9 Aralık 2012 Pazar

Safevi Şii Türk Devleti Cumhurbaşkanlığı Forsunda Neden Gösterilmiyor

Safevi Şii Türk Devleti Cumhurbaşkanlığı Forsunda Neden Gösterilmiyor
Tarihte kurulmuş 16 Türk Devletinin her biri  Cumhurbaşkanlığı forsunda birer yıldızla temsil edilmektedir. Ortada yer alan güneş ise Türkiye Cumhuriyetini temsil etmektedir. Ancak tarihte kurulmuş olan Safevi Şii Türk Devleti Cumhurbaşkanlığı forsunda yer almamaktadır.

Safevi Devletinin Kurucusu Şah İsmaildir. Şah İsmail Aleviler için çok önemli bir kişiliktir. Safevilerin  İslamiyet yorumları, Sünni - Şafi İslamdan farklıdır. Safevi devletinin kurucusu  Şah İsmail’in Kızılbaş olması nedeniyle, Türk kabul edilmemiş ve  Cumhurbaşkanlığı forsunda yer verilmemiştir.


 Tarihte Kurulmuş Türk Devletleri
1 - Büyük Hun İmparatorluğu (M.Ö. 220 - M.S. 48)
2 - Batı Hun Devleti (48 - 216)
3 - Avrupa Hun Devleti (375 - 454)
4 - Ak-Hun Devleti (420 - 562)
5 - Göktürk Devleti (552 - 743)
6 - Avar İmparatorluğu (565 - 803)
7 - Hazar İmparatorluğu (651 - 983)
8 - Uygur Devleti (744 - 1209)
9 - Karahanlılar Devleti (940 - 1040)
10-Gazneliler Devleti (963 - 1183)
11- Büyük Selçuklu İmparatorluğu (1040 - 1157)
12- Harzemşah Devleti (1157 - 1231)
13- Altınordu Devleti (1236 - 1502)
14- Büyük Timur İmparatorluğu (1368 - 1501)
15- Babur İmparatorluğu (1526 - 1858)
16- Osmanlı İmparatorluğu (1299 - 1922)

Cumhurbaşkanlığı forsunda yer almayan Safevi Şii Türk Devleti (1501 - 1736)

 Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan  güneşi simgeleyen Türkiye Cumhuriyeti (1923 -

Safevilere Cumhurbaşkanlığı forsunda yer verilmemesini anlatan güzel bir yazı:

Cumhurbaşkanlığı Forsu da Alevilere kapalı... 
İdris-i Bitlisi tartışması, AKP zengini Vahit Kiler’i fersah fersah aşan ve bu toprakların kadim bir gerçeğini yeniden gündeme taşıdı. Vahit Kiler’e yansıyan ve binlerce Alevinin kanını dökmüş bir zalimi “masum” ilan etme çabası yalnızca bir sonuçtur. Çünkü bu yaklaşım yeni değildir ve yüzlerce yıldır bu topraklarda hem ulema, hem de devletin en tepe yöneticileri tarafından itinayla korunmuştur. Şimdilerde siyasi İslamın güçlenmesi, Cumhuriyet düşmanlığını arttırmış, Osmanlı övgücülüğünü zirveye taşımış, bu ülkenin sıkıntılarının asıl kaynağı olan Yavuz Selim ve I. Süleyman gibi padişahları, Ebu Suud ve İdris-i Bitlisi gibi isimleri yeniden vitrinin önüne çıkartmıştır…

İşin doğrusu, bu tespitten hoşlanmayanların sayısı çok olsa da, siyasi İslam için kendisi gibi olmayana ezeli ve ebedi düşmandır. Bu hiç değişmemiştir. Nasıl mı?

Türkiye Cumhuriyeti’nde devleti temsil eden bayrak dışında, Cumhurbaşkanı’nı temsil eden, onun makamına, makam aracına, konuşma yaptığı yerlere takılan üç veya dört köşeli bayrağa “Fors” denir. Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız vardır. Her yıldız “bağımsız bir Türk devletini” temsil eder. Güneş ise Türkiye Cumhuriyeti’ni.

