10 Aralık 2011 Cumartesi

Türk-İş 21 Genel Kurulunda Kıdem Tazminatı İçin Genel Grev Kararı Alındı


İktidarın gölgesine rağmen genel grev kararı
Türk-İş Genel Kurulu 3’ncü günü sendika başkanlarının konuşmalarıyla tamamlandı. Ardından başta Kıdem Tazminatı’na dokunmanın genel grev nedeni sayan karardan, Kampana işçilerine yapılacak yardımdan, tutuklu 94 gazeteci için yapılacak eylemlere verilecek desteğe kadar bir dizi karar alındı. Daha sonra ise Türk-İş Yönetimi üyeleri konuşma yaptı. Özellikle Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Cemail Bakındı’nın bile konuşmasında Türk-İş yönetimini suçlayan ifadeler kullanması ve gönlü kırık görevinden ayrıldığını ifade etmesi dikkat çekti.

İKTİDARIN GÖLGESİ HİSSEDİLİYOR
Petrol-İş Genel Başkanı ve Sendikal Güç Birliği Türk-İş Başkanı adayı Mustafa Öztaşkın, BirGün’e yaptığı değerlendirmede, “Bütün başkanlar konuşmalarını yaptı. Yapılan konuşmalarda bir kişi bile mevcut Türk-İş yönetiminin yönetiminden memnun olduğunu söylemedi. Özellikle emeğe karşı siyasi iktidarın yaptığı saldırılardan rahatsız olunduğu dile getirildi.” diye konuştu.

Sendikal Güç Birliği Platformu’na üye sendikaların başkanların eleştirilerine ve izlenmesini önerdikleri politikalara mevcut Türk-İş yönetimini destekleyen sendikaların delegelerinin dahi sessiz kalarak onay verdiklerini söyleyen Öztaşkın, “Türk-İş’te genel olarak bir değişim isteği var” dedi.

Öztaşkın’a “Salonda açık açık neden Sendikal Güç Birliği’ne içerisinde bulunan 10 sendika dışında destek verilmiyor?” diye sorduğumuzda, “Genel kurulda siyasi iktidarın gölgesi hissediliyor. Sendika başkanları ve delegeler çeşitli kaygılarla açık açık Sendikal Güç Birliği’ne destek veremiyor” şeklinde konuştu.

Türk-İş başkan adayı Öztaşkın, “Bunlar ne tür kaygılar?” şeklindeki sorumuza ise, “En önemli korku gelecek korkusu. Sendikal Güç Birliği platformu kazanamazsa siyasi iktidar benim sendikamdan saldırıya başlarlar gibi korkular yaşıyorlar. Bunun yanı sıra baskılar da var” şeklinde cevap verdi.

‘ASIL MESELE SORUNLARI ÇÖZMEK’
Türk-İş Genel Kurulu’nun 3. günü, sendika başkanlarının konuşmalarına devam edildi.
Kristal-İş Genel Başkanı Bilal Çetintaş'ın Türk-İş 21. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, Genel Kurulun en alkış alan ve sloganlarla kesilen konuşmasıydı. Çetintaş konuşmasında ana başlıklarıyla, “Son genel kuruldan bu yana sorunlarımız azalmadı, arttı. Son Genel Kuruldan bu yana işçi hak ve özgürlükleri genişlemedi, daraldı. AKP’nin 10 yıla yaklaşan iktidarı döneminde işçi haklarında ve sendikal haklarda Özal döneminde bile yaşanmayan bir erozyon yaşandı. Artık mesele yüz yüze olduğumuz tehlikeleri teşhis etmek değil, asıl mesele bu sorunları çözmek için nasıl bir anlayışla sendikacılık yapacağımızdır” dedi.

Konuşmasına, Nazım Hikmet’ten alıntı yaparak, “Mesele esir düşmekte değil teslim olmamakta bütün mesele” diyerek devam eden Çetintaş’ın konuşması, “Türk-İş uyuma AKP’ye yem olma. Kavga bitmedi yeni başlıyor. AKP halka hesap verecek. İşçi nerede biz oradayız. Türk-İş’te değişim olacak başka yolu yok” sloganlarıyla kesildi.

GÜNÜN KOMİĞİ ŞEKER-İŞ GENEL SEKRETERİ
Türk-İş Genel Kurulu’nun bugünkü komiği ise Şeker-İş Genel Sekreteri Fevzi Şengül’dü. “Şekere uzanan eller kırılsın” sloganlarıyla kürsüye çıkan Şengül’ün özellikle son dönemde şeker fabrikalarının ardı ardına satılmasına değinmeden, 2005 yılından bu özelleştirmelere karşı başarılı bir mücadele verdiğini söylemesi salonu dolduranların yüzlerinde tebessüm yarattı.
Konuşmasında ayrıca şeker fabrikalarının şahsa devredilemeyecek kadar stratejik öneme sahip olduğunu söyleyen Şengül’ün sözü salonda cılız şekilde atılan “Şeker vatandır satılamaz” sloganları ile süslendi.

