporlarında olduğu gibi “ona karşı mücadele etmek üzere” demokratların ve sosyalistlerin gücünü de kendisine katarak totaliter bir rejimin meşruiyetine destek sağlıyor.

Şimdi sıra totaliter bir rejimin oturtulmasında. Daha doğrusu varolan totalitarizmin pekiştirilmesinde. Onun için de tarımın yıkılması ve kirli savaşın köy boşaltmalarıyla kırlardan taşınıp gelmiş muhafazakârlık örgütlenip kendisini yeniden üretir hale getirildi. Yoksulların en büyük kısmı mezheplere dağılmış durumda. Bunlar içerisinde de Nurcuların bir kolu olan Fettullah cemaati ABD’nin korumaya en mazhar mezhebi liyakatini kazanmış olmak dolaysıyla Pensilvanya’da karşı devrimci karargâhını kurmuş durumda. Oradan beri değişik kurumları ABD ile işbirliği içinde denetim altına almanın ve toplumu içinden denetlediği gibi üstten de denetlemenin imkanlarını yaratmaya çalışmaktadır. Bu işte de Emniyeti aşıp diğer kurumlardan geçerek TSK içerisinde örgütlenmeye giriştiklerini H.Avcı anlatıyor.


H. Avcı’nın bir zamanlar onlara yakın duruyor olmasının nedeni devletin denetleyici gücünün onlar üzerinde yarattığı üstünlüğe bağlı “hoşgörü” ve bunun sağladığı imkânlardır. O zamanlar onlar da H.Avcıya muhtaçtılar. Ne zaman ki H. Avcı’nın sahip olduğunu düşündüğü üstünlük cemaatin kollarını kurumlar içerisinde yaymasıyla birlikte ortadan kalktı, Avcı da “imam”dan talimat almaya karşı kitabını çıkardı. Fettullah Gülen’in en yakın adamı Zaman yazarlarından Hüseyin Gülerce, H.Avcı -  Gülen ilişkisini söyle anlatıyor: “28 Şubat döneminde, Hanefi Avcı, Hocaefendi'ye ziyarete gelmiş. Ama yüz ifadelerinden anladığım, öyle tepeden bakan, ders vermeye kalkan, şöyle şöyle yapın diyen, biraz saygısız bir tavır içindeymiş.”

Belli ki, Gülen’in sırası geldiğinde Avcıyla görülecek bir hesabı varmış. Avcı da bunu herhalde en az Gülen kadar iyi biliyordu.

Devlet içi bu çelişki/çatışma da bize DKÖ operasyonu olarak fatura edildi. Böylece sosyalist hareketin en enternasyonalist kesimi de paralize edilmeye çalışıldı. Fena bir ticaret değil oligarşi adına.

Pervasız davranıyorlar zira bu işi mutlaka örtbas etmeleri gerekiyor. Herkes biliyor ki,  emniyet cemaatçi kaynıyor ve içerde müthiş bir çatışma var. Ve cemaat bu çatışmasın bir tarafı. Diğer tarafı kim derseniz, Ergenekoncudan, kişisel menfaat peşinde koşandan muhafazakâr devlet memuruna kadar herkes var. Cemaat kendi varoluşunu “demokrat” taraftarlar aracılığıyla şöyle meşrulaştırmaya ve durumu sıradanlaştırmaya çalışıyor: “Emniyet Ergenekonun elinde. Ondan kurtarılıyor”. Hâlbuki son günlerde RTE Ergenekonun artık bittiğini, eski TSK ile olan çatışmalı günlerin geride kaldığını ve gizli anayasanın birlikte hazırlanarak, artık irticanın tehlike olmaktan çıkarıldığını ilan etti. Gerçek darbelerle uğraşan yok ama olmamış darbeleri bitiren çok. Bunu da demokrasi adına yiyen de az değil. Susurluktan beri de Emniyette farklı bir yapılanmanın geliştiğini cümle alem biliyor. birgun.net/SELAMİ İNCE