17 Haziran 2011 Cuma

Kılıçdaroğlu Kurultay İstemek Ayıp Değil İstememek De



'Kurultay istemek ayıp değil, istememek de'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başta eski Genel Başkan Deniz Baykal olmak üzere eski parti yöneticilerinin kendilerini medya üzerinden eleştirmelerini doğru bulmadığını belirterek “Ben genel başkanım. Varsa eleştirilecek bir şey, randevu alınır, gelinir, eleştiriler yapılır. Yanlışlarımız söylenir, biz herkese saygı duyarız ve dinleriz. Bizim de görüşlerimiz olur, onları da ifade ederiz. Medya üzerinden konuşmak doğru değil” dedi.

Kılıçdaroğlu, Göksu Lokantası’nda düzenlenen kahvaltılı basın toplantısında gazetecilerin, seçim sonrası sürece ilişkin sorularını yanıtladı. Yoğun bir seçim süreci geçirdiklerini, buna karşın gazetecilerin dinlenme fırsatı bulamadığını söyleyerek sözlerine başlayan Kılıçdaroğlu, “Bu gerçek bilindiği içindir ki gazetecilerin diğer çalışanlara göre daha erken emekli olmalarını sağlayan bir düzenleme getirilmişti. Ama o hak elinizden alındı. O hakkı size iade etmek için biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Umarım iktidar partisi insafa gelir ve gazetecilerin çalışma koşullarını da dikkate alarak geçmişte verilen ve geçen yasama döneminde ellerinden alınan hakları tekrar kendilerine iade edilir” dedi.

“DEĞİŞİK PARTİLERDEN YURTTAŞLARIMIZ HOŞGÖRÜ İÇİNDE TATİL YAPSIN”
Kılıçdaroğlu, bugün 16 milyon öğrencinin karne alacağına da dikkat çekerek “Özellikle anne babalara istirhamım, karnesi zayıf olan çocukları üzmesinler. Onların da sorunları var, onlara biraz daha sevecen yaklaşsınlar. Daha sonra tatile gidecekler, arabalarını dikkatli kullansınlar. Tatillerini güzel geçirsinler. Türkiye bazen bekledikleri olmasa bile güzel bir ülke. Beraber çalışacağız, mücadele edeceğiz. Değişik siyasal partilerden yurttaşlarımız tatillerini yaparken büyük bir hoşgörü içinde tatillerini yapmalarını ister ve dilerim” ifadelerini kullandı.

“ALİ DEMİR YARATTIĞI SKANDALLARDAN SONRA KOLTUĞUNDA OTURMAMALI”
Kılıçdaroğlu, öğrencilerin bir at yarışına hazırlanır gibi eğitime öğretime hazırlandıklarını, bu sınav maratonunun bir şekilde sona erdirilmesi gerektiğini vurgulayarak “Ama bu maratonun aktörleri var, bu aktörlerden birisi Ali Demir. Umarız Ali Demir’in yarattığı skandallardan sonra herhalde o koltuğunda oturmaması gerektiğini Sayın Erdoğan da öğrenmiş olur. Eğer bu ülkede etik değerler varsa, bu kadar büyük skandallara imza atan kişiler hala koltuklarında oturuyorlarsa çocuklarımızın geleceği açısından kaygı duymamız doğal hale geliyor” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, bütün babaların Babalar Günü’nü de kutladı.

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Başbakan, balkon konuşmasındaki helalleşme söylemi çerçevesinde gazetecilere ve siyasetçilere açtığı davaları geri çekti. Siz bu jeste karşılık verecek misiniz?” sorusu üzerine Başbakan’ın balkon konuşmasını bir jest olarak görmediğini ifade ederek “Eğer bir insan yanlış yaptığını bilir ve o yanlış ifadesini kullandıktan hemen bunu düzeltirse onun iyiniyetinden kimsenin kuşkusu olmaz. Ama ben her türlü hakareti, kötülüğü yapayım, nasıl olsa seçimden sonra ben çıkar balkonda bir konuşma yaparım, herkesin gönlünü alırım diye düşünüyorsa bunun adı ikiyüzlülüktür, samimiyet değildir. Hele hele helalleşme hiç değildir. Siz hatanızı seçimden sonra mı gördünüz, daha önce niye görmediniz?” diye konuştu.