Sokakta sendikacılık devrimci merkezin nüvesini oluşturacak
Türk-İş Genel Kurulu’nda BirGün’e değerlendirmelerde bulunan Hava-İş Başkanı Atilay Ayçin, “Bu Türk-İş Genel Kurulu bir dönüm noktası oldu. Artık Tür-İş siyasi iktidarın arka bahçesi olmayacak. Biz sokakta sendikacılık yapacağız. Bu aynı zamanda devrimci merkezin de nüvesini oluşturacak” dedi.

Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin, BirGün’e yaptığı Türk-İş Genel Kurulu değerlendirmesinde, “Türk-İş Genel Kurulu’nda listeler değil sendikal anlayış tartışıldı. Bir tarafta mevcut yönetimin statükocu anlayışı vardı, diğer tarafta Sendikal Güç Birliği’nin sınıf sendikacılık anlayışı vardı. Ancak Türk-İş Genel Kurulu şunu gösterdi ki sonuç ne olursa olsuna artık geriye dönüş yok. Bizim konuşmalarımıza verilen destekten artık Türk-İş hükümetin arka bahçesi olmak istemediğin gördük. Sendikal güç birliği olarak kazanırsak, söylediklerimizi hayata geçireceğiz. Kazanamazsak yolumuza devam edeceğiz ve mevcut yönetimin denetleme görevini üstleneceğiz.

Ancak bunun yanı sıra Sendikal Güç Birliği’ni oluşturan 10 sendika artık sokakta sendikacılık yapacak. Türk-İş’in mevcut yönetiminin duvarlar arasında yaptığı sendikacılık anlayışını kabul etmeyecek.

Yolumuza daha da güçlenerek, sokaklardan aldığımız güçle diğer emek hareketleriyle birleşerek ve büyüyerek devam ediyoruz. Biz devcimci çekim merkezi gibi anlayışlarla da ortaklaşacağız. Biz bu anlayışların sokakta nüvesini oluşturacağız” şeklinde konuştu.

Ayçin son olarak fikirlerinin düşüncelerinin doğruluğunun Türk-İş Genel Kurulu’nda bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayarak, kendilerini Türk-İş Genel Kurulu’nu kazanmış olarak gördüklerini söyledi.

Türk-İş’te kadın sesi yok
Türk-İş Kongresi’de kadınların sesi yoktu. Hiçbir kadın sendika başkanın konuşma yapmadığı kongrede, BirGün yazarı BASİSEN delegesi Yaşar Seyman ve 2 kadın delege dışında salonda pek kadın delege de yoktu.

Basını engellediler
Türk-İş Genel Kurulu’nun birinci günü Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu basın özgürlüğünden bahsetti ama Genel Kurulu’nun ikinci günü Kızılbayrak muhabirleri salona sarı basın kartları olmadğı için alınmadı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan Sadık İpekçi, Kızılbayrak muhabirlerinin Türk-İş Genel Kurulu’na alınmaması konusunda , “Bir işçi örgütünün kongresinde işçilere müdahale kesinlikle edilemez”dedi. Olaydan BirGün’ün haber vermesi sayesinde kongrenin 3’ncü günü haberdar olan İpekçi, durumun düzeltilmesi için çalışmalarda bulundu.

Salonun durumu iç açıcı değil
Türk-İş Genel Kurulu’nda genel itibarıyla sakin bir hava vardı. Sadece Sendikal Güç Birliği’nin adaylarının konuşmaları sırasında sık sık sloganlar atıldı. Sendikal Güç Birliği’nin adaylarının salonun büyük kısmı tarafından alkışlanmaması mevcut yönetimin taraftarlarının çoğunlukta olduğu izlenimi yarattı. Bu durum aynı zamanda, siyasi iktidarın baskılarından kaynaklı Sendikal Güç Birliği’nin açıkça desteklenemiyor olması şeklinde de yorumlandı.

Aslında çoğunluk gibi gözüken mevcut yönetimin taraftarlarının “Türk-İş nerede biz oradayız” sloganı Türk-İş Genel Kurulu’ndaki mevcut yönetimi destekleyen çoğunluğun anlayışını yansıtmaktaydı. Bu anlayış, sendikacılığı bir iş olarak görmekte ve iktidarı karşılarına aldıkları koltuklarını kaybederlerse, yaşam standartlarını koruyamayacaklarından korkmaktaydı. Bu kesimin bir özelliği de, büyük bölümünün 50 yaş civarında olmasıydı. Bunlar uzun yıllardır fabrikalarla ilişkileri olmadığından tekrar işçi olarak çalışmayacağını düşünmekteydi.  Diğer tarafta Sendikal Güç Birliği taraftarlarının salonda sık sık attığı, “İşçi nerede biz oradayız” sloganı ise, biz nereden geldiğimizi biliyoruz ve oradan aldığımız güçle yürüyeceğiz, gerekirse oralara geri de dönebiliriz düşüncesini taşımaktaydı. Onları anlatmaya gerek yok, haftalardır haberlerini yapıyoruz. Sonuç olarak, başta da ifade edildiği gibi salondaki hava Sendikal Güç Birliği açısından iç açıcı değil, ancak olur ya sandıkta delegeler tarafından kimlerin hakkıyla oraya geldikleri hatırlananırsa bir sürpriz de yaşanabilir.
Kaynak:BURAK ÖZ/BİRGÜN