26 Şubat 2012 Pazar

Fethullah Gülen Sert Konuştu Dikkatli Bas Batmaktan Kork Tepetaklak Gidersin



Gülen: Tepetaklak gidersin! 
Cemaat yayınları Küre TV ve Zaman gazetesinde yayınlanan ‘İkindi Sohbetleri’ adlı programın bu haftaki bölümünde, Fethullah Gülen’in yaptığı çok sert yorumlar dikkat çekti.

Gülen, “Dikkatle bas, batmaktan kork” başlıklı programda AKP ve Cemaat arasında yaşanan krize ilişkin tehditler savurdu. Devlet yönetiminden bahseden Gülen; “Tarih boyunca, çok güçlü ve çalımlı bir edayla yola çıkan ama daha birkaç adım ilerlemeden üzerine bastığı bir nohut tanesinden dolayı tepetaklak giden ve hiç beklemediği bir virajdan uçuruma yuvarlanan binlerce insan olmuştur” sözleriyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı başına gelecekler konusunda uyardı.

Daha önce de benzer üslupla yaşanan gerilime ilişkin düşüncelerini açıklayan Gülen'in kullandığı ifadeler bu kez çok sert oldu.

Said-i Nursi’den alıntılar yapan Gülen, "Haram bir lokma, yalan bir kelime, yasak bir bakış veya gayr-i meşrû bir dokunuş birer kayma noktası oluyor ve bazı latîfelerin sönmesine, hatta ölmesine sebebiyet verebiliyor” diye konuştu. Sözlerini “İnsan, başlangıçta hiç de önemsemediği bu küçük inhiraflar yüzünden zamanla yoldan çıkıyor, kendi kimliğinden uzaklaşıyor, değer ölçülerine karşı yabancılaşıyor ve her an düşebileceği bir kaygan zemine girmiş oluyor; bazen sürçüyor, bazen düşüyor, bazen de yüzüstü kapaklanıyor ve bir daha da belini doğrultamıyor. Hep iki büklüm ve kambur olarak yürümeye mahkûm oluyor” şeklinde sürdüren Gülen’in yorumlarının bütünün tehdit içerikli olması dikkat çekti.

Zaman yazarlarının AKP’ye yönelik ileri sürdükleri iktidar paylaşmama, yönetme hırsı gibi konularla da paralel değerlendirmelerde bulunan Gülen, hırslı, açgözlü, bencil ve doymaz olanların ölüm çukuruna düşeceğini, ayaklarının kayacağını söyledi: “Makam arzusu, tanınma tutkusu ve şöhret düşkünlüğü demek olan hubb-u câh az çok hemen her insanda vardır ve pek çokları için öldürücü bir kayma noktasıdır. Kimseden korkmamanın yegâne çaresinin, korkulması gereken gerçek kaynaktan korkmak olduğunu bilmeyenler için de havf bir ölüm çukurudur. Bir şeyi hırsla istemek, açgözlülük ve doymazlık manalarına gelen tamâ ise bazı şer odaklarının mü'minleri bile kendi menfur emellerine alet etmek için kullandıkları, gazâb-ı İlahî'yi celb eden ve hayat-ı ebediyeyi bitiren bir tuzaktır. Devlet-i Âliye'nin de sonunu hazırlayan sebeplerden biri olan ırkçılık, insanın en zayıf ve fenalığa en açık damarını teşkil eden benlik ve hak erlerini bile dört duvar arasına hapseden rahata düşkünlük gibi hastalıklar da ayakları kaydıran tehlike noktalarıdır.”

Gülen, son krizde kendi yandaşlarının Erdoğan ve AKP’ye dönük suçlamalarını şu sözlerle ileriye taşıdı: “Dünya kadar himmet ona açık duruyorken kapıları sürgüleme ve istifadeye kapalı olma... İşte, bütün bunlar, iyi bir mü'min olma yollarında buzlanma hasıl eden ve zincirleme kazalara sebebiyet veren faktörlerdir. Bu hastalığa yakalanan bir insanın gönlündeki mücadele azim ve kararlılığının tahtına kendini beğenme duygusu gelip oturur. Dini dünyaya duyurma tutkusunun yerini, tanınma ve bilinme isteği alır. Karşılık beklemeden dine ve millete hizmet etme mülahazası dünyevî beklenti hücumlarına ve şahsî çıkar düşüncesine mağlup olur. Böyle bir bitiş sürecine giren insanın da artık hiç kimseye faydası olmaz.”

Uslu: Cemaat tasfiye edilecek
MİT ve polis teşkilatına ilişkin yazılarıyla dikkat çeken Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu yeni bir iddiayı gündeme getirdi. Uslu, "KCK sanıkları serbest bırakılacak, Cemaat'e yakın bürokratlar da tasfiye edilecek" başlığıyla bir yazı yazdı.

Uslu'nun yazısında dikkat çeken noktalar şöyle:
- Başlıktaki cümle son krizde yaşanan bütün tartışmanın ana fikrini oluşturuyor. Bu AKP içindeki müzakerecilerin, MİT ve BDP/KCK çevreleri ile bazı müzakereci aydınların ortak planı. Savcının MİT Müsteşarı'nı çağırmasıyla da bu planı uygulamak için kamuoyu hazırlandı.

- Türkiye gibi bir ülkede yaşıyor ve MİT-PKK protokollerinin KCK davalarının durdurulacağı ve KCK sanıklarının serbest bırakılması hususunu mutabakat altına aldığını biliyorsanız; MİT krizi patlamadan önce hükümetin amiral gemisinin manşetinden CMK 250, 251'in gözden geçirileceğini okumuşsanız; sonra da MİT krizi patlamış ve buna paralel olarak KCK-AKP-MİT denklemine yakın duran tüm yazarlar, koro halinde ve ısrarla, CMK 250 ve 251'in değiştirilmesi gerektiğini yazıp söylüyorsa, bütün bu olanlara tesadüftür derseniz size "saf" derler.

- İşte bu nedenle ben diyorum ki; MİT krizi diye bize sunulan ve çok gürültü kopartan operasyon bizzat MİT, AKP içindeki müzakereciler ve bazı müzakereci aydınların ortak kotardığı bir operasyondur. Savcı ve Emniyet felaket bir şekilde tuzağa düşmüştür. MİT bu operasyonu bizzat planlamış ve yönetmiştir. AKP'den gelen işaretler de buoperasyonun –Yargıtay'ın KCK terör örgütüdür kararına rağmen– tamamlanacağı yönündedir. Göreceksiniz, CMK 250, 251, 252 değiştirilecek, KCK sanıkları serbest bırakılacak, Cemaat'e yakın bürokratlar da tasfiye edilecek... Kaynak: www.birgun.net