“BAŞBAKAN DAHA ÖNCE DE BALKON KONUŞMASI YAPMIŞTI, SONRA NE OLDU?”
Başbakan’ın geri çektiği davaların büyük bir kısmını kazanamayacağının belli olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Seçim sürecinde AKP’yi eleştirmişiz, o da bizi eleştirdi. Bu eleştiriler bağlamında açılan davalardan vazgeçmiş, kendi bileceği bir şey. Bunun helalleşmeyle, yeni bir beyaz sayfayla bir ilgisi yok. Medyanın bu tür tavrını anlamakta zorluk çektiğimi de ifade edeyim. Daha önce de balkon konuşması yapılmıştı, ne oldu? O açıdan bizim tavrımız ve tutumumuz belli. Biz seçim öncesi ne söylüyorsak seçim sonrası da onu söylüyoruz. Ama onlar seçim öncesi söyledikleriyle seçim sonrası söyledikleri arasında fark yaratıyorlar ve bu farka da herkesin inanmasını istiyorlar. Kusura bakmasınlar ama biz inanmıyoruz.”

“CHP’LİLERİN MEDYA ÜZERİNDEN ELEŞTİRİ YAPMALARINI DOĞRU BULMUYORUM”
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal başta olmak üzere parti içinden yükselen “Seçim sonuçları başarısız” yönündeki açıklamalara yanıt veren Kılıçdaroğlu, seçimde bekledikleri oyu alamadıklarını ancak sonucun bir hezimet olarak değerlendirilemeyeceğini kaydederek “Ortada bir gerçek var. Eğer CHP’nin kısmen de olsa elde ettiği bu sonucu; başarılı, başarısız tartışılabilir tabii, bu tartışmalara saygı duyuyoruz; ileriye taşıma, büyütme konusunda katkı verecek her partiliye saygı duyuyoruz. Bu katkı bizi övme şeklinde değil. Eksikliklerimizi gösterme, yanlışlarımızı ifade etme, nasıl davranmamız gerektiği yönünde tavsiyelerde bulunma şeklinde olursa bu katkılara her zaman açığız” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, CHP’lilerin medya üzerinden eleştiri yapmalarını doğru bulmadığını vurgulayarak “Ben genel başkanım. Varsa eleştirilecek bir şey, randevu alınır, gelinir, eleştiriler yapılır. Yanlışlarımız söylenir, biz herkese saygı duyarız ve dinleriz. Bizim de görüşlerimiz olur, onları da ifade ederiz. Medya üzerinden konuşmak doğru değil. Hele hele bunu yıllarca parti yönetiminde görev yapmış arkadaşların bu şikayetleri o dönem dile getirdiklerini ben biliyorum. Aynı şikayetleri o dönem dile getirenlerin bugün aynı konuma düşmelerini ben doğru bulmuyorum” dedi.

“KURULTAY İSTEMEK AYIP DEĞİL, İSTEMEMEK DE”
Önümüzdeki süreçte tüzüğü değiştirerek parti içi demokrasiyi getireceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, kurultayın normal akış içinde yapılacağını ifade ederek “Ben hiç kimseye telefon açıp ‘Aman ha sakın imza atmayın’ ya da ‘İmza atın’ diye bir şey söylemedim. İl Başkanları toplantısı yapacaktım, yaparsam acaba ‘Kurultay toplanmasın, o nedenle genel başkan il başkanlarına baskı yapıyor’ şeklinde bir algı ortaya çıkmasın diye erteledim. Demokrasiyi bu kadar özümsemiş bir insanım ben. Herkes düşüncesini, söylemlerini açıkça ortaya koyabilir, hiçbir tereddüdüm yok bunda. Kurultay istemek ayıp bir şey değil, kurultay istememek de ayıp bir şey değil. Demokrasi içinde bu talepler dile getirilebilir ama genel çerçeve şu: Medya aracılığıyla karşılıklı tartışmanın doğru olmadığı kanısındayım” şeklinde konuştu.

MYK’DA DEĞİŞİKLİK SİNYALİ
Kılıçdaroğlu, Merkez Yönetim Kurulu’ndaki (MYK) isimleri değiştirmeyi düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine “Genel Başkan dahil hiç kimsenin koltuğu ömür boyu sürecek bir koltuk değildir. Kişiler yeri ve zamanı gelince koltuklarını bırakmasını bilmeliler. MYK üyeleri için de aynı şey geçerlidir. Onları ben de dinliyorum, değerlendiriyorum. Yeri ve zamanı gelince her değişiklik yapılır” dedi.

