3 Mayıs 2011 Salı

CHP Demokrasi Paketi

CHP'den demokrasi paketi 
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ayata, paket için STK'larla çalıştıklarını söyledi. NTV'de Banu Güven'in sunduğu Artı programına katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata, son hazırladıkları Sivil Toplum Kuruluşları Raporu ve aile sigortasına dair sorulara yanıt verdi.

Sivil toplum ile ilgili hazırladıkları raporla ilgili 20 dolayında yazı çıktığını ve çoğunlukla olumlu algılandığını belirten Ayata bu değerlendirmenin tamamen demokrasi ve özgürlük kapsamı içinde olduğunu söyledi.


Ayata şunları söyledi; "Raporda yer alan cemaat ile ilgili bir bölüm var ancak bu Türkiye’de anlaşıldığı gibi bir cemaat, tarikat değil. Sadece Türkiye’de dini örgütlenmeler de sivil toplum kuruluşları arasında önemli bir yer tuttuğu için CHP’de onlara nasıl yaklaşmalı diye, küçük bir bölüm var. Hatta cemaat açılımı gibi de yanlış anlaşıldı ama bu raporun bu bölümleri onu anlatmıyor.



Raporun içeriği kadar, arka planı var. CHP şu iki temel iddiada; birincisi Türkiye’nin geldiği aşamada özgürlükçü demokrasinin temel savunucusu ve bu idiali Türkiye’de tam olarak gerçekleştirme iddiası içinde.



Seçime de bu iddia ile giriyor ve bu rapor 'özgürlükçü demokrasiyi Türkiye’ye CHP yerleştirecektir'in düşünce dayanağını oluşturmaktadır. Ama tek başına değil, sivil toplum çok önemli.



Önümüzdeki raporlarda parlamenter demokrasinin önemini de işleyeceğiz. Seçimlerden sonra rejim tartışması olacağı için şimdiden bu konuya ciddi bir hazırlık yapıyoruz. Özgürlükçü demokrasi ayrı bir konumuz olacak, parlamenter demokrasi ile hak ve özgürlükleri temel alan özgürlükçü demokrasi, demokrasi paketi olacak. Bir anlamda CHP demokrasi ve özgürlüklerin temel taşıyıcısı olan parti iddiasında. Bunun sağlam düşünce temellerine oturtmak için bu raporu hazırladık.



İkinci neden de, CHP’ye ilişkin olarak yerleşik düzenin, devletin partisi algılamasını, yine bu raporda CHP öncelikle halkın partisidir, olacaktır.



AİLE SİGORTASI



Biz aile sigotasıyla, sivil toplum raporunu çok kısa bir aralıkla açıkladık. Bunun arkasında bir siyasi bakış var. Bu bakış da, bir toplumda demokrasinin sağlam olarak yerleşmesi, kök salması için o toplumda bireylerin, ekonomik bağımsızlığına kavuşmuş kişiler olması lazım. Aksi halde kendilerine yardım eden kuruluşlara, insanlara bir biat ilişkisi içinde yaklaşan bireyler özgür birey olamaz ve özgür davranamazlar.



Bunu aşmanın en önemli yolu, bireyleri ekonomik ve sosyal yönden özgürleştirmektir. Aile sigortasının temel hedefi bireyin güçlenmesidir. Bireyin temel ihtiyaçlarını karşılayarak, özgür birey haline getirmektir.



Çoktandır Türkiye’de kamu kaynaklarının dağıtımıyla ilgili sorular var. Belirli kuruluşlara yönelik daha tercih edici ilişkiler kuruluyor. Bu kuruluşlar da belirli bir sosyal dayanışma ağı kuruyorlar. Bu olumlu olarak görülebilir. Bireyin özgürlüğü ve siyasi tercih olanaklarını kısıtlıyor. Bu noktada kazanılan siyasi taban, sonrasında kamu kaynaklarının dağıtımında ağırlıklı bir yere gelebiliyor.



Daha çok ikili ağların kurulması söz konusu. Bir kişiye yardım yapıyorsunuz ama sonunda karşılık bekliyorsunuz. Ancak aile sigortası tamamen anonimdir ve banka hesabına yatırılacak, kadının hesabına yatırılarak bireyin aldığı yardımı tamamiyle bir hak olarak görmesi söz konusu. Tamamen minnet duymaması söz konusu.



İlla olumsuz almayalım. Merhamet duygusu güzel bir duygudur. Bir toplumdaki yoksulluk, insanların dışlanmışlığı, sadece merhamet ve iyi niyetle çözülemez. Hatta bu iyi niyet bazen iyi sonuçlara neden olmayabiliyor.



'TÜRBAN KONUSU CHP’NİN GÜNDEMİNDE YOK'



Türkiye’deki STK’lar arasında din ve inanç temelli kuruluşlar var. Bunlar bireylerin manevi doyumlarını sağlamaları için, iç dünyalarını zenginleştirmek için de çaba sarfediyorlar. Böyle birçok topluluk var. Benim aklıma en çok Mevlevi toplulukları geliyor. Bir başka yapı da dini hizmetleri yerine getirmek için cami yaptırma gibi dernek ve kuruluşlar var. Bu Türkiye’de bir sosyal gerçeklik, bu sosyal gerçekliği CHP de kabul ediyor.



Bu tip örgütlenmelerle ilgili bir takım sakıncalar da belirttik. Nedir bu sakıncalar diye tekrarlayacak olursak, kuruluşların bazen doğrudan iktidarın uzantısı, iktidarın arka bahçesi gibi davrandıklarını gördük. Hatta bazen Denizi Feneri gibi dernekler yolsuzluk olaylarına da karışıyorlar. Bunların yine iç yapılarına baktığımız zaman da demokratik olmayan, hiyerarşik yapılar. Bu yapıların çağdaş, demokratik, sivil toplum anlayışıyla bağdaşmadığını görüyoruz.



Yani bu tür yapıları iki boyutuyla ele alıyoruz. Birincisi manevi ihtiyaçlara karşılık verdikleri sürece onlara CHP bir sosyal gerçeklik olarak atfediyor ve buna önem veriyor. Ama diğer taraftan kar amaçlı davranan, hiyerarşik yapıları eleştiriyoruz.



Türban konusu CHP’nin gündemin bu konu yok. CHP genel başkanın da gündeminde değil.



STK’lar bazı siyasi partilerle aynı değerleri savunabilir, aynı görüşleri savunabilir. Bizim altını çizdiğimiz nokta devletten özerk olması. STK’lar bir siyasi partiyle aynı görüşde ise ve eylem yapıyorsa olabilir ama kritik nokta devlet. Devletin uzantısı ve baskı aracı olmamalılar.



Aile sigortasının maliyeti 12.5 milyar dolar, zaten 4-5 milyar doları şu anda harcamaların bir parçası, kalan 7-8 milyar bütçenin yüzde 1.5’dir. Bu yoksulluğu yenme projesi bir siyasi tercihtir. Bunun sorgulanmasını bile yadırgıyorum." 



Ntvmsnbc