Cumhurbaşkanlığı forsundaki “Türk devletleri” Milattan Önce 204’de Büyük Hun İmparatorluğu ile başlar, Batı Hun, Ak Hun diye devam eder, Osmanlı İmparatorluğu ile sona erer. İlgili çevreler dışında Harzemşahlar ve Babür İmparatorluğu gibi pek çok kimsenin bilmediği imparatorluklar da Cumhurbaşkanlığı forsunda “Türk” kimliği ile yer alırlar.

Bu devletlerin Türk kimliği ve kimin ne kadar Türk olduğu ciddi bir tartışma konusu olsa da, bunu tartışmak yerine son aylarda dozu giderek artan Osmanlı seviciliği, Ebu Suud Efendi ve İdrisi Bitlisi övücülüğünün arka planını anlamak açısından Şah İsmail’in Safevi Devleti’ne dikkat çekmek gerekir.

Cumhurbaşkanlığı Forsu’nda alakalı alakasız, zorla Türk yapılan tam 16 devlet vardır, ancak Türkmenlerin yönettiği, Azerice ve Türkçe konuşan Şah İsmail ve Safevi Devleti yoktur!

Harzemşahlar, Babürler Türk oluyor da, nasıl oluyor da, Şah Hatayi mahlası ile Türkçe, Azerice şiirler yazan Şah İsmail ve devleti Türk olmuyor?

Oysa bırakınız, Babürlerle kıyaslamayı, Yavuz Selim’in Osmanlısı ile bile kıyasladığınızda Şah İsmail’in Safevi Devleti daha Türk’tür! Tabi eğer sorun Türklük ise. Ancak sorun Türklük değildir…

Peki sorun nedir? Sorun Safevi Devleti’nin Kızılbaş oluşudur…

Sene 1501’dir. Halep’ten Trabzon’a, Burdur’dan Hınıs’a kadar çok geniş bir coğrafyadan gelen Ustacu, Rumlu, Dulkadirli, Arapgirli, Çepni boyları, yani Türkmen boyları Erzincan’da buluşurlar. Bu buluşma aynı zamanda Safevi Devleti’nin fiili olarak bir “Kuruluş Kurultayı” olurken, daha sonra Tebriz’de kendini Şah ilan eden Şah İsmail de devletin başkanı olur. Devlet-i Safeviyye, 1736 yılına kadar bugünkü İran ve Irak’ı da kapsayacak şekilde, Türkiye’nin doğusundan Afganistan’a Türkmenistan’a kadar uzanan topraklar üzerinde hüküm süren ve tarihin bildiği tek Kızılbaş devletiydi…
Devletin başı Şah İsmail Kızılbaş olunca…
Şah İsmail deyince Aleviler için bugün bile akan sular durunca…
Üstelik “bunların” İslamiyet yorumları, Sünni - Şafi İslam yorumlarına benzemeyince…
Safevi devleti de, onun başı Şah İsmail’ de Kızılbaş olduğu için Türk kabul edilmez ve Cumhurbaşkanlığı forsunda da kendinde yer bulamaz!

İnanın mesele bu kadar basittir!

Çünkü resmi tarih, 1514’den bu yana Şah İsmail’i Çaldıran’da yenen Yavuz Selimlere göre yazılmış ve Cumhurbaşkanlığı Forsunda bile Alevileri Kızılbaşları Türk göremeyecek kadar tahammülsüzdür…

“Avcıların gözüyle” yazılan bu tarih bir kez de “av olanların gözüyle” yeniden yazılmadığı sürece bu ülkede eşitlikten, kardeşlikten, adaletten bahsetmek büyük bir yalan olmaya, Vahit Kilerler de zalimleri mazlum göstermeye devam ederler…
Necdet Saraç /yurtgazetesi.com.tr