“HAKSIZ YERE HİÇ KİMSENİN KALBİNİ KIRMADIM”
Kılıçdaroğlu, “Siz de Başbakan gibi bir helallik talebinde bulunuyor musunuz?” sorusu üzerine de haksız yere hiç kimsenin kalbini kırdığını düşünmediğini belirtti. 12 Eylül 2010’da yapılan referandumdaki yüzde 42’lik hayır oylarının yüzde 30-35’lik kısmının CHP oyları olduğu şeklindeki yorumları da değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, sonuçların genel seçim sonucu olmadığı için bu yorumu yapmanın zor olduğunu ifade ederek “O dönem AKP’den olup hayır oyu kullananlar da vardı, CHP’den olup evet oyu kullananlar da vardı. Onları biliyoruz, zaten bunlar medyaya da yansıdı. Bir blok cephe olarak hayır oyları içinde CHP’nin ağırlıkta olduğunu biliyoruz ama bunun ne kadarı CHP’ye ait, onu bilme şansımız yok” dedi.

“İLK 3 MADDE KIRMIZI ÇİZGİMİZ”
Anayasa değişikliğine ilişkin kırmızı çizgilerini de açıklayan Kılıçdaroğlu, “Anayasa değişiklikleriyle ilgili bizim tutumumuz, düşüncelerimiz belli, bunları açıkladık. Ama bu değişiklikler konusunda AKP’nin tutumu, tavrı nedir, onları bilmiyoruz. Sayın Erdoğan dediğinde kapımız açık dedik, gelir, önce öğreneceğiz tabii neyi, nasıl değiştirmek istiyorlar. Eğer bizim değişikliklerimizle örtüşüyorsa bir sorunumuz yok” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasını, YÖK’ün kaldırılmasını ve üniversitelerin özerk hale getirilmesini istediklerini kaydederek “İlk 3 madde bizim için kırmızı çizgi. Kurucu iradenin iradesini gösterdiği için orada da hiçbir tereddüdümüz yok” dedi.

TBMM Başkanı’nın, Anayasa değişikliği için bir çağrıda bulunması ve o çağrı çerçevesinde parlamentoda her siyasal partiden eşit sayıda milletvekilinin bir araya gelerek çalışmaya başlaması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Orada sanıyorum toplumsal uzlaşmayla sağlıklı sonuçlar alınabilir. Bu heyet barolar gibi üniversiteler gibi, sivil toplum kuruluşları gibi pekz çok kuruluşun görüşünü alır, değerlendirir, uzlaşılan konular süratle parlamentodan geçirilir. Bizim çok temel saydığımız konulardan birisi de anayasa değişikliklerinde yargı bağımsızlığıdır. Bakanın ve müsteşarın HSYK’da yer almasını istemiyoruz, bu kurulun ikiye bölünmesini, Savcılar Kurulu ve Yargıçlar Kurulu’nun ayrı ayrı oluşmasını istiyoruz” diye konuştu.

“AKP YANLISI MEDYA SÖYLEMLERİMİZİ ÇARPITTI”
“Özerklik, laiklik tehlikede değil ve genel af söylemlerinin tabanda tepki gördüğü ve başarısızlığın bundan kaynaklandığı söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, her seçim sürecinde karşılaşılan çarpıtmaları bu seçim sürecinde de gördüklerini söyledi. “AKP yanlısı” olarak tanımladığı medya organlarının, söylediklerini çarpıttığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Bizim söylediğimiz Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, 1989’da parlamentodan geçen bir düzenleme. Bazı maddelere çekince koymuş, o çekinceleri kaldırma konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki vermiş. Bizim söylediğimiz de Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı madem parlamento kabul etti, biz hükümet olursak bu çekinceleri kaldıracağız. Bu sadece Hakkari, Diyarbakır için geçerli değil, İzmir için de geçerli. İzmir yatırım yapmak istiyor, merkezi yönetim engelliyor. Eskişehir hafif raylı sistemi uzatacak, büyütecek, merkezi yönetim engelliyor. Özerklik Şartı’ndan kastettiğimiz budur.”

