1 Şubat 2011 Salı

Baradey Mısır'ın Yeni Lideri Mi Oluyor


MISIR’IN YENİ LİDERİ BARADEY Mİ OLACAKMISIR’IN YENİ LİDERİ BARADEY Mİ OLACAK

  
Mısır’da halkın sokaklara dökülüp, 30 yıllık Hüsnü Mübarek rejimine baş kaldırması bir haftasını doldurdu. Şimdiye kadar geride yüzlerce yaralı ve bini geçen tutuklamayı bırakan olaylar neticesinde ülkede rejim ilk defa bu kadar ciddi bir biçimde sallanıyor.
Ortadoğu’nun en kudretli liderlerinden biri olarak “bilinen” Hüsnü Mübarek üç gündür geri adım atmak zorunda kaldı. İlk kez kendisine yardımcı atadı, hükümeti feshetti, ülkede ekonomik durumun ve demokrasinin iyileştirileceği sözünü verdi. Ama tüm bunlar sokaktaki halkın isyanını, öfkesini azaltmaya yetmedi.
Geçtiğimiz Cuma günü yapılan büyük gösterinin daha geniş katılımlısının bugün düzenlenmesi bekleniyor. Ülkedeki muhalif örgütlerin destek vereceği bu en büyük gösteriye Müslüman Kardeşler de katılacağını açıkladı. Hedef “bir milyon kişiyi toplamak” olarak açıklandı. Bölgedeki gelişmeleri yakından izleyen Arap analistler, bu gösterinin ardından Mübarek’in ülkeyi terk etmesi ihtimalinden söz ediyorlar. Batılı analistlere göre ise, Mübarek direnmeye devam edecek zira ABD/Batı Mübarek sonrası senaryosunu henüz oturtabilmiş değil.
Bugün meydana inecek olan kitleler arasında ülkedeki diğer muhalif örgütler gibi Muhammed el-Baradey’in liderliğini yaptığı Değişim İçin Ulusal Birlik adlı oluşumun üyeleri de yerlerini alacaklar. Değişim için Ulusal Birlik ülkedeki irili ufaklı muhalif örgütlenmeleri bir araya getiren bir nevi şemsiye yapılanma konumunda. Siyasi niteliği bu düzeyle sınırlı olan örgütün ülkedeki genç nüfus arasında çokça sempatizanı olduğu söyleniyor.
BARADEY ABD İLİŞKİSİ
Bu arada Baradey-ABD ilişkisine dair duyum/spekülasyonlar bugünlerde perde arkasından dillendirilmeye başlandı. Buna göre, ABD Mübarek sonrası için Baradey’e başvurabilir. Bu adı üstünde bir spekülasyon ve şu ana kadar bunu doğrulayacak somut bir gelişme yaşanmadı.
Yine de bu iddialar üzerine “iz sürmeye” kalktığımızda bazı ipuçlarına da ulaşmıyor değiliz. Hep birlikte bakalım…
Üç gün önce ülkeye gelen Baradey, aldığı ev hapsi cezasına karşın, sahneden inmemeye gayret ediyor. Dün Tahrir Meydanı’nda ilk kez protestocu kitleye seslenen Baradey, aynı kararlılıkta idi ve “değişim geliyor” müjdesini verdi. Görüntülere bakılırsa, lidersiz Mısır Devrimi’ne liderlik provasına çıkmış gibiydi Baradey.
Bu noktada, madalyonun öbür yüzüne, Washington’un son bir haftada verdiği demeçlerdeki “ton farkına” bir göz atalım…
ABD Dışişleri Bakanı Clinton, Mısır’da olayların ilk başladığı günlerde sıklıkla “Mısır hükümetinin görevinin başında olduğunu” söylüyordu. Kuşkusuz bu bilinçli bir vurgulamaydı. Beyaz Saray “Mübarek’in arkasındaydı”. Onun devrilebileceğine ihtimal vermiyordu.
Geçtiğimiz Pazar günü ise, Hillary Clinton bu kez daha farklı bir açıklama yapıyordu: “Mısır’da düzenli bir şekilde demokratik hükümete geçişin sağlanmasını bekliyoruz”.
Burası çok kritik: “düzenli bir geçiş”.
Bu açıklama, ilk elden Mübarek sonrasına dair yapılan ilk resmi göndermedir. Artık ABD Mübarek’in geleceğinden “eskisi kadar emin değildir”. Ancak açıklamanın muğlâklığından anlaşılıyor ki Washington bu süreci “geçiş” adı altında zamana yaymanın peşindedir. Zira henüz net bir planı yoktur. Hala Müslüman Kardeşler korkusunu yaşamaktadır.
EMANETÇİ
Bu aşamada iki soru gündeme geliyor: Birincisi, geçiş sürecinden kasıt nedir, ne kadar uzunlukta bir zaman dilimini kapsamaktadır? İkincisi ise, geçiş döneminde “emanetçi” kim olacaktır?
Birinci sorunun cevabı, gelecek Eylül’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi olarak gözüküyor. ABD bu süreçte hem Mısır’daki olayları yatıştırmak, hem de Mısır’ın bir anda Mübarek’in devrilmesi ile kendi elinden kaymasını engellemek istiyor olabilir. Bir diğer deyişle, “Amerika Mısır devrimini devrim olmaktan çıkarıp evrime dönüştürmek istiyor”!
İkinci sorunun cevabı ise tamamen spekülatif. Bir kısım gözlemci geçiş süreci için yeni devlet başkan yardımcısı Ömer Süleyman’ı işaret ediyor. Buna göre, Mübarek’in çekilmesi halinde, Mısır’da dengeler yeninden Washington/Tel Aviv hattına uygun bir şekle sokulana dek Ömer Süleyman’a bir numara “emanet” edilecek. Böylece geçiş süreci olabildiğince az hasarla atlatılacak. En azından Müslüman Kardeşler faktörü denklem dışında tutulmuş olacak. Bu seçeneğin en büyük açmazı Ömer Süleyman’ın kişiliği; zira sokaktaki protestocu kitleler açısından kendisinin Mübarek’ten bir farkı yok. Bu bakımdan halkın Ömer Süleyman’ı başta kabul etmesi oldukça düşük bir ihtimal olarak görülüyor.
Bu bakımdan bir kısım gözlemci son günlerde alternatif olarak, ABD her ne kadar şimdiye dek kendisi hakkında bir renk vermemiş olsa da, Muhammed el-Baradey’e dikkat çekiyor. Baradey’in “tam bir geçiş dönemi emanetçisi” olduğunu söyleyen gözlemciler bunu birkaç nedene bağlıyor. Birincisi, Baradey Batı nezdinde saygın bir isim. Eski Uluslar arası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı, Nobel ödülü sahibi bir diplomat olarak Baradey söylem itibarıyla da Batıyla uyumlu. Demokrasi vurgusu yapması, uluslar arası gözlemcilerin denetiminde ülkede serbest seçimlerin yapılmasını istemesi bunun örnekleri arasında. Bu bakımdan Kahireli bir muhaliften çok Brükselli bir siyasetçi izlenimi veriyor olsa da bu onu Batı nezdinde “makbul” kılıyor.

