5 Eylül 2010 Pazar

Kılıçdaroğlu: Diyarbakır'a Oy Değil Çözüm İçin Geleceğim/Murat YETKİN-Radikal

RADİKAL / MURAT YETKİN / Kılıçdaroğlu: Diyarbakır'a oy değil çözüm için geleceğim

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile dün Bolu konuşmasında “Erdoğan’ın elindeki bütün silahları aldım’ demesi” ve Diyarbakır Cezaevi örneği vermesi ardından telefonla konuştum.

Başka hangi silahları aldığını düşünüyordu, Diyarbakır Cezaevi’nin müze yapılması gibi Diyarbakır’ın neredeyse ortak talebi olan konuyu özellikle mi seçmişti ve Diyarbakır’a referandum öncesi gitmeyi planlıyor muydu?

Kılıçdaroğlu’nun bu sorulara verdiği yanıtlar, CHP liderinin partisini Kürt seçmene affettirmek için geçen hafta Batman, Elazığ ve Bingöl’de söylediği ‘Suç bizde’ söyleminin asıl 12 Eylül’deki referandum sonrasında eyleme geçeceğini gösteriyor. CHP, Diyarbakır’a ‘sosyal demokrat bir hareket olarak’ ve ‘çözüm’ için dönerek kendini affettirmeyi istiyor.

Kılıçdaroğlu, CHP’nin yeni Doğu ve Güneydoğu raporunu Diyarbakır ziyaretine hazır etmeye çalıştıklarını, ama olmazsa, rapordan sonra ve ‘artık daha sık’ Diyarbakır’ı ziyaret edeceğini söylüyor. İşte sorular ve yanıtları:

‘O artık derin devletin yanında’

* “Erdoğan’ın elindeki silahları aldım” derken aklınızda başka neler vardı?
* “Diyarbakır Cezaevi’ni zaten söyledim. Diyarbakırlıların buranın müze haline getirilmesi talepleri var, biz de buna inanıyoruz. Ama başka konular da var. Örneğin Van’daki kışladan Mustafa Muğlalı isminin kaldırılmasını istedim. Hükümet samimiyse kaldırır. Yüzde 10 barajının düşürülmesi talebimiz bir başka samimiyet konusu. Başbakan devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılmasını anlatıyor, ama onların yerine DGM’leri aratmayacak özel yetkili mahkemeleri getiriyor. Diyarbakırlılara faili meçhul cinayetlerden söz ediyor, ama CHP faili meçhul cinayetlerin Meclis’te araştırılmasını isteyince reddediyor. Diyarbakırlılara bunu neden söylemiyor?

O artık karşı cephede yer aldı. O artık derin devletin yanında.”

* Siz Diyarbakır’a gidip bunları anlatacak mısınız? Referandumdan önce gitmeyi düşünüyor musunuz?
*“Diyarbakır’ı mutlaka ziyaret etmek istiyorum. Ancak referandumdan önce olamayacak sanırım.”

* Daha önce 81 günde 81 il demiştiniz onun için soruyorum.
* “Hâlâ bunu söylüyorum, 81 ili de ziyaret edeceğim, ama bazıları zaman yokluğundan referandum sonrasına kalacak.

Şunu da söyleyeyim: Görüşlerimizi Diyarbakırlılara anlatacağız, ama Diyarbakır’a evet ya da hayır oyu istemeye değil, Diyarbakırlıların sorunlarına birlikte çözüm aramaya geleceğim.

Diyarbakırlılar Başbakan’ın onlara ne vaat ettiğini dinlediler. Tatmin oldularsa evet desinler. Tatmin olmayanlar, değişimin önünün açılması için hayır desinler. Ama biz gelip değişimi anlatmak istiyoruz.”

Bir anlamda affettirmek için...

* Çözüm derken herhalde Diyarbakır şehrinin sorunlarından söz etmiyorsunuz değil mi? Kürt sorunu anlatacaklarınız arasında var mı?
* “Var olan bütün sorunlara yönelik olarak görüşlerimizi açıklayacak, Diyarbakırlıların görüşlerini dinleyeceğiz. Arkadaşlarımız yeni bir Doğu-Güneydoğu raporu hazırlıyor. Belki o zamana dek raporlarımız hazır hale gelir, onları da tartışırız.”

* Buradan, yeni raporu Diyarbakır’da açıklayacağınız sonucu çıkabilir mi?
* “Hayır, onu söylemek doğru olmaz. Belki rapor çıkmadan giderim, rapor çıktıktan sonra bir daha giderim. Artık daha sık Diyarbakır’ı ziyaret etmek istiyoruz. Daha çok dinleyecek, daha çok konuşacağız.”

* Bu bir anlamda kendinizi affettirmeye çalışmak anlamına mı geliyor?
* “Bir anlamda öyle... Daha fazla dinleyecek, daha fazla anlatacağız. CHP’nin mevcut soruna çözüm için ‘Üçüncü Yol’ olduğunu anlatacağız. Yani hem etnik kimliklere saygılı, hem de ülkenin bütünlüğüne, demokrasiye saygılı bir çözüm yolu...”

* CHP son dönem Diyarbakır’da sesini duyuramıyordu...
* “Daha çok dinleyecek, daha çok anlatacağız. Diyarbakır’a soysal demokrat hareket olarak geleceğiz. CHP bir sosyal demokrat hareket olarak Diyarbakır’da güçlüydü. Yeniden bir sosyal demokrat hareket olarak güçlenmeye çalışacağız.”
***
Kılıçdaroğlu’nun sözleri, Diyarbakır’da nasıl yankılanacak? Bunu kısa dönemde ölçmenin bir yolu yok. Zaten kendisi de Doğu ve Güneydoğu’ya yönelik asıl çalışmayı referandum sonrasında yürüteceğini söylüyor.

Bunun bir anlamı var: CHP Kılıçdaroğlu yönetiminde 2011 seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu’dan yine milletvekili çıkarmak, o bölgede de yeniden var olmak istiyor.

Bu yolun, bölgedeki seçmenin sorunlarına ‘o aslında bildiğiniz gibi değil’ diye yaklaşmak yerine, dile getirdiği sorunları ciddiye almak ve kendi siyaseti ile talepleri buluşabildiği kadar buluşturmak istiyor. Yüzde 10 barajı, faili meçhul cinayetlerin araştırılması, özel yetkili mahkemelere karşı duruş, Diyarbakır Cezaevi’nin müze yapılması ve Muğlalı kışlası aslında bölgedeki taleplerle CHP’deki yeni anlayışın buluşma noktaları.

Diyarbakırlı sivil kuruluşların önceden taleplerini iletmesine karşın 3 Eylül mitinginde Başbakan Erdoğan’ın müze sözü yerine yıkım sözü vermesi, örneğin Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar tarafından “Hafızamızın” silinmesini istemiyoruz, onunla hesaplaşmak istiyoruz’ tepkisiyle karşılanmıştı. Ancak Kılıçdaroğlu’nun aynı akşam CNN Türk’teki programda müze talebine sahip çıkması üzerine dün Erdoğan aslında müze talebi üzerinde de durulabileceğini söyledi.

Bu örnek tek başına Kılıçdaroğlu’nun bölgede CHP’ye yeniden yer açabileceği için yeterli olmayabilir. Ama yine de artık elde bir örnek var ve etkisi de bizzat Erdoğan’ın tutumunu değiştirme ihtiyacı duymasından anlaşılabiliyor.

Türkiye’de olan her şeyi büyük bir dikkatle izleyen Diyarbakır’ın bu değişimi izlemeye almaması düşünülemez.
05/09/2010 Radikal