9 Ağustos 2011 Salı

Ankara Emperyalizmin Taşeronluğuna Mı Soyundu


Ankara, emperyalizmin taşeronluğuna soyundu 
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bugün temaslarda bulunmak üzere Suriye'nin başkenti Şam'a gitti. Davutoğlu-Esad görüşmesinin sabah saat 11 sularında başladığı bildirildi. Davutoğlu'nun Esad ile görüşmesine Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim de katılıyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bu gezisi, Türkiye-Suriye ilişkileri açısından kritik bir önem taşıyor. Suriye’ye yönelik ABD kaynaklı operasyon son hızla sürerken, Türkiye Dışişleri Bakanı’nın ABD’nin taleplerini Suriye yönetimine iletmek için gittiği yorumları yapılıyor.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu arayarak Suriye yönetimine baskı yapılmasını istediği bilgisi dün ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mark Toner tarafından dile getirildi. Sözcü, "Dışişleri Bakanı Clinton, Suriye'nin derhal askerlerini kışlaya çekmesi ve bütün tutukluları serbest bırakması yönündeki Amerika'nın tutumunu dile getirdi. Dışişleri Bakanından (Davutoğlu'ndan) bu mesajları Suriye hükümetine iletmesini istedi. Ayrıca Amerika'nın Suriye'de demokratik bir geçişe desteğini yineledi" dedi.

ABD ELÇİSİ BAŞBAKANLIK’TA
Bu görüşmenin ardından Başbakanlık Merkez Binası’nda, Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında bir Suriye zirvesi toplandı. Toplantıya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve bazı bürokratlar katıldı. Toplantının ardından ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone de Başbakanlık'a gelerek, Başbakan Erdoğan’la görüştü.

ABD Elçisi Ricciardone toplantının ardından, yaptığı açıklamada toplantının içeriği hakkında bilgi vermezken, “Sayın Başbakan’la gündemdeki konuların üzerinden geçtik” dedi. Ancak,  görüşmede Ricciardone’nin ABD’nin mesajının Suriye’ye en sert bir şekilde iletilmesini bir kez daha vurguladığı yorumları yapılıyor.

GERGİN ZİYARET
Önceki gün Suriye'deki gelişmelerle ilgili konuşan Erdoğan "Sabrımızın sonuna geldik" demiş ve son uyarı için Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu Şam'a yollayacağını söylemişti. Şam yönetimi ise Erdoğan'ın bu tepkisine sert yanıt vererek iç işlerine müdahale edilmesine izin vermeyeceklerini açıklamıştı. Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Danışmanı Dr. Shaaban, "Eğer Türkiye sert bir mesaj iletecek olursa, daha kesin bir yanıt alır" mesajını iletmişti. Erdoğan'ın bu açıklamaları, Türkiye'nin Batı adına Suriye'ye müdahale hazırlığında olduğu yönünde yorumlanmıştı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bugünkü ziyareti işte bu gergin havada gerçekleşecek.

'SIFIR SORUN' YALAN OLDU
Son yıllarda Türk dış politikası, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun özellikle Suriye ve İran’la ‘sıfır sorun’ adını verdiği politikaya yoğunlaşmıştı. Bu politika çerçevesinde, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la, Başbakan Tayyip Erdoğan sık sık görüşüp samimi pozlar vermekle kalmayıp iki ülke arasındaki ilişkileri her alanda geliştirmişlerdi. Suriye’yle Türkiye arasında vizeler kaldırılmış ve hatta pasaportsuz geçişler başlamıştı. Ancak, Suriye’deki rejim karşıtı muhalefete Türkiye’nin açık destek vermesi ve Suriye yönetimini reformlar yapması konusunda Batı adına sıkıştırması, sıfır sorun politikasını sona erdirdiği gibi  Türkiye ve Suriye’yi neredeyse savaşın eşiğine getirdi.

KADDAFİ'Yİ DE BÖYLE SATMIŞTI
29 Kasım'da Libya'nın başkenti Trablus'a giderek Muammer Kaddafi'nin elinden "Kaddafi İnsan Hakları Ödülü"nü alan Başbakan Erdoğan burada "kardeşim" diye seslendiği Kaddafi'ye methiyeler düzmekten geri kalmamıştı. Kaddafi'ye şükranlarını sunan Erdoğan 250 bin dolar (yaklaşık 375 bin TL) tutarındaki bir paranın da sahibi olmuştu. Aynı Erdoğan şubat ayında başlayan gösterilerin ardından martta emperyalist saldırı gündeme geldiğinde "NATO'nun Libya'da ne işi var?" diye esip gürlemişti! Erdoğan bu çıkışının iki hafta sonrasında NATO saldırısı saflarına geçerek “kardeşim” dediği Kaddafi’ye yöneltilecek emperyalist saldırının bileşeni olmuş ve Kaddafi’ye “görevi bırak” çağrıları yapmaya başlamıştı.
Aynı senaryo bu kez Suriye için tekrarlandı. Erdoğan, ‘kardeşim’ diye seslendiği bir diğer lider olan Beşar Esad’a karşı Batı’nın yanında yer aldı. Kendisine güvenen ‘kardeşi’ni yarı yolda bıraktı.

