23 Ağustos 2011 Salı

Can Baba Size Ne Derdi / Enver Aysever

Can Baba size ne derdi? 
Mihri Belli’nin vefatının ardından yazılan sözde eleştirel metinlere bakınca artık insan olmanın ötesinde, tuhaf bir mahluk olduğumuzun belgelendiğini görüyorum. Kuşkusuz Belli gibi tarihi bir kişilik için iyi düşünen de, kötü söyleyen de olacaktır. Dostları gibi düşmanları da boldur böyle lider kişilerin. Sokaktaki insanın bile ölüm ardından gösterdiği nezaketi, hayırla anma anlayışını kavrayamayanların elindeki kalemin nasıl silah olduğunu görünce, hırs, ihtiras ne boyutlarda iyice kavramış oluyorum.
Elbette böyle siyasi figürler hakkında serinkanlı biçimde akademik yazılar üretilecektir. Kuşkusuz gazeteciler günlük meseleler üzerine araştırıp, yazacaktır. Ama benim gördüğüm bu ikisi de değil. Sıradan bir kan davası söz konusu olan.

CAN BABA VE DATÇA
İdeolojik olarak bu kan davası sürdürme halinin son günlerdeki en çarpıcı göstergesi bir mezara bile tahammül edemeyen anlayıştır. Ben otuz beş yıldır düzenli olarak Datça’ya giderim. Yaşım kırk olduğuna göre, demek çocukluk, ilk gençlik dönemlerim dahil adım adım bölgeyi ve insanını yaşamışım. Ne oldu da Datça gibi bir cennet, insanı da havası gibi özgür esen bir memleket böyle bir kan davasına mesken oldu? 

İktidarlar çoğu zaman yandaşlarına içlerinde sakladıkları kötücül duyguların dışa vurulması işin meşru ortam yaratır. Bunun adına rahatlıkla sıradan faşizm ya da sokak faşizmi de diyebiliriz. İktidar gücü başkasına yaşam hakkı tanımayanlar için ideal süreçler doğurur. Önce sokaklardaki masaları zalimce kaldırmaya kalkarsınız. Devlet denilen erkin meşru silahıyla vurulur ahali! Heykelleri yıkarsınız, avuçlar patlarcasına alkışlayan binler bulursunuz karşınızda. Her türlü ırkçı, militan söylemler gırla gider. Sonra eli kalem tutan hocalar girer devreye. Sayın Hayrettin Karaman gibi, artık fetva verilmeye başlanır örneğin. Kim iyi Müslüman, kim değil tartışması, esasen kim yurttaş, kim değil meselesinin örtük halidir.

Neden Datça peki?

Ege ve Akdeniz’in birleştiği, Afrodite’nin akköpükten yaratıldığı o güzel topraklarda kimse diğerine yan gözle bakmaz. Bugün, şu saatte kim namazında, kim meyhane de sorulmaz. Dünya güzeli koylarda, örneğin Palamut Bükü’nde dost Tayyar görünür, pansiyoncu Faik’le söyleşilir. Para geçmez sanki oralarda. Selam sabah yeter. Zeytin ağaçlarının gölgesinde özgür uykuya dalmak mümkündür. Şortlu kızları kimse dövmeye kalkmaz orada. Suyu berrak, insanı içtendir.  Can Baba’yı kaç kez her gün altında demlendiği güzel çınarın orada gördüm. Gövdesi bir Yunan Tanrısı heykelini andırırdı. Hep öfkeliydi. İnsana kıyanlara, zalimlere, alçaklara! Özgürlük için kanat çırpan şiirler söylerdi.

Mezarına katlanamayanları yaratan iklimi hepimiz biliyoruz. Datça’ya da sızmış demek bu hainlik. Yerel siyasetin utandıran dili bu kavga ortamını beslemiş. Datça esnafı asla böyle anılmak istemez. Biliyorum. Bu haberlerin nasıl gönül kırıklığı yarattığını da! Can Baba mezarına davetsiz gelen korkaklara şöyle ağız dolusu bir S.KT.R çekerdi, tüm Anadolu, dünya işitirdi.

Zaten Can Baba’nın sesini onlar hala duymaktalar ki, ancak arkadan vurmaya cesaretleri var. Biz de ağız dolusu söyleyelim;

S..T.R.N LAN!
Bu akşam kadehler önce Datça’da sonra her yerde Can Baba için kalksın!

AYDINLIK BASKINI
Bir gazete basıldı, bir siyasi parti. Gözaltılar var, açlık grevleri de! Büyük medyada göreniniz, duyanınız var mı?

Bakıyorum; şöhretli bir karı koca kim kimi boynuzladı tartışmaları eşliğinde, her gün neredeyse tam sayfa gazetelerde. Bizi ne? Kim kimi kazıklamış, kandırmış, kim kimle sevişmiş, dövüşmüş! Yahu bu kadarcık bile haber değeri yok mu bir gazetenin basılmasının…

Kim ne derse desin, böyle durumlarda temel ortak kaygılarımızı anımsamalıyız. Orada ne yazıldığı, söylendiğine bakılmadan, basın özgürlüğünü ısrarla dile getirmeliyiz. Bakın Ahmet Şık, Nedim Şener’de düştü gündemden. Sıradan faşizm hepimizi duygusuzlaştırmaya başladı. “Fikirlerine katılmıyorum ama dile getirmen için canımı veririm” ilkesine sadık kalmalıyız. Yoksa… Bu alçaklık günlerinde esir düşer ruhumuz…

NOT: BirGün gazetesinin 20000 basılıp, satılacağı haberini işittim, sevindim. Doğrudur umarım. Bugün BirGün çok daha fazla ihtiyaç var. Terazi bozuldu, denge için…

Kaynak: birgun.net/ Enver Aysever 
enveraysever@birgun.net