3 Eylül 2011 Cumartesi

YARSAV HSYK'yi Dünya Yargıçlar Birliği’ne Şikayet Şikayet Edecek


YARSAV, HSYK'yı şikayet edecek 
Yargıçlar ve Savcılar Birliği, (YARSAV) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) uygulamalarını Dünya Yargıçlar Birliği’ne (İAJ) şikâyet edecek. “Anti demokratik baskıcı uygulamalar anayasa değişikliği ile yasal zemine oturtuldu” değerlendirmesinde bulunan YARSAV, yüksek yargının 25 yılının şekillendirildiğini kaydetti. YARSAV, Dünya Yargıçlar Birliği’nden Türkiye’de yargı sorununun gözlem altına alınması ve uluslararası platforma taşınması için destek istedi.

Dünya Yargıçlar Birliği’ne her ülkeden sadece bir sivil yargıç ve savcı meslek örgütü üye olabiliyor. Üyeliğe kabul edilen birlik, beş kıtadan 74 ulusal birlik veya temsilci grubunu kapsıyor. Birlikte Türkiye’yi YARSAV temsil ediyor. Her yıl farklı bir ülkede düzenlenen Dünya Yargıçlar Birliği’nin 54. Genel Kurul toplantısı ilk kez 5 - 8 Eylül 2011 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecek. YARSAV, Türkiye’de yaşanan yargı sorunlarını Dünya Yargıçlar Birliği Genel Kurulu’na katılan yargıç ve savcılar aracılığı ile uluslararası platforma taşımak için son bir yılı değerlendiren bir rapor hazırladı. 74 ülkeden yaklaşık 350 yargıç ve savcının ve Birleşmiş Milletler Özel Raportörü’nün katılacağı Kurulda, YARSAV, Türkiye’nin hukuk sisteminde hâkim ve savcıların sorunlarını dile getireceği raporunu açıklayacak.

2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğine ilişkin bilgi verilen raporda, HSYK’da yapılan yasal değişikliğe atıfta bulundu. Raporda, HSYK’nın Adalet Bakanlığı’nın etkisinden çıkarılmak yerine yürütmenin daha da etkin rol oynandığı bir yapıya dönüştürüldüğüne dikkat çekildi.

ANTi DEMOKRATİK UYGULAMALAR YASAL ZEMİNE OTURDU
Anayasaİdeğişikliğinin ardından yaşananların anlatıldığı YARSAV’ın raporunda şu değerlendirmeler dikkat çekti:
“Anayasa değişikliği gereği, HSYK yeniden yapılandırılması süreci başlatıldı. Adalet Bakanlığı’nın tüm olanakları kullanılarak çoğunluğu Adalet Bakanlığı bürokratlarından oluşan üyeler HSYK’ya seçilmesi sağlandı. Cumhurbaşkanı'nın bürokrat kadrosundan, öğretim üyesi kadrosundan atadığı üyeler, Adalet Akademisi ve Baroların seçtiği üyeler de yine yürütmeye yakın isimlerden oluştu.”

Yürütmenin yargıdan elini çekmek yerine HSYK aracılığı ile etkisini artırdığının belirtildiği raporda, “Anti demokratik baskıcı uygulamalar anayasa değişikliği ile yasal zemine oturtuldu” denildi. Yeni HSYK’nın, 8 ay içerisinde Türkiye’deki yargıçların üçte birini oluşturan 3 bin 49 yargıç ve savcının görev yerlerinin değiştirildiğinin anımsatıldığı raporda, yargıç ve savcıların oluşturduğu birlik üyelerinin istemleri dışında görev yerlerinin değiştirildiği ifade edildi. Yapılan atamalarla hâkim ve savcıların Anayasal olarak güvence altına alınan aile bütünlüğü, eğitim hakkı gibi kazanımların gözardı edildiği ve mesleki örgütlenmelerin cezalandırıldığı ifade edildi.

DESTEKLEDİĞİMİZ ÜYE ADAYLARI CEZALANDIRILDI
HSYK’ya üyelik seçimlerinde yargı örgütleri tarafından desteklenen ya da bireysel olarak aday olan yargıç ve savcıların, talepleri olmadan tayin edildiğinin belirtildiği raporda, “Böylece, muhalif olarak kategorize edilen yargıç ve savcılara gözdağı verildi. Yürütmenin istediği doğrultuda karar veren, HSYK seçimlerinde bakanlık listesini destekleyen yargıç ve savcılar, kıdemleri ve liyakatları gözetilmeksizin terfi ettirilirken, muhalif olarak kategorize edilen yargıç ve savcılar, unvanlı görevlerinden yoksun bırakılmışlar, istemedikleri yer ve görevlere atandılar. Kendisinden olmayanları tasfiyeyi amaçlayan bu politikanın tamamlayıcı adımları yüksek yargıda da hızla atıldı” denildi.