Yerel yönetimlerin bir anlamda zaten özerk olduğunu, halkın kendi belediye başkanını seçtiğini, belediyenin kendi meclisi, bütçesi, zabıtası olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Biz bu özerkliği güçlendirmek istiyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, kendisinin söylemediği “Eyaletler kurulacak” sözlerini Başbakan Erdoğan’ın kendisi söylemiş gibi açıklamalar yaptığını kaydederek “Seçim sürecinde bunlar çok yanlış şekilde kamuoyuna aktarıldı. Biz söyledik bunun böyle olmadığını ama bilinçli olarak bizim düşüncelerimiz özellikle yandaş medyada dillendirilmedi” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı sadece Diyarbakır’da, Hakkari’de değil, birçok yerde dile getirdiğini anlattı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, PKK lideri Abdullah Öcalan ile devletin görüşmesi konusunda “Eğer bir ülkede var olan bir sorunun çözümü için bütün taraflarla görüşülecekse, Hükümet görüşüyor, daha önce de görüşüldü, görüşmeler yapıldı. Dolayısıyla biz sadece salt siyasal çerçeveden bakıp ‘Hayır, böyle bir görüşme yapılmamalıdır’ demeyi doğru bulmadık” dedi. Daha önce Ecevit Hükümeti döneminde de, mevcut AKP Hükümeti döneminde de görüşmeler yapıldığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Bütün mesele şu, biz halkımızı aldatıyoruz. Görüşmeler yapılıyor, halka doğruları söylemiyoruz” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Öcalan ile görüşmeleri ve o görüşmelerde hangi pazarlıkların yapıldığını görüşmelerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a soracağını belirtti.

Kılıçdaroğlu, Göksu Lokantası’nda düzenlenen kahvaltılı basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin “Etnik kimliği siyasete alet etmeyeceğim demiştiniz, daha sonra ‘Ben Aleviyim’ diye bir açıklamanız oldu, neden buna ihtiyaç duydunuz” sorusu üzerine “Sordular, onun için söyledim arkadaşlar, ne diyeyim? Siz sordunuz, ben yanıtladım” dedi.

“KİM ŞEREFSİZ?”
İmralı’yla görüşme konusunu da değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Hükümet zaten görüşüyor. Ama orada sorulması gereken şu. Hükümet’in görüşme yaptığı ilk dillendirildiğinde Sayın Erdoğan çıktı, dedi ki ‘Bunu söyleyenler şerefsizdir.’ Şimdi ben sizin vicdanınıza sesleniyorum, kim şerefsiz?” diye konuştu.

“ERDOĞAN GELECEK, SORACAĞIZ KENDİSİNE”
Kılıçdaroğlu, “İmralı’yla yapılan görüşmeler, yeni Anayasa paketini içerir mi?” sorusuna yanıt verirken, “Onu bilmiyoruz, Erdoğan gelecek, soracağız kendisine. O görüşmeler nedir, o görüşmelerde siz hangi pazarlıkları yaptınız, hangi sonuçlara ulaştınız? Niçin böyle ikide bir eylemsizlik kararları erteleniyor. Herhalde anlatacaklar bize, biz de soracağız. Biz şimdi söyledik, belki gelmekten vazgeçer bunları soracak diye. Ama ben açıkça söyleyeyim neleri soracağımı, Sayın Erdoğan da ön hazırlıklarını yapsın” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmelerinin tutanağının tutulması gibi bir taleplerinin sözkonusu olmadığını bildirdi.

“SEÇİM SONUCUNU ÖĞRENDİĞİMDE ÜLKE AÇISINDAN BİR KAYGI DUYMADIM”
Kılıçdaroğlu, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Haberal ismini ben önerdim” açıklamasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine “O konuda düşüncemi açıkladım, herhangi bir yorum yapmak istemem” dedi.
Başka bir soru üzerine, seçim sürecinde açtığı davaları geri çekmeyi düşünmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bana hakaret edildi, yalancı dendi açıkça. Gelip ispat etmeleri lazım yargıda. Kimin yalancı olup olmadığını göreceğiz” diye konuştu.

AKP’nin aldığı yüzde 50’lik oy oranını seçim gecesi ilk öğrendiğinde ne hissettiğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Ülke açısından bir kaygı duymadım. Sonuçta yurttaşlarımızın tercihidir, bize oy veren, vermeyen bütün yurttaşlarımıza saygı duymak zorundayız. Geriye dönüp şu sorgulamayı yapmamız gerekiyor, niçin biz daha yüksek oy almadık? Bunun hesabını kendi aramızda yapıyoruz” dedi.