KILIÇDAROĞLU: BAŞBAKAN BATI'NIN TAŞERONU
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a, "Suriye'ye yönelik olası bir askeri operasyona Türkiye'yi sokma" uyarısı geldi. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın "Sabrın sonuna geldik" sözleri için, "Bunun arkası askeri müdahaledir. Batılı egemen güçlerin maşası olmayalım" dedi.
Kılıçdaroğlu, Suriye'ye olası bir müdahalenin batılı egemen güçlerin isteği üzerine olacağını vurguladı. CHP lideri, "Başbakan onların Ortadoğu'daki taşeronudur" dedi. Suriye ile komşuluk ve akrabalık ilişkilerine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, Suriye halkının ihaneti unutmayacağını vurguladı.
Kılıçdaroğlu, "Birleşmiş Milletler'de Cezayir'in bağımsızlığını tanımadık. Batı lehine oy kullandık. Cezayir unutmadı. Özal gitti özür diledi" diye konuştu. CHP lideri, "Tarihten ders alınması, hataların tekrarlanmaması gerektiğini belirtti.

TELEGRAPH: "SURİYE’YE MÜDAHALE EDEBİLECEK TEK ÜLKE TÜRKİYE"
Suriye’ye askeri müdahale olasılığına ilişkin tartışmalar alevlendi. The Telegraph gazetesince yayımlanan analizde Suriye’nin komşularının, Esad hükümetine karşı bir “koalisyon oluşturmakta oldukları savunulurken “Türkiye, askeri yeteneği, ulusal güvenlik çıkarları ve elverişli coğrafi konumu ile Suriye’ye müdahale edebilecek tek ülkedir” görüşü öne sürüldü.
İngiliz gazetesi The Telegraph’ın yer verdiği analizde altı Körfez ülkesinin, Suriye’yi protestoculara kanlı baskılara son vermeye çağıran ortak açıklamasına ve Suudi Arabistan Kralı’nın bu yöndeki çıkışına dikkat çekti. Gazete bütün bu açıklamaların, koordinasyon içinde yapılma olasılığına değinerek, Suriye hükümetine karşı bir koalisyon oluşturma sürecinin bir parçası olabileceği savunuldu.
Bundan sonra da “Türkiye ve Suudi Arabistan’ın teşviki ile başka Müslüman ve Arap ülkelerinin, eleştirilerini daha yüksek sesle dile getirmeleri” ve Suudi Arabistan’ın Suriye’nin içine silah kaçırılması için ek finansman sağlaması beklentilerinin yansıtıldığı analizde “Türkiye, askeri yeteneği, ulusal güvenlik çıkarları ve elverişli coğrafi konumu ile Suriye’ye müdahale edebilecek tek ülke” görüşü öne sürüldü ve şöyle devam edildi :

“SURİYE’NİN DÖRT İLİNDE TAMPON BÖLGESİ”
“Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine asker göndermek için NATO, Arap Birliği ve belki BM Güvenlik Konseyi’nden olacaklar dahil, uluslararası destek sağlaması olasılığı giderek artıyor. Bu müdahalenin erken bir aşamasının, Haseki, Rakka, İdlib ve Halep illerinde 10-20 kilometrelik bir tampon bölgesinin oluşturulması içermesi muhtemel.” 

LE FİGARO : “ARAPLARIN SESSİZLİĞİ BOZMALARININ BİR NEDENİ TÜRKİYE”
Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Figaro ise, Suriye’ye Arap ülkelerinden gelen tepkileri “Arap dünyası neden uyanıyor?” başlıklı yorumunda değerlendirirken Arap dünyasının Suriye konusunda birdenbire suskunluğunu bozmasının nedenlerinin arasında Türkiye faktörünü de saydı.
Gazete, Arap ülkelerinin yaklaşımının bir izahı olarak da “Arapların, (Şam’a) sert bir mesajla gidecek Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Salı günkü ziyareti öncesi durumun idaresinde bölgesel tekeli Türkiye’ye bırakmak istememeleri”ni gösterdi. birgun.net