MISIR’DAN KOPUK
Lakin bu duruş Baradey’in aynı oranda Mısır halkı nezdinde de olumsuz algılanmasında neden oluyor. Pek çok yerli muhalifin gözünde “ithal bir aday” olan Baradey’e getirilen en büyük eleştiri yıllardır Mısır’ın gerçeklerinden kopuk yaşıyor olması. Mısır’a en son bir sene önce gelmiş; gördüğü ilginin kendisini tatmin etmemesi üzerine bir hafta içinde tekrar evine, Viyana’ya dönmüş bir isim Baradey. Ülkede gerçek bir sosyal tabanı yok. Bu bağlamda Mısır sokaklarında günlerdir rejim aleyhtarı gösteriler düzenleyen halk Baradey’i “devrimlerinin lideri” olarak görmüyor.
Toplumsal desteğin azlığı yanında Baradey için bir diğer açmaz da ülkede yürürlükte olan anayasa ve seçim kanunda yer alan cumhurbaşkanlığı seçimlerini düzenleyen amir hükümlerdir. Mevcut yasal düzenlemeler Baradey’in Eylül’deki seçimde resmen aday olmasını imkânsız kılıyor. %80’i Mübarek’in kontrolündeki Mısır Meclisi’nden kendisinin adaylığına onay verecek en az 250 vekilin imzasına ihtiyacı var Baradey’in. Bunun yanında seçim kanuna göre, en az bir yıldır resmen bir siyasal partide üst düzey görev üstlenmiş olması gerekiyor ki Baradey ülkeye geleli daha üç gün oldu! Kısacası, tüm yasal mevzuat şu an Baradey’in karşısında! Zaten bu yüzden kendisi günlerdir ülkede anayasa değişikliği çağrısı yapıyor...

MÜBAREK ARTIK VAZGEÇİLMEZ DEĞİL
Mısır köprüsünün altından daha çok sular akacak bu kesin…
ABD, Enver Sedat’tan bu yana İsrail’den sonra en büyük “yatırımı” yaptığı Mısır’ı kolayca elinden kaçırmak istemiyor. Her yıl 1,3 milyar dolar hibe ile sübvanse edilen Mısır yıllardan beri gerek ABD gerekse İsrail için Ortadoğu siyasetinin temel taşı konumunda.
Mısır hala vazgeçilmez bir nokta ancak Mübarek artık vazgeçilmez değil. Manzara bunu gösteriyor. ABD-İsrail aksının hedefi olabildiğince Mübarek’i ayakta tutmak, olmazsa “yeni bir Mübarek” bulmaktır.
Bu defa “ılımlı bir Mübarek” tercih sebebi olacaktır: Demokrasiyi dilinden düşürmeyen, Mısırlılığını her fırsatta vurgulayan, halka daha yakın bir duruş sergileyebilecek, aynı zamanda ABD dostu olacak “yeni bir Mübarek” aranıyor! Her ihtimale karşı…
Baradey şimdilik bu iş için “biçilmiş kaftan” gibi gözüküyor.
Ali Bilgenoğlu 
Odatv.com