“ELAZIĞ, KÜTAHYA, BATMAN VE DÜZCE’DEN MİLLETVEKİLİ BEKLİYORDUM”
Kılıçdaroğlu, hangi ilin kendisini hayalkırıklığına uğrattığının sorulması üzerine de Elazığ, Kütahya, Batman ve Düzce’den milletvekili çıkarmayı beklediğini, buralarda oylarını arttırmalarına rağmen milletvekili çıkaramadıklarını kaydetti. Kılıçdaroğlu, partisinin 2 milletvekili çıkardığı Tunceli’ye teşekkür ederken “Onlar 12 Eylül Anayasası’nda da aynı tavrı sergilemişlerdi, daha sonraki referandumda da aynı tavrı sergilediler, seçimlerde de aynı tavrı sergilediler. Onlar demokrat, aydın insanlar, onlara güvenim tam” dedi.

“SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN İMRALI İLE GÖRÜŞÜLÜR”
“Öcalan’la görüşülebilir dediniz. Bu bir politika değişikliği mi, bu görüşmelerden ne sonuç alınabilir” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, bu görüşmelerin AKP Hükümeti’nden önce de yapıldığını kaydederek şöyle konuştu:
“Eğer bir ülkede var olan bir sorunun çözümü için bütün taraflarla görüşülecekse, Hükümet görüşüyor, daha önce de görüşüldü, görüşmeler yapıldı. Dolayısıyla biz sadece salt siyasal çerçeveden bakıp ‘Hayır, böyle bir görüşme yapılmamalıdır’ demeyi doğru bulmadık. Ecevit Hükümeti döneminde de görüşmeler yapıldı, AKP Hükümeti döneminde de görüşmeler yapıldı. Bütün mesele şu, biz halkımızı aldatıyoruz. Görüşmeler yapılıyor, halka doğruları söylemiyoruz. Ben de siyasete atılırken halka söz verdim, halka her yerde, her ortamda doğruları söyleyeceğim diye. Doğrular bazen acı olabilir. Malum bizim güzel bir atasözümüz var, doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye. Biz onuncu köye de gideceğiz gerekirse. Artık siyasette yalana yer vermememiz lazım.”

“ERDOĞAN ÜLKEYİ TOPARLAYAN DEĞİL AYRIŞTIRAN BİR SİYASETÇİDİR”
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin Ortadoğu ülkelerindeki isyanları anımsatarak “Türkiye’de de etnik veya mezhepsel bir bölünme tehlikesi görüyor musunuz?” sorusu üzerine şu anda bir bölünme tehlikesinin bulunmadığını ifade ederek “Ama bölünme tehlikesini yaratan söylemler var. O söylemleri dile getirenlerin başında da Recep Tayyip Erdoğan geliyor. Açıkça söyledim, yine açıkça söylüyorum. Recep Tayyip Erdoğan bu ülkede bölücüdür. Ülkeyi toparlayan bir insan değildir, ülkeyi ayrıştıran bir insandır. Siyaset üslubu bölücülük üstüne, toplumu ayrıştırma üzerine inşa edilmiştir. Alt siyaset de bu yolda devam etmiştir” diye konuştu.

Seçim sürecinde birçok ilde etnik kimlik ve inanç üzerinden belli siyasi partileri vurmak için broşür, afiş ve gazeteler dağıtıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Bunlar Hükümet’in ve AKP’nin bilgisi dışında gerçekleşemez. Keşke medya biraz da bu konular üzerine eğilseydi. Bizim üzerimize geçen bu belgelerin, medyanın eline geçmemesi mümkün değil. Peki Hükümet bunları yapanları buldu mu, bunları yapanlarla ilgili soruşturma açtı mı, bir kınama söylemi geliştirdi mi? Hayır, tam tersine bunları yapanların sırtı sıvazlandı. Onun için Hükümet bölücüdür, toparlayıcı değildir. O politikayı bu süreçte bütün ağırlığıyla sürdürmüştür” ifadelerine yer verdi.

“DP KÖKENLİLER CHP’DEN AYRILACAK İDDİASINA SADECE GÜLÜYORUM”
Kılıçdaroğlu, Demokrat Parti kökenli bazı isimlerin CHP’den ayrılarak Meclis’te yeni bir grup kuracakları yönündeki iddiaya ilişkin de “Samimi söylüyorum, sadece gülüyorum. Nasıl senaryolar yazılıyor, nasıl bunlar anlatılıyor, gazetelerde nasıl haber oluyor, sadece gülüyorum” dedi. Kılıçdaroğlu, parti içindeki muhalif kesimden bazı isimlerin seçim sürecinde CHP aleyhinde çalıştığı yönünde kendisinin bir tespitinin olmadığını belirterek “Hiçbir CHP’linin de CHP’ye oy verilmesin diye çalışabileceğini düşünmüyorum” dedi. (anka)