Yargıtay ve Danıştay’daki üye ve daire sayısının artırıldığının anımsatıldığı raporda, bu değişimin amacının “yüksek yargıyı dönüştürme ve yürütmenin kontrolü altına almak” olduğu belirtildi. Raporda, Yargıtay’a ve Danıştay’a seçilenlerin 40 yaş civarında olduğunun altı çizilerek, “Bir yargıcın 65 yaşına kadar çalışabileceği dikkate alındığında yüksek yargının 25 yılı büyük ölçüde şekillendirilmiştir” denildi.

BLOK OYLAR DA RAPORDA
Yargıtay üyeleri ve tetkik hakimlerinin görev yapacakları daireleri belirleyen ve Yargıtay üyelerinin disiplin soruşturmalarını yürüten Birinci Başkanlık Kurulunun süresi dolmadan görevine son verildiğinin ve yeni seçilen 160 üyenin katılımı ile Kurul oluşturulduğunun raporda şu tespitler yer aldı:

“Oluşan 1. Başkanlık Kurulu, önemli ve özellikle de yürütmenin ilgili olduğu dava ve işlerin görüldüğü daire üyelerini talepleri olmadan başka dairelerde görevlendirmiş, dava daireleri, başkan ve üye kompozisyonları itibariyle yeniden şekillendirilmiştir. Sadece ilk derece mahkemelerde görev yapan yargıçlar için değil yüksek yargıdaki yargıçlar için de yargıç güvencesi ve doğal yargıç ilkeleri ihlal edildi. Seçilen üyelerin ağırlıklı kısmı, Danıştay ve Yargıtay bünyesinde yapılan seçimlerde, aynı yönde oy kullanarak blok halinde hareket etmiş, daire başkanlıkları, Yüksek Seçim Kurulu üyelikleri ve Uyuşmazlık Mahkemesi üyelikleri gibi seçimlerde, sonucu belirleyici oldular. Bu bloklaşma, HSYK’nın yüksek yargıya üye seçimlerinde, üye profili olarak farklı eğilimleri dikkate almadığının ve tek bir eğilimi esas aldığının göstergesidir.”

KADIN HAKİM VE SAVCILAR GÖRMEZDEN GELİNDİ
Raporda Yargıtay ve Danıştay’a üye seçimi sırasında HSYK’nın kadın hakim ve savcıları görmezden geldiği vurgulanarak, “Seçilen kadın yargıçların ise Adalet Bakanlığındaki bürokrat eşleri ya da HSYK yedek üyelerinin eşleri olmuştur” denildi. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması yerine sayısının artırıldığına dikkat çekilen raporda, “Bu mahkemelerde uzun yıllar görev yapan, adil yargılanma hakkı ve hukukun üstünlüğüne inanan yargıç ve savcılar tasfiye edilirken, kamuoyunda haklarında yürütmeye yakınlığı konusunda kuşkular bulunan yargıç ve savcılar görevlendirilmiştir” tespitine yer verildi. Yasalarla düzenlenebilecek konuların, hükümet kararnameleri ile çıkarıldığının ifade edildiği raporda, Yargıtay ve Danıştay başkanlığı ve daire başkanlığı için öngörülen yasal süreler kısaltıldığının bu uygulamanın da “yürütmeye yakın kendilerinden olan kişilerin bir an önce bu makamlara getirilmesi amacı” taşıdığı kuşkusu yarattığı kaydedildi. 

Raporda, deneyimi zorunlu kılan Yargıtay ve Danıştay tetkik hakimliği için 5 yıl yerel mahkemede görev yapma koşulunun kaldırıldığı böylece temyiz edilen dosyaları rapor etme görevi yeni yargıç ve savcı olmuş deneyimsiz yargıç ve savcıların eline bırakıldığı da belirtildi.

DENİZ FENERİ DE RAPORDA
“Deniz Feneri” olarak bilinen ve “ucunun siyasi iktidar temsilcilerine dokunduğu ve bu nedenle soruşturmanın büyümeden kapatılması beklentisinin bulunduğu” şeklinde bir algı bulunan soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarının, siyasi iktidarın soruşturma belgelerine, gizlilik kararı olmasına rağmen HSYK eliyle müfettiş göndererek içeriğine erişir hale getirildiği ifade edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tasarrufu ile Deniz Feneri soruşturmasında görevli savcıların alındığı, yerlerine yeni Cumhuriyet savcılarının görevlendirildiğinin anımsatıldığı raporda, “Soruşturmanın başına HSYK seçimlerinde Adalet Bakanlığı listesinden yedek üye seçilen bir savcı getirilmiştir” denildi. YARSAV, raporunda Dünya Yargıçlar Birliği’nden Türkiye’de yargı sorununun gözlem altına alınması ve uluslararası platforma taşınması için destek istedi. ANKA