23 Eylül 2011 Cuma

Erdoğan Ve Gül Rekabetinde Son Tango Ya Da AKP Şahini Ve Güvercini

Erdoğan ve Gül rekabetinde son tango! Ya da AKP şahini ve güvercini (!) 
Milli Görüş’ün iki önemli ismi Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan bugün Türkiye’nin en etkili iki makamında. Uzun yıllar marjinal bir siyasal akım olarak görünen bu hareket, esasen tarihin akışına uyum sağlayarak, başka bir deyişle küresel iklime uyarak iktidar olmayı başardı. Benim gibi düşünen pek çok kimse Milli Görüş gömleğini çıkaran bu siyasilerin aslında hiç de bir değişim geçirmediklerini, sadece iktidar olabilmek ve kalıcı olmak adına sabır gösterdiklerini düşünüyoruz.

Geçen zaman iktidar duygusu ve nimetlerinin nasıl sonuçlar verdiğine tanıklık etmemizi sağladı. Karşımızdaki siyasi hareket kapitalizmle uzlaştıktan ve hatta ciddi katkı verdikten sonra gözle görünür varlıklar edindi. Köklerini devlet aygıtının derinlerine saldı. Dilediği biçimi verdi. Kendi medyasını kurdu, iktidarına uygun bir hukuk oluşturdu ve şimdi başkanlık sistemi dahil her türlü isteğini dile getiriyor ve muhtemelen de başaracak güce sahip. Gelgelelim bugüne dek omuz omuza yürünen yolun sonuna gelindi. Artık mesele muhaliflerle değil kendi içlerinde.

TAYYİP ERDOĞAN PARTİSİ

Erbakan’dan tarihsel kopuşun en önemli aktörü Erdoğan elbet! Yenilikçi kanat diye tarif edilen oluşumun lideridir o. Ancak çok önemli dava arkadaşlarıyla birlikte koptu hocasından. Abdüllatif Şener, Bülent Arınç ve Abdullah Gül… ortak kurulan parti dengeli bir dağılımla biçimlenmişti. Her kişinin bir tabanı ve gücü vardı. Ama Erdoğan özellikle bu son meclis ekibiyle AKP’yi tek adamın partisi yaptı. Gül’e yakın neredeyse hiçbir isim mecliste yok.

Erdoğan belli ki cumhurbaşkanlığını kaptırdığı Gül’ün koltuğuna çok daha güçlü oturmak istiyor. Başkanlık sistemi tartışması biraz da bunun ürünü! Tek adam olmayı seviyor ve başardı büyük oranda. Gül siyasi yaşamının doruk noktasına genç ulaştı ama ülkeyi yönetme olanağı bir türlü gelmedi önüne. Başbakan oldu ama kalkmak zorunda kaldı koltuktan. Cumhurbaşkanı oldu ama sadece bir noter gibi davranmak zorunda kaldı. Erdoğan bu süreçte dediğim dedik, çaldığım düdük misali dünyanın dört yanında top koşturdu. Dünya lideri olduğuna da inandı üstelik.

KARİYER PLANLAMA

Abdullah Gül gibi bir siyasetçinin genç yaşında emekli olmasını beklemek aptalca olur. Kariyer planlaması ve halkla ilişkiler işini son derece iyi yapan biri. Hiçbir zaman kavgacı izlenimi vermedi. En zor günlerde bile ılımlı, uzlaşmacı tavrını korudu. Esasen Batı’nın tam istediği bir ılımlı İslam lideri portresi çizdi. Gerginlik yaratmak yerine konuşmayı yeğlediği vurgusunu yaptı sıkça. Tüm bunlar iyi planlanmış, belli.

Son günlerde hem yurt içi, hem yurt dışı gezilerde sıkça görüyoruz Gül’ü. Twitter, facebook gibi yeni medyayı iyi kullanmasıyla dikkat çekiyor. Bir kitap yapıldı hakkında, çıplak ayakla balık tutarken görüntüleri var. Cadillac’la gezerken de görüyoruz bazı bazı. Halkın arasına daha çok giriyor. Tüm tutumu bize yeni bir siyasi kariyer hazırlığı içinde olduğunu gösteriyor.

Romantik, demokrat, değişimden yana, evrensel değerleri bağlı ve çağı takip eden bir lider algısı yaratmak istiyor. Erdoğan’ın aldığı riskler ve küresel konumu her an bambaşka bir süreç doğurabilir ve yepyeni bir lidere gereksinim duyulabilir. Bunu en iyi Gül ölçüyor…

ZİRVE VE DÜŞÜŞ

Erdoğan artık fikri eksenini gizlemiyor. İsrail’e karşı İslam’ın önderi olmayı istiyor. Üstelik bu kavgada kendi halkını da, Arap halklarını da yanına aldığını sanıyor. Batı’ya daha uzak, ABD hariç kimseye karşı da korkak değil. Bir liderin tüm psikolojik karmaşıklığı yüzünden okunuyor. Bencil, yorgun, dediğim dedik, kararlı, iddialı, başarılı ve inatçı. Tabii aynı anda riskli bir yolda yürüyor. Küresel denklem değişirse liderliği de tartışılır, bunu iyice biliyor. Artık önünde tek bir engel var, o da parlamenter sistem. ABD türü bir başkanlık için hazır. Eh bu tabloda Gül’e de yer yok…

Görünen o ki alttan alta filizlenen gerilimi önümüzdeki günlerde izleyeceğiz. Gül gibi bir ismi siyasi denklemin dışında sanmak, hatta bunu ummak aptalca olur.

Erdoğan’ın ilk hatası, serinkanlı Gül hamlesi bambaşka bir süreci doğurabilir.
Kayna:Enver Aysever/birgun.net
enveraysever@birgun.net