1 Ağustos 2011 Pazartesi

Üniversitelerdeki AKP Kadrolaşmasının Önü Tamamen Açılıyor


AKP'den üniversiteye bir darbe daha 

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan üniversitelere araştırma görevlisi alımının YÖK’e bağlanacağını ilan etti. Bu şekilde üniversitedeki AKP kadrolaşmasının önündeki kısmı engeller de kaldırılmış olacak.
Bugüne kadar üniversiteler tarafından gerçekleştirilen akademisyen alımı Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) yeni uygulamasıyla tarihe karışıyor. Yeni kurulan üniversitelere akademisyen yetiştirmek gerekçesiyle geçtiğimiz yıllarda uygulanmaya başlayan Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) sistemine geçileceğini belirten Yusuf Ziya Özcan, bu sistemle “akademik düzeyde suiistimalin ortadan kalkacağı”nı iddia etti.

Özcan bu konuyu bir “devrim” olarak niteleyerek şunları söyledi: “Bir öğrenci ‘Benin puanım aslında yüksekti ben giremedim’ iddiasında bulunamaz. Herkes birbirinin sonucunu internetten görüyor. Anadolu’da çok başarılı çocuklar var. Esas kritik nokta bu. Bu çocuklar Ankara, İzmir, İstanbul gibi yerlere ulaşamadıkları için akademisyen olamıyorlar. Kafalarda da hep istifham vardır. ‘Nasıl olsa benim dayım yok ben buralara giremem.’ Şimdi bu istifham kalktı. Açıkçası akademik düzeyde suiistimal ortadan kalktı. Bizim için mühim olan devletin dengesi. Bu sistem efsanevi bir şey.” 

Özcan sistemi adilleştirdiklerini iddia etse de, yeni sistemle üniversitelerin kadro alımlarında sahip olduğu “kısmı özerklik” de ortadan kaldırılacak. Üniversitelerdeki akademik kadronun araştırma görevlisi alımında hiçbir söz hakkı olmayacak. Ayrıca, var olan usta-çırak ilişkisi de ortadan kaldırılacak. Bu nedenle de akademik çevreler, yeni uygulamanın bilimsel bilgi üretimi konusunda ciddi zaaflar yaratacağını belirtiyor. 

Sınavlar şifreci ÖSYM’den 
Artık üniversitelerdeki akademisyenleri de kendisi seçecek olan YÖK üniversitelere araştırma görevlisi alırken % 50 ALES, % 35 transkript (mezuniyet not ortalaması), %15 yabancı dil sınavı ağırlığından oluşan üçlü bir ortalamayı dikkate alacak. Üstelik bu sınavlar 2010 ve 2011 yıllarında düzenlenen ALES, LYS gibi sınavlarda yarattığı şifre skandallarıyla gündemden düşmeyen ÖSYM tarafından gerçekleştirilecek. 

“Nasıl olsa benim dayım yok ben buralara giremem” diyenlerin çok sayıda olduğunu belirten Özcan bu durumu ortadan kaldırmak için bu sisteme geçtiklerini iddia ediyor. Ancak şifre skandallarıyla güvenilirliği tartışmalı hale gelmiş olan ve “test” yönteminin sakatlıklarıyla malul sınavlarla yapılan bir seçimin ne kadar adil olacağı tartışma konusu. AKP’nin merkezi bir sistemi öne çıkarmasının, üniversitede kadrolaşabilmek için daha elverişli bir düzenek oluşturacağı açık. 

Bu olay 80 darbesinden daha kötü 
Kadrosu, AKP iktidarının rahatsız olduğu bir ideolojik pozisyonda yer aldığı için geçtiğimiz yıl kapatılan Marmara Üniversitesi Kalkınma İktisadı Bölümü’nün öğretim üyelerinden Prof. Dr. Fuat Ercan, Sendika.Org’un konu ile ilgili sorularını yanıtladı. Ercan, bu değişiklikle “girişimci üniversite” projesinin bir ayağının tamamlanmış olacağını belirtti. Bu sistemin öğretim üyesi ile öğrenci arasındaki ruhu yok edeceğini söyleyen Ercan, yapılmak istenenin üniversite özerkliğine aykırı olduğunu ifade etti. “Üniversitelerde torpil var mıydı?” sorusunu da yanıtlayan Ercan, bir olumsuzluğun gösterilip farklı bir olumsuz yaratılmak istendiğini belirtti. Ercan, bu saldırının üniversite özerkliğini ortadan kaldırıp, muhalif kadrolarda kıyıma giden 12 Eylül darbesinden bile daha tehlikeli olduğunu vurguladı. 

Geçtiğimiz yıl Zaman gazetesine verdiği röportajda “ideolojik saplantılı bilim adamlarının tasfiye olacaktır” diyen Marmara Üniversitesi Rektörü Zeki Gül ilk iş olarak üniversitenin Kalkınma İktisadı Bölümü’nü kapatmıştı. Solcu öğretim üyeleri ve öğrencileri ile dikkat çeken bölüm, AKP’nin atadığı rektörün ilk hedefi olmuştu. 

Sendika.Org