20 Ocak 2011 Perşembe

Hrant Dink Ölümünün 4.Yılında Anıldı


 "AKP susuyor, katilleri koruyor"  

Hrant Dink’in ölümünün 4. yıldönümünde düzenlenen törene binlerce kişi katıldı

Uğradığı silahlı saldırı sonucu 4 yıl önce katledilen gazeteci Hrant Dink, dün Agos gazetesinin önünde düzenlenen törenle anıldı. Törene katılan Hrant’ın arkadaşları, cinayetin ardından 15 duruşma geçtiğini belirterek “Bunca duruşmaya karşın hâlâ cinayetin arkasında kimlerin olduğu ortaya çıkartılmadı. Bununla birlikte, Hrant’ın katil zanlısı, çocuk mahkemesinde yargılanmak istiyor. Bu cinayeti aydınlatırlarsa, Türkiye aydınlanır. O yüzden karanlık bırakmak için uğraşıyorlar” dedi.
Agos gazetesinin ilk genel yayın yönetmeni Hrant Dink, Halaskârgazi Caddesi’ndeki Agos gazetesinin önünde yaklaşık 10 bin kişinin katılımıyla anıldı. Taksim ve Şişli’deki Cevahir Alışveriş Merkezi önünden Dink’in öldürüldüğü yer olan Halaskârgazi Caddesi’ndeki gazete binası önüne yürüyen kalabalık grup, “4 yıldır yüzleri yok, yürekleri yok”, “4 yıldır Hrant yok” dövizleri taşıyıp, “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz”, “Hrant için adalet için”, “Katil devlet hesap verecek” ve “AKP susuyor, katilleri koruyor” sloganları attı. Dink’in öldüğü saat olan 15.00’te törene katılanlar, Dink ve faili meçhul cinayetlere kurban giden tüm aydınlar için saygı duruşunda bulundu. Bu yıl Dink ailesinden kimse konuşma yapmazken tören konuşmasını “Toplumsal Bellek Platformu” üyeleri adına gazeteci Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi yaptı. 

Gazetenin balkonundan “adalet isteyenlere” seslenen İpekçi, “Bu tür cinayetler bir daha asla işlenmesin. Gelecek kuşaklar böyle bir utancı yaşamasın, taşımasın” diyerek, “Ama artık öğrendiğimiz bir şey var: Bu tür cinayetleri artık siyasi cinayet, linç, katliam gibi sözlerle tanımlamayacağız. Çünkü var olan yasalar, şimdilik yetersiz kalsa da, bunların insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına girdiğini biliyoruz” dedi. “Artık bir adımız var. Adımızı biliyoruz ama bu cinayetleri kimlerin aydınlatacağını bilmiyoruz” diyen İpekçi, “Bilmek istiyoruz, görmek istiyoruz ve neredesiniz? Hrant için adalet için. Neredesiniz?” diye konuştu. 

Agos önündeki anmanın ardından bir eylem de İstiklal Caddesi’nde yapıldı. Akşam saat 19.00’da Taksim Meydanı’nda toplanan yüzlerce kişi meşalelerle Galatasaray’a yürüdü. 


‘Rapordaki bulgularımızın gereği yapılmadı’


TBMM’de cinayetin araştırılması için oluşturulan komisyonun başkanı AKP Milletvekili Mehmet Ocaktan, “Raporumuzda cinayette polis ve jandarmanın ihmal ve kusuru olduğunu yazdık. Ancak bunun gereği yapılmadı. Cinayetin arka planı, siyasi bağlantıları, çete bağlantıları ortaya çıkartılamadı” dedi. 

Dink cinayetini araştırmak amacıyla TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyon, raporunu bir yıllık bir çalışmanın ardından 2008 yılında açıklamıştı. Komisyonun başkanlığını yapan Ocaktan, öldürülmesinin 4. yıldönümünde cinayetle ilgili gelinen noktaya ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı: 

İhmal ve kusur var dedik: Hrant Dink komisyonu olarak bize yöneltilen en önemli eleştirilerden biri de cinayetin arka planına bakmadığımız noktasında oldu. Komisyonumuz, cinayeti aydınlatmak amacıyla değil, idarede yani polis ve jandarmada bir ihmal ve kusur bulunup bulunmadığını araştırmak için kurulmuştu. Raporumuzda da açıkça, polis ve jandarmada kusur ve ihmal olduğunu belirttik. Raporumuzun esası buydu. 

Gereği yapılmadı: Cinayetin arkasındaki başka tür siyasi bağlantılar, yine arka planındaki çete bağlantılarının araştırılıp ortaya çıkarılması bizim işimiz değildi. Bunların ortaya çıkarılması başta yargı olmak üzere ilgili kuruluşların göreviydi. 

Cinayet 6 ay önceden biliniyor: Komisyona verilen bilgilerden anlıyoruz ki Hrant Dink’in öldürüleceği 6 ay önceden polise ve jandarmaya bildirilmiş. Ama önlenmesi ve Dink’in korunması için hiçbir şey yapılmamış. 

Ali Öz olayı: Cinayette en önemli eksiklerden biri de dönemin Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz’ün dinlenemeyişidir. Öz’ü komisyon olarak davet ettik. Önce gelmedi, daha sonhra geldi ama “Şu aşamada konuşmayacağım, ancak mahkeme çağırırsa gidip ifade veririm” dedi. “Tanık olarak gideceğim ancak sanık da olabilirim” gibi şeyler söyledi. Ama mahkemeye gitmek ve bu konuda konuşmak konusunda çekinceleri olduğu belliydi. Ancak hakkında onca iddialar çıkan Öz’ün üzerine bile gereken ölçüde gidilemedi. 


Kaynak: Cumhuriyet