30 Aralık 2010 Perşembe

Yol İş Sendikası İl Özel İdaresindeki Üyelerini Taşraya Dağıtan Torba Yasaya Karşı Basın Açıklaması Yaptı


Genel başkanımız ramazan ağar'ın torba yasa ile ilgili basın toplantısında yaptığı konuşma

Değerli basın mensupları

Değerli arkadaşlarım

Basın toplantımıza hoşgeldiniz

Torba kanunu olarak bilinen yasa tasarısı TBMM gündemine hızla getirilerek yasalaştırılmak isteniyor.

İşçileri, memurları, gençleri ve esnafı ciddi biçimde olumsuz etkileyecek torba kanunu tasarısının her aşamasında girişimlerde bulunarak sakıncaları ile ilgili görüşlerimizi ifade ettik.
Çünkü torba kanunu ile;
  • İşsizlik fonuna bir kez daha el uzatılmaktadır.
  • Esnek çalışma düzensizliği genişletilmektedir
  •  Kamuda taşeronlaşma uygulaması olağan hale getirilmektedir,
  • Bölgesel asgari ücret hazırlıkları yapılmaktadır
  • Sözleşmeli çalışanlar ile ilgili grev yasaklarının genişletilmesi de dahil olmak üzere çok sayıda eleştirilen hükümler içermektedir
Torba yasa tasarısının 107. Maddesi ise, doğrudan sendikamız üyelerini ilgilendirmektedir.

Şöyle ki; “torba kanunun 107. Maddesi ile “il özel idareleri” ve belediyelerin (bağlı kuruluşları hariç) sürekli işçi kadrolarında çalışan işçilerden, ihtiyaç fazlası olduğu tespit edilenlerin milli eğitim bakanlığı ve emniyet genel müdürlüğü’nün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına dağıtılmaları amaçlanmaktadır.”

Bilindiği üzere 2005 yılında köy hizmetleri genel müdürlüğü kapatılırken başbakanımız kamuoyuna;

“amacımız, köye ve köylüye daha hızlı ulaşmak, bu nedenle yerel yönetimleri güçlü kılmak istiyoruz. İl özel idarelerine devredilen işçilerin sadece işvereni değişecek bunun dışında başka bir sorun yaşamayacaklar, kefili benim” diye söz vermişti.

Oysa
  • 2005 yılında il özel idarelerine devredilen yaklaşık 38 bin civarındaki işçi sayısı zaten 2010 yılı aralık ayı itibariyle emeklilik, işten ayrılma, vefat v.b. nedenlerle 27 bin civarına inmiştir.
  • Yıllardır köye ve köylüye yol, su götüren, gölet yapan, kışın köy yollarında hayatı pahasına kar mücadelesi yaparak köy yollarını açık tutmaya çalışan, köy yollarını asfaltlayan ve onun bakım ve onarımını yapan, hükümetin acil eylem planında yer alan duble yolları yapan, önemli bir çoğunluğu da 45 yaşın üzerindeki inşaat işçilerinin milli eğitim veya emniyet genel müdürlüğü’nde müstahdem kadrolarına nakledilmeleri, vasıflı işgücünün, vasıfsız işgücü olarak kullanılması, ülkemiz, kurumlar ve çalışanlarımız açısından uygun bir istihdam politikası olduğuna inanmıyoruz.
  •  Kanun gerekçesinde il özel idarelerindeki işçi fazlalığından söz edilmekte ise de, il özel idarelerinde yukarıda belirtilen işleri yapmak üzere yeterli işçi olmadığı için işler genellikle ihale yöntemi ile müteahhitlere yaptırılmaktadır.
  • Yine personel açığı nedeniyle; il özel idarelerinin araçlarını kullanmak üzere piyasadan taşeronlar aracılığı ile, dozerci, greyderci gibi iş makinesı operatörleri kiralanmaktadır.
  • Bu da yetmediği için, türkiye genelinde kurulan köye ve köylüye hizmet götürme birlikleri aracılığı ile binlerce emekli eski köy hizmetleri işçisi dozer ve greyder operatörü olarak çalıştırılmaktadır.
  • Bugün ülkemizde yaklaşık 35 bin civarında köy bulunmaktadır. Nüfusumuzun % 25’i köylerde yaşamaktadır.
  • Halen, köylerimizin çok önemli bir bölümünün içme suyu yoktur.
  •  Halen, köylerimizin önemli bir bölümü deprem ve toprak kayması tehdidi altındadır.
  • Halen, köylerimizin önemli bir bölümüne kış aylarında ulaşım sağlanamamaktadır.
  • Halen, köylerimizin önemli bir bölümünde tarım arazileri sulanabilir hale getirilememiştir.
  • Halen, köylerimizin önemli bir bölümünde hayvan sulama göletleri tamamlanamamıştır.
  • Halen, köylerimizin önemli bir bölümünde kanalizasyon yapılamadığı için zaman zaman salgın hastalıklar görülmektedir.
  •  Halen, köylerimizin önemli bir bölümünde devamlı elektrik bulunmamaktadır.

Başbakanımızın son siirt gezisinde köy kadınlarının köyleri için su- elektrik istedikleri herkesin hafızasındadır.

Bu olumsuzlukları daha da çoğaltmak mümkündür.

İşçi kiralanarak ya da taşerona devredilerek köy yollarında kar mücadelesi yapılamaz.

İşçi kiralanarak ya da taşerona ihale edilerek köy yolları asfaltlanamaz.

İşçi kiralanarak ya da taşerona ihale edilerek köprü ve menfez yapılamaz.

İşçi kiralanarak ya da taşerona ihale edilerek heyelan, sel, deprem gibi doğal afet mücadelesi yapılamaz.

İşçi kiralanarak ya da taşerona ihale edilerek gölet ve bakım-onarım işleri gerektiği gibi yapılamaz.

İl özel idarelerindeki işçilerin başka kurumlara gönderilmesi “tasarısı” sadece işçilere yapılmış bir haksızlık olmayıp; köye ve köylüye de yapılmış haksızlık olacaktır.

Bu nedenle, kanundaki “il özel idareleri ve” cümlesinin kanun tasarısından çıkarılması; işçinin, köylünün, il özel idareleri ve ülkenin yararına olacağına samimi olarak inanmaktayız.

Değerli basın mensupları,

Yasa tasarısının TBMM gündemine geldiği günden bugüne kadar haftalardır diyalog yolu ile sorunun çözümlenmesinden yana tavır alan Türkiye Yol-İş sendikamıza hükümet yetkililerinin olumlu yaklaşmamasına rağmen, sorunun çözümüne ilişkin somut bir adım atılmaması açıktır ki, bir oyalama politikasıdır.

Bugüne kadar taleplerimiz doğrultusunda tek bir ileri adım atılmış değildir.

Bu nedenle 15 aralık 2010 tarihinde başkanlar kurulunu toplayan sendikamız; o gün basına açıkladığı sonuç bildirisinde;

“kurulumuz;

 il özel idarelerinde çalışan işçiler ile ilgili maddenin, adı geçen yasa tasarısından çıkarılması yönünde hükümet nezdinde gerekli girişimlerde bulunmak üzere türkiye yol-iş sendikası genel yönetim kuruluna yetki vermiştir.

Türkiye yol-iş sendikası başkanlar kurulu olarak, diyalog yolu ile sonuç alınamaması halinde, türkiye’nin 81 ilinde örgütlü bulunan tüm üyelerimizin üretimden gelen gücünü kullanmak da dahil olmak üzere her türlü eylem kararına hazır olduğunu saygılarımızla kamuoyuna açıklıyoruz. “ denilmişti.

24 aralık 2010 tarihinde türk- iş ; sendikamız üyelerinin kitlesel katılımı ile bir basın toplantısı yaparak hükümeti uyardıktan sonra, başkanlar kurulunu 4 ocak 2011 tarihinde toplantıya çağırmıştır.

Türkiye yol- iş sendikası olarak sürecin özelliklerini dikkate alan genel yönetim kurulumuz; işçi ve emekçilerin haklarının gasp edilmesine sessiz kalmama kararı alarak, sendikamız başkanlar kurulunu olağanüstü olarak 3 ocak 2011 tarihinde ankara’ya davet etmiştir.

Onbinlerce işçiye cumhuriyet tarihinin en büyük sürgününü yaşatacak olan bu yasa tasarısında uyarılarımızın dikkate alınmaması halinde, 4 ocak tarihinde yapılacak türk-iş başkanlar kurulu toplantısında alınacak kararlar doğrultusunda 81 ilde örgütlü olan sendikamız, kardeş sendikalarla birlikte eylemlere başlayacaktır.

Sendikamız yönetim kurulu, işçi sınıfına karşı başlatılan bu kapsamlı saldırıya sessiz kalmayacaktır.

Tam bir kararlılıkla sonuç alınıncaya kadar, her türlü mücadeleyi devam ettireceğimizi kamuoyuna duyururuz.

Saygılarımızla.